Gönderen Konu: Seramik Yüzeylerde Kaligrafinin Dokusal İzleri  (Okunma sayısı 8929 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı lüƃǝşʎɐ

  • Ayşe+:)
  • Yönetim K.Ü
  • Uzman
  • *
  • İleti: 3.608
  • Karizma Puanı: 1293
Seramik Yüzeylerde Kaligrafinin Dokusal İzleri
« : 30 Kasım 2008, 02:11:07 »



Seramik Yüzeylerde Kaligrafinin Dokusal İzleri


Yard. Doç. Enver Güner
Akdeniz Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Seramik ve Cam Bölümü, Antalya


İnsan toplumsal çevresi ve doğayla olan bütün ilişkilerinde kaotik (düzensiz) geçmişin huzursuz anlamını taşır.  İnsanda yazarak ve biçim vererek gerçekleşen düzen yeteneği ise bir kurtuluş ve sükûn isteğini dile getirir. İnsanın her zaman yeni ifade biçimlerine başvurmasının nedeni budur.Çünkü insan ve çevre ile ilişkilerin sonucunda olup bitmiş bir düzeni gerçekleştirmekle kalmaz, bir yenilenme ve değişme süreci içine girer. Bu yüzden biçim bir defada yazılıp bitirilmiş ve edebi bir dogma gibi kabul edilmiş bir olgu değildir.

Biçimsel yaratışların gerçek özgürlüğü bir başına buyruk olup gitme değil, gündelik hayatın getirdiği zorunluluklardan ayrılmadan, uyarıcı, aydınlatıcı kişiliği geliştirmektedir. Sınırlı ve olanakları değişmiş olabilir, biçim yaratışlarında asli değerleri ortaya koymak tarih boyunca bir dıştan içe yöneliştir. Biçim dünyasının kendini bağımsızlaştırma süreci dediğimiz şey de, insanın kendi ruhsal yapısındaki derin ayrıntıları, kısaca iç dünyasını keşfedip açıklamasına benzer.

İnsan ruhunun kendini ifade etme şekli başlangıçta içtepinin ürünleri olan resmin diliyle olmuştur. Günümüz insanını dehşete düşürecek derecede doğru ve gerçekçi gözlemler yapan mağara insanı, toplu olarak yaşadıkları mağaraların duvarına büyüsel bir fonksiyonu yerine getirmek amacıyla ilk defa resim dilini İ.Ö. 40.000–30.000 yıllarında gerçekleştirdi.

Yazı yazma isteği de gene soyutlayıcı yeteneğin bir sonucu olarak ortaya çıktı. Bu çağlarda basit
geometrik biçimler, zig-zag, svastikalar (gamalı haç biçimleri) spiraller, gündelik seramik eşya ve
benzerlerinin üzerlerinde ve aynı zamanda ruhsal bir ifade düzeninin taşıyıcısı olarak da yerlerini
almaya koyuldular. İnsanın düzen ihtiyacını resim diliyle gerçekleştirmesinde ya doğaya bağlı kalan, ya da üsluplaştırma niteliği taşıyan eğilimler geçerli olur. Gerçi insanda, ona yazının keşfini de sağlayan soyutlayıcı yetenek daha geç gelişmiştir, ama bazı insan toplulukları uygarlık düzeyinin ileri aşamalarında da doğaya sıkı sıkıya başlı bir biçim anlayışını amaç ve ideal edinmişlerdir.

Ancak dünyanın çeşitli yerlerinde insanın farklı diller konuşması, düşüncelerini bir takım sembollerle somutlaştırması gibi görsel biçimlerde ifade etmesinin de farklı yolları vardır.

 Klasik Yunan hümanizmasının dar ve akılcı sınırlarından kurtulup evrenselleşmeye bütün insanlığı özel değerleriyle kavramaya çalışan bilimsel düşünce, insanın derin psikolojik davranışlarındaki ayrımları da keşfe yönelmiştir.

