Heykel
Heykel ya da yontu, çeşitli gereçler kullanarak üçboyutlu düzenlemeler yapma, bu yolla yaratılan estetik değerler aracılığıyla da duygu ve düşünceleri iletme sanatıdır. Oluşturulan üçboyutlu yapıt soyut ya da somut olguları canlandırıyor olabilir, betimleyici ya da süsleyici nitelik taşıyabilir. Heykel çok eskiçağlardan beri herhangi bir kişi ya da olayın anısını yaşatmak amacıyla da kullanılmıştır.
Türkler çok eskiçağlardan beri taş işçiliğinde başarılı yapıtlar ortaya koymuşlardır. En eski örneklerine Orta Asya sanatında rastlanır. Orhun Anıtları anıtsal heykeller olarak da düşünülebilir. İnsan figürünün simgesi olarak taştan yontulmuş balballar, babalar da ilkel heykel örnekleridir. İslam dininin benimsenmesinden sonra dinsel kurallar gereği, öteki sanatlarda olduğu gibi heykelde de betimlemecilik bırakılmış, bunun yerine süslemeci yanı ağır basan kabartmacılık, oymacılık, kakmacılık gibi sanatlar öne çıkmıştır. Gene de Anadolu Selçukluları'nın yaptığı yapılarda insan ve hayvan figürlerini kullanan kabartmalara rastlanır. Mezar taşları, nişan taşları Osmanlı Devleti döneminde de en ince biçimde işlenen, en güzel süslemelerle donatılmış yapıtlar olmuşlardır. Bazen çeşme, şadırvan, havuz, fıskıye gibi yararlı amaçlarla üretilmiş yapıtları da bunlarla birlikte düşünme olanağı vardır. Günümüzde Türk heykel sanatından söz edilirken batı etkisi altında gelişen, çağdaş üçboyutlu düzenlemeler oluşturma sanatı akla gelmektedir.
Sanayi-i Nefise Mektebi Türkiye'de çağdaş heykel sanatı dalında eğitim veren ilk kuruluştur. Oskan Yervant Efendi, bu kuruluşta öğretmenlik yapan Osmanlı yurttaşı ilk heykeltıraşlardandır. Cumhuriyetin kuruluşuna kadar bu okuldan yetişen sanatçılar İhsan Özsoy, İsa Behzat, Mahir Tomruk ve Nejat Sirel olmuştur. İsa Behzat dışındakiler Cumhuriyet döneminde de yapıt vermişler, ayrıca içinden yetiştikleri okulun geleneği uyarınca yurtdışına gönderilmişler ve onlardan öğretmen olarak da yararlanılmıştır.
Çağdaş Türk heykel sanatçıları arasında Ali Hadi Bara, Zühtü Müridoğlu, Nusret Suman, Ahmet Kenan Yontunç, Hüseyin Anka adıyla tanınan Hüseyin Özkan, yurtdışında da çalışmalarını sürdüren İlhan Koman, Hüseyin Gezer, Mehmet Şadi Çalık, Kuzgun Acar, Saim Bugay gibi adlar vardır. Bu heykelcilerin yanı sıra Sabiha Bengütaş, Nermin Faruki, Lerzan Bengisu, Günseli Aru gibi kadın sanatçılar da yetişmiştir.
Oskan Efendi (Yervant)
1855 yılında doğdu. 1914 yılında öldü.
Bilindiği kadarıyla Avrupa'da heykel öğrenimi gören ilk Osmanlı yurttaşıdır. İtalya'da ve Fransa'da öğrenim gördü. Sanayii Nefise Mektebi Alisi'nin Heykel Şubesi'nin ilk öğretmenidir. Osman Hamdi Bey'in yardımcılığını da yapmıştır. Osman Hamdi Bey'in eşi Naile Hanım'ın ve Osman Hamdi Bey'in büstleri ile Efe ve Tavukçu Kadın adlı iki heykeli bugün elde olan ve bilinen eserleridir.
