Gönderen Konu: *PAUL CEZANNE*  (Okunma sayısı 12096 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı ƒĬřŲżξ

  • Arkadaş
  • Uzman
  • *
  • İleti: 2.416
  • Karizma Puanı: 410
*PAUL CEZANNE*
« : 07 Nisan 2008, 20:25:21 »

 110b










Çevrimdışı ƒĬřŲżξ

  • Arkadaş
  • Uzman
  • *
  • İleti: 2.416
  • Karizma Puanı: 410
*PAUL CEZANNE*
« Yanıtla #1 : 07 Nisan 2008, 20:36:25 »
          Paul Cezanne

Yaşamının son dönemine kadar kabul görmeyen ve zamanının bir çok sanat eleştirmeni tarafından "beceriksiz" bir ressam olarak tanımlanan M. Paul Cézanne sanat anlayışıyla 20. yüzyıla yeni bir pencere açarak Picasso'nun deyimiyle; "hepimizin babası " oldu.

Anlaşılmadığının farkında olan Cézanne, sanat hayatı boyunca aldığı olumsuz eleştirilere aldırış etmedi. O, ifade uğruna sanat yapıyordu, başka insanlardan övgü almak için değil... Babasının zengin oluşu ve mirasını ona bırakmasıyla, Cézanne, özellikle babasının 1886'daki ölümünden sonra maddi kaygıları olmadan, herkesten ve herşeyden bağımsız, tuvalleri ve doğayla bütünleşerek çoğu zaman karısı ve çocuğundan bile uzak, münzevi bir hayat yaşamayı yeğledi.

Bankacı olan babası, Louis-Auguste Cézanne, tarafından hukuk okuması uygun görülen 1839 Aix-en-Provence doğumlu Cézanne, bir yandan da çizim dersleri aldı. Babasının onaylamamasına rağmen, bu tutkusunu bastıramayarak sanat eğitimi almak üzere çocukluk arkadaşı ünlü yazar Emile Zola'nın da desteğiyle 1861'de Paris'e gitti. Güzel Sanatlar Akademisi'ne girmeye başaramayan ve resimleri Salon tarafından da reddedilen Cézanne hayal kırıklığına uğradı (reddedilen diğer ressamlar arasında Manet, Renoir, Guillemet ve Solari gibi isimler de vardı). Ancak hayatı boyunca ondan desteğini esirgemeyen ve sanat yaşamının bu ham döneminde onun resim anlayışını da etkileyen Pissarro'nun yanı sıra Manet ve Degas gibi izlenimci ressamlar ile tanıştı ve her türlü olumsuzluğa karşı yılmadan sabırla çalışmalarına devam etti.

Cézanne, etkisinde kaldığı Rönesans ve Barok döneminin görkemini resimlerine taşıdı . Görkem derken boyut anlamında değil; dramatik ve güçlü tezatlardan, renklerin ve tonların oluşturduğu çeşitlilikten bahsediyorum. Cézanne'ın erken dönem işleri; "Ziyafet" (1867-72) ve "Pastoral" (1870) gibi, genellikle hayal ürünü figürlü peysaj resimlerinden oluşuyordu. 1872'de (daha sonra 1886'da evlendiği) sevgilisi Hortense Fiquet'den bir oğlu oldu. Auvers'e Pissarro'nun yanına giderek bir yıl boyunca onunla beraber çalıştı ve ilk İzlenimciler Sergisi'ne "Asılan Adam'ın Evi, Auvers-sur-Oise" (1873), "Modern Olympia" (1873) ve "Etüd: Auvers'de Manzara" (1873) ile katıldı. Cézanne bir çok portre çalışması da yaptı. Karısının ve oğlu Paul'un, sütçü, çiftçi gibi halkın içinden insanların portrelerini yapmayı, yozlaşmış sosyetik çevrenin portrelerini yapmaya yeğledi . Pissarro dışında 1882'de onu L'Estaque'te ziyarete gelen Renoir'la da çalıştı. O dönemin sanat dünyasının Cézanne'ın gerçek değerinin farkında olmamasına karşın, önde gelen ressamlar onun kazandırdığı yeni soluğu çoktan keşfetmişti ve çalışmalarını yakından izliyorlardı. 1906 yılnda, Pissarro'da ondört, Matisse'te dört, Renoir ve Degas'da üç, Denis'de iki ve Ker-Xavier Roussel'da, Felix Vallotton'da, Paul Signac'da ve Max Liebermann'da ise birer tane Cézanne resmi vardı . Monet ve Cézanne karşılıklı olarak birbirlerinin işlerini çok beğeniyorlardı. Monet, onun en önemli koleksiyonerlerinden biriydi; toplam oniki resmini toplamıştı. 1880'lerde kendisi henüz acemi bir ressam iken satın aldığı iki Cézanne resmi için: "Çok zorda kalmadığım sürece ve son gömleğimi satana kadar onları bırakmam." , diyen Gauguin, Pissarro'dan Cézanne'ın mektuplarından birini istemiş ve araştırmakta olduğu yazıbiliminden yola çıkarak, onda doğu sanatçılarının gizeminin olduğunu, rüyaya dalmış gibi yoğun bir sukuneti öne çıkardığını ve onların renklerini benimsediğini ileri sürmüştü .

