Öğretmenlik hastalık gibi.
yok yanlış anlaşılmasın.bi kere yüreğinize işleyip damarlarınızda akmaya başladıktan sonra geri dönülmez bir yola giriyorsunuz.bi kere sahip çıkıyorsunuz.nerde ve kim olduğu önemli değil.sokaktaki gençlerin kavgalarına bile müdehale edebiliyorsunuz.ayrıntıları görüyor gözleriniz ve yüreğiniz algılıyor.affetmeyi öğreniyorsunuz o minik yüreklerden ve hoşgörüyü.çocuk kalıyor yüreğinizin bir kısmı,yaşınız ilerlerliyor ama o çocuk büyümüyor.
yüzden balon şişirmek hala eğlenceli,koşmak hala özgürlük,oyunlar hala eğlenceli ve bizim için...renkler hala muhteşem ve nerde olursa olsun kullanılabilir.masalları dinlemek hala çok keyifli,top hala kaytarma için süper bir araç....ve dünya herşeye rağmen muhteşem ,yaşamak müthiş...
14 yıllık öğretmenim..
çocukluğumda evciliklerde o kadar çok öğretmencilik oynardım ki onları da sayarsak doğuştan öğretmenim:)
Bazen canımı yakıyor bazen beziyorum ama dedim ya öyle bir hastalık ki her sabah yenilenerek kalkıyor ve yine yine yeniden başlıyorum.çünkü çocukları çok seviyorum.dünya hayat onlarla güzel ve yaşanabilir.gözlerinde ki o masumiyet yüreklerindeki o sıcaklık olmasa bize ne ümit vadedebilir?