Gönderen Konu: Genel Eğitim Kurumlarında Plâstik Sanatlar Eğitimi  (Okunma sayısı 4323 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı ilker

  • İlker ÖZTÜRK
  • Administrator
  • Sanat Kurdu
  • *
  • İleti: 8.589
  • Karizma Puanı: 1882
    • GorselSanatlar.NET

Cumhuriyet’in kuruluşuna kadar sanat eğitimi alanı, çağın gerisinde kalmış bir görünümdedir. Plastik sanatlar eğitimi, okullarda daha çok süsleme ve bezemelerin kopyasına dayalı yöntemlerle verilmekte ve ancak çok dar bir toplumsal kesime ulaşılmaktadır. Dönemin okullarında verilen resim dersi, acınacak durumuyla Avrupa okullarının elli yıl önceki durumuna benzemektedir.
 Kültürel temeller üzerine kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyeti’nin önderi Atatürk, eğitime ve sanata olduğu gibi sanat eğitimine de özel bir önem vermiş ve daha Cumhuriyet’in ilk yıllarında, sanat eğitimi alanında büyük bir gelişim yaşanmıştır. 1925 yılından başlayarak, genel eğitim kapsamında örgün eğitim kurumlarında plastik sanatlar eğitiminin, “resim”, “resim-iş”, “elişleri” dersleri şeklinde yer aldığını görüyoruz. resim-iş / resim dersleri günümüze değin varlığını sürdürmüştür. Örgün eğitimde resim dersleri temel eğitimde zorunlu, orta ve yükseköğretimde ise seçmeli dersler şeklinde yer almış ve bu durum da günümüze dek varlığını korumuştur.
1926’da İlkokul Programında Resim ve Elişleri derslerine yer verilmiştir. Bunu 1936 ve 1948 İlkokul Programları izlemiştir. 1968’e kadar değişmeksizin yürürlükte kalmış olan 1948 İlkokul Programında, Resim-İş dersinin amaçları kısaca, öğrencilerin kendini ifade etme becerilerinin ve estetik duygularının geliştirilmesi, öğrencilere işin sevdirilmesi ve sanat değeri olan eşyayı tanıma yetisi kazandırılmasıdır. Bu amaçlar, 1968 İlkokul Programında da korunmuştur. Yirmi dört yıl sonra uygulamaya konan 1992 tarihli İlköğretim Kurumları Resim-İş Dersi Öğretim Programında ise, sanatsal ifade yollarının ve resim tekniklerinin öğretilmesinin önem kazandığı görülmektedir.
1938’de uygulamaya geçen Ortaokul Programında, haftada önce bir, daha sonra iki saate çıkarılan resim derslerinde, her üç sınıfta serbest ve doğadan resim, süsleme resmi ve sanayi resimlerine yer verilmiştir. Sanat tarihi örneklerinin incelenmesi de bu dersin kapsamına girmektedir.
1949’da Ortaokul Programına “İş Bilgisi” dersi konmuş ve 1970’e kadar başka bir değişiklik yapılmamıştır. “İş Bilgisi” dersi tarım işleri, ticaret işleri ile erkek öğrenciler için el işleri, kız öğrenciler için ev işleri bileşenlerini içermektedir. Dersin amacı, yaşama hazırlık olarak beceri kazandırılması çerçevesinde belirlenmiştir.
1971‘de ortaokullara, çağdaş bir anlayışla yaratıcılık ve özgünlük ilkeleri temelinde hazırlanmış olan İş ve Teknik Eğitimi Programı (Tebliğler Dergisi 1971/1652) uygulamaya konmuş, ancak 1983 tarihli İlköğretim Kurumları İş Eğitimi Programıyla (Tebliğler Dergisi 1983/2148), bunu izleyen süreçte iş eğitiminin mesleğe hazırlık özelliği öne çıkmıştır.
1952 yılına kadar liselerde sanat eğitimi ile ilgili dersler bulunmamaktadır. İlk kez 1952’de, Lise Programına resim, müzik ve sanat tarihi dersleri seçimlik dersler olarak girmiştir. Lise sınıflarında birer saat resim ve son sınıflarda sanat tarihi dersleri bulunmaktadır. 1978’de ortaöğretim kurumlarında iki saatlik zorunlu bir ders olması düşünülen Turizm ve Sanat Eğitimi dersi uygulamaya geçirilememiştir. Uzmanların ortaöğretimde sanat eğitiminin her öğrenci için zorunlu ders olması yolundaki önerileri hala gerçekleştirilmiş değildir.
