Gönderen Konu: Graffiti ile mücadele !  (Okunma sayısı 2191 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı A54

  • Uzman
  • *****
  • İleti: 1.632
  • Karizma Puanı: 448
Graffiti ile mücadele !
« : 29 Aralık 2011, 17:16:42 »

                       Blog         
  • Graffiti ve Grafiticiler 1990 lı yıllarda sanat dünyasının dikkatini çekmeye başladı. Bazı grafitiler galerilerde sergilenmeye ve satılmaya başlandı. Bu arada grafiti yapanlar ile ressamların yetenekleri kıyaslanmaya başlandı. Acaba ressamlar gece karanlıkta, tel örgülerin üstünde, yakalanma korkusu ile sprey boyayı, fırça gibi kullanabilir miydi? Ya da grafiticiler duvara “Mona Lisa” resmini yapabilirler miydi? Yapmaları gereklimiydi? Güzellik ve estetik kavramlarının çarpıştığı bu soruları cevaplayan olmadı.
         Graffiti bir ekip çalışmasıdır. Malzeme temini, gözcülük, grafitiyi yapmak, kaçarken dikkat dağıtmak vb. işler birden fazla kişinin varlığını gerektirir. 1990’lar da bu amaçlarla bir araya gelen gruplar daha sonra çetelere dönüşmüş ve bu çeteler yasadışı amaçlarla kullanılmıştır. Bu gelişme grafiti ve uyuşturucu kullanımı ve tehlikeli suçlar arasında ilişki kurulmasına ve grafitilere ve yapanlara karşı tepki doğmasına sebep olmuştur.
2000’li yıllarda grafitiler reklamcıların ilgi alanına girdi. Duvarlardaki mesajlar, yazı karakterleri, grafikler, renkler reklamlarda kullanılmaya başlandı. Modacılarda eş anlı olarak “Hip-Hop” içinde ki yerlerini almaya başladı. Müzik endüstrisi aradığı hareketi ve ivmeyi rap söyleyen HipHop şarkıcılarda buldu.
 
 
GRAFİTİLERİN ORTAK ÖZELLİKLERİ
Grafitiler Hip-Hop kültürüne aittir. Grafiti yapanlar Rap müzik dinlerler, kendilerine özgü giyinirler ve kendilerine özel vücut dilininde yoğun olarak kullanıldığı bir dil kullanırlar.
Grafitilerin yoğun olarak görüldüğü getto’lar genellikle girmenin zor olduğu, girilince de çıkmanın zor olduğu bölgelerdir. Grafiti yapanlar, çok iyi tanıdıkları bu bölgelerde 5-6 km.lik bir çap içinde eserlerini yaparlar. Kaçış yollarını çok iyi bilirler. Genelde evleri “tag”ını koyduğu yere çok yakındır.
Yapılmış grafitiye ulaşma ve temizleme zorluğu, yapanın bu hiphop dünyasındaki ününü artırır. Zaten onlar için hedef geniş kesimlere seslenmek değil, eserlerinin diğer grafiticiler tarafından beğeni toplamasıdır. Onlar toplum tarafından tanınmaktan çok, kendi gruplarında ünlenmek isterler. Grafiti yapanlar her zaman eserlerinin yaşam süresinden kaygı duyarlar. Çünkü duvardaki eseri çok kısa süre sonra silinecek ve hatıralardaki yerini alacaktır. Bu yüzden her türlü tehlikeyi göze alıp grafitilerini yükseklere, erişmenin zor olduğu yerlere yapmaya çalışırlar.
Grafiti yapanlar gece çalışmayı tercih ederler. Karanlıkta daha az tanınmaları ve daha az görülmeleri ve geç saatlerde etraftan görebileceklerin azlığı onları bu tercihe yöneltir. Geceleri ortalama 7 saat çalıştıkları bilinmektedir. Buna göre gece yarısından sabahın ilk ışıklarına kadar çalıştıkları söylenebilir. Her bir sanatçı haftada en az 4 grafiti yapmaktadır. Bu işi 2-3 yıl sürdürür sonra bırakırlar.
Grafiti sanatçıları daha önce aynı duvarda hangi grafitinin olduğunu ve silindiğini takip ederler, duvardaki temanın fazla bozulmamasına özen gösterirler. Duvarda bir grafiti varken üzerine yenisini yapmazlar ve duranı bozmazlar. Kendi dünyaları için koydukları bu kural aslında onların dışındaki dünyaya bakış açılarını da gösterir. Onlar dünyayı ve sistemi değiştirme peşinde değillerdir sadece iyileştirmek isterler.
Trenler grafiti sanatçılarının çok ilgisini çeker. Çünkü tren onların eserini her yere taşır ve gösterir. Her yıl onlarca kişi trene veya tünele grafiti yaparken ölmekte bir o kadar kişi de ağır yaralanmakta ve çoğunlukla sakat kalmaktadır. Şimdiye kadar hiçbir tekne, vapur vb. grafiti yapılmamıştır.
Avrupa’da grafiti renkleri genellikle soğuk ve donuktur. Duvardaki kahraman genellikle çirkin ve ürkütücüdür. Kompozisyonda verilen mesaj ilk bakışta algılanamaz. Ayrıca yazılan grafitiyi okumak dışarıdan birisi için çok zordur belki de mümkün değildir. Bu yüzden bunların bir tür şifreli haberleşme aracı olduğu düşünülmektedir. Latin Amerika ve Akdeniz ülkelerinde ise renkler canlı ve sıcaktır. Yüzler genelde güleryüzlü ve güzeldir. Verilen mesajlar hemen algılanabilir ve sosyo-politik içeriklidir. Ortadoğu ülkelerinde ise Müslüman rejimler hüküm sürdüğü için Grafiti yasaktır. Demokrasinin olmadığı bu ülkelerde toplum önünde siyasi ve dini otoriteye karşı gelmek mümkün olmadığı için Müslüman ülkelerde grafiti olmaması açıklanabilir. Türkiye’de grafiti örnekleri görülmektedir ama bunlar henüz kimlik arayışındadır. Dolayısıyla mesaj ve/veya estetik kaygısı taşımamaktadırlar. Türkiye’de yazılan tag’ler rahatlıkla okunabilmekte ve genellikle kendisinin veya sevgilisinin ismi olmaktadır. Kaligrafi üstatlarına taş çıkaran yazıları dünyada önemli miktarda görmekte iken Türkiye’de grafiti yapanların bu etabı hemen geçip mural tuzağına düşmeleri talihsizliktir.
 
