Anasayfa
Son Mesajlar
Resim Yükle
Hoşgeldiniz
Ziyaretçi
. Lütfen
giriş yapın
veya
kayıt olun
.
1 Saat
1 Gün
1 Hafta
1 Ay
Her zaman
Kullanıcı adınızı, şifrenizi ve aktif kalma süresini giriniz
Haberler:
2007'den bu yana, Görsel Sanatlar Platformu.
Ana Sayfa
Yardım
Contact
Giriş Yap
Kayıt Ol
Görsel Sanatlar Platformu - GorselSanatlar.org
»
GÖRSEL SANATLAR DİSİPLİNLERİ
»
Görsel Sanatlarda Biçimlendirme
»
TEZHİP SANATI VE ÖRNEKLERİ
« önceki
sonraki »
Yazdır
Sayfa: [
1
]
2
3
4
Aşağı git
Gönderen
Konu: TEZHİP SANATI VE ÖRNEKLERİ (Okunma sayısı 114922 defa)
0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
yoldaş
Yönetim K.Ü
Üstad
İleti: 14.457
Karizma Puanı: 4092
görsel tasarım uzmanı
TEZHİP SANATI VE ÖRNEKLERİ
«
:
05 Ağustos 2010, 12:08:50 »
Bir milleti, diğer kültürlerden ayırt eden en önemli özelliği kültürüdür. Kültür içinde de sanatın ayrı bir yeri vardır. Çünkü kültüre bir anlam ve bir ruh katan sanattır. Türk kültürü içinde yer alan ve varlığı ilk olarak Orta Asya`da tespit edilen tezhip, Arapça`zehep` kökünden gelmekte olup `altınlamak` anlamındadır. Ancak, tezhip, sadece altınla değil, değişik türde ve renkte boyalar kullanılarak da yapılır. Tezhip yapılmış eserlere müzehhep, tezhip yapan sanatkâra erkek ise, `müzehhip`, bayan ise, `müzehhibe` adı verilir.
Tezhip hat ile beraber kullanıldığında yazı daima ön plandadır. Tezhibin asıl gayesi, hattı süslemek, ortaya çıkarmak ve yazının anlamını daha da kuvvetlendirmektir.
Tezhip, tarih içerisinde en eski devirlere kadar uzanan, geleneğe bağlı, klasik sanatlarımızdandır. Özellikle `Kur`an-ı Kerim`e yapıldığı görülmektedir. Türklerin İslâmiyet`i kabul etmelerinin bir sonucu olarak, dine hürmeten dini kitaplara tezhip yapıldığı bilinmektedir. Çünkü `Kur`an` İslâmiyet`i seçen Türkler için çok değerli ve eşsiz bir kitaptır. Şüphesiz bu sebeple, en güzel tezhipler de `Kur`an` tezhipleri olacaktır. Kur`an, diğer ilimlerde olduğu gibi Müslümanlar arasında güzel sanatların da tekâmülünü teşvik etmiştir. Sonraları dini ve din dışı eserlerde tezhip, hat, minyatür, ebru, kat`ı, cilt v.b. gibi sanatların birbiriyle mezcedilmiş olarak karşımıza çıktığını görürüz.
Sanatkârların, aşkla yoğrulmuş ruhları ile hikmet dolu hazinelerinden güzel eserler üretebilmesi büyülü, derin, anlamlı bir sanat dünyasını yansıtır. Sanatın iki unsuru vardır: Birisi sanatkâr, diğeri ise eseridir. Sanatkâr; kâinatı algılamak, kavramak, yorumlamak isteyen, iç ve dış tesirlere karşı gönülden ve fikren açık olan, toplayıcı, birleştirici bir hayat tarzıyla yaşar. Bu sebeple sanatkâr, sanat yoluyla kâinatla tanışıklık kurarak onu bilebilir. Akıl ve duygu sanat alanında birbiriyle kesişir. Kâinatı da hislerinin etkisi ve algıları doğrultusunda soyutlar, stilize eder, form ve renkler yardımıyla güzel bir eser ortaya çıkarmak ister. Düşünebildiği, hissedebildiği ancak, kelimelerle ifade edemediği, ortaya çıkaramadığı yüce aşkını, ince zevkini, hassas ruhunu fırçada yoğunlaştırarak eserine aktarır; renk ve altın kullanarak, güzeli daha da güzelleştirerek, onun değerine değer katar. Kâinatta mevcut olanlara ve olabileceklerine kendi iç dünyasını da katarak yorumlamaya çalışır. Çevresindeki baktığı ve gördüğü her şeyden etkilenir. Etkisinde kaldığı bu fikirler ve hisler altında aradığını bulabilme ümidiyle, etrafındakilerde mana arayıp, bunu ifadeye çalışır.