Osman Efendi'nin heykel dalında başlayan eğitim faaliyetinin bir tamamlayıcısı niteliğinde olan işleri, genellikle ifade değerleri abartılmamış olan büst çalışmalarıdır.
İhsan Özsoy
1867'de İstanbul'da doğdu. 1944'te İstanbul'da öldü.
Sanayii Nefise Mektebi Alisi Heykel Şubesi'nin ilk öğrencilerindendir. Bir rastlantı sonucu ve Osman Hamdi Bey'in aracılığıyla bu okula girdi. Oskan Efendi'nin öğrencisi oldu. 9 yıl öğrenim gördü. 1981 yılında Paris'e gönderildi. Bir süre Jan Baptist Gustave Deloye'un atölyesinde çalıştı.
Daha sonra Ecole des Beaux-Arts'a girdi ve burada Emile Arthur Soldi ile Thomas'ın öğrencisi oldu. 1895'te yurda döndü. 1897'de Asar-ı Atika Müzesi'nde eski eser onarımcısı olarak çalıştı. Oskan Efendi'nin emekliye ayrılması üzerine, Sanayii Nefise'ye heykel öğretmeni oldu. 1912 yılında da İnans Sanayii Nefise'ye öğretmen olarak atandı. 1933 yılında emekli oldu. İstanbul'da Kadıköy'de Süreyya sinemasındaki friz ve figürleri dışında. Nimet Hanım'ın ve Osman Hamdi Bey'in kızı Salahur'un büstleri bilinmektedir
Hadi Bara
1906 yılında Tahran'da doğdu. 1971 yılında İstanbul'da öldü.
Babası Afganistan'lı, annesi Türkiye Büyükelçiliği'nde çalışan bir memurun kızıydı. Ailesi, Hadi (Bara) 3-4 yaşlarındayken Türkiye'ye göç etti. Hadi Bara, ilkokuldan sonra bir süre Saint Joseph Fransız Erkek Lisesi'nde okudu. 1923'te Sanayii Nefise Mektebi Alisi'ne girdiyse de, buradan da ayrıldı. Bir süre memurluk yaptı. 1925'te burs kazanarak Paris'e gitti. Julian Akademisi'nde Bouchard'ın öğrencisi oldu. Despiau'dan özel dersler aldı.
1930'da yurda dönünce, Akademi'de muallim muavini ve kitaplık memuru oldu. Öğretim üyeleriyle anlaşmazlık içinde olan bazı arkadaşlarıyla birlikte, Akademi'den uzaklaştırıldı (1932), 1933 başlarında ise modlaj öğretmenliğine getirildi. 1949 yılında Paris'e gitti ve rahatsızlanınca bir süre burada kaldı. Non-figüratif sanat anlayışından etkilendi. Yurda dönüşünde, Belling'in yönetiminde olan heykel atölyeleri ikiye ayrılınca bir bölümün yöneticiliğine getirildi. (Zühtü Müridoğlu ile) (1950). Hastalığı nedeniyle emekli oluncaya kadar öğretim üyeliğini sürdürdü.
Başlıca eserleri şunlardır: Havva, Bedia'nın Başı, Çıplak, Mareşal Fevzi Çakmak'ın Büstü, Tevfik Fikret Büstü, Ahmet Rasim Büstü, Atatürk Büstü, Atatürk Başı, Erkek Torsu, Demir Heykel, Adana Anıtı, Barbaros Anıtı (Z. Müridoğlu ile), Zonguldak, Atlı Atatürk ve Atlı İnönü anıtları (Z. Müridoğlu ile).
Zühtü Müridoğlu
1906'da İstanbul'da doğdu.
