Gönderen Konu: GÜNÜMÜZDE GÖRSEL SANATLAR EĞİTİMİNDE KULLANILAN YÖNTEMLER  (Okunma sayısı 24329 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı ...:::£sra:::...

  • Yönetim K.Ü
  • Sanat Kurdu
  • *
  • İleti: 7.764
  • Karizma Puanı: 2742

GÜNÜMÜZDE GÖRSEL SANATLAR EĞİTİMİNDE KULLANILAN YÖNTEMLER
Aygül AYKUT
Erciyes Üniversitesi GSF Resim Böl.Öğretim Görevlisi
Resim Bölümü Bşk. Yrd.
[email protected]
Özet
21.yüzyıl eğiti-öğretim yöntemleri açısından değişim ve gelişim çağıdır. Öğretim yöntemleri değişen eğitim anlayışına göre yenilenmektedir.
Eğitim paradigmalarında yaşanan değişim görsel sanat eğitimine de yansımakta-dır. Görsel sanatlar eğitimi alanında paradigmalar ve yarattığı sonuçlar sürekli kendisini yenileyen bir öğretim ihtiyacı doğurmaktadır. Eğitimde modern anlayışın yerini post-modern anlayış almaktadır. Bu çerçevede görsel sanat eğitiminde de yeni yaklaşımlar gö-rülmektedir.
Ancak görsel sanat eğitimi stratejileri açısından bu yaklaşımların değerlendiril-mesi gerekmektedir. Oluşturulan yeni yaklaşımlardan birisi de Disiplin Temelli Sanat Eği-timi görüşüdür.
Bu araştırmada Görsel Sanatlar Eğitiminde kullanılan Disiplin Temelli Sanat Eğitimi yaklaşımı incelenmiştir. Araştırma betimleme yolu ile yapılmıştır. Araştırmadan amaç Görsel Sanatlar Eğitimi alanında uygulanan klasik yöntemlerle Disipline Dayalı Sanat Eğitimi yönteminin farklılıklarını saptamaktır.
Araştırma verilerine göre, Disipline Dayalı Sanat Eğitimi sonuçları halen araştırı-lan, geliştirilen ve etkinliği tartışılan bir yöntemdir.
Anahtar Kelimeler: Görsel Sanatlar Eğitimi, Resim-İş Eğitimi, Sanat Eğitiminde Yöntemler.