GRAFİTİYİ YAPMA NEDENLERİ
Grafiti yaparken duydukları yakalanma heyecanı ve açığa çıkan adrenalin bu sebeplerin başında gelir. Grafiti ile mücadele çalışmaları kapsamında kendilerine özel alanlar sağlanmasına ve yaptıkları iş legal hale gelmesine rağmen bundan keyif duymayıp gene yasak olan bölgelerde grafiti yapmaya gidiyorlar.
İkinci önemli sebebin “kendini ifade etme ihtiyacı” olduğu söylenebilir. Grafitiyi kimler yapıyor diye sorduğumuzda bunların düşük gelir sahibi olduğu ama aynı zamanda iş sahibi olup olmadıkları konusunda ayırım yapılamadığı belirtilmişti. Demek oluyor ki çalışıyor olsa bile düşük ücretle çalışan insanlarda grafiti yapanlar arasındadır. Gene aynı grubun içine öğrenciler girmektedir. İzleyiciler önünde bir hakaret, toplum içinde azarlanma gibi yaralayıcı etki altında kalmak öğrenciler, işçiler ve sıradan çalışanlar için her an söz konusudur. Acaba bu hâkim güçlere intikam duygusuyla yapılıyor olabilir mi? Mesela okulda öğretmene, fabrikada patrona, işyerinde müdüre karşı?
En az yukarıda ki kadar önemli bir diğer sebepte insanın “görünür olma” ihtiyacıdır. Toplum içinde “ varlığı dikkati çekmeyen, hiç ilgilenilmeyen” bir insanı hangi araç görünür kılabilir? Düşüncelerini yüksek sesle söyleyemeyen, söylese bile kimsenin ilgisini çekmeyen bu insanların görüşleri, duyguları, ihtiyaçları, sıkıntıları, yaşamları hangi TV kanalında veya yazılı basında yer bulabilir? İktidarın ilgisini nasıl çekebilirler? Özellikle azınlık bir gruba aitseler protesto edebilme, itiraz edebilme ihtiyaçlarını nasıl giderebilirler? Bu insanlar ancak grafiti ile görünebilir hale geliyorlar. Bu görünebilir oldukları alanları ne kadar artırabilirlerse “tanınma” ve “muhalefet edebilme güçlerini” o kadar artırabilirler.
Bazı grafiticiler çevreci amaçlar taşıyorlar. Onların grafiti yapma amaçları;
· Gri şehirleri renklendirmek
· Çevreyi güzelleştirmek
· Kendilerinden izinsiz yapıldığına ve çirkin olduklarına inandıkları reklam panoları ile doldurulmuş sokaklarını geri kazanabilmek
· Kendilerinden izinsiz yapıldığına ve çirkin olduklarına inandıkları köprülere ve üst geçitlere estetik bir şeyler katabilmek içindir.
Yukarıdaki sayılanlardan farklı olarak daha çok bireysel anlamda sanatı sokaktaki adama ulaştırabilmek, yada dergilerdeki modellerin güzelliği nedeniyle kız arkadaşının kendisini çirkin hissetmesine kızan bir gencin çirkin yaratıklar çizmesi gibi amaçlardan söz edilebilir.

