Gönderen Konu: Telmessos (Fethiye)  (Okunma sayısı 4088 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı ...:::£sra:::...

  • Yönetim K.Ü
  • Sanat Kurdu
  • *
  • İleti: 7.764
  • Karizma Puanı: 2742
Telmessos (Fethiye)
« : 30 Ocak 2008, 01:25:18 »

Telmessos (Fethiye)

Fethiye, Mendos Dağı'nın eteklerinde, adını verdiği körfezin kenarına eski Telmessos'un üzerine kurulmuştur. Bu nedenle harabeler bugün bu şirin ilçenin altında kalmıştır. Fethiye, konaklama tesislerinin fazla oluşu, birbirinden güzel koyları ve yat turizminin de gelişmesinden dolayı Batı Lykia bölgesi gezilerinin merkezini teşkil eder. Dalaman Havaalanı'ndan 50 km uzaklıkta bulunan Fethiye'ye Muğla, Denizli ve Antalya yoluyla gelinebildiği gibi, deniz yoluyla da ulaşılabilir. Tarih, doğa ve deniz ile iç içe olan Fethiye'de konaklayanlar, civardaki Kadyanda, Pınara, Tlos, Sidyma, Xanthos, Letoon ve Patara gibi antik şehirleri de kolaylıkla gezebilirler. Burada, 16 derecenin altına düşmeyen sıcaklığıyla dokuz ay kalınıp denizden faydalanılabilir.

Adını tanrı Apollon'un oğlu Telmessos'tan aldığı söylenen kent M.Ö. 547 yılında Pers generali Harpagos'un eline geçerek Karya Satraplığı'na bağlanır. M.Ö.V. yüzyılın ortalarında Attik - Delos Birliği'ne katılan şehir daha sonra birlikten ayrılarak bağımsız kalmıştır. M.Ö. IV. yüzyılda Lykia Birliğini oluşturma gayreti içindeki Limyralı Perikles'in Telmessos'a sefer açtığını ve onun birliğin içine girmesini sağladığını biliyoruz. Perikles'in (M.Ö. 360) hakimiyetine son veren İskender, Telmessos'u alarak kentin kralını yine şehrin başında bırakmış, ancak komutan Nearkhos'u da genel Lykia valisi atayarak yoluna devam etmiş, bu şekilde Telmessosluların gönlünü almaya çalışmıştır. Ancak Kral Antipatrides bir müddet sonra Vali Niarkhos'a karşı çıkmışsa da Nearkhos bir kutlama için şehre müzisyenler göndermiş, müzisyenlerin aletleri arasına kılıçlar saklayarak şehri zaptetmiştir. Telmessos, İskender'in ölümünden sonra bir müddet Ptolemaiosların yönetiminde kalmış, M.Ö. 189'dan sonra Bergama Krallığı'na bağlanmış Bergama Kralı III. Attolos'un ölümünden sonra topraklarını Roma'ya bırakan vasiyetnamesi ile de doğrudan Roma'ya bağlanmıştır.

M.Ö. 88 tarihinde Pontus Kralı Mithridates Roma topraklarına saldırmışsa da yapılan savaşta yenilmiştir. Bu savaşta Roma'nın yanında yer alan Rodos'a, Telmessos ve kıyı şeridi armağan olarak verilmiştir. Bu dönem içinde, diğer Lykia şehirleri gibi Telmessos da Rodoslulardan şikayetçi olmuş ve sonunda Roma Lykia'yı Rodoslulardan geri almıştır. Bizans döneminde de varlığını sürdüren şehir, M.S. VII. Yüzyıldan sonra Arap akınları ile önemini kaybetmiştir. VII. yüzyılda II. Anastasius Telmessos'a kendi adını vererek Anastasiupolis demiş fakat bu isim fazla tutmamıştır. 1424'de Osmanlı topraklarına katılan Telmessos'a uzak şehir anlamına gelen Makri, daha sonrada Megri denmiştir. Megri adı 1934 yılında ilk Türk pilotu Fethi Bey'in anısına, bugün kullanılan Fethiye ismiyle değiştirilmiştir. 1850'lerde Telmessos'u gören C. Texier'in bildirdiğine göre, şehirdeki Apollon Tapınağı ve tiyatro o zaman görülebiliyormuş. C. Texier'den sonra 1856'da meydana gelen büyük deprem bu yapıların yıkılmasına sebep olmuş, bundan yüz sene sonra meydana gelen ikinci büyük depremle, Fethiye gibi bu kalıntılar da yok olmuştur.

