Yurt dışında(bazı AB ülkelerinde) sanat dersi için iyi ışık alan kocaman atelyeler olması zorunlu tutuluyor. Bizim ülkemizde yeni yapılacak okullarda hiçbir zaman projeye sanat atelyesi konulmuyor. Tam bir rezalet. Ellerinden gelse her okula mescit açacaklar ama iş sanata geldiği zaman hiç uygun olmayan ortamlara mahkum ediliyoruz. Benim bildiğim, eğitim sadece derslikte yapılmaz. Normal olan, eğitim kurumlarının yerleşim birimlerinin göbeğine değil, biraz uzağına yapılmasıdır. Yani sokaktan geçen arabanın kornasını veya patatesçinin anonsunu dersteki öğrencilerin duymaması gerekir. Bununla beraber her yerde bütün okulları şehir dışına mı taşıyacağız diye bir soruyu düşünüyorsanız, sakın yanlış anlamayın. Söylemek istediğim şey Eğitim binalarının veya tesislerinin geniş araziler üzerine kurulması keyfiyetiyle alakalıdır. Yani yeşil alanları, piknik masları, ağaçlandırılmış alanları,spor tesisleri ve oyun alanları falan olması gerekir. O yüzden, okullara en yakın binanın da yüz-yüzelli metre uzakta olması gerekir. kastettiğim dışarılık buydu. yoksa şehir dışında koca bir kampüse binlerce ilköğretim öğrencisini yollamak değil. Düşünsenize atelyemizde kendimize ait ofisimiz ve bilgisayarımız olsa. Bütün malzemeleri devletimiz okullara gönderse. Öğrenciler malzeme almak zorunda olmasa. atelyedeki dolaplarına ihtiyaçları kadar malzeme koysak. kapalı devre müzik yayını olsa. Çalışırken dinlesek. Her sınıfın, bir günü atelyede geçirmesi gerekse. atelyemizde sinema sistemi olsa. Sanatla ilgili filmleri atelyede izletebilsek. okulumuza girerken heykeller karşılasa bizi. koridorlarımızda ünlü ressamların eserlerinin tıpkıbasımları olsa. icabında yemyeşil bahçemize çıkarsak çocuklarımızı. şövalelerimiz önümüzde paletimiz elimizde çocuklarımızla beraber peysaj çalışsak. Bunlar bazı ülkelerde gerçek biliyor musunuz? Neden bize ütopya olsun?