Üniversite 2. ya da 3. sınıfta baskı atölyesinde linol baskı yapıyoruz. Sınav dönemi olduğu için atölye kalablaık. O kalabalık ve telaşlı çalışma ortamında birden "Ya arkadaşlar mavi rengi nasıl elde ediyorduk?" sorusuyla minik bir şaşkınlık yaşıyoruz. Ancak benim cevabım gecikmiyor; "mordan kırmızıyı çıkararak."

bizde ne yapardık biliyormusunuz devlet yurdundayken...imza föyüne inerken kızlara gelen aşk mektuplarını çalıyorduk odaya gelip okuyorduk...ne gülerdik yaaa ondan sonrada başka bi zarfa (o yüzden odamızda çok güzel zarflar bulunduruyorduk )koyup tekrar çaktırmadan yerine koyuyorduk...koyarken yakalanmamak için yaptığımız cambazlığı hiç sormayın...

2000 ile 2002 yılları arasında van yüzüncüyıl üniversitesi melikşah kız yurdu b blokta kalan kimse var mııııı???

Tahta baskı yapmak için tahtayı oyarken hocam "o öyle mi olur len getir buraya" dedi. Bana nasıl yapılacagını gösterirken sohbete başladık. Hocam okul anılarını anlatırken benim tahtayı oymayı bitirmişti. Daha sonra kendi oyduğu tahtaya not verdi. "85"

Ziya hoca tabiki 

Müzik bölümüyle ortak olarak Sanat Felsefesi dersindeyiz. Mevcut az olduğu için hocanın (Prof. İhsan Turgut ) odasında dersi işliyoruz. İhsan hoca bi ara Kandinsky'yi anlatırken müzik bölümünden iki bayan öğrencinin kendi aralarında konuştuklarını gördü. Duruma bozulan hocamız aynen ilkokul öğrencilerini azarlar gibi "Söyle bakalım kızım ben en son ne anlatıyordum?" diye sordu. "Kandinsky'den bahsediyordunuz hocam" cevabını alınca bu sefer "Söyle bakalım kimdir Kandinsky?" diye sordu. Kızcağız önce biraz düşündü sonra da "Rasathanesi var hocam" cevabını verdi. Kandinsky'yi Kandilli ile karıştırdığını farketmemiz biraz zaman aldı.