Düşüncesinde mevcut olan soyut formların, motiflerin görünebilir hale getirilmesini sağlayarak somut bir eser ortaya çıkarır. Ortaya çıkarılan eser, bakan kişide bir heyecan, yüreğinde bir kıpırdanma hissettirirse, sanatkâr amacına ulaşmıştır. Ancak, bu heyecan ve coşku sadece ilk bakıştaki etki olmamalıdır. Esere farklı zamanlarda birçok defalar bakıldığında da ilk etki daima hissedilirse, o eser kalıcı olabilir denilebilir. Sanatkâr ile eseri arasındaki münasebet, aşkın ortaya çıkardığı nadide, anlamlı ve değerli münasebettir.
`Allah güzeldir, güzeli sever` hadis-i şerifinden yola çıkarak sanatkâr daima güzeli aramış ve hâlâ da aramaktadır. Aranılan güzellik, sanatkârın eğitimi, çevresi, kültürel ortamından edindiği birikim ile ortaya çıkarak sanatkârın kişiliğini de ortaya çıkarır. Her sanatkârın özünde tabiilik olmalıdır. Sanatkârlar eserlerinde kendi üsluplarını yansıtırlar. Yapılan eseri mutlaka belli bir sınıflamaya koymak da yanlış olur sanırız. Çünkü sanatkâr eserini şu veya bu üslûpta yapacağım diye temel bir fikirden yola çıkmaz.
Tezhip sanatkârı yazıdaki manayı daha da kuvvetlendirmek için tezyin eder, insanların etkilenmelerini ve düşünmelerini sağlar. Böylece eserine bir anlam da katar, eserini maddilikten çıkararak anlamlı hâle getirir. Ortaya çıkan eser sanatkârın gönlündeki heyecanın, hislerin fırça ile kâğıda geçirilip dile gelmesidir. Eserlerdeki mana idrak edildiğinde, teslimiyet bir kez daha kendini gösterir.
Tezhiplenmiş bir esere uzaktan bakıldığında etkisi azdır. Algılanan sadece formlar ve renklerdir. Ayrıntıya girildiğinde daha ince noktalar fark edilir (Kullanılan motiflerin renk ve tonlamaları, rumî motifinin hurdeleri, işçilik, denge, ahenk v.s).
Sanat eseri sanatkârın iç dünyasını, ruh zenginliğini, inceliğini, zevkini ortaya çıkarır. Uğraştığı sanat doğrultusunda, fırçasını eline aldığında kanaat etmeyi, sabrı, sevgi ve saygıyı v.s dolaylı olarak öğrenerek sanatkâr şahsiyetini olgunlaştırır.
Sanatkâr çirkinden uzaklaşmak güzele ulaşmak ister. Güzel ise eksiksiz, mükemmel, uyumlu, ahenkli, dengeli, ritimli, oranları ve ilişkileri düzgün olan şeyleri ifade eder. Güzelin kendine has bir dili vardır. Bu dille iletişim-etkileşimde bulunur.
İlahi kudretin bahşettiği yeteneklerini manada derinleştirerek gönüllere huzur, saadet, mutluluk nakşeder. Dünyayı, kâinatı çözümlemek, saklı kalmış gizli noktaları aramak, bulmak, ortaya çıkarmak ister. Aranılan şey, gizli sanılan mutlak gerçekliktir. Sanat eseri yoluyla mutlak gerçekliğin sırlarından bazıları keşfedilir. Böylece kâinatın sırlarına ulaşma, evren bütünlüğüne katılma arzusu gerçekleşmiş olur. Sır dünyası ile ilişki kurmak, insan ruhunu da bütünlüğe doğru taşıdığından sanatkâr, bu sırlarla dolu kâinatla, eserlerine ahlâkını da yansıtmış olacaktır.
Tezhip sanatkârları dini ve din dışı eserlerde, sanat ahlâkının bütün özelliklerini kendi benliklerinde hissetmişler ve bunları eserlerine yansıtarak kültürümüze büyük katkılarda bulunmuşlardır.
——————————————————————————————–
Diğer kaynaklar;
Tezhip Sanatı Nedir??
SÜSLEME SANATINDA KULLANILAN TERİMLER:
Desen: Yalnız çizgilerle boyasız olarak yapılan resim.
Motif: Süslemelerde tekrarlanan biçim-öge.
Figür: Resim ve heykelde insan ve hayvan görüntüsü.
