Eminim hepimizin görev yaptığı yerlerde genelden çok farklı sıradışı öğrenciler var. Bunlardan bazısı resim konusunda oldukça yetenekli olan öğrenciler (ki bunlar hemen dikkat çeker), bazısı ise çizim konusunda çok yetenekli olmamasına rağmen verilen konuları diğer arkadaşlarına göre oldukça farklı açılardan ele alan öğrencilerdir.
Öğretmenliğe başladığım ilk yıl 6. sınıflarda Hamza isminde bir öğrencim vardı. Hamza çok başarılı bir öğrenci değildi ama asla tembel de değildi. Ancak bir gözünün görmemesi ve de babasının yıllar önce Almanya'ya gidip bir daha da dönmemesinden dolayı psikolojisi oldukça etkilenmişti. Bakışları ve yürüyüşü gibi konuşması da farklıydı. Ağır ağır ve bastıra bastıra konuşurdu.
Resim dersini sever ancak çalışmalarını çok çabuk bitirip getirirdi. Verilen konuyu çok hızlı bir şekilde çizer özensizce boyar bir an önce bitirmeye çalışırdı. Her dersde daha özenli olması konusunda telkinde bulunmama rağmen bu hep böyle devam ederdi. Çalışmalarını çabuk bitirmesine rağmen her zaman konuları çok farklı açılardan ele alırdı.
Bir gün dersde "uzay" konulu bir resim yapmadan önce uzayla ilgili detaylı olarak konuştuk. Daha sonra herkes resmine başladı. Biraz sonra sınıfı gezdiğimde hemen hemen tüm öğrencilerin güneş, çeşitli gezegenler ve yıldızlar çizdiğini gördüm. Tüm çalışmalar hemen hemen birbirinin aynıydı. Hamzaya yaklaştıkça kurşun kalemi ortasından sımsıkı tuttuğunu ve durmaksızın aynı yerde dairesel bir şekilde birşeyler karaladığını farkettim. Önce çizdiği şeyi beğenmeyip üzerini karaladığını sandım.
"Ne oldu Hamza niye karalıyosun kağıdını?" diye sordum.
"Karalamıyorum ki hocam uzay resmi yapıyorum." dedi
"Uzay mı? Şimdi ne çiziyorsun peki?" diye sorduğumda gene her zamanki gibi o tok sesiyle ağır ağır ve kelimelere bastırarak
"Karadelik yapıyorum hocam" dedi.
Bunu duymak o kadar hoşuma gitmişti ki. Gülmemek için zor tuttum kendimi. O gün Hamza'nın gerçekten sıradışı bir öğrenci olduğunu daha iyi anladım.