Cezayirli Hasan Paşa İlkokulu'nda, Kasımpaşa Numune Rüştiyesi'nde okudu. Kabataş İdadisi'ne yazıldıysa da devam etmedi. Bir süre çalıştıktan sonra, 1924'te İhsan Özsoy'un teşvikiyle Sanayii Nefise Mektebi Alisi'ne girdi ve heykel öğretmeni İhsan Özsoy'un öğrencisi oldu. Bu okulu bitirince, Avrupa sınavını kazanarak Paris'e gitti (1928). Özel Colarossi Akademisi'nde ve Marcel Gimond'un atölyesinde çalıştı (1928 - 1932). Bu arada Ecole du Louvre'daki sanat tarihi ve Sorbonne'daki estetik kurlarına devam etti.
Yurda dönünce Samsun Lisesi'ne resim öğretmeni olarak atandı (1932). "D Grubu"nun kurucuları arasında yer aldı. 1936'da İstanbul Arkeoloji Müzesi heykeltıraşlığına getirildi. Bir süre Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü'nde öğretmenlik yaptı (1939). Daha sonra Güzel Sanatlar Akademisi Heykel Bölümü öğretmenliğine getirildi (1940). Fakat Dekoratif Sanatlar Bölümü modlaj öğretmeni olarak görevlendirildi. 1947 - 1949 yılları arasında Paris'te kaldı. Yurda dönünce G.S. Akademisi Helkel Bölümü'nde atölye öğretmeni olarak görevlendirildi. (H. Bara ile). 1955'te Ağaç Uygulama Atölyesi'ni açtı. 1969'da ilgili kanun uyarınca "profesör" unvanı aldı.
1971'de yaş haddinden emekli olduysada "emeritüs profesör" olarak Akademi'deki çalışmalarını uzun bir süre sürdürdü. Daha sonra öğretim üyeliğinden tümüyle çekilerek kendini çalışmalarına verdi. İlk kişisel sergisini 1932'de açan Müridoğlu'nun başlıca eserleri şunlardır: Barbaros Anıtı (H.Bara ile), Zonguldak Atlı Atatürk ve Atlı İnönü anıtları (H. Bara ile), Erkek Başı, Oturan Kadın, Bakır Kabartma (Anıt Kabir'de), Yaşamak (ağaç), İkizler (ağaç), Büyükada Atatürk Anıtı, Muş Atatürk Anıtı.
Hüseyin Anka Özkan
1909'da Dumurcalı'da doğdu.
Edirne Öğretmen Okulu'nda okurken, resim öğretmeni Ratip Aşir'di. İlk resim zevkini bu öğretmeninden aldı. Dönemin Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati'nin ilgisiyle İstanbul'a öğretmen olarak atandı ve bu sırada Güzel Sanatlar Akademisi'ne devam etmeye başladı. Belling'in öğrencisi oldu. 1931'de girdiği okulu 1940'da bitirdi. İlke olarak sergilere katılmayan sanatçı, genellikle anıtsal heykeller yapmıştır.
Başlıca eserleri şunlardır: Mimar Sinan Heykeli (Ankara Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi önü). İstanbul'da Hürriyet gazetesi binasının cephesindeki erkek ve kadın gruplar ve aslanlar, Aydın, Antakya, Manisa, Trabzon, Van, Gönen, Diyarbakır, Atatürk anıtları.
Sadi Çalık
1917'de Girit'te Kandiye'de doğdu. 1979'da İstanbul'da öldü.
1923'te ailesi İzmir'e göç edince, ilkokul ve liseyi İzmir'de okudu. İzmir Erkek Lisesi'ndeki resim öğretmeni Abidin Elderoğlu'ndan etkilendi. Güzel Sanatlar Akademisi'ne girdi ve Belling'in öğrencisi oldu. 1949'da bu okulu bitirince, kendi olanaklarıyla Paris'e gitti ve kısa sürede yurda geri dönerek serbest çalışmaya başladı. 1957'de, Amerikan Haberler Merkezi'ndeki sergiye, "Minimunizm" diye adlandırıldığı bir anlayışın ürünü olan ilginç bir heykelle katıldı.