Millî Eğitim Bakanlığı tarafından görevlendirilen komisyonların çalışmaları da önemli belgelerle sonuçlanmıştır. 1962’de toplanan 7. Millî Eğitim Şurası’na sunulan Kültür İşleri ve Güzel Sanatlar Komisyonunun raporu, sanat eğitimine ilişkin önemli saptama ve öneriler içermektedir. 1982 yılında “Türkiye’de Güzel Sanatlar Eğitimini Geliştirme Komisyonu Raporu” ve 1992’de “Türkiye’de Güzel Sanatlar Eğitimini Geliştirme Özel İhtisas Komisyonu Raporu” hazırlanmıştır. Raporlarda önerilen kimi konular gerçekleştirilmiş olup, diğerleri geçerliğini korumaktadır.
İlköğretimde resim-iş dersleri, ilk üç sınıfta ikişer, diğer sınıflarda haftada birer saattir. Bu sürenin yetersizliğinin yanı sıra dersi olumsuz yönde etkileyen bir diğer durum da öğrenme çevresine ilişkin yoksunluklardır. Ayrıca halen yürürlükte olan, 1992 tarihli İlköğretim Okulları Resim-İş Eğitimi Öğretim Programı’nda, daha çok resim tekniklerinin öğretimine ağırlık verilmektedir. 1998 tarihli sanat eğitimcisi yetiştiren lisans programıyla arasında eşgüdüm de sağlanmış değildir.
Ülkemizde okul eğitimi, yedi yaş sınırı ile belirlenmiş olup, anaokulu ve anasınıflarında, yaş özelliklerine uygun bir yapı içinde yeterli bir sanat eğitimi verildiğinden söz etmek mümkün değildir.
1997-1998 öğretim yılında ilköğretimin ilk üç sınıfında haftada üçer saatlik Bireysel ve Toplu Etkinlikler dersinin konmuş olması, sanat eğitimi açısından yeni olanaklara elverişli bir ortamın oluşturulabileceği bir gelişmedir.
Lise resim dersi programı 1957, 1991 ve 1998 yıllarında değiştirilmiştir. 1991’e kadar seçmeli resim dersleri şeklinde uygulama yapılırken, 1991’de kredili sisteme ve 1998’de alan seçmeli sisteme geçilmiş ve böylece bu derslere gençlerin ilgi ve yetenekleri doğrultusunda yönelmeleri öngörülmüştür. Ancak sanat alanının açıldığı lise ve bu alanda eğitim alan öğrenci sayısının çok düşük olduğu bilinmektedir. Ayrıca, 1998 tarihli Lise Resim Dersi Programının, ciddi bir çalışmanın ürünü olmasına karşın, pek çok yönden geliştirilmesine gereksinim duyulmaktadır.
1982’de yükseköğretim programlarında, sanat eğitimi kapsamında derslerin yer almasına ilişkin 2547 sayılı Yüksek Öğretim Yasasının 51 ve 67. maddeleriyle önemli bir girişimde bulunulmuştur. 1983-1984 öğretim yılından başlayarak yükseköğretim kurumlarının programlarına, beden eğitimi veya güzel sanatlar dallarından biri seçimlik ders olarak konmuş ve uygulamaya geçilmiştir. Yüksek Öğretim Kurulu tarafından bu derslerle ilgili bir program hazırlanmış ve uygulama şekli üniversitelere bırakılmıştır. Başlangıçta, her yıl haftada bir saat olarak düşünülen söz konusu dersler, zaman içinde yalnızca birinci sınıfta yer alan, sonraki yıllarda ancak öğrenci isterse devam edebileceği dersler haline dönüştürülmüş ve bu uygulama kapsamına, programlarında sanat dersleri olan fakülteler alınmamıştır. 1998-1999 öğretim yılında da birçok fakültede sanat eğitimi dersleri tamamen kaldırılmıştır.
Yaygın sanat eğitimi, örgün eğitim dizgesi içindeki okulların dışında, sanatsal etkinliklerin amaçlandığı çeşitli kurum ve kuruluşlar tarafından yürütülmüştür. Yaygın eğitim kapsamında plastik sanatlar eğitimi için müzeler, çok etkili kurumlardır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla birlikte, müzelerin kurulması ve yaygınlaştırılması için çaba harcanmıştır.