1. Giriş
21. Yüzyıla girdiğimiz şu yıllarda, eğitimde modern anlayışın yerini post-modern yaklaşımlara bıraktığını görmekteyiz. Bunun anlamı daha çok bireyselleş-me, yani kişinin biricikliği üzerine oturtulmuş bir eğitim olarak algılanabilir. Böyle bir eğitim programı öğrencinin istek ve ihtiyaçlarını karşılayacak eğitim içeriğinin her bireye özgü şekillendirilmesini de gerektirmektedir.
Bu günlerde Post-modernizm kavramını sıkça kullanmaktayız. Post-modernizm bilim, akıl ve gözlem yoluyla gerçekliği açıklamaya ve tek doğruya dayalı Pozitivist Felsefenin terk edilmesi gerektiğini savunmuştur. Bu yeni yakla-şımın yansıması olarak, çoklu gerçeklik anlayışı oluşturulmuştur. Doğru tek değil-dir; herkesin kendi deneyimine ve değerlerine göre örüntülenen doğrular var-dır(Özden, 1998). Öğrenme daha çok şey keşfetmek değil, tasavvur ve olgular yo-luyla daha çok şey yorumlamaktır. Öğrenci kendisine gelen bilgileri aynen alma-makta, tam aksine öğrenme sürecinde çok aktif rol oynamaktadır.
Öğrencinin kendisine gelen bilgileri başlıca dört süzgeçten geçirdiği kabul edilmektedir.
1. Öğrencinin o konudaki önceki bilgileri,
2. Öğretmen ve öğrenci tarafından ortaklaşa bilinen ödül, ceza ve karşılıklı beklentiler,
3. Öğrencinin öğrenmeye yaklaşımı,
4. Kültürel yargı ve değerleri ile öğrencinin içinde bulunduğu sosyal çevre.
Böylece okulun geleneksel görevi olan “bilgi aktarma” rolü değişmiş, öğ-renmenin sadece bilgilenme değil, “bilgi üretme” işi olduğu da kabul görmüştür. Böylelikle gelişim kavramı tartışmaya açılmıştır. Bu yönde eğitimde, bireyin psiko-sosyal gelişimine dayalı öğrenme süreçlerinin planlanması ön plana çıkmış-tır. Bireyin psiko-sosyal gelişimi bilişsel(cognitive), duyuşsal(emotional) ve ahla-ki(ethical) yönleriyle incelenmiştir.
Post-modernist pedagoji alanındaki gelişmeler Görsel Sanatlar Eğitiminde uygulanan öğretim yöntemlerine de yansıtılmaktadır.
Genel eğitim kapsamında Görsel Sanatlar Eğitimi; sanatların yasa ve teknik-lerini kullanarak bireye estetik kişilik kazandırmayı hedefleyen bir eğitim alanıdır. Sanat eğitimi sürecinde; algılama, bilgilenme, düşünme, tasarlama, yorumlama, ifade etme ve eleştirme davranışları estetik ilkeler doğrultusunda sanatların dili kullanılarak edinilir. Bu eğitim alanında birey; resim, müzik, tiyatro, dans, şiir, öykü, heykel, seramik, fotoğraf, yaratıcı drama, film, video gibi sınırsız sanat evreninden, kendine en uygun dili seçme şansına sahip olarak kendini ifade olanağını bulmaktadır.
Görsel Sanatlar Eğitimi, eğitim ile sanatın değişik konumlarda, değişik bo-yutta ve ağırlıkta bir araya geldiği bir alandır. Çevreyle ilk tanışma, görme, algıla-ma, adlandırma ve düzenleme ile başlayan sanat eğitimi daha sonra ürün verme tat alma olarak gelişir(Kırışoğlu, 1991). Örgün eğitim içerisinde verilen sanatsal ürünlerde bilgi ve deneyimin izleriyle bütünleşerek bir disiplin, alan olur. Burada artık sanat, ürünü, tarihi, eleştirisi ile öğrenilen ve öğretilen bir ders halindendir.
Görsel Sanatlar Eğitiminde kullanılan yöntemler çok çeşitli yollarla sınıflan-dırılmaktadır. Bu sınıflama genellikle eğitmenin tutumuna göre uygulanan yöntem-ler, teknik özelliklere göre uygulanan yöntemler, kullanılan malzemeye göre uygu-lanan yöntemler ve bireysel özelliklere göre uygulanan yöntemler olarak sınıflandı-rılmaktadır(Erbay, 1995). Görsel sanatlar öğretiminde kullanılan yöntemlerin biliş-sel, duyuşsal ve psiko-motor davranışların kazanılmasına yönelik biçimlendirildi-ğini söylemek mümkündür.
Ancak öğretim stratejileri açısından bu yöntemlerin değerlendirilmesi ge-rekmektedir. Görsel sanatlar eğitimi alanında kullanılan öğretim yöntemleri diğer alanlarda olduğu gibi konu alanlarının neler olabileceği, öğrenilmesi gerekli bilgi-nin nasıl aktarılacağı, kullanılacak eğitim teknolojilerinin nasıl yapılandırılacağını içerir. Özellikle teknik özelliklere göre uygulanan yöntemlere baktığımızda, derste kullanılacak malzemenin öğrenci önünde uygulayarak, yaparak öğrenme, söylev şeklinde sunma, konuyu ve olayı örneklerle gösterme biçiminde değişik yöntemler-le oluşturulması önerilmektedir(Baltacıoğu, 1938). Ayrıca bu konuda bilgisayar destekli eğitim modelinden faydalanılabileceği vurgulanmaktadır(Erbay, 1995).
Bunun için, görsel sanatlar eğitimi araştırmacıları gelişmelerden doğan ih-tiyaçlarını karşılayabilmek için kendini yenileme çabası içerisine girmiştir. Ameri-ka’ da araştırmaların büyük bir bölümü Uluslararası Sanat Yoluyla Eğitim Kuru-mu(InSEA) tarafından yapılan kongreler, araştırma ve sempozyum gibi etkinlikler-le olmuştur. Türkiye’ deki görsel sanatlar eğitimcileri de onları takip etmekte geri kalmamıştır. Görsel Sanatlar Eğitimi Kurumunun 7.Avrupa Bölgesel Kongresi, Görsel Sanatlar Eğitimi Derneği(GÖRSED) ve Gazi Üniversitesi işbirliği ile 1-7 Temmuz 2004 tarihleri arasında Türkiye’de gerçekleştirilmiştir. Pek çok ülke gör-sel sanat eğitimcisinin bir araya geldiği kongrede alanda yaşanan sorunlarının fark-lılıkları dikkat çekmiştir(Aykut, 2004).
Türkiye’de Görsel Sanatlar Eğitiminde “yaratıcılık ve özgür anlatım”ın ha-len yöntem olarak izlendiğini görebiliriz(Özsoy, 20003). Sanat eğitimi alanında özellikle 1960’lı yıllarda etkisini gösteren V. Lowenfeld’in çocuk merkezli eğitim ve öğretim anlayışının etkisi halen izlenmektedir. Dünyada bu gelişmelerin olduğu yıllarda ülkemizde görsel sanatlar eğitimcileri (Resim-İş Öğretmeni) halen kuram-sal temel yerine usta-çırak ilişkisi ile yürütülen bir anlayışla eğitim ve öğretim yapmaktaydılar. Bu anlayışın temelinde romantik ve yansıtmacı kuramı benimseyen bir dünya görüşünün yattığını söyleyebiliriz(Caroll, 2000). Böyle bir eğitim anlayışı sanat eğitimcilerini tembelliğe ittiği, bilişsel süreçlerden çok öğrencinin psiko-motor işlevleri ve yetenekli denilen öğrencilerin ön plana çıkartılmasıyla eksik bir sanat eğitimi anlayışını temellendiğini belirtmekte yarar görüyoruz. 1970’lere gelindiğinde ise, özellikle ülkemizde “yaratıcık” kavramı ile ilgilenen sanat eğitimcileri çocuğun özgür anlatımının kısıtlanmaması üzerine kurulu “geli-şimcilik” yaklaşımını benimsemiş görünüyorlardı. Görsel Sanatlar eğitimcisinin öğrencilerin her birini sanatçı yapmak gibi bir amacı olmadığının anlaşılması epey zaman almıştır.
Öğrencilerin her birinin sanatçı gibi düşünmesini sağlama görüşünün en önemli sakıncası sanatta bilinmesi gereken her şeyi sanatçının bildiği düşüncesi gibi yanlış bir görüşün yerleşmesi olmuştur(Özsoy, 2003).
2. Problem
Bu makalenin amacı Görsel Sanatlar Eğitiminde kullanılan klasik yöntemler ile günümüzde benimsenen Disipline Dayalı Sanat Eğitimi yön-temi arasındaki farklılıkları saptamaktır. Bu çerçevede görsel sanatlar eğitimi ala-nında yaşanılan bazı sorunlarda saptanmıştır.
3. Yöntem
Araştırmadaki veriler yerli ve yabancı kaynaklardan tarama yolu ile top-lanmıştır. Araştırma betimsel yöntemle yapılmıştır.
5. Bulgular ve Yorum
6. Amerika’daki Görsel Sanatlar Eğitimi Yöntemleriyle İlgili Geliş-meler
Bir disiplin alanı olarak görsel sanatlar eğitiminin diğer disiplin alanları ile bağlantısının kurulması 1959 yılında düzenlenen bir konferansta J. Bruner’in “di-siplinler-alanlar” görüşü ile sağlanmıştır(Özsoy, 2003). 1980’lere gelindiğinde Disipline Temelli Sanat Eğitimi(Disipline Dayalı yada Çok Alanlı Görsel Sanat Eğitimi) olarak adlandırılan düşüncenin kuramsal temelleri Amerikan eğitim siste-mi içerisinde müfredat geliştirme programı araştırmaları yolu ile atılmıştır. Ameri-ka Birleşik Devletlerin’de, J. Poul Getty Vakfı, Görsel Sanatlar(Visual Art) eğitimi yoluyla paylaşılan, iletişimi sağlanan düşüncelerin ve değerlerin, her çocuğun eği-timinin önemli bir parçası olması gerektiği inancıyla 1982 de, Getty Güzel Sanatlar Eğitim Merkezi(The Getty Center For Education İn The Arts) ni kurmuştur.
Birleşik devletlerin resmi okul sisteminde, eğitimin gelişmesi çalışmaların-da, dengeli öğretim programları içinde sanata gereken önemin verilmediğini tespit eden ve genel eğitim içinde sanatın merkezi bir konuma sahip olmasını sağlamaya

