Yunanistan, güzel yabani çiçeklerle kaplı bir ülkedir. Dağlarının tepelerinde bile renk renk çiçekler büyür. Başka yerde olsa,göze bile çarpmazlar; ama o ülkede hangi vadiye,hangi otlağa,hangi kıra baksa yabani çiçekleri görür insan.
Eskiden de öyleydi. Mitologyada tanrıların,ırmakların,taşların yeri olur da çiçeklerin olmaz mı hiç? Eski Yunan'da yaşayanlar da o çiçeklere bakıp bakıp öyküler uydurmuşlardır;nasıl yaratıldıklarını,neden öyle güzel olduklarını uzun uzun anlatmışlardır.O öyküleri göklerde yaşayan ölümsüzlere bağladıklarını ayrıca belirtmek gerekmiyor tabii. Ölümlüleri büyüleyen yabani güzellikleri tanrılardan başka kim yaratabilir?
Narkissos'u(nergis) bir öyküye göre Zeus yaratmıştır.Kardeşi Hades'e yardım etmek isteyen gökler tanrısı,düşünmüş,taşınmış,yeni bir çiçek yaratarak Enna ovasına yerleştirmiştir.
O çiçeği ilk gören Demeter'in kızı Persephone oldu.Arkadaşlarıyla birlikte çiçek toplamaya çıkmıştı. Bir ara onlardan ayrıldı. O güne kadar görmediği bir çiçek ilişti gözüne.Zeus'un düşündüğü gibi davrandı,çiçeğe doğru ilerledi.Tam o anda yer yarıldı; kömür karası atların çektiği bir araba fırladı.Arabayı kullanan,yeraltı tanrısı Hades'ti;Persephone'yi yakalayarak ölüler ülkesine kaçırdı.
Narkissos için anlatılmış tek öykü bu değildir.Bir başka öykü de Narkissos'un yakışıklı,yürekler yakan bir delikanlı olduğu,dağ nymphelerinden Ekho'nun (yankı) da ona tutulduğu belirtilir.
Hera,kocasının nymphelerden biriyle düşüp kalktığından kuşkulanıyordu.Zeus'un sevgilisinin hangi nymphe olduğunu bilse,elinden geleni yapar,onu cezalandırırdı. Ama bilmiyordu. Öğrenmek için korulara indi bir gün. Koruda güzel Ekho,arkadaşlarıyla oturmuş konuşuyordu. Hera'nın geldiğini sezen nymphelerin hepsi kaçıştı; yalnız Ekho kaldı ortada.
Hera,"Zeus'un sevgilisi olsa olsa bu peridir," diye düşündü; sonra dilden dile dolaşan haksızlığını kullanarak onu cezalandırdı. Ekho,konuşamayacaktı artık; kendinden önce kim konuştuysa onun son kelimesini tekrarlayacaktı."İlk kelimeleri söyleyemeyeceksin" diye buyurdu Hera.
Ekho'ya zor geldi bu. Narkissos'u seviyordu. Hep onun arkasından gidiyor, peşinde dolaşıyor, ama ağzını açıp da tek kelime söyleyemiyordu. Bir gün,bir fırsat geçti eline. Narkissos,arkadaşlarına: "Kimse var mı burada?" diye seslendiğinde son kelimeyi sevinçle tekrarladı: "Burada.Burada." Ağaçların arkasında duruyordu; Narkissos göremedi onu. "Gel," diye bağırdı. Ekho'nun düşlerine giren kelimeydi bu. "Gel," dedi ve kollarını açarak ağaçların arasından çıktı. Nympheyi görünce pek şaşırdı Narkissos,kaçıp gitti.
Yüreğinden yaraladığı kızlardan biri,bir gün tanrılara yakararak Narkissos'un cezalandırılmasını istedi. Yüce tanrılar, "Başkalarını sevmeyen kendini sevsin," dediler ve katı yürekli delikanlının cezalandırılması işini,adı haklı öfke anlamına gelen tanrıça Nemesis'e bıraktılar.
Nemesis'in görevini yerine getirmesi uzun sürmedi. Narkissos susayıp da duru bir pınara eğilince,suda kendi yüzünü gördü. "Başkaları benim yüzümden ne acılar çekmiş,şimdi anlıyorum,""dedi. Kendime karşı olan sevgimle yanıyorum ben. Suda yansıyan bu güzelliğe nasıl erişebilirim? O güzelliği bırakamam da. Yalnız ölüm kurtarır beni."
Böylece,su kıyısında eriyip gitti Narkissos. Canı,ölüler ırmağını geçerken suya eğildi,son bir kere baktı yüzüne.
Nympheler,Narkissos kadar katı yürekli değillerdi. Ölü gövdesini aradılar onun,gömeceklerdi. Bulamadılar. Eridiği yerde güzel,yepyeni bir çiçek açmıştı. Sevdiklerinin adıyla adlandırdılar onu,Narkissos dediler.
Ekho'ya gelince...Narkissos,kendinden kaçalıberi mağaralara çekilmişti,dağlarda tek başına yaşıyordu. Hala da oralardadır. Kim yüksek sesle bir şey söylese,son kelimeyi tekrarlar.
Alıntı:Edith Hamilton (Mitologya)