Yukarıda bahsedildiği gibi Cézanne'ın erken dönem işleri konu itibariyle daha farklıydılar ve ağırlıklı olarak hayale dayalıydılar. Özellikle Eugéne Delacroix, Gustave Courbet ve Edouard Manet'den etkilenen Cézanne, müzelerde gördüğü resimlerin ağır ve yoğun havasını kendi resimlerine de taşıdı; daha sonra bu yaklaşımı terkederek; doğa ve nesnelerden birebir "gözlem" yolu ile resimler yapmaya başladı. Fırça darbelerini katı, kütlesel bir tertiple tuvale serpiştirerek, alanı farklı renk düzlemleriyle düzenleyerek yapısal bir niteliğe kavuşturdu ; gözlemlediğini mümkün olduğunca basit form ve renklere bölerek resimlediği nesne hakkında en fazla bilgiyi sunmayı hedefledi. "İzlenimci resmi"ni daha yapısal ve biçimsel bir temele oturturarak yenilik katmak istedi; bu yaklaşımıyle Seurat, Van Gogh ve Gauguin gibi geç izlenimci ressamlarla birlikte anılmaya başlandı .

"Resimde iki önemli araç vardır: göz ve beyin. Göz doğaya bakarak, beyin ise organize edilmiş duyular mantığıyla, birbirlerini desteklemeli; uyum içinde birbirlerine yol göstererek ifadeye araç olmalıdırlar ."

Cézanne'ın resmi geometrik birimlere indirgeyerek ele alması, kübizmin tohumlarını attı ve bu akımın yeşermesine ön ayak oldu diyebiliriz. Cézanne dünyaya çift gözle bakmamızdan yola çıkarak, iki ayrı açıdan görmenin yarattığı derinliği farketti ve resimlerinde iki farklı açı olgusu kullandı. Pablo Picasso, George Braque ve Juan Gris gibi kübist ressamlar bu yaklaşımı daha da öteye taşıyarak, bir çok farklı açıyı aynı resmin içine kaynaştırdılar .

1881'de kızkardeşinin Saint Victoire dağına bakan evinde, dağın bir çok resmini yaparken izlenimcilerin kompozisyonlarında eksik olan yapısal katılığı ve sürekliliği bu çalışmalarında yakaladığına inandı. Cézanne, attığı her fırça darbesini iyice düşünür ve tek bir resim üzerinde sabırla çalışır, resimlerindeki o eşsiz sonuca; yoğun ve yorucu bir süreçten geçerek varırdı. Hatta "Yıkananlar" ve "Sainte-Victoire Dağı" resimlerinde olduğu gibi defalarca aynı konuyu, her seferinde farklı bir yaklaşımla aktardı. Dönemindeki sanat eleştirmenlerine göre, çoğu çalışması bitirilmemişti; ancak biliyoruz ki onun alışılmışın dışında farklı bir doğa anlayışı, algısı vardı. Dolayısıyla, resimlerinde yansıttığı bu algıyı - günümüzde bile - yadırgayanlar, benimseyemeyenler olmuştur.

"Doğadan resimlemek nesneyi kopyalamak değildir, duyularımızın farkına varmaktır ."

Cézanne, müzelerde gördüğü ve gençliğinde etkilendiği resimlerdeki yapısal tabiattan uzaklaştı, ancak izlenimcilerdeki kadar da kendini yapısallıktan soyutlamadı, resimlerinde tezatlık ve ton ilişkilerini öne çıkardı. Doğada herşeyin küre, koni ve silindir formlarından oluştuğu sonucuna varan ve doğadaki herşeyi bir bütün olarak gören Cézanne, nesneleri, kesin ve net çizgilerle değil, sadece ışık ve gölge tonlama farklarıyla birbirlerinden ayrıldıklarına inanıyordu. Renkler ve tonlar ne kadar uyumlu olursa resmin de o kadar gerçekçi ve dürüst olacağını düşünüyordu.

1886'da Emile Zola'nın, başarısız bir ressamın hikayesini anlatan "L'Oeuvre" (Eser) adlı kitabı yayımlandı. Kitaptaki başkahramanın kendisine olan benzerliğinden dolayı Cézanne çok gücendi ve Zola'yla yıllardır süren yakın dostluğuna son verdi. Bunu takip eden yıllarda Paris'te yaşayan ailesinden uzak, kendisini çevresinden de gittikçe soyutlayarn Cézanne yaşamını Aix'te sürdürdü .

Cézanne ancak hayatının son dönemlerinde hakkettiği ilgiyi görmeye başladı. 1895'te tanınmış sanat tüccarı Ambroise Vollard'ın 1895'te düzenlediği sergi sayesinde yenilikçi yaklaşımı kabul görmeye başladı. Vollard, Cézanne'ın atölyesinde olan tüm resimleri satın aldı. Genç sanatçılar onu görmek için Aix'e kadar gitti . Ancak Cézanne dış dünyadan bağlarını daha da kopardı, hatta oğlundan bile basında kendisiyle ilgili çıkan haberleri istemedi .

