Gönderen Konu: Sultan 3. Mehmed Dönemi Türk Minyatürü (1595-1603)  (Okunma sayısı 5725 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı ...:::£sra:::...

  • Yönetim K.Ü
  • Sanat Kurdu
  • *
  • İleti: 7.764
  • Karizma Puanı: 2742

Sultan 3. Mehmed Dönemi Türk Minyatürü (1595-1603)
Sultan 3. Mehmed’in saltanat yıllarında Osmanlı resim sanatı Klasik dönemden kısmen farklı üslup özelliklerine sahiptir. Sultan Murad’ın isteği üzerine hazırlanmasına başlanan 6 ciltlik Siyer-i Nebi’deki yüzlerce minyatür bu kısa dönemdeki üslubun ilk örnekleridir. 3.Mehmed döneminde Nakkaş Osman’ın yerini Nakkaş Hasan almıştır. Sarayda, Enderunda yetişen Hasan çok çeşitli görevler yapmıştır. Bunların arasında kapıcılık, anahtar oğlanlığı, dülbent gül kapıcıbaşılık ve yeniçeri ağalığı bulunmaktadır. Hasan daha sonra Rumeli Beylerbeyi ve Kubbealtı vezirliği de yapmıştır. 1623 yılında ölen sanatçı Eyüb’deki türbesinde gömülüdür. Nakkaş Hasan’ın eserleri Klasik dönemin ünlü ustası Osman’dan oldukça farklıdır. Az sayıda figürün yer aldığı sade kuruluşlar, farklı renk kompozisyonları ve özellikle fon rengi olarak seçtiği turuncu-kırmızı arası renklerle tanınır. Nakkaş Hasan, Sultan 3. Mehmed döneminde saray şahnâmeciliği görevini yapan Talikizade Subhi Çelebi ile beraber çalışmıştır. Talikizade Sultan 3. Mehmed’in Eğri (Macaristan) seferini anlatan Türkçe Şahnâme olan Eğri Fetihnâmesi’nin resimlerini Nakkaş Hasan yapmıştır (Topkapı Sarayı Müzesi Ktp. H. 1609).



Sultanın Egri Kalesi komutanlarını otağında kabulü, Haçova Meydan Savaşı, zaferle dönen padişah ve ordusunun Istanbul’da karşılanışını konu alan eserdeki üç resim karşılıklı yapraklar üzerine yapılmıştır. Hasan’ın eserdeki son resmi yazar Talikizâde, eserin hattatı ve kendisini çalışma anında gösteren bir minyatürdür.

Şahnâmeci Talikizade ve Nakkaş Hasan’ın işbirliği ile gerçekleşen dönemin diğer şehnameleri 12 minyatürlü Şahnâme-i Ali Osman (Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi A. 3592) ve Sultan 3.Murad’ın saltanatının 1593-95 yılları olaylarını anlatan 4 minyatürlü Talikizade Şahnâmesi’dir (Türk-Islam Müzesi No. 1965).

17. Yüzyıl Türk Minyatürü
Yüzyılın ilk hükümdarı olan ve genç yaşta tahta çıkan Sultan 1. Ahmed (1603-1617) döneminde Türk minyatürü örnekleri değişik türde eserlerde karşımıza çıkar. Devrin vezirlerinden ve aynı zamanda başarılı bir vassale sanatçısı olan Kalender Paşa tarafından hazırlanarak genç Sultana sunulan Falnâme ve birkaç albüm bu dönem Türk kitap sanatının en önemli yapıtlarıdır. Alışılmışın dışında boyutlarda hazırlanan (47.5 X 34.5 cm.) Falnâme tam sayfa ölçüsünde 35 minyatür vardır. Kitabı hazırlayan Kalender Paşa eserin önsözünde, minyatürlerin karşı sayfasında yer alan metnin o minyatürü açan kişinin falı olduğunu belirtir. Resimler genellikle dinsel temaları işler. Uslup farkları çeşitli saray musavvirlerinin iş birliğini gösterir (Topkapı Sarayı Müzesi Ktp. H. 1703).

Günümüzde Sultanın adıyla tanınan Albüm ise tımarhane, kaplıcada yıkananlar, maskeli dansların yapıldığı gece eğlencesi gibi konuların işlendiği o dönem Osmanlı toplumunun çeşitli kesimlerindeki günlük yaşamı belgeleyen resimlerin yanı sıra, İran’da olduğu gibi Saray ve çevresindeki tiplerin tanıtıldığı tek figür çalışmalarını kapsar (Topkapı Sarayı Müzesi Ktp. B. 408). Albümün önsözünde Kalender Paşa, resimleri toplayarak bir araya getirdiğini ve sultana sunduğunu yazar. Kalender Paşa albümün vassalelerini ve kaat’ı süslemelerini yapmıştır. Olasılıkla Kalender Paşa tarafından aynı dönemde hazırlanmış bir diğer minyatürlü albüm Dublin, Chester Beatty Kütüphanesi’ndedir.

