Çocukların dünyanın en büyük filozofları olduğu söylenir. Çünkü onların zihinleri henüz şartlanmamıştır. Dünyayı ve olayları bir yetişkinden farklı algılayabilirler. Çoğu yetişkinin fark etmediği ya da önemsemediği ayrıntılar onlar için bir merak ve araştırma konusudur. Çok soru sorarlar ve tuhaf yorumlarda bulunurlar. Her çocuğun içinde potansiyel bir sanatçı, bilim adamı, siyasetçi ya da sporcu olabilir. Ebeveyn olmanın en büyük sorumluluklarından biri bu potansiyeli keşfetmek ve gelişimine imkan sağlamaktır.
Tarihten pek çok insan gelip geçer ama bazılarının isimleri asırlarca insanlığın hafızasında kalır. Yüzyıllar önce yaşamış olmasına rağmen Sokrates ya da İbni Sina hâlâ kitaplarda yerini korur. Hiçbir felsefeci Aristotales’e dipnot düşmeden geçemez, Edirne’ye gidenler hayranlıkla Selimiye Camii’ne bakar ve Mimar Sinan’ın sırrına vâkıf olmaya çalışır. Üstün zekâlı ve yetenekli çocuklar dünyaya armağanlı gönderilmiş ve toplumda az sayıda bulunan çocuklardır. Topluma yön veren, liderlik yapan, icatlarıyla, sanat eserleriyle yeni bir çığır açan kişiler birer armağanlı insandır.
Üstün zekâlı ve yetenekli çocuk kimdir?
Üstün zekalı ve yetenekli çocuk fen, sosyal, matematik, edebiyat gibi akademik bir alanda veya sanat, yaratıcılık, önderlik vasıfları yönünden yaşıtlarından ileri düzeyde performans sergileyen çocuktur. Çoğu zaman ileri gelişmişlikleri ebeveynleri, çevredeki insanlar ya da öğretmenleri tarafından kolayca fark edilir.
Yusuf Talha, 8 yaşında ve Beyazıt İlköğretim Okulunda üstün yetenekli çocuklar projesi kapsamında eğitim görüyor. Annesi Nigar Hanım bebeklikten itibaren Talha’nın eğitimiyle çok ilgilendiklerini ama ilk kez 6 yaşındayken üstün bir zekaya sahip olduğunu fark ettiklerini söylüyor. “Komşumuzun ilkokul 4. sınıfa giden çocuğuna, bir matematik sorusu çözmesinde yardımcı oluyordum. Soru 70’in içinde kaç tane 14 vardır şeklindeydi. Biz hesaplama yaparken Talha hemen atıldı, ‘Tabii ki 5 tane 14 var.’ dedi.” Rehberlik ve araştırma merkezinde yapılan değerlendirme neticesinde Talha’nın 12 yaşındaki bir çocuğun soyut düşünme yeteneğine ve üstün bir matematik zekasına sahip olduğu tespit edildi.
Armağanlı çocuklar bebeklikten itibaren yaşıtlarına göre daha farklı gelişirler. Mesela normal çocuklara göre daha erken yürür, konuşur, el ve parmaklarını rahatça kullanabilirler. Normal bir çocuk ilk kelimesini yaklaşık 8. ayında söylerken armağanlı çocuk ilk kelimesini ortalama 5,5 aylıkken söyleyebilmekte, 1,5 yaşına gelmeden önce de basit cümlelerle kendisini ifade edebilmektedir. Nigar Hanım, oğlunun 1 yaşındayken kullandığı kelimeleri çok net bir şekilde telaffuz edebildiğini ve kendisini rahatça ifade edebildiğini söylüyor: “Küçükken Talha’ya çok kitap okurdum. Bazen kitabın resimlerine bakarak hikayeyi kendisinin anlatmasını isterdim. Çoğu zaman hikayeyi kitapta yazdığı gibi kelimesi kelimesine anlatırdı. Bir ara okumayı öğrendi mi acaba diye düşündüm.” Üstün zekalı çocukların hafızaları çok kuvvetlidir. Pek çoğu okula başlamadan önce kendi kendisine okumayı öğrenir. Bazı çocuklar ebeveynlerinin desteği ile okul öncesi dönemde okuma öğrenebilir ama armağanlı çocukların özelliği bunu kendi başlarına yapabiliyor olmalarıdır. Mesela, Talha’nın bir sınıf arkadaşı 3,5 yaşındayken kendi kendisine televizyonda geçen alt yazıları okumaya başlamış.
