Gönderen Konu: Dijital teknolojinin olanaklarıyla sanatın dili zenginleşiyor  (Okunma sayısı 2302 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı yoldaş

  • Yönetim K.Ü
  • Üstad
  • *
  • İleti: 14.457
  • Karizma Puanı: 4092
  • görsel tasarım uzmanı


Dijital teknolojinin olanaklarıyla sanatın dili zenginleşiyor – Yasemin Bay / ARTAM Global Art & Design — Şubat-Mart 2012

   

Dijital teknolojinin olanaklarıyla sanatın dili zenginleşiyor – Yasemin Bay

Ahu Antmen bir yazısında şöyle bir tespitte bulunmuştu vaktiyle:  ”Bugünün sanatçısının ‘masaüstü’ birtakım ikonlarla dolu, programlar, dosyalar, dijital görüntülerle.” Son derece yerinde bir tespit olduğu malumun ilamı. Artık sanatçılar dijital dünyalarda yol alırken, ürettikleri eserler de sanatın birçok dilini, pratiğini içeriyor. Günümüz sanatçıları dijital teknolojinin olanaklarıyla dilini zenginleştiriyor; kimisi bunu yaparken de bir yanıyla geleneksel olana da yaslanıyor. Dijital ortamda ürettikleri eserleri, kimileri tuvale, kimileri fotoğrafa aktarıyor. Çizgiler silikleşiyor; tüm üretim araçları iç içe geçiyor. Günümüz sanatında dijital ortamdan hareketle yol alan, teknolojinin yeniliklerinden de beslenen pek çok önemli isim var. Biz, dijital ortamda ürettikleri eserleri tuvale, fotoğrafa ‘başarıyla’ aktaran sanatçıları ‘kendi sözleriyle’ mercek altına alalım istedik. Onları, çalışma yöntemlerini ve dijital dünya ile ilgili görüşlerini bir araya getirdik.

(diğer sanatçıların işlerini de kapsayan makalenin bütününden sadece aşağıdaki bölüm alıntılanmıştır) – Yasemin Bay ve ARTAM Global Art’a teşekkürlerimle…

MURAT GERMEN

Murat Germen’i bizler ilk olarak mimari fotoğraflarıyla tanıdık. Mimarlık eğitimi alan sanatçı bu alanı fotoğraf ile birleştirip ortaya kendi bakış açısını koyuyordu. Dijital fotoğraf alanının öncülerinden biri olan sanatçı bir süredir ise özellikle şehre yöneltiyor objektifini. İstanbul Modern’de gerçekleşen “Çağdaş Fotoğraf Serileri”ni Orhan Cem Çetin ile birlikte yöneten Murat Germen, fotoğrafa yeni bir estetik katan çalışmalara imza atıyor. Özellikle mutasyon ve metamorfoz kelimelerinden türettiği “Muta-morfoz” başlıklı serisinde şehrin farklı yüzünü sunuyor. Şehrin sıkıştırılmış halini, çarpıklığını, teknolojik imkanlarla sunarken, bizlere dijital dilin ne kadar bambaşka imajlar sunabileceğini gösteriyor.

Uzunca bir süredir analog araç ve yöntemlerle çalışmadığını belirten Germen “Sayısal imge üretim ve işlem süreçleri hakkında 1980′lerin sonundan zamanımıza kadar yavaş yavaş gelişme göstermiş yoğun bir tecrübem var” diyor ve ekliyor: “Dijital fotoğraf Türkiye’de çok ciddiye alınmadığı dönemlerde, süreç hakkında birçok yazı kaleme alıp avantajlarına dair bilinç oluşturmaya çalıştım. Şimdilerde ise sayısal süreç ve yöntemleri; estetik, akademik ve kavramsal boyutlarda ilgimi çeken, beni heyecanlandıran konuların aktarımında bir görselleştirme aracı olarak kullanıyorum. Çeşitli fikirleri biriktirdiğim bir klasörüm var: yeni bir seriye başlama heyecanı belirdiğinde, belli bir fikrin ne derece kayda değer olabileceğini tarttıktan sonra, o seri için gerekli görselleştirme tarzını belirliyorum ve buna göre gerekli sayısal üretim biçimini seçiyorum.”