Kompozisyon: Bir sanat eserinde kurallara dayalı ve estetik anlamlı düzen kurma.
Üslûp: Bir devrin ya da bir sanatçının kişiliği, bir eserin teknik, renk, kompozisyon biçim ve anlatım bakımından özellikleri.
Üslûplaştırma: Gerçek şekil ve motiflerin karakterini kaybettirmeden basitleştirerek, süslemeyi şematik hale sokmak
Üslûp türleri: Selçuk, Bursa, Edirne, klasik, barok, rokoko, yeni klasik, uyanış gibi bölüm ve karışımlar gösterir. Her uygarlığın kendi adını taşıyan özel ya da karışık üslupları vardır.
SÜSLEME SANATINDA KULLANILAN MOTİFLER:
İslam süsleme sanatlarında figür ve tasvirlere pek yer verilmediğinden, motifler geometrik düzenlemelerle beraber büyük önem kazanmıştır. Yüzyıllar içinde gelişerek çeşitlilik kazanan süsleme elemanı motifleri belli gruplar içinde toplayarak sınıflandırmak, bunları tanımaya kolaylık sağlayacaktır. Bu motifleri üç grupta inceleyebiliriz:
*Bitkisel motifler (naturalist motifler)
*Palmet-lotus
*Çiçekler , yapraklar, ağaçlar
*Soyut Motifler
*Rumi
*Münhanî
*Sembolik motifler
*Bulutlar
*Çintamâni ve üç benek
A.Bitkisel Motifler
(natüralist motifler):
a.Palmetus-Lotüs: Çoğunlukla beraber kullanılan bu iki motiften, Lotus, nilüfer çiçeğinin sadeleştirilmiş şeklidir. Palmet ise, kaynağı Asurlular olarak bilinen bir motiftir. Çok zengin çeşitleri olan bu motifler İslam eserlerinde sade ve zarif görünümleriyle çizilmişlerdir.
b.Çiçekler (Hatai): Gül, gül goncası ve benzer çiceklerin boyuna kesitinin anatomik hatların üslûplaştırılmış görünümleriyle çizilmiş şekline denir. Bazı kitaplarda bu motifin Timur Devleti zamanında Çin Türkistan’ından getirtilerek kullanılmaya başlandığı anlatılırsa da bu doğru değildir. 11. yüzyıl başlarında Karahanlılar Devleti zamanında Çin Türkistanına -”Hatay-Hıtay-Huten” diye adlandırılan ülke- bir sanatçı gönderilip orada “hitay sanatını” öğrenen sanatçı ülkesinde döndüğünde İslam süsleme sanatlarında hatai motifi ile hatai üslubunun temelini atmış olur.
c.Penç: Gül, gül goncası, papatya ve benzer çiçeklerin kuş bakışı görünüşünün stilize edilerek çizilmiş şekilleridir. Çiçekler yapraklarına göre biçimlendirilirler. Pençberk: 5′lik yaprak demektir. 13. ve 14. yüzyıllarda sevilerek kullanılan hatai motifi ile 15. yüzyılda yavaş yavaş diğer narçiçeği, nergis, sümbül gibi çiçeklerin de katılımıyla süsleme sanatında rumilerin ve geometrik düzenlemelerin yerini natüralist düzenlemeler almaya başlar. Özellikle 16. yüzyılda lale çiceğinin tezyini sanatlarda kullanılmaya başlamasıyla yepyeni bir dönemi başlatır.
d.Yapraklar: Süsleme sanatlarında diğer bir özellikte her çiçeğin kendi yaprağıyla kullanılmış olmasıdır. Hiçbir zaman bir gül bir karanfil yaprağıyla birlikte çizilmemiştir. Bu özellikten başka hançer yaprağı adı verilen kavisli iri ve büyük yapraklar kullanılmış ve sadece bu yapraklarla yapılan kompozisyonlar olmuştur. Bu kompozisyonlarda Hayvan figürleri de görülür. 16. yüzyılın bu süsleme tarzı “saz üslubu” diye adlandırılır.
e.Ağaçlar: Süsleme sanatında daha çok ölümü ve cenneti sembolize eden ağaçlar kullanılmıştır. Selvi (Servi) ölümü ve aynı zamanda halk arasında ince ve uzun boylu sevgiliyi de sembolize eder. Nar ağacı ise cenneti temsil ettiği için severek kullanılmıştır.