Toplumdan topluma farklılık gösteren görsel ve sözel ifade biçimi yukarıda değinilen zaman ve mekân ilişkisiyle ilintili olup, göreceli olarak değişen insan psikolojisinin doğal bir sonucu olarak doğayı farklı soyutlama ve farklı ifade etme biçiminden kaynaklanıyor. İnsan, içinde yaşadığı, böylece temel yapısının belirlendiği özel şartlarda, kendi psikolojik ve toplumsal ihtiyaçlarını karşılayan bir biçim arama iradesini gerçekleştirebilmiş olmasıdır.

İnsan resim yoluyla ifade etme içtepisinin bir diğer yönü de gerçek ifade şeklinin geometrik şekilcilikte iç huzuru ve dengeyi bulmak ve iç dinginliğe erişmektir.

Soruna biçim yaratma iradesinin farklılıkları açısından bakmak zorunluluğu vardır. Yani her yerde insanın resim diline başvurmasının yolları aynıdır. Geçmişin kendi görsel biçimlerin diliyle belgeleyerek gelece¤e aktarması yazılı belgeler çeşidinden bir zorunluluktur. İnsanın çizi ve renk diline başvurması bilinç verilerini yazı biçimlerine dökmesine benzer. En eski yazı çeşitleri “Piktogram” denilen resim unsurlarından oluşur. [Resim 1]



Eski Mısır uygarlığının kullandığı “Hiyeroglif” adı verilen yazı bunun bir örneğidir. Yazı işaretleriyle resim dili arasındaki ilintiler en çok bu yazı örneklerinde belirgindir. Bu piktogramların bileşimlerinden daha karmaşık anlamlar› olan “İdeogramlar” (düşünce, ide sembolleri) meydana gelmiştir.

Hindistan’ın eski uygarlıklarında bu yazı çeşidinin de piktogramlardan oluştuğu ve bu yazıdaki çizgi üslubunun, diğer bölgelerde de olduğu gibi Hint resim çizgisini oluşturduğu görülmüştür. Bu bakımdan Piktogram sorunu doğrudan doğruya resim üslubunu ilgilendirir. Mısır hiyeroglif yazısının kapalı, donuk ve düşünceyi tutsaklaştıran bir şema duyarlılığına bağlı olduğu söylenir.

Açık bir şema duygusuyla kıvrak bir çizgi üslubunu birleştiren Arap yazısı ise düşüncenin enginliğine sınır tanımayan bir yazı olarak nitelenir. Arap yazısı; soyut çizgisel oluşumları itibariyle İslam dünyasındaki “Resim yasağı” sorununa da uygun düşler. Ama Arap yazısı, dünyevi halk esprisinde resimleşmek olanağı bulmuştur. Soyut yazı desenleri halinde kaldığı zamanlarda bile kendi kendine yeten, aslileşmiş bir plastik dil olarak salt bir yazı olmanın ötesinde resimsel bir anlam da bulmuştur.

Arap Yazı Sanatı

 İslam sanatları biçimlenmeye başladığı her zaman ve mekânda hatta her kültürde plastik yapı imkânlarıyla dikkat çekmiş, kabul görmüştür. İslam hat sanatının geniş bir coğrafi alanda farklı ve zengin kültürler içinde varlığını devam ettirmesi şüphesiz, tek başına öteki yazılarda bulunmayan zengin diliyle yakından ilgilidir.

 Hattat harfi resmeder, onun mutlak formuna yaklaşmaya çalışır. Dış dünyaya ait bilinen bir nesneyi değil, dış dünyada var olmayan harfleri ve harfler arasındaki ilişkiyi düşünür. Harf sanatı hem zengin plasitesi hem de mantıksal içeriğiyle hala cazibesini yitirmemiştir. Hattat dünyanın görünen arka planını, onları görünür bulan evrensel değişmeyen yasaları ifade etmeye çalışır. Nurullah Berk bu konuda şöyle söylemektedir, ”Yazıyı mimarlık, heykel ya da resim sanatı gibiele almak estetik yönden incelemek gerekir.” İslam yazısı sadece batı yazısı gibi bir yazı değildir,
resimdir, şekildir, biçimdir, hatta müziktir.