Cumhuriyet’in kurucusu Atatürk, “Cumhuriyet’in temeli kültürdür” derken kültürün, toplumu temellendiren en önemli öğe olduğunu ifade eder. 9 Mayıs 1920 tarihli İcra Heyeti Programındaki eğitimle ilgili konular arasında, “eski millî eserlerimizi kayıtlara geçirmek ve korumak” hedefi yer alır. Atatürk’ün, 1 Mart 1923 tarihli Türkiye Büyük Millet Meclisi açış konuşmasında da kapsamlı bir eğitime sahip olmak için müzelerin kurulması gereği belirtilmektedir.
1920’de, ilk Millet Meclisi Hükümeti Maarif Bakanlığına bağlı olarak, Türk Asar-ı Atika (Eski Eserler) Müdürlüğü kurulmuştur. 1923’te, Atatürk’ün emriyle kurulan Heyet-i İlmiye (Bilim Kurulu); Ankara’da bir müze kurulması, Eski Eserler Tüzüğünün yeniden düzenlenmesi ve okul müzelerinin açılmasını karar altına almıştır. Mektep Müzesi, 1926’da Millî Eğitim Bakanlığı binasında açılmıştır. 1938’de kapanan müze, 24 Kasım 1981’de yeniden düzenlenmiş olarak hizmete girmiştir.
Plastik sanatlar eğitiminde, yaygın sanat eğitimi işlevi olan galeri ve müzelerin açılmasına özel bir önem veren Atatürk, 20 Eylül 1937 tarihinde Dolmabahçe Sarayı Veliaht Dairesi’nde İstanbul Resim Heykel Müzesinin açılmasına öncülük etmiştir. Halkevlerindeki Müzecilik Kollarının yanı sıra, Atatürk’ün kurduğu Türk Tarih Kurumu ve Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi de müzeciliğin bilimsel bir yön almasını sağlamışlardır. 1960’lı yıllarda, sanat galerilerinin yurt düzleminde yayılması çabaları görülmektedir. 1980’de ise Özel Müzeler Yönetmeliği çıkartılarak, müzeciliğin gelişmesine yön verilmiştir.
Yaygın plastik sanatlar eğitimi alanında, en başta anılması gereken bir diğer kurum ise Halkevleridir. Halkevleri, sanatın farklı tür ve dallarını kucaklayan bir halk eğitimi modeli oluşturmuştur. 19 Şubat 1932’de kurulan Halkevlerinin amacı, Atatürk ilkelerinin ışığında Türk kültür ve sanatına hizmet etmek, devrimleri yaymak ve kökleştirmek, halkı toplumsal ve kültürel alanda yetiştirmektir.
Halkevlerinin yeni harflerle okuma-yazma öğretiminde de büyük yararları olmuştur. Halkevlerinin halk eğitim çalışmaları dokuz kol şeklinde düzenlenmiştir. Bunlar; 1) Dil, edebiyat ve tarih, 2) Güzel sanatlar, 3) Temsil, 4) Spor, 5) Sosyal yardım, 6) Halk dershaneleri ve kurslar, 7) Kütüphane ve yayın, 8) Köycülük, 9) Müze ve sergi kollarıdır. Bu kolların çeşitli görevleri arasında; Dil Edebiyat ve Tarih Kolunun atasözü, mâni, masal, folklor araştırma ve derlemeleri, Temsil Kolunun sahne ve temsil çalışmaları, Müze Kolunun eski eserleri toplayıp koruması gibi önemli etkinlikler görülmektedir.
Güzel Sanatlar Kolu ise, resim ve modern müzik çalışmaları yapılması, bandolar kurulması, halk türkülerinin notaya çekilmesi, el sanatlarının geliştirilmesi gibi görevler üslenmiştir. Resim çalışmalarında sanatçılar, öğreticilik yapmışlardır. Çağın estetik anlayışının yaygınlaştırılıp benimsetilmesine ve genç yeteneklerin ortaya çıkmasına özen gösterilmiştir. Halkevleri resim çalışmalarında amatörlere malzeme verilmiş ve sergilerde başarılı görülen eserler koleksiyon için satın alınmıştır.
Sanat Eğitimcisi Yetiştiren Kurumlarda Plâstik Sanatlar Eğitimi
Eğitim sisteminin en önemli öğesi, kuşkusuz öğretmenlerdir. Sanat eğitimcisinin niteliği de sanat eğitiminin yeterliği üzerinde en etkili belirleyicidir.