B.Soyut Motifler:
B.a.Rumî: Sözlük anlamı Anadolu’ya ait demektir. Orta Asya kökenli olan motifin ilk yaygın kullanımı Selçuklu Devleti zamanında olduğu için “Selçukî” adını verenler de vardır. 16. yüzyılda çok çeşitli yorumları çizilmiş olan bu motif, şekline ve kompozisyonlarda kullanılış biçimine göre iki türlüdür.
1. Çizilişine göre:
a) Sade Rumî: Buna dini Rumî de denir. En basit şekliyle çizilmiş Rumî örneğidir.
b)Dendanlı Rumî: Sade Rumî sınır çzgisinin iç kısmında münhani örneklerle süslenmiş rumi örneğidir.
c)Kanatlı Rumî: Rumî motifinin iki kola ayrılarak çizilmiş şeklidir.
d)Sarılma Rumî: Buna *sansür*ide Rumî de denir. Kendi içinde sarılma ve bükülme anlamında Farsça bir terimdir. Rumî motifinin üzerine çıkma yaparak sarılmış rumi örneğidir.
e)Sencide Rumî: Ölçülü iki taraflı çizilen Rumî çeşidi anlamında Farsça bir terimdir. Sanki iki Rumî sırt kısmında birleştirilmiş gibidir.
f)İşlemeli Rumî: Büyük bir Rumî motifinin iç kısmında hatai grubu motifler yer alır.
RUMİ MOTİFİN ÇEŞİTLERİ
2. Kompozisyondaki kullanımına göre:
a)Ayrılma Rumî: Bir kompozisyonda deseni paftalara ayırarak, kompozisyonda daha uygun bir görünüm sağlamaya ayrılma rumi denir. Bu bölümde zemin, uygun şekilde farklı renkte boyanır. Bu görevi hemen her çeşit rumi motifi yapar.
b)Tepelik Rumî: Kompozisyonlarda sonlandırıcı veya sınırlayıcı görev yaparlar. Bazen tığ şeklinde de kullanılırlar. Simetrik düzenleme uygulanır.
c)Ortabağ Rumî: Rumî kompozisyonunun çiziminde rumilerin saplarının bir noktada birleşip tekrar o noktadan ikiye ayrılmalarında, birleşme noktasına konan rumili düzenlemeye ortabağ rumi denir.
d) Salyangoz: Salyangoz diye adlandırılan küçük rumi tarzındaki kıvrımlar simetrik dörtlü hattın çakışma noktasında kullanılır. Bağlayıcı bir özellik taşır.
e)Üç-iplik Rumî: Birbiri içinden geçen üç hat üzerinde rumilerin aynı yönde dizilerek meydana getirdiği zarif bir rumi örgüsüdür. Bordürlerde kompozisyonları sınırlayıcı olarak kullanılır.
B.b.Münhani : Eğri, çizilmiş anlamındadır. 11. ve 15. yüzyıl’larda yazma eserlerin hemen her bölümünde kullanılmıştır. Bazen bordür şeklinde ya da müstakil olarak çizilmiştir. Rumîlerden farklı bir çizim özelliğine sahiptirler. Kompozisyonların hazırlanışında bir hat üzerinde değil, birbirine bitişik olarak çizilir ve açıktan koyuya doğru kademeli bir şekilde boyanır.
C.Sembolik Motifler:
Bunlar da iki gruptur:
C.a.Bulutlar: Süsleme sanatlarında kullanılan bulutlar, doğanın bir elemanı olma fikriyle değerlendirilip kullanılmışlardır. Bulutlar kendi hatlarını devam ederek çizilirler ve başka motiflerle karışmazlar. Çizim şekillerine ve kullanım özelliklerine göre rumiler gibi isim alırlar
1. Çizimdeki özelliklerine göre:
a)Serbest bulut: Kompozisyonlara serbest şekilde çizilerek yerleştirilirler.
b)Yağma bulut: Bulut şekillerinin daha kesif olarak bir arada çizilmeleridir. Serbet olarakta yerleştirilirler.
2. Kompozisyondaki durumuna göre:
a)Nokta bulut: Yağma şeklinde çizilirler. Nokta bulut denmesinin nedeni, desende motiflerin yer alacağı dalların çıkış noktasını teşkil ederler.
b)Ayırma bulut: Ayırma rumilerin kullanılmadığı yerde aynı görevi yapacak şekilde kullanılırlar. Renk ayırımına yardımcı olmaları nedeniyle deseni monotonluktan kurtarıp, daha ahenkli görünmesini sağlarlar.
c)Ortabağ bulut: Çardaklı ve çember diye de isimlendirilen bulut motifi. Çiçeklerin saplarını bağlamada, bazen de iki bulut arasında bağlantıyı sağlamada kullanılırlar.
d)Tepelik bulut: Kompozisyonların sınırlandırılmasında kullanılırlar. Desenlerin bitişini belirlir.
e)Hurde bulut: Bu düzenlemede rumilerden farklı olarak kendi bünyelerinde değil, yaprak veya hatai çiçeğiyle beraber kullanılarak değerlendirilirler.
