kesinlikle boyuttan anlamayan biri böyle soru sorabilir.yoksa bu sitede resimden anlamayan kişilermi var

Sayın İlker!

İlginize, içtenliğinize ve bilginize teşekkür ederim! Ayrıca şunları da tartışmak istediğim konuya eklemek isterim! Buyurun bir okuyun:

Kabul sonuçta bir yüzeye yansıyacak her türden sanatsal etkinlik bir iki boyutlulukla sınırlı olacaktır. Ancak biçimlendirme, öncelikle, yüzeyin varlık alanı içinde gerçekleşmiyor ki! Yansıma alanı bir yüzey olduğu için sonuç iki boyutlu! Biz de sonuç iki boyutlu bir varlık ortaya koyduğundan iki boyutlu biçimlendirme diyoruz! Ancak zihinsel süreçler açısından biçimlendirme en azından üç boyutlu olmalıdır. Çünkü çoğu ilgili bilir ki, resim yaparken hem renk ile ilgili bir perspektiften hem de çizgi ile ilgili bir perspektiften söz edilir. Öyle ki biçimlendirme zihinde başladığı anda en azından üç boyutludur. Çünkü özne dört boyutlu bir evren içinde etkinlik göstermektedir.

iki boyutlu denildiğinde resim,desen vs... düşünülmelidir. Rölyef ve heykel üç boyutludur. Umarım yardımcı olabilmişimd

İnsan olarak bizler, aklımızı kullanarak (us, bağ kurma yetisi), doğayı algı ve bilgi boyutunda uzay-zaman yardımıyla kurarız. Bu da bizim nesnel varlığımızı, dört boyutlu bir evrende var eder. Sanırım bu şu anlama gelmektedir; fiziksel/doğasal varlığımız hem en'e hem boy'a hem yükseklik'e hem de zamana bağlı/bağımlıdır. Ancak yaratıcı özne olarak, işin içine bilinç de girince insan varlığımızın boyutları artmak zorunda kalmaktadır. En iyimser ve aşırıya kaçmayan bir yordama ile insan varlığımızın en azından beş boyutlu olduğunu söylemek zorunda kalıyoruz.

Şimdi, devingen olmayan bir heykeli yapmak tamı tamına üç boyutlu bir biçimlendirmedir. Ancak bu heykele bakarak bir resim yapmak, ruh devimsel olarak, üç boyut sorgulamaları ile edinilmiş algı katmanlarını retinaya düşen izlere göre uyarlayarak bir yüzey olan resim düzlemine yansıtmak gibi gözükmektedir. Öyle ki burada iki boyutlu evrenin matematiksel varlık koşulları kapsamında bir biçimlendirme olmasından ziyade bir izdüşüm düştüğünü, bir yansıma gerçekleştiğini düşündürtmektedir.

Bunları böyle düşününce, hâlâ, iki boyutlu biçimlendirmenin bir terim olarak temellendirilmesinde boşluklar olduğunu düşünmekteyim.

Zira, üç boyutlu biçimlendirme ve hatta günümüz teknolojilerinin doğrultusunda dört boyutlu biçimlendirme olabileceğini kolayca söyleyebilirken, iki boyutlu biçimlendirme bir biçimlendirme olmaktan ziyade bir yansımaya ilişkin sonuç gibi gözükmektedir.

Acaba sizler nasıl düşünmektesiniz?

ne olmuş burada böyle .....

tabi ki orada olmayan!..