Sanatçı gün geçtikçe değişen, çeşitlenen araç ve yöntemleri yakından takip etmeyi önemsiyor. Öte yandan tüm bu araç ve yöntemler üzerindeki hâkimiyeti de su götürmez bir gerçek. Germen; yeni bir dil, estetik, fikir, içerik üretmenin artık o kadar da kolay olmadığına değiniyor- “Sanatta algıyı değiştirebilen, kilometre taşı niteliğindeki önemli sanatçıların teknolojinin sunduğu olanakları olabildiğince sonuna kadar kullandıklarını ve özgün sayılabilecek eserler ürettiklerini görebiliyoruz. Çalışma yöntemini teknolojinin sunduğu nimetler aracılığı ile güncel tutmak, yaratıcı olmak için gerekli tek şart değilse de, güncel bir içerik yaratmakta avantaj sağlayabiliyor.”

Dijital olanaklar, Germen’in anlatım diline şu açılardan katkı sağlıyor: “Beni bir proje yapmaya iten bir ortama, konuya, kavrama odaklandığım zaman, kafamda oluşan tasvirin aktarımında teknik bir sınırlama hissetmiyorum. Anlatıma katkıda bulunacağını varsaydığım bir boyutu çekim esnasında yakalayamıyorsam. onu post-prodüksiyon aşamasında bir şekilde elde edebileceğimi bilmek iyi bir şey. Tabi çekimi ona göre planlı bir şekilde gerçekleştirmek gerekiyor; yoksa hiç var olmayan bir içeriği, şayet üç boyutlu modelleme olanaklarını kullanmıyorsanız, imge işlem yazılımları ile yoktan var etmek pek imkân dâhilinde değil.

Olumlu katkıları yanında, kolaycılığa doğru kaçma potansiyeli yüzünden tehlikeler de barındırıyor dijital olanaklar. Bundan kaçınmanın yolu ise basit: Eserinize düşünsel ve/veya teknik boyutta özen katmak, insanlara ‘bunu ben de yapar(d)ım’ dedirtmemek…” Fotoğrafı aslında bir tuvalin yüzeyiymişçesine işleyen Germen, sanat eserinin paylaşım ortamlarından birine, internete dikkat çekiyor: “Kullanılan estetik, eserlerle olan etkileşim, sergileme biçimleri ve eser boyutları değişiyor. Örneğin fotoğrafta, baskı boyutlarının eskiye nazaran çok daha büyük yapılabilmesi ona göre içerik üretilmesine yol açabiliyor. Yoğun doku ve bilgi içeren eserler daha büyük basıldıklarında, yakından ve uzaktan farklı algılar sunabiliyorlar. Bunun dışında; galeri, müze gibi alışageldik paylaşım ortamlarına alternatif olarak internet ortamından bahsetmek gerekir. Artık sergileme çok daha demokratik bir şekilde ilerliyor, hem galeriye bağlı çalışan sanatçılar hem de galeride sergi açma fırsatı bulamayanlar, mobil cihazlarla hızlı bir şekilde ürettikleri görsellikleri anında izleyicileri ile paylaşabiliyorlar. Bu, ciddiye alınması gereken bir paylaşım biçimi; çünkü sanat ancak izleyicisi ile var olan bir platform ve izleyici nerede ise sanatçının da orada olması gerekiyor, izleyicinin algısını, fikrini, bulunduğu ortamı umursamayan bir sanatçının varlığını çok uzun süre devam ettirebileceğini sanmıyorum.”

alıntı: http://muratgermen.wordpress.com/2012/02/08/dijital-teknolojinin-olanaklariyla-sanatin-dili-zenginlesiyor-yasemin-bay-artam-global-art-design-subat-mart-2012/