Herşey soru sormakla başlar
Üstün zekalı ve yetenekli çocukların en büyük özelliklerinden biri oldukça meraklı olmalarıdır. Çok iyi gözlem yapar, ayrıntıları iyi yakalar ve sık sık soru sorarlar. Düşünceleri bazen sıra dışıdır. Onlar minik bir bilim adamı edasıyla dolaşır, neden, nasıl ve niçinleri sorgularlar. Yusuf Talha’nın babası Mehmet Bey, şu sıralar oğlunun “Kuşların kanatları olmasa ne olur? Anne kuş, baba kuş ve yavruları birbirine benziyor, onları nasıl ayırt edebiliriz?” gibi sorular sorduğunu söylüyor.
Doğuştan gelen zekâ ve yeteneğin işlenmesi gerekir
Bir toprak ne kadar verimli olursa olsun, işlemediğiniz takdirde bir ürün alamazsınız ya da aldığınız ürün hak ettiği kalitede olmaz. Aynı şekilde daha az verimli bir toprağı da maksimum seviyede beslerseniz kapasitesine uygun en iyi ürünü alabilirsiniz. Zeka da beslenerek geliştirilebilir ya da atıl bırakarak fakirleştirilebilir. Günümüzde her tür zekaya hitap eden araç, gereç, oyuncak yanında zeka geliştirici aktivitelerle ilgili pek çok kitap mevcuttur. Ebeveynler çevrelerindeki imkanları araştırarak, kendilerini bu konuda yetiştirmelidir.
Nigar ve Mehmet Önder çifti, okula başlayana kadar çocuklarıyla yakından ilgilenmişler ve gereken eğitimi mümkün olduğunca iyi bir şekilde vermeye çalışmışlar. Nigar Hanım çocuklarına eğitsel oyuncaklar aldığını, birlikte yap boz yaptıklarını, iki resim arasındaki farkları bulmaya çalıştıklarını ve bunlara benzer eğitici oyunlar oynadıklarını söylüyor. Şu anda 4 yaşındaki ortanca oğluyla boyama çalışmalarına başlamışlar.
Armağanlı çocuklar ve aileleri ne tür sıkıntılar yaşıyor?
Önder ailesi, “En büyük zorluğu Talha’yı nerede okutacağımıza karar verirken yaşadık.” diyor. Çünkü o üstün zekalı bir çocuktu ve çoğu şeyi zaten öğrenmişti. Normal bir sınıfa devam etmesi, çocuğun kapasitesi ve bilgisinin çok altında bir eğitim alması anlamına geliyordu. Ne yazık ki ülkemizde üstün zekalı çocuklara yönelik eğitim veren özel okulların ve devlet okullarının sayısı yok denecek kadar azdır. Aile daha sonra Beyazıt İlköğretim Okulu’nu öğrenmiş. Çeşitli testler ve değerlendirmeler neticesinde, Talha burada üstün yetenekli çocuklar projesi kapsamında eğitim almaya hak kazanmış. Fakat ebeveyni ya bu proje durdurulursa ne yaparız demekten de kendini alamıyor. Burada normal derslerin yanında resim, satranç, drama, İngilizce gibi yeteneklerini geliştirici dersler de görüyorlar. Talha, satrançta oldukça iddialı. Okul birinciliği yanında Cemal Kamacı Spor Tesisleri’nde de birinciliği var. Annesi, Cemal Kamacı’da satranç oynamaya başladığında, daha ilk oyunda öğretmenini mat ettiğini anlatıyor.
Çocuğunuzun üstün yetenekli olduğunu tespit etmek neden önemli?
Üstün yetenekli çocuklar bilgiye açtır. Aynı anda pek çok alanda yetenekleri vardır. Hem bilgi açlıklarının doyurulmasına hem de kabiliyetlerinin geliştirilmesine ihtiyaç duyarlar. Armağanlı insanlar aynı zamanda bir milletin en önemli kaynaklarından biridir. Bu kaynağın heba edilmemesi, millete ve insanlığa faydalı birer fert olmaları için fırsat yaratılması bir borçtur. Özel yetenekli çocuklar 3-8 yaşları arasında teşhis edilmelidir. Aksi takdirde yönlendirme yapmak için geç kalınmış olur.
