Arkeolojinin Önemli Kişiliklerinden Bazıları
Prof. Dr. Seton Lloyd
Önasya ve Anadolu'da yaptığı kazılarla tanınmış İngiliz mimar ve arkeolog. Mimarlık öğrenimini Uppingham'da tamamladı.
1939-49 yılları arasında Irak hükümetinin arkeolojik danışmanı olarak Bağdat'ta görev yaptı. Özellikle Sinjar bölgesi araştırmaları ile Ugarit (bugün Ras Şamra), Hassuna ve Eridu kazılarını yönetti. 1949'da Ankara'da kurulmakta olan İngiliz Arkeolog Enstitüsü'nün yöneticiliğine getirildi. On iki yıl sürdürdüğü bu görevinde enstitünün bugünkü etkili konumuna ulaşmasını sağladı.
Ayrıca Polatlı'da ve Urfa yakınlarında Sultantepe'de O.R. Gurney ile, Denizli'deki Beycesultan höyüğünde J. Melaart ile birlikte kazıları yönetti.
1961'de İngiltere'ye dönen Lloyd, Londra Üniversitesi 'nde arkeoloji profösörü olarak ders vermeye başladı. 1964'te Muş'un Varto ilçesindeki Kayalıdere adındaki bir Urartu yerleşmesinde C.A. Burney ve M. van Loon ile birlikte kazı yaptı. 1969'da emekliye ayrıldıysa da Londra'daki arkeoloji enstitüsünde çalışmalarını sürdürdü. 1974'te Londra Üniversitesi Arkeoloji Bölümü başkanı, 1978'den sonra da Irak İngiliz Arkeoloji Okulu başkanı oldu. 1971'de ülkesinin Arkeolojiye Katkı Madalyası, 1973'te de Türkiye'nin verdiği Üstün Hizmet Sertifikası ile onurlandırıldı.
Ord. Prof. Dr. Ekrem Akurgal(30 Mart 1911 İstanbul)
Türk Arkeolog. 1930/31'de İstanbul Erkek Lisesi'ni bitirdi. Devlet imtihanını kazanarak Almanya'da arkeoloji eğitimi gördü. 1941'de Ankara Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nde dekanlık görevinde bulundu.
Ege'de Foça,Çandarlı , Eryhrai ve İzmir antik kentlerini ortaya çıkarmıştır. Avrupa'da dört yabancı dilde (İngiliz, alman, Fransız ve İtalyan dillerinde) yüksek tirajlı eserleri yayınlanmıştır. Orient und Okzident ktabının dört yabancı dildeki baskıları yüz elli bindir. Ancient Civilizations and Ruins of Turkey adlı kitabı 8 baskı, Anadolu Uygarlıkları kitabı 5 baskı yapmıştır. 1994 yılında Eski Çağ'da Ege ve İzmir eseri, 1995'de Hatti ve Hitit Uygarlıkları kitabı çıkmıştır.
Avrupa'nın yedi akademisine üye olan Ekrem Akurgal'ın, Fransız Akademisi'nde Eskiçağ Bölümün'ndeki koltuğu yaşamı boyunca Akurgal adını taşıyacaktır.
Akurgal Amerika'da Princeton(1961), Almanya'da Berlin (1971), Avusturya'da Viyana (1981) üniversitelerinde birer yıl konuk profösör olarak ders vermiştir.
Bordeaux Üniversitesi (Fransa 1961), Atina Üniversitesi(Yunanistan 1988), Lecce Üniversitesi (İtalya 1990) ve Anadolu Üniversitesi (1990) kendisine Şeref doktoru sanını tevcih etmiştir.
Ekrem Akurgal, Federal Almanya Büyük Liyakat Nişan Yıldızlı Rütbesi (1979), Goethe madalyası (1979), T.C. Kültür Bakanlığımızın Büyük Ödülü (1981), İtalyan Commandatore Nişanı (1978) ve Fransa Cumhurbaşkanı tarafından verien Legion d'Honneuer Officier rütbesi (1990) sahibidir.
1960'lardan bu yana Akurgal İngiliz, Fransız, Alman, Yunan ve İspanyol televizyonlarında söyleşilerde bulunmuş ve belgesel programlarda yer almıştır.
Akurgal, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nde dekanlığı sırasında Türk Sanat Tarihi, Tiyatro ve Kütüphanecilik Bölümleri ile Epigrafi dalını kurmuş, fakültenin önündeki Sinan heykelini diktirmiştir.
Ekrem Akurgal, Türkiye'deki Alman Kültür Merkezleri İstişare Kurulu'nun Genel Başkanlığı'nı (1974-1994), Türkiye-Yunanistan Dostluk Derneği'nin Başkanlığı'nı (1988-1995), Ege Kültür Vakfı'nın Başkanlığını (1991-1997) yapmıştır.