Bugünkü Fethiye, bu depremden sonra, yani 1957'den sonra kurulan Fethiye'dir. Telmessos'un iskele yakınında bulunan tiyatrosu bugün kazılarla ortaya çıkartılmıştır. Erken Roma döneminde yapılan ve M.S. II. yüzyılda onarım geçiren bu tiyatro 5000 kişiliktir. Şehrin ilk kurulduğu yer olan kale, bir surla çevrilidir. Bugün bu surların altında Roma, üzerinde de Orta Çağ'da yapılan surlar görülür. Zira Rodos Şövalyeleri bu kaleyi kullanarak bölgeye hakim olmaya çalışmışlar ve limandaki Şövalye Adası'nı kullanarak şehri denetim altında tutmuşlardır. Şehrin akropolünün doğru yüzünde her taraftan görülen ve şehrin üzerinde görkemli görüntüsü yer alan Amyntas'ın mezarı adeta Fethiye'nin simgesi olmuştur. Cephesi iki sütunu olan ion tapınağı tarzındaki bu kaya mezarı, Hermepias'ın oğlu Amyntas'a ait olup M.Ö. IV. yüzyılda yapılmıştır. Bu mezarı 1850'lerde gören C. Texirer de mezar kapısının sol üst köşesine imzasını atarak burayı gördüğünü sanki belgelemek istemiştir. Amyntas mezarının yanında ona benzeyen ancak sütununun biri kırılmış, tapınak biçimli bir kaya mezarı ile başka kaya mezarları da bulunmaktadır. Şehrin içinde de Lykia tipi birçok lahit görülür. Bunlardan biri hemen bu kaya anıtlarının altındaki sokakta, bir de hükümet binası ile iskelenin yanıdadır. Hükümet binası yanındaki lahit, kabartmalı olup sağlam olarak günümüze gelebilmiştir. Kapaktaki kabartmalarda dörder savaşçı ellerinde kalkanları olduğu halde, savaşmakta, uzun giysili bir adam sağ tarafta koltukta oturmaktadır. Yan yüzlerde de figürler vardır. M.Ö. 340 yıllarına ait bu lahdin, eskiden alt kısımlarında da kabartmaların olduğu, hem Ch. Fellows hem de C. Texier'in çizimlerinden anlaşılmaktadır. Ayrıca Cumhuriyet Mahallesi'nde bulunan ve M.Ö. IV. yüzyıla ait iki lahitten birisi kabartmalıdır. Ancak bu kabartmalar çok tahrip olmuştur.

Fethiye'nin çevreside antik şehirlerle doludur. Örneğin Eşen'in kuzeybatısında, Fethiye'ye 45 km uzaklıkta bulunan Minare Köyü'ndeki Pınara harabeleri ilginç Lykia kaya mezarlarına sahiptir. Burada tiyatro, odeion ve tapınak gibi bir çok yapı sağlam olarak görülür. Eşen'in güneyinde Dodurga Köyü'nde bulunan Sidyma harabelerinde de yine görülmeye değer ilginç mezar anıtları bulunmaktadır. Lykia'nın altı büyük kentinden birisi olan, Fethiye'ye 40 km uzaklıkta, Yaka Köyü'nde bulunan Tlos harabeleri de akropol, tiyatro, hamam, agora ve stadion gibi kalıntılarıyla çarpıcı bir görünüm arz eder. Bunlardan başka Fethiye'ye 25 km. uzaklıktaki Üzümlü'de bulunan Kadyanda'da stadion, tiyatro, agora ve hamam kalıntıları yer almaktadır.

Bugün olduğu gibi yüzyıllarca önce de insanlar bu güzel bölgeyi beğenmiş ve yerleşmişlerdir. Fethiye Körfezi içinde de bazı antik yerleşmeler vardır. Bedri Rahmi Koyu üzerinde Krya, Manastır Koyu üzerinde Lissa ve Lydai ile Göcek yolundaki İnlice'de Daidala antik kenti bunlardan birkaçıdır.

Doğa ve tarihle bütünleşen Fethiye'de birbirinden güzel koylar gezilebilir. 4 km uzunluğundaki tabii plajı ile Çalış ve Karagözler şehrin içindeki plajlardır. Buralarda denize girebileceği gibi Fethiye'den kalkan dolmuş motorları ile Fethiye koyları da günübirlik görülebilir. Bu oniki adalar gezisi rüya gibidir. Ayrıca 19 km uzaklıktaki Günnük ağaçlarıyla ünlü Küçük Kargı, 17 km uzaklıktaki Katranca Koyu, Ölüdeniz, Belcekız ve Belcekız'a 3 km uzaklıktaki Kıdrak, sık çam ağaçları ve berrak denizi ile ideal bir dinlenme yeridir. Ölüdeniz'den 5 - 6 km uzaklıkta, 350 m yükseklikte dağlar arasındaki Kelebekler Vadisi de ayrı bir güzellik oluşturur.

Ölüdeniz ise ayrı gezi güzergâhıdır. Burada bulunan ve 1925 yıllarında büyük bir kent olan Kayaköy, değişim yoluyla boşalmış olan taş evleriyle dikkati çeker. Kayaköy'e giderken görülen Hisarönü, modern bir konaklama ve alışveriş merkezi olmuştur.

Ayrıca Gemili Adası ve Karacaören Adaları'nın üzerleri de eskiden ne denli önemli olduklarını ispatlarcasına kalıntılarla doludur. İlçe merkezindeki müze görülebilir. Fethiye'ye 50 km uzaklıktaki bir doğa harikası olan 18 km uzunluktaki kanyonuyla ünlü Saklıkent ve Fethiye yaylaları ile Tlos yakınındaki Yaka Park sıcaktan bunalanlar için bulunmaz yerlerdir. Babadağ'da yapılan yamaç paraşütü, oniki ay boyunca yapılabilen scuba, Dalaman ve Eşen çaylarında yapılan rafting ve kano sporları ayrı bir aktivite oluşturmaktadır. Fethiye tarihi ile doğanın harika bir şekilde bütünleştiği ender yerlerden birisidir.
çok çalışmak zamanı