 Cumhuriyet’in ilk on yılında, ortaokullarla liselere resim öğretmeni yetiştiren tek kaynak Güzel Sanatlar Akademisidir. 1922’de Güzel Sanatlar Akademisi Programına “Resim Pedagojisi” dersi konur ve bu dersi vermekle İsmail Hakkı Baltacıoğlu görevlendirilir. Yaklaşık olarak 1930 yılında, bu ders programdan çıkarılmıştır.
İstanbul Erkek Öğretmen Okulu ise 1909’da Satı Bey’in müdürlüğü ve Ismail Hakkı Baltacıoğlu’nun öğretmenliği döneminde resim eğitimi yönünde etkili olur. Bu okulun yetiştirdiği öğretmenler resim ve elişleri öğretmenliği de yapmaktadır. İsmail Hakkı Tonguç, Malik Aksel, Hayrullah Örs, İsmail Hakkı Uludağ, Şinasi Barutçu bu kurumda yetişirler ve daha sonraki yıllarda Gazi Orta Muallim Mektebi Resim-İş Kolunun kuruluşunda görev alırlar.
Türkiye’de sanat eğitiminin sistemleştirilmesinde, davet edilen yabancı uzmanlardan J. Dewey’in hazırladığı raporun önemli bir yeri vardır. Dewey raporunun etkileri ile Türkiye’de “iş eğitimi” önem kazanmış ve bu etki 1960’lara dek sürmüştür.
Mustafa Necati’nin Bakanlığı döneminde (1925-1929), raporun gerçekleştirilmesine çalışılır. Müdürlüğüne İ. H. Tonguç’un getirildiği Mektep Müzesi kurulur, Sanayi-i Nefise Encümeni (Güzel Sanatlar Kurulu) oluşturulur ve İş Prensiplerine Müstenit Tedrisat (İş İlkelerine Dayalı Öğretim) Kursu düzenlenir. 1926’da İlkokul Programında yer alan Resim-Elişleri derslerini uygulayabilecek öğretmenler yetiştirilmesine başlanır. İlk ve ortaokul öğretmenlerinin yetiştirilmesine katkıda bulunan İş İlkelerine Dayalı Öğretim Kursuna, Almanya eğitimbilimcileri Frey ve Stihler öğretici olarak katılırlar.
İlköğretim kurumlarında, sanat eğitimi derslerinin sorumluları ilkokul öğretmenleridir. Öğretmen yeterliği açısından, yeterli sanat eğitimi verdiği düşünülen kurumlardan biri de “Köy Enstitüleri” olmuştur. 17 Nisan 1940 tarih, 3803 sayılı yasayla kurulan Köy Enstitüleri, bir halk eğitim modeli oluşturduğu gibi sanat eğitimi açısından da değer taşımaktadır. 1943 tarihli Köy Enstitüleri Programında, “iş okulu” anlayışına uygun olarak, sanatın tür ve dallarını kucaklayan geniş çerçeveli bir eğitim öngörülmüştür. Köy Enstitülerinde, dönemin gerektirdiği teknik bilgi ve becerileri kazandıran derslerin yanında Türkçe, Resim-İş, El Yazısı, Müzik, Beden Eğitimi ve Ulusal Oyunlar derslerinde estetik eğitim anlayışı egemen olmuştur. 1947 tarihli Köy Enstitüleri Programıyla iş okulu ilkelerinden uzaklaşılmışsa da enstitülerin kuruluşuna İlköğretim Genel Müdürü olarak katılan İsmail Hakkı Tonguç’un kitaplarında da ifadesini bulan sanat eğitimi anlayışı etkinliğini sürdürmeye devam etmiştir. Köy Enstitülerinde, sanat eğitimiyle donanımlı yetkin öğretmenler yetiştirildiği gibi, bu öğretmenlerin arasından çok sayıda sanatçı da çıkmıştır. Köy Enstitülerinde yetişmiş olan Fakir Baykurt, Talip Apaydın, Mahmut Makal gibi yazarlar, ulusal yazınımıza katkıda bulunmuşlardır. Köy Enstitülerinin kapatılmasından sonra, ilkokul öğretmenlerinin yetiştirildiği kurumlar olan İlköğretmen Okullarında da sanat eğitimi kapsamındaki dersler, en önemli dersler olarak görülmüştür. İlköğretmen okullarının, 1974 yılında Öğretmen Liselerine dönüştürülmesinden sonra, sanat eğitimi dersleri program içindeki ağırlığını kaybetmiştir.