Prof. Dr. Nimet Özgüç (15 Mart 1916, Adapazarı)
1940'ta Ankara Dil ve Tarih-Coğrafya fakültesinde eğitimini tamamladı ve asistan oldu. 1943'te doktorasını verdi, 1948'de doçentliğe, 1948'de de porfösörlüğe yükseldi. 1984'de Ankara Üniversitesi'ndeki görevinden ayrıldıktan sonra da bilimsel çalışmalarını sürdürdü. Arkeolog Tahsin Özgüç ile evlidir.
1941'den sonra Samsun yöresindeki Dündartepe, Kavak-Kaledoruğu, Tekkeköy kazılarına katıldı. 1947'de Elbistan yüzey araştırmasında ve Karahöyük kazısında çalıştı. Sivas'ta Toprakkale ve Maltepe kazılarında çalıştı. 1948'de başlayan ve günümüze dek süren, Kültepe kazılarında önemli katkıları bulundu. Özellikle Kültepe mühür ve mühür baskılarını araştırdı. 1962'de Niğde'de aksaray yakınlarındaki Acemhöyük'te başlattığı kazıyla çok önemli, bir Hitit merkezini ortaya çıkardı. 1972-75 arasında Niğde yakınlarındaki Tepebağları Höyüğü'nde de bir kurtarma kazısı yaparak Demir Çağlardan Bİzans Dönemine değin buluntular veren bir yerleşim saptadı.
1978'de Orta Doğu Teknik Üniversitesi Aşşağı Fırat Kurtarma Kazıları çerçevesinde Adıyaman Samsat Höyük'te kazı çalışmalarını üstlendi. Önemli yapıtları arasında Karahöyük Hafriyatı, Kültepe Mühür Baskılarında Anadolu Grubu ve Kaniş Karumu 1b Katı Mühürleri ve Mühür Baskıları vardır.
Prof. Dr. Tahsin Özgüç (1916 Kırcalı, Bulgaristan)
TÜrk Arkeolog. 1940'ta Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü'nü bitirdi ve asistan oldu. 1946'da doçentliğe, 1954'te profösörlüğe yükseldi. 1968'de aynı fakültenin dekanlığına getirildi. 1968-80 arasında da dört dönem Ankara Üniversitesi Rektörü olarak çalıştı. Daha sonra Yüksek Öğretim Kurulu'nda da görev yaptı. Arkeolog Nimet Özgüç ile evlidir.
İlk kez 1945'te Ankara'da Anıtkabir alanı içinde yer alan tümülüs kazılarında Mahmut Akok'la birlikte çalıştı. 1947'de Elbistan Ovasında araştırma yaptı. Karahöyük'te başlattığı kazıyla Geç Hitit Dönemi'nden kalma bir kutsal alan saptadı. 1948'de Kayseri yakınlarındaki Kültepe'de Kemal Balkan'la birlikte kazılara başladı.
1957'de Erbağa Horoztepe'de yaptığı kurtarma kazılarında İ.Ö. 2100'lere tarihlenen tunçtan mezar aramağanları ortaya çıkardı. 1959-68 yılları arasında Erzincan yakınındaki Alıntepe adlı, İ.Ö. 8. ve 7. yüzyıllara ait bir Urartu kalesinde kazı yaparak çok iyi durumda, surlarla çevrili bir kale, duvar resimleriyle bezeli bir saray-tapınak., sütunlu bir kabul salonu, mezar odaları, adak ve armağanlar ortaya çıkardı.
1967'de Kayseri'nin kuzeydoğusundaki Kululu yerleşiminde de kazı yaptı ve Geç Hitit, Helenistik ve Roma yapı katları buldu. Kululu'da Hiyeroglif yazılı anıtlarının yanı sıra kurşun rulo levhalar, küçük heykeller ve sfenksler gibi ilginç buluntular ortaya çıkarıldı.
Özgüç, 1973'te Hitit tarihinin aydınlatılmasında önemli rol oynayan, Zile yakınlarındaki Maşat Höyük'te kazılara başladı. Daha önce Ekrem Akurgal'ın kısa bir süre kazdığı bu höyükte ilk Tunç Çağından Demir çağına denk sürmüç bir yerleşme saptadı, önemli bulgular ele geçirdi. Tük Tarih Kurumu üyesi olan Özgüç 1982'de bu kurumun başkanlığını yapmıştır. Alman ve Amerikan arkeolojisi enstitülerinin ve İngiliz Akademisi'nin de üyesidir. 1979'da AFC Büyük Liyakat Nişanıyla onurlandırılmıştır.
Başlıca yapıtları arasında Kültepe Kazısı, Horoztepe , Kültepe-Kaniş, Asur Ticaret kolonilerinin Merkezinde yapılan Yeni Araştırmalar'ı sayabliriz.
