Esra öğretmenim ..
hakkımda yazdığınız o cümleleri yavaşça, dikkatlice ve sessizce gülümseyerek okudum..... Demek ki o kulağa hoş gelen cümleleriniz kadar yakınlaşabilmişim size. Demek ki bu kadar üzerimdeki o ağırlıkları ( yalanları, fazlalıkları ) atıvermişim... Ama biliyor musunuz.? O büyüklüğün çoğu sizden geliyor.. Bunları görebilmek, farkedebilmek, keşfedebilmek ve sonra da ifade edip karşı tarafa iletebilmek.. büyük olmayı yani DERİN olmayı gerektirir benim gözümde...Siz de öyle yaptınız...Tekrar teşekkürler...
Şimdi de şu anki sorunuzda dahi o derinliği hissedebiliyor ve hemen sorunuzu yanıtlamaya geçiyorum.
1.Sanat hayatımda ne zaman var oldu ? ya da kendimi sanata karşı hangi zamanda keşfedebildim ? : Eğer Türkiye'nin şartarını hemen gözümüzün önüne getirebilirsek , resim sanatının ne olduğunu tabi ki üniversite de fark ettim.. kendimi ise, ilkokul çağlarında, öğretmenlerim ve arkadaş çevrem sayesinde fark ettim. O çağlarda resimdeki farklılıklar fark edilebiliyor. Fakat şimdi bir öğretmen gözü ile kendi çocukluk yıllarıma bakarsam, özellikle okul öncesinde hangi oyuncaklarla, nasıl ve ne şekilde oynadığımı incelediğimde , diğer çocuklardan hangi yönümün farklı olduğunu, ve bunun sanatsal yönümden kaynaklandığını idrak edebiliyorum.
2. Altın Oranın farkına varıp hayatıma verdiğim estetik güzelliklerle kendimi doğru yerde mi buluyorum ya da daha yapmak istediğim bir şeyler var mı ? : Evet doğru yerdeyim... Aslında çocukluğumdan beri hep ünlü biri olmayı, büyük işler yapmayı hayal ederdim... üniversite de bile, öğretmenlik en son seçeneğimdi... Çok büyüktü hayallerim... Büyük işler yapmayı düşlerdim...Ama şimdi Öğretmenim.. en son seçeneğim olan yerdeyim yani. Ama doğru yerde miyim? Evet... doğru yerdeyim. Çünkü hayat bana her şeyin dört dörtlük olmayacağını öğretti. Ve hayat bana bunun yanına bir de Altın Oranı verdi.. Herşeye rağmen mutlu olma iksiri.
Ama hayallerim hala var mı ? Elbette var.. Hala o çocukluğumdan beri düşlediğim o düşler yerinde duruyor.. mesela en çok kitap yazamyı istiyorum.. sonra da resim yapmayı... Evet hep erteliyoruz bu düşlerimizi... Ama bir şeylerin gerçekleşmesi mecbur değil ki.. Benim için mecbur olması gereken düşlerimisin hala devam ediyor olması... O düşler yok olursa ben de yok olurum... Ve zamana saygım var... beni düşlerime getrecek mi getirmeyecek mi bilmiyorum. Ama benim hala acelem yok... Gidebiliğim kadar gidiyorum. yapabildiğim kadar yapıyorum. düşlediğim kadar düşlüyorum. Yaşaybildiğim ,ayakta duarabildiğim ve mutlu olabildiğim kadar varım..
İşte bu yüzden tekrar ediyorum.. Evet doğru yerdeyim.. Çünkü ben buyum...Düşlerimdeki o yerde olamasam bile...düşlerim hala olduğu için doğru yerdeyim..Kendime küsemem, dünyaya küsemem, insanları suçlayamam, engeller vardı diyemem, ya da kendime güçsüz beceriksiz tembel de diyemem , benim düşlerim gerçekleşmedi diye bunları yapamam... çünkü biliyorum ki düş düşlemeyi dahi bilmeyen insanlar var bu dunyada bu ne demektir bilir misiniz. Dünyada sadece bedeni yaşıyor, ama kendisi yok demektir bu.. bundan daha kötü ne olabilir ?