...........................................................................................
ÖZGÜN BASKI RESİM TARİHÇESİ
İnsanoğlu tarih öncesi devirden itibaren kaya, boynuz, gibi sert yüzeylere resimler yapmışlardır. Bu şekilde ilk baskı denemeleri yapılmıştır. Daha sonraları ise kılıçlara, takılara süsler yapmışlardır.
Asıl baskı sanatı ise kağıdın bulunmasıyla gerçekleşir. Kağıt üzerine ilk baskının ne zaman yapıldığı kesin olarak bilinmiyor ancak 15. yy Avrupa’sında özgün baskıya temel olan sert ahşap ve demir, çelik plaklar temel baskı kalıp gereçleri olarak kullanıldığını görüyoruz.
Baskı yöntemleri önceleri kilise emrinde çalışan zanaatçılar ve kuyumcular tarafından kullanılıyordu. Kazıma aracı olarak “büren” bu ustalar tarafından kullanılmıştır. Bakır plaka üzerine çizgiler atılarak “kuru kazıma” tekniği yapılmıştır. “Asitle yedirme” tekniği 1400’lerden sonra zırh ve kılıç süslemelerinde kullanılmıştır.
“Asitle yedirme tekniği bu tekniklerden daha sonra yapıldığı sanılmaktadır.” Böylece kitap resimleme, harita çizimleri, oyun ve tarat kartları, sanatsal resimlerin basımı ile birçok yetenekli sanatçı ortaya çıkarmıştır.
Baskı sanatının ilk ustaları Antonio Pollaiuolo’dur (1429-1498). Pollaiolo büreni büyük ustalıkla kullanmıştır. Magtegno (1431-1506) ve Pollaiuolo kazı resimlerinde rönesansın etkisiyle figürlere heykelli görünüş vermeye çabalamışlardır.
Asitle yedirme tekniğini “etechina” gerçek etkisini 17. yy'da Jogues Callot, Rembranolt kullanmıştır.
Rembranolt asitle yedirdiği alanların içine kuru kazıylolada müdahale etmiş ve yüzeyde ton zenginliğini arttırmıştır. Collot ise çizgiyi inceltip kalınlaştırmaya olanak veren asal uç echoppe kullanmıştır.
Regensbur’da Aldolfer, Numberg’de Dü’rer, Pormo’da Parmigisna bu teknikleri denemişlerdir.
17. yy özgün baskı resim pek çok teknik denenmiştir. (1636-1672) Adriaen Velde ilk defa “ocguantinta” tekniğini, Ludwig van Sieger (1609-1676) ise mezzotint aletini kullanmışlardır.
1704 yılında Newton’un renkle ilgili keşifleri, 1711’de Jogues Christophe’le Blond üç ayrı kalıpla giriştiği renkli baskı çalışmaları yapılmıştır.
Taşbaskı 18. yy sonlarında 1790’larda Alois Senefelder tarafından Münih’te bulunmuştur. Goyer bunu ilk kullanan sanatçılardandır. 19. yy sonlarında Toulause Lautrec litogratiği doruğuna ulaşmıştır.
İpekbaskı ise Uzakdoğu’da çok önceden bilinen bir teknik olmasına karşın Avrupa’da baskı tekniği olarak kullanılması çok sonra 19. yy sonlarında olmuştur.
Özgün baskı sanatı bu yüzyılın başından itibaren teknik gelişimi ile sanatçıların dolaysız ifade araçlarından biri haline gelmiş sadece özgün baskı ile üretim yapan sanatçılar ve özgün baskı atölyeleri kurulmuştur.
Örneğin, tahta baskı yüzyıl boyunca Alman Ekspresyonistleri, Munch ve Vollotan tarafından yeniden canlandırılmıştır.
İngiliz asıllı Stanley William Hayter baskı sanatçılarının grup halinde çalışarak yeni teknik ve anlatım olanaklarını geliştireceklerine inanarak 1927 yılında Paris’te “Atölye 17” adı ile baskı atölyesini kurmuştur. II. Dünya savaşı sırasında Amerika’ya taşınan Atölye 17, 1950’de tekrar Paris’e dönmüş ve Colder, Pollock, Miro, Ernst, Giocometti gibi pek çok sanatçının çalıştığı bir sanat merkezi haline gelmiştir. Bugün halen Hayter’in kendi adıyla bilinen yüksek baskı tekniği de bu çalışmalar sonucu geliştirilmiştir.
Amerikan sanatında ise 1950’lerin Pop Sanatı, özellikle serigrafi ve litografi tekniklerinde endüstri kültürüne özgü üslubu ile uluslar arası etkilerinde öncülük yapmıştır. Linchtenstein, Rosenguist, Johns, Worhol gibi sanatçılar, ünlü baskı atölyeleri ve okulları özgün baskıyı estetik nitelikli bir sanat dalı olarak yaygınlaşmıştır.
TÜRKİYE’DE BASKI SANATININ TARİHİ
Türkiye’de baskı ilk defa 1533’de Osmanlı devletine gelen Flaman Ressam Pieter Coeck’un katıldığı süre boyunca yedi adet İstanbul gravürü yaptığı bilinmektedir.