Nigar Hanım bir arkadaşının üstün yetenekli çocuğundan bahsederken şunları anlatıyor: “Çocuğu normal bir okula verdiler. Sınıftaki bütün çocuklar fişleri hecelerken, bu çocuk bir ay boyunca en arka sırada oturdu; çünkü zaten okuma-yazmayı biliyordu. Çocuk bir müddet sonra içine kapandı.”
Üstün yetenekliler kapasitelerine uygun eğitim almadıkları takdirde bunalıma girebilirler. Ayrıca pek çoğu, hiç ders çalışmadan normal bir sınıfta okutulan konuları rahatça anlayabildikleri için ders çalışma alışkanlığı edinemezler. Bu da ilerideki akademik başarılarını olumsuz etkiler. Bazı armağanlı çocuklar fark edilmedikleri ya da yeterince destek görmedikleri zaman olumsuz davranışlarıyla dikkat çekmeye çalışırlar. Bu çocuklar toplum için büyük bir risk grubu oluşturmaktadır. Üstün yetenekli çocuklar meydan okuyucu ortamlarda öğrenirler. Öğretmen çocuğun zihnini ve yeteneğini harekete geçirici bir sorun ortaya atar ve üstün yetenekli çocuk neticeye ulaşıncaya kadar bu sorunla uğraşır. Riskli ve meydan okuyucu bir eğitim ortamının sağlanmaması çocuğu atıllığa itebilir. Armağanlı bir çocuk tespit edildiği takdirde öğretmeni daha zengin bir öğretim imkanı sunabilir. Ayrıca ebeveyn, çocuğun diğer yeteneklerini ortaya çıkarıcı faaliyetlerde (spor, resim, müzik, tiyatro) gibi bulunması için zemin hazırlamalıdır.
Ailelere tavsiyeler
Doğumdan itibaren çocuğunuzun gelişimini kaydedin. Mesela, ilk yürüdüğü ve oturduğu zaman, ilk iki kelimeli cümle kurduğu zaman, ilk kitabın sayfasını çevirdiği zaman, nesneleri isimlendirdiği zaman gibi. Bu kaydı normal gelişim zamanlarıyla karşılaştırarak, çocuğunuzun gelişiminin ileri mi yoksa geri mi olduğu hakkında fikir sahibi olabilirsiniz.
Çocuğunuza zengin bir çevre oluşturun. Eğitici oyuncaklar, spor yapma imkanı, müze, tiyatro veya botanik gezileri gibi.
Çocuğunuza kitap okuyun. Zaman zaman okuduğunuz hikayeyi bir yerinde keserek, ondan tamamlamasını isteyin.
Çocuğunuza düşündürücü sorular sorun. Mesela, “Eğer insanlar uçabilse ne olurdu? Eğer bütün arkadaşlarına küssen ne yapardın? Eğer yağmur yağmasa ne olurdu?” gibi.
Ondan gördüğü ya da seçtiği bir hayvanın resmini yapmasını isteyin. Daha sonra bu resme yeni parçalar ekleyerek hayali bir hayvan çizip çizemeyeceğini sorun.
Çocuğunuzdan çevresindeki olaylar hakkında tahminde bulunmasını isteyin. Örneğin: “Bu çocuk neden kızgın olabilir? Sence filmde bundan sonra ne olacak?”
Nesnelerin birbiriyle ortak ve farklı yönlerini bulması için teşvik edin. Mesela, en sevdiği oyuncaklar aynı şekilli oyuncaklar, aynı renkteki oyuncaklar.
Çok değişik bir yemek pişirmek için ondan fikir isteyin.
Çocuğunuzun düşüncelerini dinlemek için ona zaman ayırın.
Fikirlerini asla eleştirmeyin. ‘Çok saçma, çok mantıksız, bu yanlış’ gibi onun üreticiliğini öldürebilecek ifadeler kullanmayın.
Örnek alabileceği yetişkinlerle görüşmesi için ortam sağlayın.
İlgilerini pekiştirin, önüne yeni ilgi alanları açın.
Çocuğunuzun yaparak, yaşayarak öğrenmesini sağlayın. Mesela, onu hayvanat bahçesine götürüp, hayvanlar ve özellikleri hakkında bilgi verebilirsiniz.
Yaşına uygun sorumluluklar verin.
Zihinsel başarılarını aşırı derecede vurgulamayın.
Ürettiği şeyleri sergileme imkanı verin.
Eğer çocuğunuz üstün yetenekli ise yardım alabileceğiniz kişiler ve kurumlarla bağlantıya geçin.
Kaynak:
http://www.trabzonbilsem.net