Avni Arbaş, (1918)
Tual üzerine yağlıboya, 55 x 74 cm. Kurgularında konu ve renk açısından "en az" ile yetindiğini sıkça izlediğimiz Avni Arbaş'ın bu yapıtı; sanatçının genellikle çok sayıda insan figürüne yer verdiği "Plaj" serilerinin aykırı bir örneği ve yalın bambaşka duygularla yüklü ve bir cebir denklemi gibi ustaca kurgulanmış bir çalışması…
Uzun Paris yıllarından sonra 1974'de ülkesine kavuşan ressamın, İstanbul'da, Büyükada'da, Bodrum'da çevresini sevecen bakışlarla gözlemlediği ve "resimsel av"larını yakaladığı yıllardan önemli bir çalışması olarak nitelendirilebilir, bu pentür tadları üst düzeydeki yapıtı…
Yapıt dört belirgin resim öğesinin dengelenmesine ve aralarındaki ilişkilerin kurgulanmasına dayanmakta : Kendi başına soyut anlatımcı bir iş olarak değerlendirilebilecek dokusal özelliklere ve çok sayıda farklı gri tonlarına sahip arka plan, birbirlerine sarılı tek bir gövde veya kütle gibi algılanabilen iki çocuk figürü, sağ alt köşedeki "balıksı" biçimi ile denizi ve kıyıyı çağrıştıran mavi leke ve sol alt köşedeki kırmızı imza ve tarih… Bu öğeleri birbirlerine bağlayan sisli fondaki ışık ve gölge ve renk kıpırtıları ile resmin her yanındaki dar açılar, üçgen alanlar… (Çocukların ayaklarının arasındaki, mavi lekenin iki ucundaki ve hatta ressamın imzasının "A"larındaki üçgenler…)
Fırça vuruşlarının değerlerinin, yönlerinin ve boya yüklülük oranlarının çeşitlendirilmesi ile biçimlendirilen, renkli grilerin oluşturduğu geri planın soyut uzamı içerisinde, bizi kendi çocukluğumuzun deniz kıyılarına, arkadaşlıklarına, kardeşliklerine uzandıran bir yapıt ; aynı zamanda da her an yaşam karşısında ne kadar yalnız olduğumuzu da duyumsatan hüzünlü bir çekicilik ile sizi sarmalına alan ve resim sanatında yalın, çarpıcı imgenin gücünü sergileyen iyi bir örnek bu resim…
Haşim Nur Gürel
sanalmüze