RESSAM İBRAHİM ÇALLI
ibrahim çallı , 13 temmuz 1882 tarihinde eski adı demirciköy olan ve o yıllarda izmire bağlı bulunan çal kasabasında dünyaya gelmiştir. babası kasabanın ileri gelenlerinden osman efendidir. çallı, ilk ve orta öğrenimini çaldaki rüştiyede tamamladıktan sonra izmirde idadi öğrenimi gördü. çallının resimle tanışması da çocukluk yıllarına rastlamaktadır.
"efendim çalda doğdum. ilkokulu orada okudum. bir rum kunduracısı vardı mahallemizde, pabuçlarımı ona pençelettirirdim. dükkanın duvarlarında 'köroğlu-ayvaz' resimleri olmasa delik ayakkabılarla sürterdim ya!... işte o resimler beni çekerdi."
daha çocuk yaşta çallının resim merakının başlaması bu sanata çevresinde çok az rastlamasına rağmen duyduğu ilgi onun içindeki yeteneğin ortaya çıkmasını sağlamıştır. çallı eve gidince hep resimleri düşünür ve evinin duvarlarına kara kalemle resimler yapmaya başlar. yaptığı bu resimler dolayısıyla ailesinden her zaman azar işitmiştir. ablası sonunda onun burada herhangi bir işte başarılı olamayacağını düşünerek çallıya ait olan araziyi satar ve kemerinin içine doksan beş altın koyarak onu istanbula yollar.
çallı artık istanbuldadır. o da istanbula giden diğer anadolu insanları gibi ilk olarak kendi memleketlilerinin olduğu semtlere gidip, kalacak yer ve sohbet edecek insanlar arar. niyeti istanbulda bir süre gezdikten sonra memleketine geri dönmektir. metin tokerin çallı ile yapmış olduğu bir söyleşiden onun istanbula askeri bir okula girmek isteğiyle geldiğini, ancak o geldiğinde okulun kayıtlarının çoktan kapanmış olduğunu öğreniyoruz.
çallı yapabileceği başka bir şey olmadığını düşünerek cağaloğlunda izmirlilere ait bir kahvede on kuruşa oda tutar ve dertsiz tasasız yaşamaya başlar.galatadaki balozlarda parasını çaldırıncaya kadar da yaşamını böyle sürdürür.parasını çaldırdığı için iş aramaya başlar. kahvedekilerin yardımıyla baba tahirin malumat gazetesinde müvezii olarak işe girer.ancak parasını alamadığı için işten çıkar. bu sıralarda asım hakkı ile dostluk kurar. onun tavsiyesiyle yeni camide arzuhalcilik yapmaya başlar. bu sırada tanıştığı adliye serkomseri osman bey sayesinde adliyede, cinayet mahkemesine mülazım olarak işe girer.
çallı, istanbulda yaşadığı bu kısa dönemde önemli deneyimler kazanmış ve sonunda yaşamını kazanabileceği bir iş bulmayı başarmıştır. bütün bu gelişmelerin içinde çocukluk aşkı olan resme karşı ilgisinden en ufak bir şey kaybetmemiştir. kendisiyle aynı handa kalan vefa idadisi öğrencileri bir hocadan resim dersleri alıyorlardı. çallı da bu hocadan ders almak ister ve teklifi kabul edilince çok sevinir. çallı bu ustadan çok şey öğrendikten sonra kapalıçarşıda ressam olan roben efendiye koşar. maaşının tamamını elini sürmeden ona verir ve üç ay boyunca resim dersi alır. bu sırada nasıl geçindiği bilinmez ama resim aşkı her şeye üstün gelmiştir.