yardımcı olmaya çalışan Getty Güzel Sanatlar Merkezi, içeriğini sanatsal uygula-malar, sanat tarihi, sanat eleştirisi ve estetiğin oluşturduğu bir sanat eğitimi yakla-şımını 1982 yılında benimsemiştir. Enstitüde görevli uzman sanat eğitimcilerinin çalışmalarına başkanlık eden W. Dwaine Greer, bu yeni teoriyi Disiplin Temelli Sanat Eğitimi (Dicipline-Based Art Education) olarak isimlendirmiştir(Stinespring, 1992).
Teoriyi savunan yayınlar, bu dört disiplinin her birinin(sanat tarihi, sanat eleştirisi, estetik ve uygulama) öğretimin, sanatın önemi ve gerekliliğinin anlaşıl-masına, sanatla ulaşılan güçlü düşüncelerin araştırılmasına önemli ölçüde katkıda bulunduğunu belirtmektedir. Ayrıca çocukların sadece sanatsal yaratıcılıklarının zenginleşip geliştirilmesiyle yetinilmemesi gerektiği, aynı zamanda görsel sanatla-rın çeşitli kültürel ve tarihi çevreyle olan ilişkinin kavratılmasına yönelik yetenek-lerin de yapılandırılmasının sağlanmasının önemli olduğu ifade edilmektedir. Etkili bir disiplin temelli (disipline dayalı) sanat eğitimi programının, sanat eserlerini üretmek, tanımlamak, yorumlamak ve analiz etmeye yönelik olarak çocukların derinlemesine yeteneklerini arttırarak geliştirebileceği de bu yayınlarda belirtil-mektedir(DBAE-ing, içeriği ve uygulamaları, Kırışoğlu- Strockrky, 1997).
Disiplin Temelli Sanat Eğitimi yönteminin başlangıçtaki eksiklikleri veya yetersizlikleri olarak görülen “müze eğitimi” ve “kültürler arası” yönlerde yapılan ek araştırmalarla ve bunlarla ilgili gerçekleştirilen program çalışmalarıyla gideril-mektedir(Özsoy, 2003).
Sanatın bilişsel bir alan ve gelişim olduğunu savunan Eliot Eisner, disiplin temelli yaklaşımı özellikle 70’li yıllarda destekleyenlerin başındadır. İlköğretim okullarında(ABD) “Kattering Sanat Öğretimi Projesi” ile aynı zamanda Disipline Dayalı Sanat Eğitimine de doğrudan ve çok önemli bir katkıda bulunmuştur. (Özsoy, 2003).
Disiplin Temelli Sanat Eğitimi Yöntemi YÖK/Dünya Bankası Milli Eğiti-mi Geliştirme Projesi dahilinde yapılan bir çalışma ile 1997 yılından itibaren Eği-tim Fakültelerinin Resim-İş Öğretmenliği(Görsel Sanatlar Eğitimi) lisans program-larında Özel Öğretim Yöntemleri dersi içerisinde öğretilmeye başlanmıştır. Bu yapılanmayla eğitim fakültelerinde köklü bir değişimin yaşandığını söyleyebiliriz. Ancak yaşanılan değişimi etkinleştirecek öğretim görevlerinin konuya hakim olabi-lecek bilgide olup olmadıkları tartışılabilir.
7. Türkiye’de Görsel sanatlar Eğitimi
Türkiye’de Eğitim Fakültelerinin Resim-İş Öğretmenliği programlarıyla ilgili yapılan araştırmalar Görsel Sanatlar Eğitiminde Disiplin Temelli uygulamala-rının eksikliklerini tespit etmiştir(Aykut, 2003).
Türkiye’ de Görsel Sanatlar Eğitimi alanında güçlükler yaşanmaktadır. Bu güçlükleri, basitten karmaşığa doğru ders isminin içeriğine uygun olmayışı, müfredat programındaki ders saatlerinin azlığı, alandaki öğretmenlerin ve fiziksel koşul-ların yetersizliği, sınıfların mevcudu yada ekonomik problemler olarak sayabiliriz. Sanat eğitimcileri tüm bu soru ve sorunların çözümü için kendi alanı dışında farklı disiplinler yada bilgi türlerine gereksinim duyacaklardır.
Görsel Sanatlar Eğitimde değişen ihtiyaçları gidermede Disiplin Temelli Sanat Eğitimi bir başlangıç olarak görülmektedir. Milli Eğitim bakanlığı Avrupa Birliği Projeleri içerisinde branşlarla ve öğretmenle ilgili yeterliklerin tespitini başlatılmıştır(Meb.gov.tr). Eğitimde toplam kaliteyi sağlama çabaları branşlarda standartların oluşturulması için atılan ilk adım olabilir. Ancak eğitim alanında yapılan uygulamalarda süreklilik şarttır.
Eğitim ve öğretim alanında yapılanmaya ilişkin araştırmaların yetersizliği veya tekrarı ile değişken eğitim politikaları da yaşanan en belirgin sorunlar arasın-da sayılabilir. Aydıca milli eğitim programı içerisine siyasi görüşlerin sızması, her siyasi dönemde eğitim politikalarının değişmesi, gibi olumsuzluklar eğitim gibi sonuçlarına uzun zaman içerisinde ulaşabileceğimiz ve uygulama konusu birey olan bir alan için oldukça tehlikeli görülmektedir.
Türkiye’nin uzun süreli Milli Eğitim Politikalarına ve branşlarda standart-laşmayı sağlaması gerekmektedir. Milli eğitim politikalarının oluşmasında her disiplinin kendi sorunlarını çözebilecek, alanlarında yeterli bilimsel temele sahip eğitimcilere ve idarecilere ihtiyaçları vardır. Eğitim Fakülteleri ve Milli Eğitim Kurumu içerisindeki görsel sanatlar eğitiminde yer alan farklı yöntem ve uygula-maların eğitime çeşitlilik getireceği şüphesizdir. Ancak uygulanan yöntemlerin sistemli ve plânlı olması gerekmektedir.
