Öyle çok “sevdiğim” var ki...
Çocukların gözlerini sevdim...
İçimde huzuru, mutluluğu yaşattığı için...
...
Dinmeyecek sanılan fırtınaları sevdim...
Yaşamın her döneminde, savaşmam gerektiğini öğrettiği için...
Başarısızlıkları sevdim...
Başarıya giden yolu gösterdikleri için...
Geceleri sevdim...
Tüm günümü nasıl geçirdiğimi değerlendirme olanağı verdiği için...
İnsanların sorunlarını dinlemeyi sevdim...
Yaşamın gerçeklerini görüp, daha olgun insan olacağımı bildiğim için...
Duyulan eksiklikleri sevdim...
Her şeye sahip olmanın, insanı ne kadar mutsuz ettiğini bildiğim için...
Sabahın erken saatlerinde çalan çalar saatimin sesini sevdim...
Bana bugün de yaşama olanağı verildiğini gördüğüm için...
Buzlu yollarda yürümeyi sevdim...
Yaşamda da atılan yanlış bir adımın, insana ne denli acı vereceğini anımsattığı için...
Uzaklıkları sevdim...
Özlemlerin duyguları pekiştirdiğini bildiğim için...
Yaşamın renklerini sevdim...
Yaşanılan tüm duyguları tablolara döktüğü için...
Bir şeylere inanmanın mutluluğunu sevdim...
Kendimi iyi duyumsadığımda, yanımda olacak insanların varlığını bildiğim için...
Her ne olursa olsun bir şeyin bittiği için üzülmek yerine yaşandığı için sevinmeyi sevdim...
Üzüntülere liman olursak, mutluluğun başka yerlere demir atacağını bildiğim için...
Sevmekten ve sevilmekten korkmayan insanları sevdim...
Sevme ve sevilmenin yapaylıktan değil, doğallıktan geldiğini bildikleri için...
Arkadaşlarımla geçirdiğim zamanları sevdim...
İçten bir sohbetin, tüm ağrılara iyi geldiğini bildiğim için...
Ve sevdiklerimin ellerini tutmayı sevdim...
Avucumun içine bıraktığım yüreğime dokundukları için... ALINTI