Özentimi desem, şaşkınlık mı desem veya bilinçsizlik mi desem…
Konuşmalarımızda, açacağımız işyeri isimlerinde hatta çocuklarımızın isimlerini verirken yabancı isimleri tercih eder hale geldik.
Hâlbuki Türkçemiz dillerin içerisinde en kolayı, en sadesi her şeyden önemlisi öz benliğimiz… Güzel Türkçemiz varken yabancı sözlüklerin kullanılmasına da bir anlam veremiyorum.
Burada bu seneki bir tatil anımı kısaca sizlerle paylaşmak istiyorum.
% 80’i yabancı uyruklu olan bir tatil köyünde öğlen saatlerinde karşı karşıya gelen ve birbirilerini tanımayan iki Türk aileden biri, diğer aileyi hello diye selamladı. Diğer aile verilen bu hello selamına hello diye cevap verdi. Henüz ayrılmışlardı ki çocuklardan biri Türkçe konuşunca bunu duyan diğer aile; Şaşkınlıkla aaa bunlar Türk’müş! dediler. Bunu duyan ve Türkçe konuşan diğer aile de aynı şaşkınlık içerisinde aaa bunlarda Türk’müş!... dediler.
İkiside Türk olduğu halde sırf özentiden dolayı iki ailenin birbirlerini yabancı zannetmelerinden ötürü düştükleri durum son derece üzüntü vericiydi. Gözlerimin önünde meydana gelen bu olay dilimize karşı ne kadar yabancılaştığımızı ve bilinçsizlikle, özentiyle ne kadar yozlaştırıldığımızı gösteriyordu.
Buna bir örnek olarak bu konuda ne kadar özentili hale geldiğimizi göstermesi bakımından Yusuf YANÇ’ın Türk Dil Kurumu tarafından ödüllendirilmiş şiirini takdirlerinize sunuyorum.
ARIYORUM
Karamanoğlu Mehmet bey'i arıyorum
göreniniz, bileniniz, duyanınız var mı?
Bir ferman yayınlamıştı:
"bu günden sonra, divanda, dergâhta, bârgâhta, mecliste, meydanda
Türkçeden başka dil konuşulmaya" diye
hatırlayanınız var mı?
Dolanın yurdun dört bir yanını,
çarşıyı, pazarı, köyü, şehri, fermana uyanınız var mı?
Nutkum tutuldu, şaşırdım merak ettim,
dolandığımız yerlerdeki türkçe olmayan isimlere,
gördüklerine, duyduklarına üzüleniniz var mı?
Tanıtımın "demo", sunucunun "spiker",
gösteri adamının "showmen", radyo sunucusunun "diskjokey",
hanım ağanın, "firstlady" olduğuna
şaşıranınız var mı?
dükkânın "store", bakkalın "market", torbanın "poşet",
mağazanın "süper", "hiper", "gross market",
ucuzluğun, "damping" olduğuna
kananınız var mı?
ilan tahtasının "billboard", sayı tablosunun "skorboard",
bilgi alışının "brifing", bildirgenin "deklarasyon",
merakın, uğrasın "hobby" olduğuna
güleniniz var mı?
Bırakın eli, özün bile seyrek uğradığı,
beldelerin girişinde"welcome" çıkışında "goodbye"
okuyanınız var mı?
korumanın, muhafızın, "body guard",
sanat ve meslek pirlerinin "duayen",
itibarın, saygınlığın,"prestij" olduğunu
bileniniz var mı?
sekinin, alanın "platform", merkezin "center",
büyüğün "mega", küçüğün "mikro", sonun "final",
özlemin hasretin, "nostalji" olduğunu
öğreneniniz var mı?
iş hanımızın "plaza", bedestenimizin "galeria",
sergi yerlerimizi, "center room", "show room",
büyük şehirlerimizi, "mega kent" diye
gezeniniz var mı?
yol üstü lokantamızın "fast food",
yemek çeşitlerimizin "menü",
hesabını, "adisyon" diye
ödeyeniniz var mı?
iki katlı evinizi "dubleks",
üç katlı komşu evini "tripleks",
köşklerimizi "villa", eşiğimizi "antre",
bahçe çiçeklerini "flora" diye
koklayanınız var mı?
sevimlinin "sempatik", sevimsizin "antipatik",
vurguncunun "spekülatör", eşkıyanın "mafya",
desteğe, bilemediniz koltuk çıkmağa, "sponsorluk"
diyeniniz var mı?
Mesireyi, kır gezisini "picnic",
bilgisayarı "computer", hava yastığını "air bag",
eh pek olasıcalar, oluru, pekalayı, "okey" diye
konuşanınız var mı?
çarpıcı önemli haberler, "flash haber",
yaşa, varol sevinçleri, "oley oley",
yıldızları, "star" diye
seyredeniniz var mı?
virvirik dağının tepesindeki köyde,
"cafe show" levhasının altında,
acının da acısı
kahve içeniniz var mı?
Toprağımızı, bayrağımızı,
inancımızı çaldırmayalım derken,
dilimizin çalındığına, talan edildiğine,
özün el diline özendiğine,
içi yananınız var mı?
Masallarımızı, tekerlemelerimizi,
atasözlerimizi unuttuk,
şarkılarımızı, türkülerimizi,
ninnilerimizi kaybettik,
Türkçemiz elden gidiyor,
dizini döveniniz var mı?
karamanoğlu Mehmet bey'i arıyorum,
göreniniz, bileniniz,
duyanınız var mı?
Bir ferman yayınlamıştı...
Hayal meyal hatırlayıp da,
sahip çıkanınız var mı?
Saygılarımla…
alıntıdır