Bir başka güçlükte Disiplin Temelli Sanat Eğitimi Yöntem bilgisi kazanan ve öğretmenlik mesleğine başlayan genç öğretmenlerin uygulamada yaşadıklar sorunlardır. Dersin amacına ulaşabilmesi, görsel sanat eğitimcilerinin(Resim-İş Öğretmeni) bireysel çabalarını gerektirmektedir. Sanat eğitimi dersliklerinde, ye-terli eğitim teknolojilerinin bulunmaması, en önemlisi ders saatlerinin yetersizliği görsel sanatlar öğretmenini zor durumda bırakabilmektedir.
Ayrıca öğretmenlerden müfredat programını “çoklu zeka” kuramı çerçeve-sinde hazırlaması ve derslerini bu zeka alanlarına göre yapılandırması beklenmek-tedir. Görsel Sanatlar Eğitimi açısından bakıldığında öğretmenlerin “çoklu zeka” uygulamalarını Disiplin Temelli Yöntem uygulamalarına uygun hale getirilmesi beklenebilir. Bu yolla öğretmenlere Disiplin Temelli Sanat Eğitimi yöntemi ile ders programları arasında ilişki kurabilir.
Disiplin Temelli Sanat Eğitimi Yönteminin öğrenciler için getireceği fay-dalar şöyle sıralanabilir.
Biçimsel olarak sanat tarihi bir sanat yapıtının ve yapıtla ilişkili diğer bilgi-lerin incelenmesidir. Sanat tarihi, yapıtın yaratıldığı ortama bağlıdır ve yaşanan sosyal kültürel düzen içerisinde onun yaratılma sürecini ve sanat yapıtının tümden araştırılmasını kapsar(Öğretmen eğitimi YÖK/DBGP). Sanat tarihinin doğasından kaynaklanan, sözel ve soyut sembollerin kullanılması, öğretim etkinliğinin azalma-sında, hatırlanma düzeyinin düşük olmasında baş faktör olarak değerlendirilebilir. Sanat tarihi derslerinin tüm öğretim kademelerinde öğrenciler tarafından sıkıcı ve zor anlaşılan bir ders şeklinde algılanmasının ya da ezber dersi olarak anlaşılması-nın nedeni budur.
Modern görsel sanatlar eğitimi içinde sanat tarihi, sadece bilgi aktarımını esas almaz. Çağdaş görsel sanatlar eğitimi, çocuk merkezli eğitim-öğretim etkinlik-leri benimsediğinden, yöntem-teknik, araç-gereç kullanımı ile daha verimli sanat tarihi eğitimi yapılmasına yönelik çalışmaları da kapsar.
Sanat tarihi öğrenirken öğrenciler tarihsel konularla bağlantı kurarlar. Sa-nat tarihi içerisinde yer alan kaynakların çoğu betimsel olaylara ve fotoğraflara dayanılarak anlatılmaktadır. Sosyal olayların ve sorunların anlaşılmasında görsel materyallerin ve imgelerin değeri oldukça fazladır. Sanat tarihi birçok farklı kültü-rün özelliklerini, eselerini, inanç ve değerlerini anlamamızda etkilidir. Farklı kül-türlerin varoluş nedenlerini, sosyolojik, coğrafik ve hatta psikolojik olarak farklı bakış açılarını öğretebilir.
Sanat eleştirisi, sanatı ve sanat olaylarını tartışmada görsel kavramları ve terimleri kullanır. Öğrenciler için bir eseri anlamak, gördükleri üzerinde doğrudan algıladıklarını ifade etmek anlamına gelmektedir. Halbuki sanat eserinde bunun yanında kavranması ve öğrenilmesi gerekenlerde vardır. Öğrencilere sanat eserleri-ni eleştirmenin basamakları öğretilebilir. Disiplin Temelli Sanat Eğitimi yöntemin-de belirlenen bu dört basamak, betimleme-çözümleme, yorumlama ve yargıdır. Böylece öğrenciler sanat hakkında konuşmayı ve yazmayı öğrenebilirler. Görsel sanat imgeleri çocuklar için ilginçtir. Çocuklar eleştiri yaklaşımında sanat eserini anlamaya çalışırlar ve ondaki özellikleri kendi bilişsel süreçleri içinde değerlendi-rerek ona yeni bir anlam yüklemeyi öğrenebilirler. Ayrıca zihinsel gelişimi sağla-yacak analitik düşünme ve sentezleme gibi faaliyetlerde de bulunurlar.
Estetik doğanın sanat ve güzellik felsefesidir. Estetikçilerin ilgilendikleri en büyük soru” sanatın ne olduğudur”. Geçmişte, sanatı güzelin çalışması olarak tanımlandı. Çünkü sanatta amaç güzelin yaratılmasıydı. Bugün, toplum daha kar-maşık, sanatın anlamı ve amacı da bu ölçüde daha da karmaşıklaştı. Bazı sanatçılar halen sanatın amacının güzeli yaratmak yada sanatın elemanlarının güzel bir şekil-de düzenlenmesi olduğuna inanırlar. Bazılarının sanat inançları güzeli taklit etmek-tir. Diğerleri ise sanatın fikirler ve duygular arasında iletişim kurmak için çok güç-lü duygularla ifade edilmesi gerektiğini düşünürler.
Öğrencilerden çok azı görsel sanatlar eğitimi derslerine(Resim-İş)” sanatı neden yaptıklarına ilişkin değer yargılarına sahiptirler. Bunun nedeni sanat ve este-tik hakkında alan bilgisine sahip olmayışlarıdır. Öğrencilere yardım edebilecek şey “sanat kuramları” dır. Böylece sanat eserlerini hangi değerlere göre yargılayabile-ceklerini öğrenebilirler(Rosalinda, 1995).

