Bizans Mimarisi
Doğu mimarlığının etkisinde kalan ve bu etki içinde gelişen Bizans mimarisi, bir tuğla mimarisidir. Bunun yan sıra malzeme olarak taş, bazen taş ve tuğla birlikte (almaşık) kullanılmıştır.
Bizans İmparatorluğu içinde serbestçe yapılan, kullanımına ve gösterişli olmasına özen gösterilen ilk kiliseler "bazilika" plânındadır. Bazilika, Helenistik ve Roma döneminde, açık pazarı ve mahkemesi bulunan büyük salonlara verilen addır.
Bazilika KiliselerHıristiyan bazilikaları, boyu eninden uzun, geniş dikdörtgen salonlardır. Her iki yanda, orta bölmeden sütun dizileriyle ayrılan daha dar ve alçak bölmeler vardır. Topluluğun bir araya geldiği ortadaki önemli salona orta nef, daha alçak olan yan bölmelere de yan nef veya kanat adı verilir. Bazilikaların çoğunda orta nef, ağaç kirişlerle yüksek biçimde; yan nefler ise basık biçimde örtülmüştür.
Dipte toplantı ya da ayinin yöneticisinin durduğu (apsis) adı verilen yarım daireli boşluk vardır. Apsisin önünde ise koro alam bulunmaktadır. Yarım daire biçimli apsis boşluğunun üzeri, taştan yarım kubbe ile örtülüdür.
İtalya, Anadolu, Yunanistan, Mısır, Filistin ve Suriye gibi, o günkü Bizans toprakları içinde olan ülkelerde pek çok sayıda bazilikalar yapılmış, birçoğu bu güne kadar gelebilmiştir.
VI. yy.da bazilikaların üzeri tahta çatılar yerine tonoz kemerler ya da kubbelerle örtülmüştür. Kubbeli bazilikaların en görkemli örneği İstanbul'daki "Ayasofya"dır. Bu eser dikdörtgen plân üzerine oturmuştur. Bunun batısına yerleştirilen narteks, yani giriş bölümü vardır. Narteksin önüne de bir atrium (iç avlu) gelmiştir.
Ayasofya'nın dış yüzeyindeki tuğlaları sıvalıdır. Yine tuğla ile örülen kubbeler kurşunla kaplıdır. İç duvarlar, payandalar ve zemin çeşitli mermerlerle; tonoz ve kubbeler ise mozaiklerle kaplanmıştır. 1453'den sonra cami olarak kullanılan Ayasofya, 1933’ten sonra müze hâline getirilmiştir.
Haç Plânlı KiliselerAhşap örtülü ve kubbeli bazilika kiliselerden sonra, Bizans mimarlığının ikinci kilise tipi "haç plânlı" olanlardır. VIII. yy.dan başlayarak yapılan bu kiliseler kare plânlıdır. Karenin ortasında dört filayağı üzerinde bir kubbe oturtulmaktadır. Kubbenin ağırlığı da dört taraftan, eksenleri birbirine dikey olan beşik kemer tarafından karşılanmaktadır. Bu kubbe ve kemer sistemi zemine yansıtıldığından, dört kolu birbirine eşit bir haç (Yunan haçı) oluşmaktadır. Ortada yer alan ana kubbe dışında, dört kol üzerine de kubbeler konarak sayı beşe çıkarılmıştır. Doğuda bir apsis, batıda ise narteks yer almaktadır.
Haç plânlı kiliseler, başta İstanbul olmak üzere, Anadolu'nun birçok yerinde yapılmıştır.
Ayasofya'nın yapımından başlayıp, Bizans'ın sona erişine kadarki (1453) zaman içinde yapılan kiliselerin plânında belli bir standartlaşma vardır. Genellikle uzun kenarların boyu 10 m.'yi geçmeyen, kubbelerin de 4 m. civarında kaldığı haç plânlı kubbeli yapı tipi esas olmuştur. Bu standartlaşmaya gitmenin bir nedeni, kubbelerin yapının beden duvarlarına kolaylıkla oturtulabilmesidir. Kubbenin yayılma gücü de, yapının haç biçimi üzerine hem sağlam ve hem de kolaylıkla dağılabilmektedir.
Sivil ve Askerî Mimariİstanbul ve Anadolu'nun birçok yerinde, şehirlerin etrafını çevreleyen surlar olmak üzere, kaleler, çeşitli saraylar, su kemerleri, köprüler, yer altı yollan, direkli caddeler, üzeri kapalı ya da açık sarnıçlar gibi pek çok Bizans sivil ve askerî yapılar inşa edilmiştir.
İstanbul'daki surlar, Tekfur Sarayı, Yerebatan ve Binbirdirek sarnıçları, Valens Su Kemeri, Çukurbostan Açık Sarnıcı, Dikilitaş, Çemberlitaş Bizans mimarîsinin dev boyutlu yapıları arasındadırlar.
Hadrianapolis Kalesi (Edirne), Eskihisar Kalesi (Gebze), Karamanağa Köprüsü (Malatya), Amasra Kalesi, Laskarisler Sarayı (İzmir), Side ve Efes gibi antik kentlerde yapılan çeşmeler vb. Anadolu'da yapılan Bizans yapılarının bazılarıdır.
kaynak: kadimdostlar.com