Resim ve matematiği birleştiren eserleriyle tanınan Maurits Cornelis Escher (1898-1971) Hollanda'da doğdu. Babasının mimarlık kariyerini sürdürmek üzere ailesinin isteği doğrultusunda Haarlem'deki Mimarlık ve Dekoratif Sanatlar Okulu'nda bir süre mimarlık eğitimi gördükten sonra, 1919-1922 yılları arasında öğretmenlerinin de etkisiyle grafik sanatlara yöneldi. Mezun olduğu yıl yaptığı Italya gezisinden sonra Roma'ya yerleşti ve 1935'e kadar çalışmalarını burada sürdürdü. Italya'da faşizmin yayılması üzerine 1941'de önce Isviçre'ye geçti ve sonra ülkesine döndü
1937'den önceki yapıtlarında gerçeği titizlikle yansıtma çabaları egemenken, 1936'daki Ispanya gezisinde Elhambra Sarayı ve Kurtuba Camisi duvar çinilerinden etkilenerek olgun üslubunu geliştirmeye başladı.. Kuş, balık gibi figürlerininin yinelenerek deseni oluşturduğu yapıtlarında, dış çizgi, biçimi zeminden ayıran bir öge olmaktan çıkmakta, yer yer zemini de biçime dönüştürebilmektedir. "Reptiles" adlı yapıtında, kağıt üstünde yer alan zemin ve biçimin birbirine geçtiği iki boyutlu soyut çizim, metamorfoz ve yineleme yoluyla üç boyutlu somut figürlere dönüşmektedir.
Sürrealist nitelikler de çağrıştıran 1944'den sonraki yapıtlarında, göz yanıltıcı perspektifle mekansal yapıya şaşırtıcı bir üç boyutluluk kazandırmıştır.
Önceleri kimsenin pek de tanımadığı Escher, 1956 yılındaki sergisinin Time Dergisi'nde yer almasıyla dünya çapında ün kazanmıştır.
Temel düzeyin dışında formal bir matematik eğitimi almamasına karşın, eserlerinde yer alan olanaksız nesneler, uzaysal yanılsama ve tekrarlanan geometrik şekiller (teşellations) matematikçiler tarafından büyük ilgi gördü. Işin ilginç yanı ise Escher kendisini ne sanatçı, ne de matematikçi olarak görmüştür.
Escher'in çalışmalarının bir kısmı matematikte "uzay mantığı" olarak adlandırabileceğimiz alana girmektedir. Fiziksel nesneler arasındaki uzaysal ilişkiyi bilerek bozduğu çizimleri, bazen optik yanılsama olarak da adlandırılan görsel paradoksa neden olmaktadır.
Escher, uzayın geometrisinin onun mantığını belirlediğini, benzer şekilde uzayın mantığının da onun geometrisini belirlediğini anlamıştı. Bazı eserlerinde içbükey ve dışbükey nesneler üzerindeki ışık ve gölgelerle oynayarak optik yanılsama yaratmıştır.
Escher'in üzerinde önemle durduğu diğer bir konu ise perspektiftir. Rönesans zamanında ortaya çıkan ve günümüzde projektif geometri adı verilen matematik alanının başlangıcını oluşturan perspektif kurallarına göre herhangi bir perspektif çizimde, gözler için sonsuzdaki noktalara karşılık gelen kaçış noktaları bulunur. Escher, bazı çizimlerinde alışılmışın dışında kaçış noktaları kullanarak paradokslar yaratmıştır. Beş ayrı kaçış noktası kullandığı "High and Down"da, resmin üst yarısında yukarıdan bakılıyormuş gibi gördüğümüz sahne, resmin alt yarısında aşağıdan bakılıyormuş gibi görülmektedir.
Escher' in görsel yanılsama yaratırken kullandığı yöntemlerden bir diğeri ise, beynin iki boyutlu görüntüdeki görsel ipuçlarından oluşturduğu üç boyutlu nesneler üzerindeki ısrarcı varsayımlarıdır. "Belvedere" adlı eserinde, ünlü matematikçi Roger Penrose'un 1958'de yayınlanan görsel yanılsama konulu makalesinde açıkladığı "olanaksız üçgen"inden esinlenmiştir. Görsel ipuçları gözetleme kulesindeki sütunları hem önde, hem arkada gibi algılamamıza sebep olmaktadır. Önde oturan adam elinde "olanaksız bir nesne" tutmaktadır.
Escher, "Waterfall"da iki Penrose üçgeni kullanarak "olanaksız durum" yaratmıştır. şelaledeki, su aşağıdaki arktan yukarı akıp, tekrar tekrar dökülebilmektedir
alıntıdır.
[eklenti yönetici tarafından silindi]