C.b.Çintamâni : Genellikle üç benekle birlikte kullanılan çintamâni, bulut ve hatai motifleri gibi Orta Asya kaynaklıdır. Yanyana uzanan iki dalgalı şekil kaplan ve pars postunu hatırlatır. Biri üstte ikisi altta üç benekten oluşan düzenleme dekoratif anlamda süsleyici olarak kullanılmıştır. Bazen beneklerin içine tek tarafa daha yakın çizilen daireler onların hilal şeklini almalarını sağlar. Timur devleti dönemine ait sikkelerde görülen bu üç beneğe “Timucin” adı verilir. Türk bezeme sanatında ise gücün ve saltanatın sembolü olarak kullanılmıştır. Bazen üç beneğin bir arada kullanıldığı örnekler olduğu gibi bazen de her iki motif ayrı ayrı kullanılmıştır.
Alıntı :
http://www.kaybolansanatlar.com/?cat=86
Kayıtlı
yoldaş
Yönetim K.Ü
Üstad
İleti: 14.457
Karizma Puanı: 4092
görsel tasarım uzmanı
Ynt: TEZHİP SANATI VE ÖRNEKLERİ
«
Yanıtla #1 :
05 Ağustos 2010, 12:16:21 »
Kayıtlı
yoldaş
Yönetim K.Ü
Üstad
İleti: 14.457
Karizma Puanı: 4092
görsel tasarım uzmanı
Ynt: TEZHİP SANATI VE ÖRNEKLERİ
«
Yanıtla #2 :
05 Ağustos 2010, 12:20:32 »
Kayıtlı
yoldaş
Yönetim K.Ü
Üstad
İleti: 14.457
Karizma Puanı: 4092
görsel tasarım uzmanı
Ynt: TEZHİP SANATI VE ÖRNEKLERİ
«
Yanıtla #3 :
05 Ağustos 2010, 12:22:13 »
Kayıtlı
yoldaş
Yönetim K.Ü
Üstad
İleti: 14.457
Karizma Puanı: 4092
görsel tasarım uzmanı
Ynt: TEZHİP SANATI VE ÖRNEKLERİ
«
Yanıtla #4 :
05 Ağustos 2010, 12:23:46 »
Kayıtlı
yoldaş
Yönetim K.Ü
Üstad
İleti: 14.457
Karizma Puanı: 4092
görsel tasarım uzmanı
Ynt: TEZHİP SANATI VE ÖRNEKLERİ
«
Yanıtla #5 :
05 Ağustos 2010, 12:25:37 »
Kayıtlı
yoldaş
Yönetim K.Ü
Üstad
İleti: 14.457
Karizma Puanı: 4092
görsel tasarım uzmanı
Ynt: TEZHİP SANATI VE ÖRNEKLERİ
«
Yanıtla #6 :
05 Ağustos 2010, 12:26:33 »
Kayıtlı
yoldaş
Yönetim K.Ü
Üstad
İleti: 14.457
Karizma Puanı: 4092
görsel tasarım uzmanı
Ynt: TEZHİP SANATI VE ÖRNEKLERİ
«
Yanıtla #7 :
05 Ağustos 2010, 12:27:48 »
Kayıtlı
yoldaş
Yönetim K.Ü
Üstad
İleti: 14.457
Karizma Puanı: 4092
görsel tasarım uzmanı
Ynt: TEZHİP SANATI VE ÖRNEKLERİ
«
Yanıtla #8 :
05 Ağustos 2010, 12:28:44 »
Kayıtlı
yoldaş
Yönetim K.Ü
Üstad
İleti: 14.457
Karizma Puanı: 4092
görsel tasarım uzmanı
Ynt: TEZHİP SANATI VE ÖRNEKLERİ
«
Yanıtla #9 :
05 Ağustos 2010, 12:29:37 »
Kayıtlı
Yazdır
Sayfa: [
1
]
2
3
4
Yukarı git
« önceki
sonraki »
Görsel Sanatlar Platformu - GorselSanatlar.org
»
GÖRSEL SANATLAR DİSİPLİNLERİ
»
Görsel Sanatlarda Biçimlendirme
»
TEZHİP SANATI VE ÖRNEKLERİ