Bu anlayış yeterli ilgiyi görmemekle birlikte, daha sonra Amerika'da "Minimal Sanat" adıyla anılan benzer bir anlayış ortaya çıkmıştır (1967). 1959'da, başarılı heykel çalışmalarından ötürü G.S. Akademisi Heykel Bölümü Kurulu, kendisine atölye öğretmenliği verdi. Daha sonra asistan, doçent ve profesör oldu. Ölümüne kadar öğretim üyeliğinin yanı sıra, serbest çalışmalarını da sürdürdü.
Başlıca eserleri şunlardır: Çıplak Kadın (alçı), Asaf Halet Çelebi Başı (alçı), Heykel (demir), Boyalı Heykel (ağaç).
Hüseyin Gezer
1920 yılında Mut'ta doğdu.
İlkokulu Mut'ta, ortaokulu Silifke'de okuduktan sonra, Balıkesir Necatibey Öğretmen Okulu'nu bitirdi (1940). 1 yıl öğretmenlik yaptıktan sonra, askerlik hizmetini tamamladı. Dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel'in emriyle, mecburi hizmeti ertelenerek Güzel Sanatlar Akademisi Helkel Bölümü'ne girmesi sağlandı (1944). Belling'in öğrencisi oldu ve 1948'de okulu bitirdi.
Burslu olarak Paris'e gitti ve burada Julian Akademisi'nde Prof. Gimond'un atölyesinde çalıştı. Yurda dönünce, G.S. Akademisi Heykel Bölümü'ne asistan olarak girdi (1950). Modlaj öğretmenliği, atölye öğretmenliği, müdür yardımcılığı, müdürlük (daha sonra başkanlık), ayrıca 1969-1976 yılları arasında Resim ve Heykel Müzesi müdürlüğü yaptı. Okulla ilgili kanun uyarınca "profesör" unvanını aldı.
Başlıca eserleri şunlardır: Türbanlı Kadın, Çıplak Kadın, Çocuk ve Ana, Efe'nin Aşkı, Köprülü Mehmet Paşa büstü, Atlılar, Yahya Kemal Başı, Atatürk Başı büstü, Atlılar, Yahya Kemal Başı, Atatürk Başı (İstanbul Belediye Sarayı girişi). Geyve, Karabük, Akhisar, Balıkesir, Antalya, Polatlı, Atatürk anıtları, Polis Şehitleri Anıtı (Ankara), 50. Yıl Atatürk büstleri (Yarışma 2 birincilik ödülü).
İlhan Koman
1921'de Edirne'de doğdu.
Edirne Lisesi'ni bitirdikten sonra, İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü'ne girdi (1941). Bir yıl sonra bölümünü değiştirerek heykel bölümüne geçti. Belling'in öğrencisi olarak 1945'te bu okulu bitirdi. Avrupa sınavını kazanarak, 1947-1950 yılları arasında Paris'te çalıştı. Yurda dönünce Güzel Sanatlar Akademisi Heykel Bölümü asistanı oldu (1951). 1959'de görevinden ayrılarak İsveç'e gitti ve bu ülkeye yerleşti.
1967'de Stokholm Uygulamalı Sanatlar Yüksek Okulu'na öğretim üyesi olarak kabul edildi. Koman'ın eserleri yurdumuzda, İsveç'te ve başka yabancı ülkelerde yer almaktadır. Anıtkabir'in büyük rölyeflerinden doğu kanadını yapmıştır. 1954 Ankara Devlet Sergisi'nde ikincilik, 1955 Ankara Devlet Sergisi'nde birincilik ödüllerini aldı. 1969'da İsveç'te Sundsvall'de bir alan düzenlemesi için açılan yarışmada birincilik ödülü, 1970'te de Örebro Belediye Sarayı önüne konulmak üzere yaptırılan heykel yarışmasında da birincilik ödüllerinden birini aldı (Mimar Çetin Kanra ile).
En son çalışmalarından biri de, İstanbul'da Zincirlikuyu'daki Halk Sigorta binasının önünde bulunan Akdeniz adlı heykelidir.