Estetik, çocuklarda ki beğeni duygusu hakkında düşünmeyi geliştirir. Dünyaya ve olaylara bakışları üzerinde yeni değerler kazanmalarına ön ayak olacak faaliyetlere yönlendirilebilir. Sanat kuramlarını öğrenirlerken doğayı fark edebilir-ler bu da çocukları meraka ve yaratıcılığa aktive eder(Özsoy, 2003).
Sanat alanında öğrencilerin uygulama yapmalarının bir çok yolu bulunabi-lir. Öğrencilerin psiko-motor gelişimlerini sağlamak tek amaç olmamalıdır. Özel-likle öğrencilere görsel not alma yöntemleri öğretilmelidir. Bir eskiz defteri onlara yardımcı olabilir. Ana kavramları izleyen konularda, her konunun içerisinde sunu-lacak aktiviteler önceden öğrenciye verilebilir. Böylece bir sonraki ders aktivitesine hazırlanmak için gereken zamanı bulabilirler. Uygulama alanı sanat eğitiminde bilgi temelli olarak gelişmelidir. Bu dört disiplinden üçünün(estetik,sanat tarihi ve eleştiri) çocuğun neyi nasıl yapacağına ilişkin bilgi kazanmasını ve konuyla ilgili yeni ve farklı düşünmesini sağladığı savunulmaktadır. Açıkçası, çocuklar tüm ders-lerde bazı konuları eserlerinde yada akıllarında tutma eylemleri ile geçirirler ancak bunların az bir kısmında düşünme eylemi gerçekleştirmektedirler. Bazı eğitimciler görsel sanatlar dersi müfredatının, çocukları daha çok çabayla düşünmeye ittiğini ve bu konuda en basit araçları sunanlardan birisi olduğunu gördüğünde şaşırmışlar-dır(Özsoy, 2003).
8. Sonuç
Sonuç olarak Disiplin Temelli Sanat Eğitimi yönteminin ulusal bir prog-ramla Amerika Bileşik Devletlerinde uygulandığı ve sonuçlarının halen araştırıldığı ve tartışıldığı görülmektedir. Araştırmaların sonuçları incelendiğinde Amerika da’ ki eğitim sisteminde Görsel Sanatlar Eğitimi(Resim-İş) derslerine ayrılan sürenin Türkiye’nin üç katı olduğuna, okul ortamındaki fiziki koşulların, öğretmen yeter-liklerinin ve mali desteğin programın gereklerini karşılayacak biçimde düzenlendi-ği dikkat çekmektedir. Yöntemin işlerliğinin sürdürebilmesi için okullarda ve müf-redatta gereken koşullar oluşturulmalıdır. Ancak varolan sistemde kullanılan görsel sanatlar eğitimi yöntemlerinin süresini doldurduğu, bu yöntemin genç sanat eğitim-cileri tarafından hemen kabul görmesinden anlaşılmaktadır. Ancak eski dirençlerin varlığı da göz ardı edilemez. Genç görsel sanat eğitimcileri 1997 yılından beri Di-siplin Temelli Sanat Eğitimi yöntemini alana hakim olmada ve sanatın gerekliliğini savunmada ellerinde bir kalkan olarak taşımaktadırlar. Özellikle bilinçli olarak sistemleştirilen yeni yöntemde öğretmenler neyi, niçin, nasıl ve ne zaman yapacak-larına ilişkin bilimsel bilgiye sahiptirler. Eski uygulamalar için bu temelden söz etmemiz olanaksızdır.
Uluslararası araştırmalar göstermiştir ki sanat öğretmenleri özellikle alanın uygulamaya dönük olma düşüncesini benimseyerek, kendi sanatsal süreçlerindeki gerçekleri, yani deneyimlerini temel alan görüşlerle derslerini oluşturmaktaydı-lar(Brent, 1997).