Jean-Fronçois Champollion (23 Aralık 1790, Figeac,Fransa - 4 Mart 1832, Paris, Fransa)
Fransız Tarihçi ve Dilbilimci. Mısır Hiyeroglif yazsını çözmüştür. Eski Mısır araştırmalarına bilimsel bir nitelik kazandırmıştır.
Champollion daha 16 yaşındayken Latince ve Yunanca'nın yanı sıra altı eski doğu dilini de öğrendi. Grenoble Akademisi'ne, Kopt dilinin Mısır'ın eski dili olduğunu öne süren, bugün yanlışlığı saptanmış bir bildiri sundu. Paris'te gördüğü öğrenimimnin ardından, 19 yaşına Grenoble Lisesi'nde tarih öğretmenliğine başladı. 1809-16 yılları arasında burada ders verdi, ayrıca hiyeroglif çözme çalışmalarıyla ilgilenmeye başladı. İngiliz doğa bilimcisi Thomas Young, üzerinde yunan alfabesiyle yazılmış mısırca çevirilerin bulunduğu Rozetta Taş'nı çözmede önemli başarı sağlamıştı. Onun ardından Champollion, hiyeroglif yazısını bütünüyle çözmeyi başardı. 1821-22'de Rosetta taşı üstündeki hiyeroglif ve hiyerartik yazılarla ilgili makaleler yayınladı, ayrıca hiyerogliflerin yunan alfabesindeki karşılıklarının bir listesini çıkardı. Hiyeroglif yazısında bazı işaretlerin alfabetik olduğunu, bazılarının hecelerle belirtildiğini, bazılarının ise daha önce dile getirilmiş bütün bir düşünce ya da nesneyi gösterdiğini ilk saptayan Champollion oldu. Champollion'un başarıları bazı meslektaşlarının keskin ve çoğu kez kişisel eleştirilerine uğradı.
1826'da Louvre Müzesi'nin Eski Mısır koleksiyonuna müdür olan Champollion, 1828'de Mısır'a arkeolojik bir araştırma, gezisi düzenledi. 1831'de College de France'ta kendisi için özel olarak kurulan eski Mısır yapıtları kürsüsünde görev aldı. Bir mısırca dilbilgisi kitabı ile mısırca sözlük hazırlayan Champollion'un öteki yapıtları arasında Eski Mısır Hiyeroglif Sisteminin El Kitabı, Mısır Panteonu ya da Eski Mısır Mitolojik Figürleri Koleksiyonu sayılabilir.
Johann Joachim Winckelmann (9 Aralık 1717, Stendal, Prusya - 8 Haziran 1768, Trieste, İtalya)
Yetişme yıllarında eski Yunan kültüründen özellikle de Homeros'tan çok etkilendi.1738'de Halle Üniversitesi'nde ilahiyat, 1741-42'de Jena Üniversitesi'nde tıp okudu. 1748'de Dresden yakınlarındaki Nöthinitz'de Bünau kontunun kütüphanecisi olduğu sırada Yunan sanatını yakından tanıdı. Yunan Resim ve Heykel Sanatındaki Yapıtların Taklit Edilmesi Üzerine Düşünceler adlı yapıtını da burada yazdı. gene bu yıllarda Katolik mezhebine geçti ve Roma'ya yerleşerek, ilerde kardinal olacak Achinto'nun hizmetine girdi. Daha sonra ilerleyerek Vtikan'da kütüphaneci, ardından eski yapıtlar sorumlusu oldu, en son olarakda büyük özel antik yapıt koleksiyonlarından birinin sahibi Kardinal Albani'nin sekreterliğine getirildi. Görevleri ve güçlü koruyucusu sayesinde Roma'nın sanat hazinelerini yakından tanıma ve aralarında Avrupa soylularının da bulunduğu ziyaretçilere sanat danışmanlığı yaparak becerilerini geliştirme olanağı buldu. Özel izinle sürdürülen kazıların ve ele geçen buluntuların gizli tutulduğu Pompei ve Herculaneum kentlerini gezdi.
Wincklemann'ın 1764'te yayımlanan Antik Çağ Sanat Tarihi adlı kitabı Antik Çağ sanatının organik bir gelişme izleyerek büyüyüp olgunlaştıktan sonra gerilediğini ileri süren, bir halkın sanatını açıklamada iklim,özgürlük ve zanaat gibi kültürel ve teknik etmenleri göz önünde tutan ve ideal güzelliğe bir tanımlama getirmeye yönelen ilk çalışma oldu. Antik Çağ Sanatını Phidias öncesi ya da Arkaik, Phidias ve Polykleytios gibi büyük heykelcilerin görkemli yapıtlarını verdiği İ.Ö. 5. yüzyılı ve heykelci Praksiteles'in zarif üslubuyla etkinlik gösterdiği İ.Ö. 4. yüzyılı içine alan Klasik, Yunan etkisi altındaki Helenistik ve Roma dönemleri olmak üzere bugün de kabul gören evrelere ayıran bu yapıtta Alman Edebiyat tarihi ve sanat eleştirisinin dönüm noktalarını oluşturdu. Sanat tarihinin ayrı bir uzamanlık dalı, arkeolojinin de beşeri bilimlerin bir kolu olarak ele alınmasının Wincklemann'la başladığı söylenebilir.