GRAFİTİ ETKİSİNE MARUZ KALANLAR
Grafiti ile mücadele kapsamında dünyanın ir çok şehrinde konuyla ilgili anketler yapılmaktadır. Bu anketlerin yorumlarına göre bulundukları şehirde göçmen olanlar grafitiyi zararlı olarak nitelendirmemektedir. Oysaki göçmen olmayanlar grafitiden ciddi rahatsızlık duymaktadırlar. Temiz, sade bir ortamda sağlıklı komşuluğun olduğu ortamda yaşamak istediklerini belirten göçmen olmayanlar, evlerini saldırıya uğramış ve kendilerini mağdur durumda hissetmekte ve güvenlik güçlerine itimatlarını yitirmektedirler. Örneğin 1999’da Galler’de 6870 ayrı grafiti olayı tespit edilmiş ve polise gelen ihbar sayısı 80 civarında olmuştur. İhbar sayısının azlığı polisin yapacağı bir şey yok inancından kaynaklanmaktadır.
Grafiti saldırılarının yoğun olduğu yerlerde kira fiyatları hızla düşmekte, buna karşın grafiti ile mücadele çalışmaları halka ilave vergi anlamına gelmektedir. Bu durum yerleşiklerin kızgınlığını daha da artırmaktadır.
1998 ve 2000 yıllarında yapılan anket çalışmaları ilgi çekici sonuçlar vermiştir. Örneğin 1998’de katılımcıların yarısı grafitiyi barbarlık olarak nitelerken, 2000 yılında bu oran %24’e düşmüştür. Burada insanların hoşgörüsü yanında grafiti ile mücadele çalışmaları kapsamında grafiti art sayısının artmasının rolü vardır. Çünkü grafiti art çalışmalarını barbarlık ile nitelemek mümkün değildir.
Gene aynı çalışmada hem 1998’de hem de 2000’de katılımcıların %8’i, grafitiyi intikam olarak nitelemiştir. Demek ki bu dönem içinde grafiti yapanların intikam hislerini azaltıcı çalışmalar başarılı olmamış ve anket katılımcıları konuyu intikam olarak nitelendirerek grafiti yapanlara hak vermiştir.