Türkiye’de sanat eğitiminde standartların oluşturulmasına ilişkin çalışmala-rın devam etmesi önerilmektedir. Ayrıca Görsel Sanatlar eğitimi alanında yapılan-dırılacak milli eğitim ve yüksek öğretim programlarında amaçlar bütünlüğünün sağlanması gerekir. Araştırmalar göstermiştir ki Avrupa ve Amerika da sanat eği-timi alanındaki standartlar belirlenirken bile eyaletlerin birbirleri arasındaki farklar yada etkileşimleri veya benzerlikleri alan araştırmaları açısından değer taşımakta-dır.
Yukarıda sayılan gerekçeler doğrultusunda Disiplin Temelli Sanat Eğitimi Milli Eğitim Müfredatında etkin hale getirilmelidir. Özellikle eğitimciler çağdaş görsel sanatlar eğitimi yöntemleri konusunda bilgilendirilmek üzere hizmet içi eğitime tabi tutulmalıdır. Disiplin Temelli Sanat Eğitimi yöntemi değişen Görsel Sanatlar Eğitimi anlayışının günümüze yansıması olarak görülebilir.
Özellikle toplumların inanç, değer, kural ve yargılarının(paradigma), önemli ölçüde hızla değiştiği günümüzde yeni ihtiyaçların oluşması doğaldır. So-run Disiplin Temelli Sanat Eğitimi yönteminin bu ihtiyaçları karşılayıp karşılaya-mayacağı değildir. Bunu anlamak için zamana ihtiyaç duymaktayız. Elimizde sis-temi anlamak için oldukça fazla doküman bulunmaktadır. Ancak bu alanda değişim sürecinde karşılaşılan güçlüklerin aşılmasında genç görsel sanatlar eğitimcilerine düşen görevler oldukça fazladır. Özellikle görsel sanatlar eğitiminde alanda oluşan yenilikleri batıdan takip etmek zorunda kalıyoruz. Geçen sürede Disiplin Temelli Görsel Sanatlar Eğitimi uygulamaları içerisinde, genç görsel sanatlar eğitimcileri-nin ulusal bağlamda kendi inanç, değer, kanun, kural ve değer yargılarıyla oluştu-racağı bir eğitim devrimine ihtiyaç duyacakları düşünülmektedir. Yüzyılımızda bilimin evrenselliği içerisinde insanın olduğu her yerde farklı dokuların olabileceği bir anlayışı benimsemek gerekmektedir. Görsel Sanatlar Eğitimi alanında ihtiyaçla-rımız her geçen gün farklılaşmaktadır.
Görülen o ki toplumun değişen ihtiyaçları paradigmaları yaratmaktadır. Problemlerin varlığının problemin tespiti anlamına gelmediği düşünülürse, öncelik-le neyin problem olduğunun günümüz paradigması içerisinde analiz edilmesi yolu-na gidilmelidir. Sonuçta bilimsel yolla izlerin sürülmesi, çözümlerin üretilmesini sağlayacaktır.

