Lekecilik (Taşizm)
Fransa'da, temsilcileri Vasarely, Dewasne, Dyrolle ve Mortensen olan Konstrüktivizm üzerine, kesin bir tepki yapan ve adına sanat eleştirmeni Seuphor tarafından "Tochisme" yani "Lekecilik" denilen resim üslûbu süratle gelişti. Taşist anlayış ilk olarak Amerika'da Mark Tobey (1890 doğumlu) de görülmüştü. O, içinde renkli unsurları bir merkeze bağlamadan tuvalin bütün yüzeyine yayarak, resmin akışını süratlendiren çalışmalarıyla Avrupa resminden ayrılıyordu. Hem fikir, hem de biçim olarak onun resim anlayışı Avrupa geleneklerinden uzaktı.
Birinci Dünya Savaşı'nın vahşetine sürükleyen Batı uygarlığı, onu nefretle doldurmuş ve o sıralarda Amerika'da bir çok taraftarı bulunan İran'daki Bahai mezhebini kabul etmişti. Bu mezhep, insan hemcinslerinin sulh içinde bir birlik halinde yaşamalarını ve insan ile doğa arasında kutsal bir uyum istiyordu. 1922'de Tobey, Pasifiğin kuzey sahilimde Doğu-Asyalı bir koloniye rastladı. Bu kolonideki Reng Kwei isminde bir Çinli sanatçı ile tanıştı ve ondan Doğu-Asya fırça kullanma tekniğini öğrendi. Sonra Japonya'ya ve Çin'e bir seyahat yaptı ve Uzak-Doğu felsefesi ile dolu olarak geri döndü. Uzak-Doğu kaligrafisinin izlenimi onu "ecriture en blanc" (beyaz yazı) adlı eserinin esprisine götürdü. Bu resimdeki grafik filigran bütün resim sathını yosun gibi kaplamaktadır.
Tobey'den daha güçlü olarak Taşist (lekeci) eserler vermiş olan Amerikalı Jackson Pollock (1912-1956) geleneklere bağlı olarak resme başlamış, 1940’tan itibaren de soyut çalışmalar yapmıştı. Onun leke düzenli eserleri boya akan fırçasından yere yayılmış olan renklerin tuvalin yüzüne sıçratılmasından doğar. Resimleri büyük boyutlardadır.
Amerika'dan çıkmış olan Taşizm, Paris'te kendi karakterindeki bir anlayışla karşılaştı. Avrupa'daki eğilimin elebaşısı Alman Wois (Otto Wolfgang Schulze) (1913-1951) 1945'de Paris'te Drouin'in galerisinde halk önüne yeni eserleriyle çıktı. Fransa'da Taşist ressamlar el üstünde tutulmuşlar ve resimleri dünya müzelerine girmiştir. 1921 doğumlu olan ve Batı'da çok etkili olmuş bulunan Georges Mathieu, Camille Bryen ile ilk "Non-Figuration psychique" gurubunu kurmuştu. Michel Tapie de Celeyran (Toulouse-Lautrec'in bir yeğeni) Taşistler'in edebi alandaki savaşçısı olan bir Amerikan dergisinde, Mathieu'nun büyük tarihi resmi olan "Bouvine-Meydan Savaşı'nı boyarken nasıl hareket ettiğini anlatıyordu.
XIII. yüzyılda olan bu savaşta, ressamın büyük babalarından biri çarpışmıştı. Esaslı bir biçimde tarihi araştırmalar yapıldıktan sonra, Mathieu siyah ipekten bir savaş giysisi içinde, bir beyaz takke ve beyaz ayak bağı ile işe girişti. Savaşın sonucu belli olduğu saatlerde, elindeki iki fırçayı mızraklı bir balta gibi kullanıyordu. Mathieu'nün resimleri büyük bir ihtirasla tuvale saldırırcasına yapılmışlardır. Fırçanın tuval üzerinde dolaşması da bir kaligrafi serbestliğine sahiptir. Leipzig'li bir Alman olan ve sonra Fransız uyruğuna geçen Hons Hortung (1904 doğumlu) Arap kaligrafisini ansıtan büyük renk lekeleri ile çalışır.
Taşizm bugün uluslararası bir taraftara sahiptir. Kanadalı ressam Paul Riopeiie, Almanya'da Korl Otto Goetz (1914 doğumlu) hep Taşist ressamlardandır. Olanakların sonuna değin gitme eğilimi, bugünün sanat kültürünün özelliklerindendir. XX. yüzyıl karakteristiği, cürettir. Beyaz ırk, sanatında olanakları genişletmek için mizacını da bütün coşkunluğu ile sanatına sokmuştur.
Taşizm'in dışında kalıp, halen kişilikleri ile resimde boya-resme değer veren sanatçılar arasında Fransız ressamlarından Monessier (1911 doğumlu), Soulage (1919 doğumlu), Bissiere (1888 doğumlu) ve memleketimiz sanatçılarından olup Fransa'da tanınmış olan Nejat (1923 doğumlu) vardır. Monessier boya hamurunu büyük biçimler halinde tuvaline yayar ve bir halı gibi resmini satıhta resmeder. Renkli ve ışıklı resimleri, kendine özgü atmosfer içindedir. Soulage, gri ya da açık renkte bir arka plan üzerine büyük, monumental koyu renkteki (ekseriya siyah) enli, resmi boydan boya kaplayan çizgilerle düzenler. Japon yazılarını andıran bu yüzeyler, büyük fırçayla ihtirasla sürülmüşlerdir. Soulage’ın resimleri inandırıcı bir gücü yansıtmaktadırlar. Ayrıca Japon ressamı Zao-Wouki (1920 doğumlu), Fransız Singier (1909 doğumlu), Atlan (1913 doğumlu), Henri Goetz (1909 doğumlu) adlı sanatçılar vardır.
Natürizm
Her şeyi yalnız tabiat güçlerinden bekleyenlerin düşüncesi ve sistemi.
1897'de Saint-Georges de Bouhelier ve Maurice Le Blond tarafından ortaya atılan bu sanat ve edebiyat öğretisi, sembolizme bir tepki olarak doğdu. Örnek gösterdiği ustalar Zola, Rodin ve Manet'dir.
Tabiat gerçeğine yönelmeyi ve trajik ile kahramanlığın gündelik hayatta bulunduğunu ileri sürer. Saint-Georges de Bouhelier, bu akımla ilgili düşüncelerini Chants de la Vie Ardente (Zorlu Hayatın Şarkıları) [1902] ve La Romance de l'Homme (İnsanın Romansı) [1912] adlı eserlerinde açıklar.[/QUOTE]