1904'te, ölümünden iki yıl evvel, nihayet hem Paris de hem de uluslararası düzeyde - başta Almanya olmak üzere tanınan bir ressam oldu. Salon d'Automne'da Cézanne'ın 31 resmi yer aldı . Aynı yıl "Parisian Journal"de Emile Bernard, "L'Occident" adlı makalesinde, Cézanne'dan övgüyle bahsetmiş, hatta ilahi bir niteliğe sahip bir sanatçı olarak onun sanatı ve tekniği hakkında önemli bir analiz yaptı. Günümüzde bile, Bernard'ın yaptığı gözlemler Cézanne'la en çok özdeşleşen yorumlar arasında kabul edilir.

M. Paul Cézanne, 22 Ekim 1906'da öldü. Bir çok ressam gibi kendi çağında anlaşılamama gibi bir kadere sahip oldu, yapıtları olumsuz eleştirilere maruz kaldı; ancak zamanından öte bir farkındalığa sahip olduğundan, engeller onu asla yıldırmadı.

"Kimseyi umursamadan çalışmak ve dolaysıyla güçlenmek, sanatçının temel amacıdır; gerisi önemli değildir
    (ALINTIDIR)
« Son Düzenleme: 07 Nisan 2008, 21:28:53 Gönderen: renoıre »

Çevrimdışı ƒĬřŲżξ

  • Arkadaş
  • Uzman
  • *
  • İleti: 2.416
  • Karizma Puanı: 410
*PAUL CEZANNE*
« Yanıtla #2 : 07 Nisan 2008, 21:38:47 »
 560a




İTALYAN GENÇ KIZ


KART OYNAYANLAR


KİRAZ VE KAYISILAR


MEYVE KABI


PALYOÇA



fishman

  • Ziyaretçi
*PAUL CEZANNE*
« Yanıtla #3 : 07 Nisan 2008, 21:48:57 »
ellerinize saglık muyesser hocam.. ikinci parti resimler daha bir farklı gibi sanki. bana öyle geldi...
mutlu kalın........ 560a 380a 560a 380a

Çevrimdışı ƒĬřŲżξ

  • Arkadaş
  • Uzman
  • *
  • İleti: 2.416
  • Karizma Puanı: 410
*PAUL CEZANNE*
« Yanıtla #4 : 07 Nisan 2008, 21:55:16 »
evet balıkadam kardeşim ilk gönderdiklerimi kolay yöntemle gönderdim ama ikincileri imajhack la gönderdim daha iyi görünüyor ilginize teşekkür ederim

Çevrimdışı Fîģũ®âtĩƒ

  • :)
  • Yönetim K.Ü
  • Sanat Kurdu
  • *
  • İleti: 5.203
  • Karizma Puanı: 1637
Ynt: *PAUL CEZANNE*
« Yanıtla #5 : 22 Temmuz 2008, 12:31:24 »
bilgilendirme ve örnekler için teşekkürler ablacım emeklerine sağlık +1  560a 560a 340a 340a 340a

Çevrimdışı Tutku

  • tutku
  • Arkadaş
  • Uzman
  • *
  • İleti: 2.265
  • Karizma Puanı: 338
Ynt: *PAUL CEZANNE*
« Yanıtla #6 : 22 Temmuz 2008, 22:23:23 »
muyesser ogretmenim Ceaznne arsivi icin cok iyi olmus dersler sırasında kolaylıkla basvurabilecegimiz bir kaynak olmus ellerinize saglık - 560a

Çevrimdışı ...:::£sra:::...

  • Yönetim K.Ü
  • Sanat Kurdu
  • *
  • İleti: 7.764
  • Karizma Puanı: 2742
Ynt: *PAUL CEZANNE*
« Yanıtla #7 : 28 Ağustos 2008, 11:11:07 »
Doğadan resimlemek nesneyi kopyalamak değildir, duyularımızın farkına varmaktır ."

"Kimseyi umursamadan çalışmak ve dolaysıyla güçlenmek, sanatçının temel amacıdır; gerisi önemli değildir

bu iki satır çok önemli sanırım sanat eserini ortaya çıkarmada teşekkürler müyessercim örnekleriyle bilgileriyle harika bir paylaşım olmuş karizman eklendi

 560a 560a 560a
çok çalışmak zamanı

Çevrimdışı fatmaşahin

  • f@tm@ş@hin
  • Uzman
  • *****
  • İleti: 1.413
  • Karizma Puanı: 545
Ynt: *PAUL CEZANNE*
« Yanıtla #8 : 27 Ekim 2008, 17:20:27 »
bu güzel paylaşım için çok teşekkür ederim

Çevrimdışı aaaaa

  • Yeni Üye
  • İleti: 13
  • Karizma Puanı: 0
Ynt: *PAUL CEZANNE*
« Yanıtla #9 : 10 Şubat 2009, 19:14:51 »
harika bir kaynak olmuş harikasınız