KAYNAKÇA
Aykut, A., 2003. “Resim-İş Öğretmenliği Lisansüstü Programlarındaki Derslerin karşılaştırmalı Olarak Değerlendirilmesi/1997-2001)”. Yüksek Lisans Te-zi. Gazi Ünv. Eğitim Bilimleri Enstitüsü.
Aykut, A., 2004. ”Görsel Sanatlar Öğretiminde Görsel-İşitsel Materyal Kullanı-mı” . 7. INSEA Avrupa Bölgesel Kongre Bildirisi.İst.
Brent, W., 1997. “The History Of Art Education”. NAEA published. USA.
Erbay, M., 2001. “Plastik Sanatlar Eğitimi”, Marmara Ünv., İst.
Baltacıoğlu, İ.H., 1932. ”Resim ve Terbiye”.İstanbul: Kanaat Kütüphanesi.
Caroll, L. K., 1998. “Research Paradigm in Art Education” .The Maryland Institute College of Art.USA
Kırışoğlu, O., 2002. “Sanatta Eğitim”.(2. baskı). Ankara. Pagem yay.
Kindler, A.M., 1997. ”Child Devolopment in Art”. The National Art Education Drive.Reston, Virginia
Özden, Y., 1998. “Eğitimde Yeni değerler”. Ankara. Pagem Yay.
Özsoy, V., 2003. “ Görsel Sanatlar Eğitimi”. Ankara. Gündüz eğitim ve yay.
Rosalinda, R., 1995. “Art Talk” (Teachers Wraparound Edition)(Second ed)., New York: Glencoe/ Mc GRaw-Hill).
Strokrocki, M., Kırışoğlu O., 1997. ”İlköğretim Sanat Eğitimi” YÖK/Dünya Bankası Milli eğitimi Geliştirme Projesi. Ankara
Stinespring, J., (1992). “DBAE and Art Critisism”. Acedemic Search Premier. EBSCO.
Wilson, B., 1998. ”Arts Standarts and Fragmentation: A Strategy For Holistic Assesment”. Acedemic Searc Premier. EBSCO.
www.meb.gov.tr[/left]
çok çalışmak zamanı