GRAFİTİ İLE MÜCADELE
Grafitiyi bir başkaldırı olarak tanımlarsak grafiti ile mücadele başkaldırının toplum önünde sergilenmesini engelleme amacıyla yapılır. Grafiti ile mücadele özellikle kamusal alan olarak belirtilen yerlerde yapılmakta ve çatışma bu kamusal alanı kullanma hakkının kime ait olduğundan çıkmaktadır. Özellikle tren yollarında ulaşımı teknik olarak engellememesine rağmen devlet otoritesini sarstığı için ve kişileri güvensizliğe ittiği için grafitiler hemen temizlenmeye çalışılır.
Batı ülkelerde grafiti ile mücadele birçok koldan ve sistematik ve büyük bütçeli programlarla yerel yönetimler tarafından yapılmaktadır. Örneğin bu mücadele programlarında öncelikle bir veri-bankası oluşturulur. Bu bilgi bankaları sayesinde grafiti yapanların nerelerde yaşadıkları tespit edilmeye çalışılır. İstatistiki metotlarla bir sonraki grafitinin nereye yapılacağı tespit edilmeye çalışılır. Ayrıca ihbar edilebilmesi için çağrı merkezleri oluşturulur. Bu mücadele de polis görev yapar. Her türlü bilgi polis ile paylaşılır. Polis kızılötesi video kameralar, gece görüş dürbünleri, helikopterli kontroller ve motosikletli ekipleri kullanarak mücadele eder. Her ülkede grafitiye çeşitli hapis ve para cezaları uygulanmaktadır. Örneğin Los Angeles’te 1 sene hapis, 50, 000USD para cezası verilmektedir.
Ayrıca sprey boya satışı sınırlandırılmaya ve takip edilmeye çalışılır. Sprey boya satıcılarına kötü amaçla kullanılacağına dair şüphe duymaları halinde satış yapmama hakkı verilmiştir. 18 yaşından küçüklere sprey boya satışı yasaklanmıştır. Buna rağmen grafitinin çalıntı sprey boyalarla yapıldığı tespit edilmiştir.
Belediyeler bu program kapsamında sokaklarda grafitiyi tarayan kişiler, duvar temizleyicileri ve güvenlik görevlileri çalıştırmak zorunda kalıyor. Grafitilerin nasıl temizleneceği üzerine el kitapları basılıp dağıtılıyor. Ev sahipleri ve dükkân sahiplerine grafiti silici donanımlar sağlanır ve bunların finansmanı yerel yönetimler tarafından yapılır. Belediyeler ayrıca şehirde ışıklandırmayı, kamera ile izlemeyi ve güvenliği artırmaya çalışır. Ayrıca bazı yerlerde çöp kamyonlarına grafiti yapılmasına izin verilmiştir. Grafiti temizleme malzemeleri ağır kimyasallar ihtiva ettiğinden temizleyen kişilerde başağrısı, solunum rahatsızlığı, göz bozukluğu vb. sağlık sorunları oluşmaktadır. Belediyeler sadece temizlik işlerini taşeron firmalara vermektedir.
Şehir bölge planlamacıları ve mimarlar ile birlikte grafiti yapmaya imkân vermeyen binaların inşası üzerine çalışılır. Düz duvar oranı azaltılmaya ve duvarları mümkün olduğunca çit veya tel örgü ile çevirmeye çalışılır.
Okullarda özel eğitim programları uygulanır. Meşhur rap şarkıcıları ile işbirliği yaparak grafitiyi özendirmemeye çalışılır. Deneyimli grafiti sanatçılarının “Aeresol Sanat” kursları düzenlemesine izin verilir. Grafiti sergileri düzenlenmesine izin verilir. Burada yöneten ile yönetilenlerin arasında yaşanan drama dikkat çekmek isteriz. Yapılan uygulamanın suçunu itiraf edene veya pişmanlığını belirtene ceza indirimi veya özür dileyen yaramaz çocuğa ceza indiriminden hiçbir farkı yoktur. Konu tamamıyla “itaat gösterisi” dir. Bilindiği gibi politikada, tarihte, ekonomide, pazarlamada azınlığa veya küçüğe “tahakküm etme” bütün kültürlerde vardır.
Irkçı mesaj taşımadığı sürece “Aeresol Sanat” a izin verilir ve teşvik edilir. Bunlar grafiti sanatçıları ve kamu’nun ara yüzü işlevini görürler. Ayrıca bunlar genellikle kalıcı olduğu için diğer grafiti ataklarının olabileceği yer sayısını azaltmaktadır. Grafiti yapanların başkasının yaptıklarına gösterdikleri saygı göz önüne alındığında bu sanatın grafitiyi içten kemirdiği açıktır. Konuya başka bir açıdan baktığımızda da ciddi bir çelişki ve yönetenlerin samimiyetsizliği ile karşılaşıyoruz. Çünkü hem otorite kaybından ve kamuya güven kaybından söz ediliyor diğer yandan bazı tür grafitiler teşvik ediliyor. Bu aslında grafitinin bir suç olmadığını ama sadece ve sadece kamunun istediği şekilde ve yerde yapılabileceğini gösterir. Burada gene egemen güçler tarafından gövde gösterisi yapılmaktadır. Bunun yanında “tagging”e hiç tolerans gösterilmez. Bunlar gelen ihbardan en geç 24 saat sonra silinmiş olurlar. Bunlar ayrıca teşvik bir yana illegal suç niteliği taşırlar.
Örneğin Galler’de herhangi bir yere grafiti yapmanın cezası 440USD iken, kamu binasına grafiti yapmanın cezası 2200USD’ye çıkmaktadır. Bir yeri grafiti ile düşmanca tahrip etmenin cezası 5 yıl hapisken, aynı işi okulda yapmanın cezası 7 yıl hapistir.
 
GRAFİTİ İLE MÜCADELENİN MALİYETİ
ABD’de grafiti ile mücadele programlarına yılda 4 milyar USD, Avrupa’da 1 milyar USD harcanmaktadır. Sadece İngiltere’de bu programlara 500milyon USD harcanmaktadır.
Los Angeles tren departmanı grafiti temizliği için yılda 13 milyon USD, Galler ise tren temizliği için yılda 3 milyon USD harcamaktadır.
           KONU HAKKINDA SİZLERİNDE DÜŞÜNCELERİNİ ALMAK İSTERİM...   
NE OLUR GİTME..

ÇÜNKÜ SEN,

GİTTİKÇE BANA BENZİYORSUN !!