Ben Sevmeye Alışkınım!
Aşkınla yaşlanıyorum. Ömrüm; seni sevmek, sana kızmak, seni özlemek, sana kanmak ve seni düşünmekle geçiyor.
Sabah gözümü açar açmaz, elim telefona gidiyor. Ya aradıysan ve ben duymadıysam? Belki de, “günaydın!” yazan bir mesaj yollamışsındır.
Hiçbiri yoksa, günüm hüzünlü başlıyor. Gerçi artık alıştım, senin benim kadar ilgili olmadığını biliyorum. Sebebini de anlıyorum. Ben senin hayatının merkezi değilim.
Çoğu insanın düştüğü hataya düşmemek için çabalıyorum. Benim de bir hayatım var. Dostlarım, işim, hobilerim var. Vardı! Sana kaptırana kadar gönlümü, vardı…
Yine günler akmaya devam ediyor. Yine gidilecek bir işim, aranacak dostlarım var. Hepsini yapmaya devam ediyorum. Bedenim olması gereken yerde, aklım yok!
Senle örülen bu yaşam ağının, sonunda bana ne kadar acı vereceğini bilmeme rağmen karşı koyamıyorum. Aklımı ikna etmek kolay da, kalbimi uslandıramıyorum. Kalp dediğin anarşist, tüm bedenimi yanına çekmeyi beceriyor. An geliyor, fark ediyorum ki, ben artık senim….
Kendimi böyle bilmezdim. Ne olsa insan doğarken alışıyor kendine. Zaman geçtikçe sınırlarını belirliyor. Nasıl ve ne kadar yapabileceğini, nereye kadar gidebileceğini öğreniyor.
Sen, bütün bildiklerimi alt üst ettin. Doğrularımı, öğrendiklerimi şaşırttın. Dengemi bozdun. Ben güçlü bir kadınım. En azından öyle olduğumu zannederdim. İnsanın içine aşk girince, her şey karışıyor demek ki!Seni sevmek, aslında içime yaptığım bir yolculuk. Seni, senin için değil, kendim için seviyorum. Çünkü ben sevdikçe büyürüm. Çünkü aşkın tadını biliyorum. Çünkü yüreğimde sevgiyi hissetmeden, ben kendime bile yabancıyım. Çünkü ben aşkın kadınıyım. Sen ol ya da olma, ben sevmeye alışkınım…. NHR