Mark Plonsky; “Yaşayan Şeyler”
Mark Plonsky aslında Wisconsin Üniversitesinde hayvan davranışları ve deneysel psikoloji üzerine çalışan bir profesördür. Onun fotoğraflara ilgi duyması, derslerinde sunum yapmak amacıyla 1980’lerin sonlarında görüntüler taramaya başlamasıyla gerçekleşmiştir. Fotoğrafa ise 2000 yılında aile fotoğrafları ve köpek davranışlarını belgelemek için aldığı Canon Powershot G1 dijital kamera ile başlamıştır. Bu basit dijital makinesi sonrakiler kadar iyi olmasa da onun fotoğrafı öğrenmesini kolaylaştırmıştır. Bu fotoğraf makinesiyle yirmi beş binin üzerinde fotoğraf çekmiştir. O daha çok doğa fotoğraflarına ilgi duymakta, çalışmalarını ise özellikle makro fotoğraf üzerine yoğunlaştırmaktadır. Makro fotoğrafçılığına ise oğlunun bir gün ofisine gelip ondan bir böceğin fotoğrafını çekmesini istemesi üzerine başlamıştır. Bu fotoğraflar sayesinde çıplak gözle gördüğünden çok daha fazlasını görebiliyor olması onu büyülemiştir. Ayrıca Plonsky, böcekleri fotoğraflamaya başladığı zaman, kendisini eğlenceli büyük bir oyunun içinde avcı olarak hissettiğini söyler. Sonunda elde edeceği, onun “ödül” olarak adlandırdığı görüntü için sabırla iz sürmesi, sezdirmeden yakalayabilmesi ve bunları yaparken de çok çalışması gerekmiştir.
Plonsky böcekleri doğal ortamlarında fotoğraflamayı tercih eder. Fotoğraf çekerken bazen çimlerin bazı kısımlarını yada bitki örtüsünün yerini daha iyi bir görüntü almak için değiştirebilmektedir. Yada az olmakla birlikte zaman zaman böceği yeni bir yere de taşıyabilmektedir. Fakat hiçbir durumda onları ne dondurur, ne spreyle boyar, parlatır, ne yapıştırır ne de zemine çiviler. O çekimi yaptıktan sonra da her şey olması gerektiği gibi hayatına devam etmektedir. Hayvanları kendi bencil çıkarları için incitmiyor oluşu onu diğer bir çok makro hayvan çeken fotoğrafçıdan ayrılmasını sağlamıştır. Plonsky kendi deyimiyle “yaşayan şeyleri” fotoğraflamayı tercih etmektedir ve çekimlerinde onları hem mekan olarak, hem de ışık koşulları olarak olabildiğince doğal bir şekilde göstermeyi amaçlamaktadır.
Fotoğrafçı özellikle ayrıntılı portrelerden, karakteristik davranışlardan ve temiz, düz (yada en azından ilginç) fonlarda tüm bedeni gösteren fotoğraflardan hoşlanmaktadır. Çekimlerinde, 2001-2002 yılında Canon Powershot G1 (3mgp), 2003 yılında Canon Powershot G3 (4mgp), 2004 yılında Canon 300D (6mgp), 2005’ten beri de Canon 20D (8mgp) gibi fotoğraf makineleri kullanmıştır. Bunun yanında bir çok objektife ve uzatma tüpleri, flaşlar, ayaklar gibi aksesuarlara sahiptir. Fotoğraflarını olabildiğince çekim aşamasında daha sonra dijital ortamda düzeltmeye fazla ihtiyacı olmayacağı şekilde çekmeye çalışmaktadır.
Bunun dışında doğallığı bozmadan görüntüyü daha iyi hale getirebilmek amacıya fotoğraflarına, geri plana bir gökyüzü yada bulut eklemek, arka taraftaki istenmeyen parçaları silmek, keskinliği arttırmak, lensten kaynaklanabilecek bozulmaları ve pozlama hatalarını düzeltmek gibi dijital müdahalelerde bulunur. Bilindiği gibi makro fotoğraflarda Alan Derinliği’nin az olması netlikle ilgili büyük problemler yaratmaktadır. Plonsky’nin bu konudaki çözümü makro fotoğrafçılığında devrim niteliği taşıyacak bir öneme sahiptir. O fotoğraflarına, sabit hale getirilmiş ve kadrajı hiç değiştirilmemiş netliği bir birinden farklı birden fazla kare çekerek ve onları daha sonra görüntü işleme programlarıyla birleştirerek müthiş bir alan derinliği kazandırmıştır
resimlerine burdan ulaşabilirsiniz tıklayın