Çevrimdışı alisilcan

  • Tecrübeli
  • ***
  • İleti: 381
  • Karizma Puanı: 29
BİR DERS SAATİNDE NE KADAR BAŞARILI OLUNABİLİRKİ? TEŞEKKÜRLER

Çevrimdışı ...:::£sra:::...

  • Yönetim K.Ü
  • Sanat Kurdu
  • *
  • İleti: 7.764
  • Karizma Puanı: 2742
ben teşekkür ederim konuya ilginize ve umarım bir ders saati olayı değişir ilerde 360a
çok çalışmak zamanı

Çevrimdışı NÖzcan

  • nalan
  • Uzman
  • *****
  • İleti: 1.272
  • Karizma Puanı: 182
paylaşım için teşekkürler.dersle ilgili tüm sorunlarımız dile getirilmiş.kendi kişisel çabalarımızla dersi işlemeye çalışıyoruz zaten.sonuç olarak sorunlarımızı giderecekler nerede?
samsun ondokuz mayıs üniversitesi eğitim fakültesi resim bölümü grafik anasanat dalı

Çevrimdışı ..Ceylinin Annesi..

  • ...@yfer...
  • Yönetim K.Ü
  • Sanat Kurdu
  • *
  • İleti: 7.291
  • Karizma Puanı: 1921
evet ders saati degiştigi takdirde daha cok yöntem kullanıcalaktır sanırım tşkler cnm bilgi için eklendi karizman  219s

Çevrimdışı ...:::£sra:::...

  • Yönetim K.Ü
  • Sanat Kurdu
  • *
  • İleti: 7.764
  • Karizma Puanı: 2742
Ynt: GÜNÜMÜZDE GÖRSEL SANATLAR EĞİTİMİNDE KULLANILAN YÖNTEMLER
« Yanıtla #5 : 17 Ağustos 2008, 13:52:56 »
teşekkkürler konuya ilginize arkadşlar 360a
çok çalışmak zamanı

Çevrimdışı berrakkarreb

  • Yeni Üye
  • İleti: 7
  • Karizma Puanı: 0
merhaba ben anaokulunda iki haftadır çalışıyorum seramik dersi veriyorum değişik fikirler bekliyorum.şimdiden teşekkürler.

Çevrimdışı ilker

  • İlker ÖZTÜRK
  • Administrator
  • Sanat Kurdu
  • *
  • İleti: 8.589
  • Karizma Puanı: 1882
    • GorselSanatlar.NET
merhaba ben anaokulunda iki haftadır çalışıyorum seramik dersi veriyorum değişik fikirler bekliyorum.şimdiden teşekkürler.

hayvanlarla ilgili bir drama yaptırıp, ardından o hayvanların heykellerini yapmalarını isteyebilirsiniz.
Selçuk Üniversitesi - Seramik - 1998
Abant İzzet Baysal Üniversitesi - Resim İş - 2004
Düzce Yunus Emre Ortaokulu


Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet.