Gözden ırak olan gönülden ırak derlermiş.Yeşil doğa ve mavi gökyüzünün birleştiği noktadayız bizler ve çocuklarımız.Doğanın şartları ve yaşam bizim hayat mücadelemiz.Eğitim ve öğretim tek savaşımız ve umudumuz.Çocuksu kalbimiz bugün yağmurla bir kere daha coştu.Yağmur bizim köyde biraz daha içten yağdı bugün.Beklediğimiz misafirlerimiz vardı ,sevgili büyüklerimiz gelecek ziyaret edecklerdi bizleri.Hazırlamıştık küçük çapta hediylerimizi.Çam sakızı çoban armağanı.Benim teknoloji tasarım projem vardı .Çocuklar için hazırlanmış çöp kutusu onlar çöp atıyorsu ben ise onlara şeker .Nasıl heyecanla çarpıyordu kalbim,İlk projemin sergilayecektim.Okulumzu çiçek bahçesi gibiydi bugün.Bizler kır çiçekleri gibiydik,Hani uzaklarda binbir çeşit olan,Kokusu,rengi bir başka olan,Keşfedilmek,görülmek isteyen kır çiçekleri.Uzanacak,tutacak bir el bekleyen ,okşanaak onure edeilecek bir yürek bekleyen kır çiçekleriydik.Yağmurda rüzgarda savrulan kır çiçekleri..Öğretmnimiz evdeki sandıklarımızdan çıkarttığı eşyalarla küçük bir müze hazırlamıştı bize.Boyalrımız yağmur suları ile coşmuş kağıtlar üzerinde güzel bir şölen hazırlamıştı resimlerimiz..Minicik ellerimiz ve minik iken kocamn atan yüreklerimizin sergisiydi bunlar.Bekledik,bekledik,birazda endişelendik.Malum yolumu biraz uzak ve zorluydu.Elbette bir bildikleri vardı büyüklerimizin,telaşları ve koşturmalrı.Hepsi hizmet için çalışıyordu..Bizimkisi çocuksu bir bekleyiş,çocuksu bir heyecandı sadece.Bunca umut edişin nedeni küçük dilklerimizi iletebilmekti büyüklerimize,Amacımız onlar gibi olmak bu güzel yurdumuz için çalışabilmekti bizlerinde...Biraz endişeli,biraz ürkek..Aşamadıklarımız vardı,öğrendikce dahada zorlandıklarımız,mücadele edmediklerimiz,yılgınlıklarımız vardı.Yurdun dört yanında ki Gülüzarlardık bizlerde...
ELİMDEN TUTUN
Size çok uzağım ,
Kendime uzak
Sesimi duyuramam,
Kolum kınadım kırık,
Gözlerim yağmur.
Toprak damlı bir ev,
Ben, dokuz çocuktan biri ,
Dokuz yaşında Gülizar.
Güneşle uyanırım her sabah,
Düşerim, yol olmayan yollara.
Karnımı doyuramam.
Bizim buralar cıs cıbıl
Tek tük bi iki ağaç var o kadar
Bir telli söğüt bilirim,
Bir iki kavak.
Onlara anlatırım her şeyi,
Sizin bilmediğiniz kadar.
Bu arada haberiniz olsun durmadım,
Koyunları saymayı öğrendim.
Yayık yaymayı, pamuk toplamayı,
Kayalıklara çöp adamlar yapmayı,
Mevsimler yabancı değil artık
Günler aylar…
Doğum günümü üvey annem öğretti
Bu günmüş.
Annem, mezarı yol kenarında.
Annem, ben doğduğumda ölmüş
Benim hikayem boyumdan uzun
Bulsam bir gölge, yaylada yalnız olsam
Bir hüzün kaplar içime,
Kıpkırmızı olur yanaklarım.
Sizin için neler geçmez ki gönlümden,
Çiçek toplarım, dualar dökülür dilimden.
Ben, size en uzak köylerin birinde,
Gül gibi geçinemeyip giden Gülizar.
Siz, orada öyle büyüyen çocuklar
Benimkisi öyle değil.
Tükenirim her geçen gün azar azar
Bazen yıldızlı gecelerde görürüm siz
Gelirsiniz pencere olmayan pencerelerden,
Elleriniz ellerimdedir,
Gözleriniz gözlerimde.
Bi dilek dile Gülizar dersiniz, bir dilek dile
Elimden tutun beni de okutun.
Birden her şey birbirine karışır,
Siz birbirine, pencere olmayan pencerelerden gidersiniz.
Çok şey mi istedim, çok mu sitem ediyorum
Dokuz yaşında dokuz çocuktan bir çocuk
Aha bu gözlerimle gördüm, kulaklarımla duydum
Geçen gün babam konuşurken,
13 yaşına bir gelsin hele…
Anladım başlık parası.
Adım gibi biliyorum,
Vallahi atarım kendimi uçurumdan,
Ne haliniz varsa görün,
Yaşamak dediğiniz bu mu?
Bekle beni anne geliyorum.Benim adım Gülizar.
Uzatın o güzel ellerinizi,
İyilik meleğim olun,
Belki de beklediğiniz benim, beklettiğiniz
Elimden tutun,
Bana sözünüz var
Ne olur, ne olur
Beni de okutun.
Size çok uzağım,
Kendime çok uzak,
Hiçbir şey bile değilim.
Hiç oyuncağım olmadı,
Kalemim, defterim.
Bir sırt çantası alsanız
Lastik ayakkabılarımla idare ederim.
Önlüğüm olmasa da olur,
Okula entari ile giderim.[/color]