Wincklemann'ın gözlemleri Yunan sanatınının ruhuna uygun olmakla birlikte, hemen hepsi Helenistik Dönem yapıtlarına ya da Yunan yapıtlarının Roma döneminde yapılmış kopyalarına dayanıyordu. Yunanistan'ı ziyaret etmesi için dostlarından sık sık davet aldı, ama çok istediği halde bu amacını gerçekleştiremeden öldü. Yunan toprakları gibi Yunan sanatı da onun için görmekten çok düşünceyle ulaştığı bir ideal olarak kaldı.
Wincklemann uzun süre İtalya'da yaşadıktan sonra 1768'de Dresden ve VViyana'ya gitti. Roma'ya dönerken yolda Trieste'de kaldı. Orada tanışıp dostluk kurduğu eski bir dolandırıcı ve muhabbet tellalı tarafından çalışma masasında bıçaklanarak öldürüldü.
Wincklemann'ın dehası ve yazıları, kalsik sanata duyulan ilginin yeniden yaygınlaşması ve sanatta Yeni-Kalisk akımın başlamasında başka etmenlere kıyasla çok daha etkili olmuştur. Wincklemann'ın en önemli iki çalışmasından biri olan Gedanken temelde Yunan estetiğinin felsefi bir tanımlamasıdır. Geschichte ise, bugün artık aşılmış olsa da, bir bilim dalı olarak sanat tarihininin temellerinin atılmasında ve bu alanda bilimsel yöntemler geliştirilmesinde önemli rol ynamıştır.
Osman Hamdi Bey (30 Aralık 1842, İstanbul - 24 Şubat 1910, İstanbul)
Büyük Figürlü Kompozisyonlarıyla Batılı Anlayışta resmin Türkiye'deki ilk temsizlicisi sayılan ressam, müzeci ve arkeolog.
Sadrazam İbrahim Erdem Paşa'nın oğludur. 1857'de hukuk öğrenimi için babası tarafından Paris'e gönderildi. Ama bir süre sonra Paris Güzel Sanatlar Yüksek Okulu'nda resim derslerine katılmaya ve özel atölyelere devam etmeye başladı. Bu arada arkeoloji derslerini de izledi. Katıldığı 2. Paris Dünya Sergisi'nde gümüş madalya kazandı. 1896'da İstanbul'a döndü, hemen ardından Vilayet-i Umur-ı Ecnebiye müdürü olarak Bağdat'a gönderildi. Oradaki memuriyeti sırasında resim çalışmalarını sürdürdü. 1871'de İstanbul'a döndü ve saraya Teşrifat-ı Hariciye müdür yardımcısı olarak atandı. 1875'te Hariciye Umur-u Ecnebiye katip olarak atandı, 1876'da Abdülaziz'in tahtan indirilmesiyle bu görevden alındı. 1877'de Altıncı Daire müdürlüğüne atandı. 4 Eylül 1881'de Müze-i Hümayun müdürlüğüne atandı. Bu tarihten sonra kültür ve sanat alanındaki çalışmaları yoğunlaştı. Bu görevi sırasında Osmanlı toprakları içindeki taşınabilir bütün sanat ürünlerini, toplama, koruma ve sergileme düşüncesiyle çalıştı. Çinili Köşk'te yer alan koleksiyon için 1891-1907 arasında mimar Alaxander Vallaury ile Arkeoloji Müzeleri binasını yaptırdı. 1884'te yeni bir Asar-Atika Nizamnamesi'nin çıkarılmasına ön ayak oldu. Müze müdürlüğü sırasında pek çok kazı başlattığı gibi, İskendder Lahti'nin çıkarıldığı 1887 Sayda kazısına kendisi de katıldı. Arkeolog T. Reinach ile birlikte Sayda kazısıyla ilgili öenmli bilgilerin bulunduğuNecropole Royale du Sidon ve heykelci Ervant Oskan'la birlikte Le Tumulus de Nemwoud Dagh adlı kitapları hazırladı. Sanay-i Nefise Mekteb-i Alisi'nin (bugün Mimar Sinan Üniversitesi) açılması için büyük çaba harcadı. 1882'de müdürlüğüne getirildiği bu okulun 1883'te eğitime başlamasını ve Avrupa sanat okulları niteliğinde çağdaş bir sanat kurumu olmasını sağladı.
ALINTIDIR