Gönderen Konu: Ey Sevgili...  (Okunma sayısı 689463 defa)

0 Üye ve 8 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı ...fatoş...

  • Uzman
  • *****
  • İleti: 2.398
  • Karizma Puanı: 385
Ynt: Ey Sevgili...
« Yanıtla #1170 : 26 Mayıs 2011, 23:28:36 »

teseekurler baran bey

Çevrimdışı ...fatoş...

  • Uzman
  • *****
  • İleti: 2.398
  • Karizma Puanı: 385
Ynt: Ey Sevgili...
« Yanıtla #1171 : 16 Haziran 2011, 18:09:05 »
radyonun sesini sonuna kadar açtım sana acılan yüregım gibi....her melodiyi hissediyor yüreğimın telleri...her seste seni işliyor ilmek ilmek...doyasıya yaşamak seni...bakışlarında hapsolmak zindan gecelere, ellerınden süzülmek sıcacık kum taneleri gibi...direniyorum sana...yoksun yanımdaaaaaaaaaaa 460a  16,06,11
« Son Düzenleme: 16 Haziran 2011, 18:10:34 Gönderen: fatos1881 »

Çevrimdışı ...fatoş...

  • Uzman
  • *****
  • İleti: 2.398
  • Karizma Puanı: 385
Ynt: Ey Sevgili...
« Yanıtla #1172 : 16 Haziran 2011, 18:19:17 »
tesellisi yok bu askın....caresızım bılıyorum...aglamadan calamaz hiç bir saz senı hala sevıyorum...ölüyorum ölüyorummmm caresızım caresızzzzzzzzzzzzzzzz

http://www.dailymotion.com/video/xh01sq_denyz-seky-hayallerim-hayal-oldu-beyaz-show-canly_music

Çevrimdışı ...fatoş...

  • Uzman
  • *****
  • İleti: 2.398
  • Karizma Puanı: 385
Ynt: Ey Sevgili...
« Yanıtla #1173 : 16 Haziran 2011, 18:41:05 »
idam sehbasında hapşıran mahkuma "ÇOK YAŞA " demek gibiydi bazı ümitlerim....

http://www.videoface.gen.tr/sibel-can-kader.html

Çevrimdışı ...fatoş...

  • Uzman
  • *****
  • İleti: 2.398
  • Karizma Puanı: 385
Ynt: Ey Sevgili...
« Yanıtla #1174 : 17 Haziran 2011, 19:54:24 »
O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
arkalarında doldurulması
mümkün olm...ayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.

Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile,
en güzel yerde başlatılsaydı eğer.

Utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer

Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık,
çalınan birinin kalbiyse eğer.

Korkulacak bir yanı yoktur aşkların,
insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer.

O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses,
hiçbir zaman duyulmasaydı eğer.

Daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar,
kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer.

Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
öylesine delice bakmasalardı eğer.

Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de
kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer.

Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin,
son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer.

Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman,
meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır yaralamasaydı eğer.

Su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman,
beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer.

Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla,
tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer.

O büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi,
yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer.

O kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar,
son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer.

Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri,
her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer.

Kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de,
dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer.

Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel,
namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer.

Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından,
dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer.

Issız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de,
sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer.

Yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine,
kulağına okunacak biri olsaydı eğer.


Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,
ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer.

Issızlığa teslim olmazdı sahiller,
Kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer.

Sen gittikten sonra yalnız kalacağım.
Yalnız kalmaktan korkmuyorum da,
ya canım ellerini tutmak isterse...

Evet Sevgili,
Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu,
kim uzanmak isterdi ince parmaklarına,
mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer! !

CAN YÜCEL/EĞER

Çevrimdışı ...fatoş...

  • Uzman
  • *****
  • İleti: 2.398
  • Karizma Puanı: 385
Ynt: Ey Sevgili...
« Yanıtla #1175 : 17 Haziran 2011, 19:56:26 »
arkadaslarım sizi özledim nerelerdesinizzzzz :(

Çevrimdışı ...fatoş...

  • Uzman
  • *****
  • İleti: 2.398
  • Karizma Puanı: 385
Ynt: Ey Sevgili...
« Yanıtla #1176 : 17 Haziran 2011, 20:11:23 »
Ben;
Benden olgun insan isterim karşımda..
Benden dürüst,
En ufak dalgada;
Arkasını dönmeyecek kadar olgun.
...Arkamı döndüğümde,
Sırtımdan vurmayacak kadar güvenilir.
Bir o kadar cesaretli olmalı.
Yağmurdan ıslanıp, fırtınadan kaçmamalı.
Ayağı taşa takılınca kayadan korkmamalı.