Hat sanatının görsel düzenleme elemanları nokta, çizgi, leke, mekân, boşluk, renk, biçim, doku gibi bu elemanlar plastik bir tasarım da olduğu kadar hat sanatının da yapı taşlarıdır. Nokta aslında soyut bir kavramdır, devinerek çizgiyi, çizgi devinerek yüzeyi, yüzey devinerek nesneyi meydana getirir.

 Nokta yan yana veya üst üste gelerek deseni meydana getirmesinin yanında leke tesiri, boşluk doldurma, denge, süsleme ve biçimleri aynı harflerin birbirinden ayırt edilmesi gibi görevleri de vardır. Her yazı türünün anatomik yapısının kurulmasında, boşluk-doluluk, dikey-yatay, düzenlemelerinde nokta parça olarak kullanılmaktadır.

Yatay ve dikey desen istiflerinde, başka yazılarda olmayan bir kontrpuan ve üst üste bindirme
anlayışıyla zenginleşir. Yüzey daha da anlam kazanır. O zaman bu yatay ve dikey desenin
diyalogu Piet Mondrian, (1872–1944) ve Theo Van Doesburg’da (1883–1931) görüldü¤ü gibi desenle musikinin sentezini icra ederler.

 İslam kaligrafisi, biçim bakımından, bir sanat eserinde olması gereken birlik, değişiklik, egemenlik, ritim gibi plastik düzenleme ilkelerine çok uygundur. İnsanda görsel biçimler yaratma ve yazı yazma zorunluluğunun bütün yönelişleri hayatı düzenli bir biçimde sürdürme isteğinin ipuçlarını taşır. Resimde düzen birliği daima insanı hoşnut
kılan bir başarıdır. (Resim 2)


Akıcı çizgisel ifade: Düşüncesinin çoğunu boyutlu ifade olarak çizgiye adayan ve tiplerini ve Fonksiyonlarını en dikkatli şekilde süsleyen artistik kültür Çincedir. Japonca Çin metotlarını
kendilerine uydurup geliştirmiştir. Böylece Uzakdoğulu taslak ressamları esnek Çin fırçasını kullanarak olağanüstü çeşitlilikte vuruş-formları ve vuruş-kaliteleri yaratmayı başarmışlardır. Kaligrafinin alışılmış uygulanışı Çinceyi okuyup yazmayı öğrenen insanlarda çizgilerin olası çeşitliliğinin canlı bir duygusunu oluşturmuştur. Birinci sınıf Çinli veya Japon ressam, Avrupalı bir ressamın kapasitesinin yetmeyeceği kadar belli bir türün anlamlı genişletilmiş hatlarının uzun
sıralarını oluşturabilir (Elbette bu diğer artistik kaynaklardan ödün vermesini gerektirir). Böylesine genişletilmiş çizgisel sıraları oluşturma yeteneği, Uzakdoğu’da üstün sanatçının bir belirtisi olarak bilinmektedir, aynı zamanda, bu uzun süreli yoğunlaşma için yoğun bir disiplin kapasitesi de gerekmektedir. Uzakdoğu antolojisi gerçeği, eşsiz hareketlerin ve hiçbir zaman tekrarlanmayan değişikliklerin üstün ve sonsuz süreci olarak algılar. Çince özellikle fiil formları
açısından zengin bir dildir. Normal Çin kaligrafi eğitimi büyük ölçüde değişik eğimde hatlar yaratma yeteneğini geliştirir.

