FELSEFE AÇISINDAN ESTETİK
Sanat, insanda ve tabiatta var olan güzelliklerin, sanatçı tarafından değişik şekillerde ifade edilmesidir. Sanat yetenek, hayal gücü ve yaratıcılık gerektiren bir insan etkinliğidir. Sanatın ne olduğu, insan eylemi olarak tarihten günümüze kadar pek çok düşünür tarafından değişik şekillerde açıklanmıştır.
Platon ve Aristoteles genellikle sanatı taklide dayalı olarak açıklamaya çalışıp, onu bir ustalık olarak ifade etmişlerdir. Rousseau bu anlayışı değiştirmiştir. Anlatıma dayalı sanat anlayışını getirmiştir. Gombrich ise: “Sanat diye bir şey yoktur. Yalnızca sanatçılar vardır.” şeklinde sanatı ifade ederken, sanatçı açısından sanatı açıklamaya çalışmış, sanatçının ürettiği her şeyi sanat olarak, kabul eden yaklaşım içine girmiştir.
Estetik olaylar, bir sanat eserinin sanatçı tarafından değişik şekillerde aktarıldığı olaylardır. Örneğin, bir ressamın gördüğü bir güzelliği tabloya aktarması, bir yazarın düşüncelerini kitaba aktarması bir heykeltıraşın duygularını heykele aktarması gibi.
Bu incelemeler sonucunda sanat eseri ve sanat olayı nasıl meydana gelmektedir? sorusu gündeme gelmiştir. Bu soruya değişik cevaplar verilebilir;
1- Taklit Olarak Sanat: Yukarıda da değinildiği gibi, taklit olarak sanat yaklaşımına göre sanat, sanatçının doğada gördüğü varlıkları taklit etmesi sonucu ortaya çıkar. Bu yaklaşımın temsilcileri Platon ve Aristo’dur.
Platona göre evren; gerçekler ve gölgeler evreni diye ikiye ayrılır. İçinde yaşadığımız gölgeler (görüntüler) evreni gerçek dünyanın bir yansıması ve kopyasıdır. İşte sanatçı bu nesneleri taklit (kopya) ederek eserini oluşturmaktadır.
Aristoteles’e göre de sanatçı doğayı taklit ederek, sanat eserini ortaya çıkarır. Fakat bu taklitte yani sanat eserini ortaya koymada ahlaki bir amaç vardır. Bu amaç insanları sanat aracılığı ile yoğun bir duygusal ortamda yaşatarak ruhun arınmasını sağlamaktır.
2- Yaratma Olarak Sanat: Bu yaklaşıma göre sanat mükemmel olanı arama etkinliğidir. Sanatçı bu etkinliğinde doğadan taklit yoluyla yararlanamaz. Çünkü doğa mükemmellikten yoksundur. Öyle ise sanatçı hayal gücünü ve yeteneklerini kullanarak sanat eserini ortaya çıkarmalıdır.
Bu yaklaşımın temsilcisi Croce’ye (Kroçe, 1866-1952) göre sanat insan etkinliklerinin en özgür olanıdır. Sanatçının hammadde olarak almış olduğu izlenimleri birleştirerek, ayıklayarak bir senteze ulaştırması sanattır. Sanatçı, bu sentezi ruhunda oluşan estetik sezişle ifade eder. Bu ifade ediş tekil olarak ve bir kerecik sezgisel olarak gerçekleşir.
3- Oyun Olarak Sanat: Bu yaklaşıma göre oyun ile sanat arasında bir takım benzerlikler vardır. Bunlar:
· Her ikisi de insanı gündelik yaşam ve onun bağımlılıklarından , sıkıntılarından, kaygılarından uzaklaştırır.
· Her etkinlikte pratik olarak hiçbir fayda beklenmeden yapılır. Yani sanat sanat olsun diye oyunda oyun olsun diye yapılır.
· Her ikisi de insanı özgür bir dünyaya götürür.
Bu yaklaşımın temsilcisi, F. Sehiller’e (Şiller, 1758-1805) göre sanat, güzel duyular ile aklın bileşimidir. Güzellik duyular ile aklın bileşiminin ürünüdür. Sehiller oyun kavramını sanat kavramı ile eş tutarak “İnsan oynadığı sürece özgürdür.” ifadesini kullanmıştır. Sanatında, oyununda, ortak yönü insanı özgürlüğe götürmesidir.
Sanat eserinden bahsedilince genel olarak sıradan bir varlığı değil de özel cinste bir varlığı -güzel dediğimiz bir nesneyi- ifade ederiz. Nesneler dünyasındaki böyle bir ayrılığın ölçüsü onun güzel oluşudur. Öyle ise güzel denilen nesne estetik bir nesne, estetik nesne denildiğinde de güzel olan bir nesne akla gelir. Her sanat eseri bir sanatçı tarafından yapılmıştır. Çünkü sanat insan etkinliğidir. Sanatçı eserine, bir şekil vererek kendi duygu ve düşünlerine göre onu meydana getirir.