1928 veya 1929 yıllarında anneme ilk filmimi yapmak istediğimi açıkladığımda şok geçirdi neredeyse ağlamaklı oldu.
Sanki ona ‘anne ben palyaço olmak istiyorum’ demiştim.
Özellikle birkaç yıldır cinsel içgüdümün giderek azaldığına, sonunda tümüyle –düşümde bile-yok olduğunu tanık oldum. Memnunum bundan sanki bir zorbadan kurtulmuş gibiyim. mefisto ortaya çıkıp ta yeniden cinsel gücünü vereceğini söyleseydi ona:’hayır, sağ ol, istemem. Ama daha çok içki ve sigara içebilmem için karaciğerimi ve akciğerimi güçlendir, yeter’ derim.
Un chien andolu(bir endülüs köpeği,salvador daliyle birlikte)
Bu film iki düşün bir araya gelmesinden çıkmıştı. Bir kaç günlüğüne davetli olduğum Figueras a,Dali ye gittiğimde kısa bir süre önce ayı kesen, ince uzun bir bulutla, bir gözü yaran usturanın rüyama girdiğini anlattım. O da bana bir gece rüyasında karıncalarla dolu bir el gördüğünü anlattı ve şöyle dedi: bu düşlerden yola çıkarak bir film yapsak nasıl olur?
Senaryo ikimizin de kabul ettiği çok basit bir kuraldan yola çıkarak bir haftada da kısa bir sürede yazıldı. Kural şuydu: Psikolojik, kültürel ve mantıksal hiç bir açıklamaya meydan vermeyecek düşünce ve görüntüleri benimsemek. Usa aykırı her düşünceye açık olmak Nedenini hiç araştırmadan, sadece ilgimiz uyandıracak ve bizleri şaşırtacak görüntüleri benimsemek gibi.Un chien andalou nun halka açık ilk gösterisi paralı davetiyelerle düzenlenmişti. Tahmin edileceği gibi çok gergindim. Ekranın hemen arkasında duruyordum. Gösterim süresince, yanımdaki gramofondan, dönüşümlü olarak Arjantin tangolarıyla, Tristan ve Isold operalarını dinletiyordum izleyicilere. Başarısızlığa uğramam halinde, izleyicilere fırlatmak için çakıl taşları doldurmuştum tüm ceplerime.
Bir gün kırk elli kadar muhbir, polis karakoluna gelip şöyle demişler: Bu vahşet saçan edepsiz filmi yasaklamanız gerekir. Yaşlılığıma dek peşimi bırakmayan bir dizi hareket tehditlerin başlangıcıydı bu.
(Son nefesim,Luis bunuel)