İleri derecede bir çizimde en önemli faktör, aracın kullanılışıdır. Avrupalıların çoğu, sanatçılar da dâhil olmak üzere, dirsek ve ellerini destekli bir yüzeye dayayarak yazmak gibi bir alışkanlık kazanmıştır. Bir öğrencinin öğrenmek zorunda olduğu ilk şey de bundan başka bir şey değildir. Hatta bunu küçük parmağının desteği olmadan yapması da zordur. Aynen kopya ve mekanik doğruluk endişesi bunu zorunluymuş gibi gösterebilir, fakat bu tür yapılan çizimler, doğru
çizimler değildir. Tamamen formlaştırılmış kinetik etkiler (Dürtüler) ancak her ikisi de her türlü engelden uzak olan kola ve oradan da ele aktarılabilir. Çinliler bunu fark ettiler ve hem Çinli hem Japon sanatçılar fırçalarını sürekli olarak yukarıya doğru tutarak yazdılar ve çizdiler. Bunu yaparken de işaret parmağının desteğine çok az ihtiyaç duydular. Çinliler bunun sebebini değişmeceli olarak şöyle açıkladılar: Onlar kozmik hareketten esinlenen bir sanatçının  kehanetinin, sırrının sadece tıkanık olmayan açık bir kanaldan akabileceğine inanmışlardır. Elin böyle özgür oluşu, yukarıda bahsedilen düşüncenin, yönelimsel alışkanlıklarını bertaraf etmeyecektir. Ancak desen sanatçısına hem buluş hem de uygulamada, mevcut yapabileceklerinin dışında bir özgürlük sağlamaktadır. (Resim 3)

















alıntı adresi:http://enverguner.com


Çevrimdışı ali bali

  • ...
  • Onursal
  • Çalışkan
  • *
  • İleti: 893
  • Karizma Puanı: 373
  • ...
Ynt: Seramik Yüzeylerde Kaligrafinin Dokusal İzleri
« Yanıtla #1 : 30 Kasım 2008, 02:20:12 »
Bilgilendirme için teşekkürler... Ayşegül...;)+1
Ne olduysa ondan sonra oldu...

astalavista

  • Ziyaretçi
Ynt: Seramik Yüzeylerde Kaligrafinin Dokusal İzleri
« Yanıtla #2 : 30 Kasım 2008, 04:49:12 »
Enver Güner'le aynı atölyedeydim üniversitede. Asistandı o zamanlar, Tayland'lı bir eşi vardı, telefonda fransızca konuşurdu eşiyle, tabii fransızca bilen en yakın arkadaşım bize çevirileri yapardı hemen =))
+1

Çevrimdışı Fîģũ®âtĩƒ

  • :)
  • Yönetim K.Ü
  • Sanat Kurdu
  • *
  • İleti: 5.203
  • Karizma Puanı: 1637
Ynt: Seramik Yüzeylerde Kaligrafinin Dokusal İzleri
« Yanıtla #3 : 30 Kasım 2008, 11:27:51 »
teşekkürler paylaşım için canım :) +1

Çevrimdışı lüƃǝşʎɐ

  • Ayşe+:)
  • Yönetim K.Ü
  • Uzman
  • *
  • İleti: 3.608
  • Karizma Puanı: 1293
Ynt: Seramik Yüzeylerde Kaligrafinin Dokusal İzleri
« Yanıtla #4 : 30 Kasım 2008, 13:08:34 »
ali öğretmenim, Aslıcım ve halecim çok teşekkürler . 340a

Çevrimdışı ...:::£sra:::...

  • Yönetim K.Ü
  • Sanat Kurdu
  • *
  • İleti: 7.764
  • Karizma Puanı: 2742
Ynt: Seramik Yüzeylerde Kaligrafinin Dokusal İzleri
« Yanıtla #5 : 06 Aralık 2008, 23:19:19 »
değişik olmuşlar bilgilendirme içinde teşekkürler ayşegülüm +1
çok çalışmak zamanı

Çevrimdışı yoldaş

  • Yönetim K.Ü
  • Üstad
  • *
  • İleti: 14.457
  • Karizma Puanı: 4092
  • görsel tasarım uzmanı
Ynt: Seramik Yüzeylerde Kaligrafinin Dokusal İzleri
« Yanıtla #6 : 06 Haziran 2010, 12:12:20 »
seramik yüzey üzerine güzel işlenmiş doğrusu

paylaşım için teşekkkürler