Sultan Ahmet’teki atmeydanında Sultan Süleyman’ın maiyeti başta olmak üzere bu yedi değişik görünümler içeren yedi adet gravür Coeck’un ölümünden sonra 1553’te basılan özel bir albümde toplanmıştır
TÜRKİYE’DE ÖZGÜN BASKI RESİM SANATI
Özgün baskıresim kalıpları, genelde, elle yapılan işlemlerle ve sanatçısı tarafından yapılmaktadır. Sanatçı bu işlemlerin hemen her aşamasında, biçimsel oluşmayı ve yaratmayı sürdürmektedir. Çeşitli işlemler için aletler, makineler, yeni teknikler ve malzemeler kullanılıyor. Örneğin yaratma ve biçimlendirme olayının gerektiği baskı aktarmaları ışıkla aktarmalar gibi işlemleri uygularken yardımcı baskı, ışıkla kopya teknikleri ve diğer yardımcı tekniklerden yararlanır. Malzeme ve teknikler var olan bir eseri basarak çoğaltmak için değil, var olmayan orijinal eseri yaratıp yapmak için kullanılır. Özgün eser, yaratma olayı sırasında oluşur ve baskı sırasında doğmuş olur. Kaç tane basılırsa o sayıda eser doğmuş demektir.
Özgün baskı teknikleri ile hazırlanan kalıptan baskıyı da sanatçısı genellikle kendisi yapar. Kalıbın tamamladığı kanısına varabilmek için deneme baskıları yapmak gerekir. Deneme baskılarda aldığı sonuçlara göre kalıpta değişiklikler yapabileceği gibi, baskının renk ve diğer niteliklerini de saptayabilir. Bu saptamalara göre baskıda kullanılacak boyalar renkler ve baskı nitelikleri ayarlanır.
Grafik sanatlar dalında uzmanlaşma özellikle cumhuriyetin ilanından sonradır. 1920’li yıllarda afiş ve kitap kapağı ressamlığı ile piyango bileti, şişe etiketi, pul dizaynı gibi tasarımlar ve baskılar İhap Hulusi, Kenan Temizan’la başlamıştır. Bu sanatçılar Almanya’da grafik eğitimi almışlardır.
Eski dinsel motiflerin modern bir anlayış ve düzen içinde uygulandığı, Emin Barın’ın çalışmaları grafik alanındaki çağdaş gelişmeye uygundur. 1940’lı yıllarda Namık Bayık, Mesut Manioğlu gibi grafik sanatçıları yalın görsel anlatım araştıran işleri ile grafik sanatımıza katkı yapmış sayılabilir. Türkiye’de son yirmi yıl grafik sanatçılarının motif ve usluplaştırmada bireysel tutum ve kavrayışlar ne olursa olsun gelişen ekonomik ve kültürel yaşamın etkilerini vurgulayan boyutlar getirdikleri bir süredir.
Said Maden kitap kapaklarına düzen getirmiştir. Afişlerde Mengü Ertel başarılı çalışmalar yapmıştır. Karagöz motifleriyle stilizozyon oluşturmuş olan Yurdaer Altıntaş, Reha Yalnızak, Bülent Erkmen, Aydın Erkmen, Sadık Karamustafa, Emre Çağatay grafik sanatları alanında araştırma yapan Said Maden gibi birçok sanatçımız yetişmiştir. Karikatüristler: Cemal Nadir Güler, Turhan Selçuk, Ferruh Doğam, Ali Ulvî, Semih Balcıoğlu, Tonguç Yaşar, Tan Oral gibi sanatçılarımız Türkiye’de çağdaş Türk grafik sanatının temellerini atmışlardır.
Özgün Basılı Resim grafik sanatının özünü oluşturur. Türkiye’de özellikle 1962 yıllarından sonra özgün baskıresim sanatı alanında patlama denilebilecek gelişmeler olmuştur. 1982 yılından sonra eski kurumlar fakülteye dönüşmüş yeni fakülteler (İzmir ve Ankara’da) uygulamalı Güzel Sanat Yüksekokulu (Eskişehir) baskıresim atölyeleri açılmıştır. Buradan mezun olan sanatçılarımız birçok ödül almışlardır.
20. yy baskıresiminde bir eser orjinaldir veya değildir. Bu hiçbir zaman kullanılan tekniğin özelliğinden kaynaklanmaz. Sanatçı yaratıcı ise kullandığı teknik ne olursa olsun eseri orjinaldir.
Özgün baskıresim son yıllarda sanat galerilerinde sergilenmektedir.
1970’lerden buyana baskıresim sergilerinde bir artış olmuştur.
Özgün Baskı işleminde: Düşünülmüş, tasarlanmış özgün bir grafik ürünün kalıp yoluyla çoğaltılmasıdır. Bu çoğaltma sanatsal amaçlı işlerde, başka yüksek trajlı işlerde başka yöntemlerle gerçekleştirilmiştir. Sanatsal amaçlı baskılar, az sayıda ve sanatçının baskı sanatçıları çoğalttıkları işlerini tek tek numaralandırarak imzalamaktadır. Kitap dergi, gazete, afiş, broşür gibi işler çok sayıda basılacağı için zamandan kazanmanın yolları aranmış, motor gücünden yararlanılır sistemler geliştirilmiştir.
alıntı:
http://www.restoraturk.com/restorasyon-sanat/resim-ve-heykel-restorasyonu/590-baski-sanati-baski-sanatinin-tarihi.html