Yoksul Sanat (Arte Povera)
Mali sorunlar, işsizlik ve grev haberleriyle dolu gazeteler, güzel sanatların lüks özelliklerinden kaçınanların arzularını biledi. Arte Povera, (povera İtalyanca yoksul) nın ortaya çıkışı böyle oldu. Norbert Lynton
Amerikalı sanatçılar, o zamana kadar ele alınmamış alanlara yönelerek yeni bir sanat sistemi kurmayı amaçlarken — kavramsal sanata, Amerika Birleşik Devletleri’nin çölleri boyutunda eserler üretip, bunları fotoğraf aracılığıyla saptayan Land art’ı da eklemek gerekir— İngiliz Art and Language (“Sanat ve Dil “) grubu gibi, Londra’da Victor Burgin veya İtalya’da Torino’da Giulio Paolini gibi kimi Avrupalı sanatçılar da kavramsal sanata katılır.
Ama bu arayışlar İtalya’da, bu sanatı yoksul sanat (arte povera) biçiminde adlandıran sanat eleştirmeni Germano Celant’ın çevresinde, son derece etkin bir akıma dönüşür. Çeşitli çer çöp ve atıklar, kırık cam parçaları, işlenmiş veya işlenmemiş metaller, toprak, su, kömür, çalı çırpı, ağaç yaprakları veya kütükler, doğadan gelen yalın maddelere duyulan coşkuyu, sergi salonlarının aşırı temiz ortamında canlandırmayı amaçlayan bu sanatçıların kullandıkları çeşitli malzemeleri oluşturur. Bu yenilik kolayca gerçekleşmemiştir. Oynak bir yanı da vardır ve büyük bir coşku gücü taşımasa, kışkırtıcı bir fantaziden öteye de gidemeyebilirdi de. Malzemeye dayalı olan yoksul sanat da, tıpkı minimal sanat ve kavramsal sanat gibi izleyici kitlesinin dolaysız ve anında katılımını ister.
Oysa, şiirsel gücüyle, mekânla ilişkili alışkanlıklarımızın katı çerçevesini kökünden altüst eden, Mario Merz’in neon çubuklarla yazılmış kelime ve sayılarla, camdan veya kerpiçten inşa ettiği büyük eskimo kulübeleri, izleyici kitlesine çok itici gelir. Gilberto Zorio’nun büyük yıldızları
veya Guiseppe Penone’nin yaldızlı metalden yapılmış birkaç röprodüksiyonunun oraya buraya dağıtıldığı kocaman patates yığınları veya Paolo Calzolari’nin alev püskürtücüleri, önceleri izleyicide şaşkınlık uyandırır, ama 1980’li yıllara gelindiğinde, genel bir biçimde benimsenir.
Yoksul sanat doğayı, avangardlara özgü enerji ve cüretle sanayi dünyasına sokarak, modern kültürü şiirsel açıdan canlandırmayı amaçlar. T.L.
Arte povera'nın isim babası Germano Celant'a göre. Arte povera'yı belirleyen özellik tarihsel anla bağlantı kuran ya da ona tepki gösteren ilişkiydi. Bu im hem gündelik gerçeklerin hem de tarihin kavranmasına ilişkin kırılmaların çoğulunu yarattı: Arte povera bir sistemden çok bir gerilimdi. Arte povera'da yakın geçmişin "aktarılabilir" biçimlerini tanımlayan, yapıtın yüzeyde ve dışarda kalmasını zorlayan aşkınlık yoktu, bunun yerine bir "erime işlemi" yer alıyordu.
Bilindiği gibi Arte povera "büyük ideolojiler" ve bunlara bağlı ütopyaların etkin olduğu 60'larda doğdu ve buna karşın bu ütopyalar arasında diyalektik bir konum alabildi. O sırada İtalya'nın çağdaş kültürünün uluslararası kabul gördüğü de söylenemez. Celant İtalya ile uluslararası ortam arasında Arte povera aracılığıyla etkin bir ilişki kurdu ve bu akımı 20. yüzyıl sanat tarihine geçirdi. Artepovera, ABD kaynaklı Minimal Sanat'a, Kavramsal Sanat'a ve New York egemenliğine sağlam bir tepki oluşturuyor ve sanki Avrupa'nın bu egemenlik karşısındaki sözcülüğünü üstleniyordu.
Bîr genelleme yapmak gerekirse. Arte povera’da sanatçıya verilen ya da sanatçının seçtiği mekanların fiziksel öğelerinin eklentiler ya da çıkarmalarla değiştirilmesi, mekanların tarihsel-toplumsal, vb. değerleri üzerine demirden mermere, camdan pleksiglasa, lambadan- neona, kumaştan naylona (bu liste çok uzar) akla gelebilecek her türlü malzemeyle eğretilemeye (metafora) dayanan düzenlemeler yapılması ya da mekanların ses-ışık-müzikle farklı algılama ortamlarına sokulması gibi yöntemler kullanılmıştır. Temelde ideolojik amaç olduğunu yineleyelim. Beral Madra
link