 Millî Eğitim Yasasının 43. maddesi gereğince öğretmen adaylarına yüksek öğrenim şartı getirilmiş ve 1974 yılında ilköğretmen okullarının bir kısmında İki Yıllık Eğitim Enstitüleri kurulmuştur. 1982 yılında iki yıllık eğitim enstitüleri, Eğitim Yüksek Okulu adı altında fakültelere bağlanmış ve öğrenim süresi dört yıla çıkarılmıştır. Üniversite çatısı altında yer alan eğitim fakültelerinin Sınıf Öğretmenliği Programlarında da sanat eğitimi derslerinin ağırlığı, 1970’li yıllara kadar sınıf öğretmeni yetiştiren kurumlardaki düzeyine ulaşamamıştır.
Hâlen yürürlükte olan, 1998 tarihli Sınıf Öğretmenliği Lisans Programında yer alan sanat eğitimi kapsamındaki derslerden Müzik I-II haftada 2’şer saat olarak iki yarıyılda, Resim-İş Eğitimi ile Sanat Eğitimi Kuramları ve Yöntemleri ise haftada ikişer saat olarak birer yarıyılda verilmektedir. Bu çerçevede, sınıf öğretmeni adaylarının, ilköğretim programlarını uygulama yeterliği kazanması olanaklı değildir. Ayrıca, sınıf öğretmeni yetiştiren eğitim fakültelerinin bir çoğunda, öğrenme ortamlarının iyileştirilmesi ve bu dersleri verebilecek öğretim elemanlarının istihdam edilmesi gibi sorunlar da güncelliğini korumaktadır.
Sanat eğitimcisi yetiştiren kurumlar içinde dikkate değer olan bir diğer yapılanma Seminer’dir. 1947’de, İstanbul İlköğretmen Okulu (Çapa)’na bağlı olarak, öğretmen okullarının 3. sınıfından sonra seçerek öğrenci alan, üç yıl süreli Sanat (Resim ve Müzik) Seminerleri açılmıştır. Seminer’de, ilköğretmen Okulu Programına ek olarak sanat formasyonu veren derslerin ağırlıklı olduğu bir eğitim uygulanmıştır. 1948’de Seminer kapatılmış ve öğrencileri ilköğretmen okullarına dağıtılmıştır. Seminer 1951’de ikinci kez ve 1962’de üçüncü kez açılmıştır ve son olarak 1974’de kapatılmıştır. Seminer çıkışlıların kimileri sınıf öğretmeni olarak kalırken, pek çoğu eğitim enstitülerinin sanat eğitimi veren programlarına ya da sanatçı yetiştirme hedefli yükseköğretim kurumlarına girmişlerdir.
Alana öğretmen yetiştirilmesine yönelik en köklü girişim ise, 1932-1933 öğretim yılında Gazi Orta Muallim Mektebi ve Terbiye Enstitüsünde öğrenim süresi üç yıl olan Resim-İş şubesinin açılmasıdır. Böylece, Türkiye’de ilk kez resim öğretmeni yetiştiren bir kurum oluşturulmuştur. Daha sonra Gazi Eğitim Enstitüsü Resim-İş Bölümü adını alacak olan kurumun 1932 tarihli ilk programı, bölüm başkanı olan İsmail Hakkı Tonguç’la birlikte bölüm öğretmenleri tarafından hazırlanmıştır. Daha sonra, 1945’te Balıkesir, 1948’de İstanbul, 1958’de Bursa’da eğitim enstitüleri açılmış ve bunları diğerleri izlemiştir. Kurumun programlarında yapılan değişiklikler içinde en köklü olanları; bölümün öğretim elemanları tarafından hazırlanan 1963, 1974, 1988 tarihli programlar ile Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından uygulamaya konan ve halen yürürlükte olan 1998 tarihli programdır.
Sanat eğitimi tarihimizde, sanat eğitimbiliminin gelişimine öncülük eden bir kurum olarak Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Kürsüsünün önemli bir yeri vardır. 1965’de oluşturulan kürsü, 1981’de bölüme dönüştürülmüştür. Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümünde, kuramsal nitelikte sanat eğitimi dersleri verilmiş, lisans, yüksek lisans, doktora programları ile tez ve seminer çalışmaları yapılmıştır. 1998 yılında YÖK’ün eğitim fakültelerini yeniden yapılandırma girişiminde bölümün, Eğitim Bilimleri Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümünün bilim dalı düzeyine indirilmesi, sanat eğitimbiliminin gelişimi açısından önemli bir kayıptır.
Selçuk Üniversitesi - Seramik - 1998
Abant İzzet Baysal Üniversitesi - Resim İş - 2004
Düzce Yunus Emre Ortaokulu


Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet.

Çevrimdışı **aslı**

  • KENDİSİ
  • Yönetim K.Ü
  • Uzman
  • *
  • İleti: 4.373
  • Karizma Puanı: 1342
  • ...SENLE BEN, BATI-DOĞU; AMA DÜNYA YUVARLAK...
Ynt: Genel Eğitim Kurumlarında Plâstik Sanatlar Eğitimi
« Yanıtla #1 : 21 Haziran 2007, 21:52:41 »
hocam harikasınız ne deyim...(+1)

Çevrimdışı ...:::£sra:::...

  • Yönetim K.Ü
  • Sanat Kurdu
  • *
  • İleti: 7.764
  • Karizma Puanı: 2742
Ynt: Genel Eğitim Kurumlarında Plâstik Sanatlar Eğitimi
« Yanıtla #2 : 08 Ağustos 2007, 17:27:42 »
güzel bir paylaşım ve şuandaki dönemdede plastik sanatlar eğitiminde gerçekten temel sorunlar yaşanmakta özellikle kırsaldaki birinci kademe ve birleştirilmiş sınıflarda durum içler acısı teşekkürler paylaşım için +1
çok çalışmak zamanı

Çevrimdışı alisilcan

  • Tecrübeli
  • ***
  • İleti: 381
  • Karizma Puanı: 29
Genel Eğitim Kurumlarında Plâstik Sanatlar Eğitimi
« Yanıtla #3 : 29 Ekim 2007, 17:03:52 »
TEŞEKKÜRLER

Çevrimdışı lüƃǝşʎɐ

  • Ayşe+:)
  • Yönetim K.Ü
  • Uzman
  • *
  • İleti: 3.608
  • Karizma Puanı: 1293
Genel Eğitim Kurumlarında Plâstik Sanatlar Eğitimi
« Yanıtla #4 : 29 Ekim 2007, 18:24:12 »
paylaşımınız için teşekkürler+1