Uyuyan Venüs (ayrıca Dresden Venüsü olarak bilinir), İtalyan Rönesans dönemi ressamı Giorgione'nin nü tablosu. Tablonun, Giorgione'nin 1510'daki vefatından sonra bir diğer rönesans ressamı olan Titian tarafından tamamlandığına inanılır. Bu iddia ilk kez Vasari tarafından ortaya atıldı. Resim şu anda Almanya'nın Dresden kentindeki Gemäldegalerie'de sergilenmektedir.
Giorgione'nin son çalışmalarından biri olan tabloda arka plandaki tepelerin önünde çıplak bir kadın resmedildi. Giorgione, bu eserinde arka plandaki detaylara büyük önem verdi. Tabloda çıplak bir kadının resmedilmesi sanattaki değişimin işaretlerinden biri olarak kabul edilirken bazı ototeriteler tarafından ise Modern sanat'ın başlangıç noktalarından biri olarak kabul edildi. Giorgione'nin ölümü sebebiyle tam olarak bitirilememiş olan tablo, ileride bu tabloya benzer Urbino Venüsü isimli başka bir tablo da çizen ressam Titian tarafından tamamlandı.
Venüs'ün tek eli başının arkasında, diğer eli cinsel organını kapatmış pozu erotik göndermeler içeriyordu. O güne kadar genelde sıcak tonların kullanıldığı çarşaflarda, Giorgione gümüş gibi daha soğuk bir tonu tercih etti. Bu yüzden de Titian ve Velázquez'in benzer eserlerine göre daha sert bir etki oluşturdu. Arka plandaki manzaranın kadının kıvrımları ile uyum içerisinde tasvir edilmiş olması Venüs'ün vücudunun doğadan bir parça gibi algılanmasına sebep oldu.
Figürün pozu, Hypnerotomachia Poliphili için 1499 yılında yapılan gravür çizimlerden birini anımsatmaktadır. Fakat, Uyuyan Venüs'ün boyutlarında ana konusu çıplak kadın olan bir çalışma daha önce batı sanatında görülmemişti. Sadece, Giorgione'nin dönemdaşı Giovanni Battista Palumba'nın gravürlerinde bu çapta örneklere rastlanır. Her ne kadar eski ustaların çalışmalarında birçok nü figür olsa da, Giorgione, bu tablosunda en çok Botticelli'nin Venüs'ün Doğuşu ve Primavera isimli eserlerinden esinlenmiştir. Giorgione'nin doğaya ve güzelliğe olan düşünsel yaklaşımının yoğun bir şekilde hissedildiği bu tablo Ingres ve Rubens gibi ressamlara da ilham kaynağı oldu. Manet, Olympia isimli tablosunu yaparken hem Giorgione'nin Uyuyan Venüs'ünden hem de Titian'nın Urbino Venüsü'nden etkilendi.
Stanley Freedberg'in rönesans sanatı ile ilgili yazısında tabloyu methetmek için alışılageldik analitik tarzından saptığı görülür: "Varoluşun şekli, ideal varolmanın durağan ve ağır bir uyum içerisinde şekillenmesinin tasviridir. Bu hissi varoluş, tüm duyguları saflaştırdığı gibi bütün arzuları da canlandırmıştır; Venüs, aşk yapma eylemini değil, onun hatırasını temsil etmektedir. Giorgione'nin düşlerinin mükemmel bir şekilde somutlaşması, Venüs'ün, ressamın kendisini hayal etmesini hayal etmesidir."
Alıntı:
http://tr.wikipedia.org