Öncelikle bu konuyu başlatan arkadaşımız Taner'i tebrik etmek istiyorum.
epeydir bu konuya bakmıyordum, derken bir bakayım neler yazılmış diye...Aslı bana kendisi anlatmıştı ama yine burada okurken ''turuncu ve portakal '' ilişkisini çok güldüm...
kuzeyin kızı arkadaşımız da hep trafik-kaza-müfettiş üçlemesi ile yaşamış en talihsizliklerini...Umarım trafikte tanıştığı müfettişleri ile yaşadıkları son bulur...
Arzucuğum, ne güzel laptop sayesinde güzel ve zevkli bir teftiş yaşamışsın...
Benim fazla bir anım yok ama bir-ikisini paylaşayım yine de. ilk görev yerimde ben gelmeden teftiş geçirmişler, lise olduğu için dört yılda bir teftiş olduğundan benim bulunduğu iki yıl içinde teftiş de geçirmedim.Bu durum çeşitli tesadüflerle böyle şu anda beşinci yılımı çalıştığım okuluma kadar sürdü. şu anda çalıştığım okuluma ilk geldiğim yıl öğretmenler odasındayız ve bir müfettiş ile sohbet ediyoruz, grup başkanıymış kendisi, bana doğru doğrudan nerede oturduğumu sorunca içimden allah allah teftişe gelen bir müfettiş niye oturduğum yeri sorsunki diye geçirirken yanıt verdim. Meğerse komşuymuşuz...
ben kendisine dikkat etmemiştim, kendisi çocuklarınızla sitenin bahçesinde görmüştüm sizi dedikten sonra ben de kendisini sitemizde görmeye başladıktan sonra selamlaşmaya başladık. o yıl teftişim de iyi geçti, dersime gelecek olan müfettiş bey beni önceden müdür odaına çağırarak geleceği sınıfları bildirdi, nazik biriydi, dersimi izledikten sonra kendisiyle biraz sohbet ettik, o arada bana sınıf yönetimi gibi bazı kaynaklardan yararlanabileceğimi söyledi, ama en çok kendisinden öğrendiğim ve kendisi sayesinde edindiğim Tübitak bilim ve çocuk dergisinin içinde verilen ünlü ressamlar kartlarını edinmem oldu.
daha sonra yani bu yıldan önceki teftişimde ise hiç anımsamak bile istemiyorum, ama kısaca anlatayım...Yine bir müfettiş bey hangi sınıflara geleceğini bildirdi ve ben de geleceği ilk sınıfın adını duyar duymaz gayrıihtiyari '' aayyy, dedim keşke o sınıf olmasaydı...'' hemen ''neden?'' diye sordu ben de söyledim o sınıftaki öğrencilerin dersle pek ilgileri hatta hiç olmadığını, derse ilgi duymaları için elimden geleni yaptığım halde bu konuda kendime göre pek yol katedemediğimi ve hep sorun çıkaran bir sınıf olduğunu(8.sınıf aynı zamanda) söyledim ve ekledim umarım siz geldiğinizde ne demek istediğimi görmek durumunda kalmazsınız...
Nitekim derse geldi, o zaman okuda atölye olsun diye uğraşıp zar zor okulun zemin katında edinebildiğimiz odayı kullanma sırasında hazırlanan msaların genişliği ve bizim hareket kısıtlamasına neden olan geçit vermeyen durumu ile o anda da sözde atölyemizde çıkan iki öğrenci arasındaki tartışmaya hemen ulaşıp müdehale edemediğim için sözel olarak çocuklara sadece sesimi yükselterek gerekli uyarımı yapmakla kalmış ve o sırada sınıfı daha ders bitmeden terk eden müfettişin ardındaki sesizlikle kalakalışım..ondan sonrajki geldiği sınıf neyseki iyiydi ve önüne bıraktığım evraklara da bakabilme olanağı oldu ma beni ne yanına çağırdı ne de herhangi bir konuşma geçti...ben de hiç merak edip puanıma bakmaya bile gitmedim, okul idaresi de bildirmedi. İşte böyle. Ama bu yılki teftişim gayet iyiydi, hatta atölyeyi iptal ettiriğimiz için artık sınıflarda ders işlediğimz için o gün okulda ilköğretim müfettişlerinin olduğunu da tesadüfen kızımı okulumuzun ana sınıfına bırakırken öğretmen arkadaşımın söylemesi üzerine haberliydim, dersimin ortasında kapı açıldı ve pat diye derse giren müfettiş bey , önce bir süre '' acaba öğretmen nerede '' dercesine bakındıktan hemen sonra ben yanına oturduğum öğrencimin yanından ayağpa kalkarak buradayım diye belirttikten sonra siz devam edin dedi, şimdi hangi konudaydık anımsayamıyorum ama öğrencilerimin çalışmalarını kendileriyle birlikte tahatanın önüne çıkararak önce sınıfa daha sonra kendilerine uygulamalrı hakkında sorular yönelterek bitirdiğim ve panoya astığım resimlerden sonra müfettiş beyin çevresine toplanan ve çalışmalarını büyük bir hevesle kendisine gösteren öğrencilerimin işlerini çok beğendiğini ve nasıl uygulndığını merak edip soran müfettiş beyin geldiği ikinci dersim de bana göre çok farklı geçti, şöyleki genelde çok ses yaparak işlediğim o dersi büyük bir sessizlik içinde yapınca ben kendimi çok tuhaf hissettim, ilk defa sesimi yükseltmek zorunda kalmadan işlediğim için çok mutluydum.. Daha sonra okul idaresinin imzalattıdığı derecelendirme bilgisinden notumun da 100 olduğunu öğrenmiş oldum...ama artık puanlama kalktı ya, neyse...
taner ,bu ilginç gelişen konu ile +1 ekliyorum.