"İşine gelince sevip,
Zoru görünce bırakmamalı"!


can yücel

Çevrimdışı dbhi

  • Yönetim K.Ü
  • Sanat Kurdu
  • *
  • İleti: 7.078
  • Karizma Puanı: 2256
  • Dünyaya karşı nazik olun...
    • http://alanay-alanaysblog.blogspot.com/
Ynt: Ey Sevgili...
« Yanıtla #1177 : 18 Haziran 2011, 13:48:09 »
sevgili fatoş...buralardayız.yine harika paylaşımlar yapmışsın...çok güzeller.teşekkürler...+1 340a 340a 340a 340a
İyi ki gökyüzünde yıldızlar,Çiçekler şükür ki yeryüzünde...Yoksa kimbilir ne zahmetle toplayabilirdik onları renk renk...Kimbilir nasıl getirilirdi gökyüzünden , sevdiklerimize götürülecek çiçekler!

Çevrimdışı ...fatoş...

  • Uzman
  • *****
  • İleti: 2.398
  • Karizma Puanı: 385
Ynt: Ey Sevgili...
« Yanıtla #1178 : 18 Haziran 2011, 20:01:30 »
varlıgınız benım neşem....hep gelin :D

Çevrimdışı ...fatoş...

  • Uzman
  • *****
  • İleti: 2.398
  • Karizma Puanı: 385
Ynt: Ey Sevgili...
« Yanıtla #1179 : 18 Haziran 2011, 20:04:16 »
Bir kadını ağlatmak çok zor değildir aslında. Kadınlar her şeye ağlayabilir; bir filme, bir şarkıya, bir yazıya…
En az erkekler kadar yani! Ama bir kadını yürekten ağlatmak zordur. Eğer bir kadın yürekten ağlıyorsa, ağlatan onun yüreğine ulaşmış demektir.Ama o yüreğin değerini bilememiş olacak ki ağlatan, gözünü bile kırpmadan teker te...ker batırır iğnelerini yüreğe!

İşte o zaman koca bir yumruk gelir oturur boğazına kadının. Yutkunamaz, nefes alamaz; çünkü o koca yumruk canını çok acıtır. Gözleri buğulanır kadının sonra.

Ağlamayacağım, der içinden. Ama engel olamaz işte.

Çünkü yüreğine ulaşmıştır birileri ve iğneler saplamaktadır.. Bu acıya ne kadar karşı koyabilir ki bir kadın. İnce ince süzülür yaşlar gözünden; önce birkaç damla, sonra bir yağmur seli… Ve kadın ağlar; hem de çok!

Sanmayın ki gidene ağlar kadın! Gidenin giderken koparttığı yerdir onu ağlatan, orada bıraktığı yaradır. O yaranın hiç kapanmayacağını, kapansa bile izinin kalacağını bilir kadın; o yüzden ağlar. Ama bilir misiniz, ağlamak kadınları olgunlaştırır. Her damla, daha çok kadın yapar kadınları. Her damla bir derstir çünkü.

Bazen kadınlar ağladığında çoğu insan, ağlama niye ağlıyorsun ki, değmez onun için derler. Bilmediklerindendir böyle demeleri. Çünkü yürekleri acıyan kadınlar ağlamazlarsa, ölürler.

İçlerindeki zehirdir onları öldüren! Ağlayarak o zehirden kurtulur kadınlar, o irini temizlerler yaralarındaki! Çünkü bilirler, o irin temizlenmezse iltihaba dönüşür yaraları.

Dönüşmemesi lazımdır oysa. O yüzden de bolca ağlarlar.

Zaman geçer sonra. Kadınlar kendilerine sarılmayı öğrenirler. Umarım öğrenirler, yoksa ruhlar sapkın yollara çarpar kendini. Sapan ruhların doğru yolu bulması da yeni acılar demektir. Bunu bilir kadınlar, o yüzden eninde sonunda öğrenirler kendilerine sarılmayı…

Çok ağlayan kadınlar, bir çok şeyden vazgeçen kadınlardır aslında. Her damla olgunlaştırır kadınları evet ama olgunlaştıkça o safça inandıkları aşk gerçeği onların gözünde küçülür. Küçüldükçe değerini yitirir ve işte o zaman kendilerine sarılıp, yeni bir kadın yaratırlar kendilerinden.
Güçlü, yenilmez, mağrur ve aşka inanmayan…

İnsanlar soruyorlar çoğu zaman neden bu kadar çok bekar kadın var diye; hepsi kariyer derdinde olan. Çünkü inançlarını yitirdi o kadınlar.
Zamanında yüreklerine o kadar çok iğne saplandı ki, o kadar çok ağladılar ki! Artık kendilerinden başka bir doğru olmadığına inanıyorlar, o yüzden kendilerine sarılıyorlar.

Çünkü biliyorlar ki sarıldıkları adamlar onları hak etmedi; hem de hiçbir zaman! Hep bir çıkarları oldu sarıldıkları adamların. E.. o zaman niye sarılsınlar ki!

Niye sarılalım ki!

Etrafınızda yürekten ağlayan bir kadın varsa bilin ki olgunlaşıyordur.

Bilin ki, gerçekleri kabul etmeye başlamıştır.

Bilin ki, artık aşkın olmadığına inanmıştır.

Bilin ki, sarılacak tek bir doğrusu kalmıştır.
O da kim, ne diye sormayın artık. Çok ağlayan kadınlar, eninde sonunda kendilerine sarılırlar çünkü! (alıntı)