ROBERT VENTURI
Robert Venturi 1925, Philadelphia - .
İtalyan kökenli ABD’li mimar.
1980’lerin gözde mimarlık akımı haline gelen postmodernizmin ana hatlarını 1960’larda belirleyen Venturi, eşi Scott Brown’la birlikte modern mimarlığa karşı yeni bir seçenek oluşturmuştur.
II. Dünya Savaşı sırasında Avrupa Modernizmi’nin sürgündeki kahramanları Mies van der Rohe ve Gropius’un ABD üniversitelerinde etkin olduğu yıllarda, Princeton Üniversitesi’nde mimarlık öğrenimi görmüş, mimarlıkta dekoratif eğilimin son temsilcilerinden Jean Labatut ve Donald Drew Egbert’in öğrencisi olmuştur. 1950’lerde Roma’daki Amerikan Akademisi’nde mimarlık üzerine çalışmalar yapan Venturi, ABD’ye dönünce 1957’ye değin Oskar Stonorov (1905-70), Eero Saarinen ve Kahn’ın bürolarında çalışmış, 1957-65 arasında Pennsylvania Üniversitesi Mimarlık Okulu’nda öğretim üyeliği yapmıştır. Daha sonra 1966-71’de, Roma Amerikan Akademisi’nde konuk mimar ve mütevelli heyeti üyesi, 1960’larda ve daha sonra 1980’lerde Yale Üniversitesi’nde öğretim üyesi olan Venturi, 1977’de Princeton Üniversitesi’nin Mimarlık ve Kentsel Tasarım Okulu’nda danışma kurulu üyeliğinde bulunmuştur. 1964’te John Rauch ile kurduğu büroya 1967’de eşi Scott Brown da katılmıştır. Rauch 1988’de büro kurup ayrılana değin üçü birarada çalışmıştır.
Complexity and Contradiction in Architecture (1966; Mimarlıkta Karmaşıklık ve Çelişki) adlı kitabında mimarlık felsefesini ortaya koyan Venturi, Mies Van Der Rohe’nin less is more (az çoktur) özdeyişine karşı less is a bore (az sıkıcıdır) özdeyişini ilk kez bu yapıtında kullanmış; Modern Mimarlık’ın en güçsüz yanı olarak vurguladığı “yalınlık”a iğneleyici bir mizah anlayışıyla karşı çıkmıştır. Mimarlık tarihçisi Vincent (1920-74) yazdığı önsözde bu kitabın Le Corbusier’nin Vers une Architecture (1923) adlı yapıtından sonra mimarlık üzerine yazılmış en önemli kitap olduğunu belirtmiştir. Le Corbusier’nin mimarlıkta “yalınlığın erdemi”ni savunan kitabına karşın Venturi’ninki mimarlıkta “karmaşa ve çelişki”yi anlatmaktadır. Gerek yazılarıyla, gerek mimarlığıyla genç kuşağı çok etkileyen Venturi, 1972’de Scott Brown ve Steven Izenour ile birlikte yazdığı Learning From Las Vegas (Las Vegas’ın Öğrettikleri) adlı kitabıyla da mimarlık yazınında seçkin bir yer edinmiştir.
Venturi ilk yapılarında kitabında belirttiği karmaşıklığın genel ilkelerine ek olarak tarihsel öğeleri de kullanmıştır. Temel çıkış noktası, Modern Mimarlık’ın kalıplaşmış normlarına karşıt bir mimari tutum geliştirmek olmuş, felsefesini ortaya atmadan önce de bunu tasarladığı binalarda uygulamıştır. Gerçekleştirdiği ilk yapılarla Mies karşıtı tutumunu açıkça yansıtan Venturi pek çok eleştiri almış, yapıları için “çirkin ve sıradan” benzetmeleri kullanılmıştır. Bu sıradanlığı titiz bir çalışma sonucu, bilinçli olarak ortaya koyduğunu, gündelik gerçekleri vurgulayarak yapılarını aslında sıradışılığa ulaştırdığını belirten Venturi’nin bu yaklaşımı, Uluslar arası Üslup’un mükemmeliyetçiliğine, yeni beton binaların anıtsal ve masif görüntülerine karşı tepki niteliğindedir. Örneğin, Purchase’deki New York Eyalet Üniversitesi’nin Beşeri Bilimler Binası (1968 –73), Kahn’ın geometrisinden, Aalto ve Le Corbusier’den de izler taşımakla birlikte, 1950’lerin sıradan bina görüntüsüne sıradışılık kazandırmış bir uygulamadır. Venturi meslek yaşamının erken döneminde, 1960-62’de Philadelphia’nın banliyölerinden Chestnut Hill’de annesi Vanna Venturi için tasarladığı evde Modern ve Klasik öğeleri birarada yorumlayışıyla dikkatleri üzerine çekmişti. Vanna Venturi Evi, yaklaşık 25 yıl sonra Amerikan mimarlık Enstitüsü (AIA) tarafından Amerikan mimarlık tarihinin bir klasiği olarak ödüllendirilmiştir. Öte yandan, Venturi’nin adından en çok söz ettiren erken tarihli yapısı Philadelphia’daki yaşlılar yurdu ‘Guild House’ (1960-63) olmuştur. Postmodernizin ilk büyük uygulaması sayılan bu tuğla yapıda yinelenen alüminyum pencerelerle sıradan bir görüntü elde edilmiş, bu sıradanlık da çeşitli simge ve işaretlerle bezenmiştir. Yapının girişindeki yaşlılar yurdu tabelası, metal balkon korkulukları, tepedeki heykelimsi televizyon anteni ve alüminyum pencereler yaşlıların sade ve gösterişsiz yaşamını simgelemiştir. Venturi’nin bu tür gerçekçiliği ve iğneleyici mizah anlayışı, pop sanat estetiğine temellendirilmektedir.
Yapının cephe tasarımını en az tümünün tasarımı kadar önemli bulan Venturi, yapıyı basit bir kutu, bir sığınak (shed) olarak düşünmüş, cepheyi ise ona giydirilen bezeli bir duvar olarak tanımlamış, tüm yapıyı “dekore edilmiş sığınak” (decorated shed) olarak adlandırmıştır. Mimarlıkta simge ve işaretleri ilk kez kullanan Venturi, Scott Brown ve Rauch, Philadelphia’daki Ulusal Tarihsel Bağımsızlık Parkı’nda Benjamin Franklin’in yaşadığı evin yerini belirtmek için, ev biçiminde çelik bir strüktürden oluşan ‘Franklin Avlusu’nu (1972-76) yaratmışlardır. Kentsel tasarıma da ağırlık veren ekibin Philadelphia ve Washington D.C.‘de bu konuda çeşitli çalışmaları bulunmaktadır. Londra’da Ulusal Galeri’nin ek binası ‘Sainsbourg Kanadı’nın ve ABD’nin kuzeybatı ucundaki ‘Seattle Sanat Müzesi’nin açıldığı, Pennsylvania Üniversitesi’ndeki ‘Furness Kütüphanesi’nin restorasyonunun tamamlandığı 1991’de Venturi, Pritzker Mimarlık Ödülü’nü almıştır. Ancak ödülde 1967’den başlayarak tüm çalışmalarında ona ortak olan Scott Brown’a yer verilmemiş olması mimari çevrelerde eleştirilere yol açmıştır.
Robert Venturi, eşi Scott Brown
kaynak: kadimdostlar.com