Sultan 1. Ahmed dönemini anlatan bir Şahnâme olmamasına karşın Osmanlı tarihi ile ilgili minyatürlü yazmalar hazırlanmıştır. Bunlardan birisi olasılıkla 1604 yılında tamamlanan Vakayi nâme-i Ali Paşa’ dır (Süleymaniye Ktp. [ Ef. 612). Ikinci eser Hoca Sa’d ad-Din’in Taç ad-Tevarih adlı eserinin 1025 (1616 tarihli nüshasıdır (Paris Jacquement AndrĞNo. D. 262).

Sultan 2. Osman’ın kısa süren saltanat yılları (1618-1622) 17. yüzyıl Osmanlı minyatür sanatının en verimli dönemi olmuştur. Bu yıllarda saray Şahnâmeciliği görevini Nadiri yapmıştır. Nadiri Türkçe ve manzum olarak yazdığı Şahnâme-i Nadiri adlı eserinde Sultan Osman’ın saltanatının ilk yıllarından, Hotin seferinden Istanbul’a dönüşüne kadar olan olayları konu alır. Eser 1622 yıllarında, Sultanın öldürülmesinden önce tamamlanmış olmalıdır. Bazı sayfaları eksik olan bu şahnâme 20 minyatür saray nakkaşlarının işbirliği ile gerçekleştirilmiştir. Minyatürlerden ikisi bu dönemin ünlü nakkaşı Nakşi tarafından yapılmıştır.



Aynı yıllarda resimlendirilmiş bir diğer eser Tercüme-i Şekâik-i nu’mâiye’dir (Topkapı Sarayı Müzesi Ktp. H. 1263), Türk âlim ve şeyhlerinin biyografilerini konu alan eserdeki minyatürlerde bu ünlü kişilerin tek başına veya öğrencileriyle tasvirleri yer alır. Eserdeki 49 minyatür Nakşi tarafından yapılmıştır. En son minyatürde sanatkâr kendisini Sultan 2. Osman ve Mehmed Paşa ile birlikte tasvir etmiştir.

Bu dönemde Nakşi tarafından resimlendirilmiş bir diğer eser, Nadiri’nin şiirlerininde bulunduğu bir mecmuadır (Topkapı Sarayı Müzesi Ktp. H. 889). Nakşi’nin resimlerine rastlanan diğer eserler arasında Firdevsi Şahnamesinin Türkçe çevirisine ait üç nüsha (Uppsala, Üniversity Lib. Celsing 1; Paris Bibl. Nat. Suppl. Turc 326, New York, Spencer Coll, MS.I) yer alır.

Osmanlı minyatür sanatının ve 17. yüzyılın tarihi konulu minyatürlü eserlerinin sonuncusu Sultan 4.Murad döneminde yazılmış ve resimlenmiştir. Paşaname adli bu eserdeki 6 minyatürden bazılarında Nakşi’nin üslubunun etkileri görülür (Londra, British Museum add. 3584).

Yüzyılın ikinci yarısında imparatorluğun siyasal açıdan giderek zayıflaması, peş peşe yenilgiler ve Batı’nın etkisiyle yavaş yavaş değişen beğeniler sonucu Şahname yazarhğı ve tarihi ressamlık önemini tamamen yitirmiştir. 17. yüzyılın ikinci yarısından yok denecek kadar az minyatürün günümüze gelişini, sultanların Edirne Sarayı’nda oturmaları nedeniyle Istanbul Saray atölyelerinin himayesiz kalışına da bağlayabiliriz. Bu dönemde Edirne Sarayı gelişmiş ve önem kazanmıştır. Edirne Sarayı’nda bir nakkaşhane olduğu bilinmesine karşın faaliyetlerini gösterecek örneklere sahip değiliz. Bu dönemden günümüze gelen örnekler, padişah portreciliğinin devam ettirildiği şecere kitapları, günlük yaşamla ilgili albüm resimleri ve Avrupalı krallar için hazırlandığı sanılan kıyafet albümü türündeki eserlerdir.

18. yüzyıl Osmanlı minyatürü
Osmanlı minyatur sanatının son parlak dönemi 18. yüzyılın ilk yarısına rastlar. Bu dönemin hükümdarı Sultan 3.Ahmed gerçek bir sanat koruyucusudur. Kendisi de şair ve iyi bir hattat olan Sultan, kitap ve minyatür sanatına büyük bir ilgi göstermiştir. Veziri İbrahim Paşa da kendisi gibi eğlence ve sanata düşkündü Osmanlı tarihinde “Lale Devri” diye anılan bu dönemde (1718-1730) gerçek anlamda Batılılaşma hareketleri başlatılmıştır. Diplomatik ilişkiler sonucu özellikle Fransız saray yaşantısına karşı duyulan özentinin yankıları, mimari ve diğer sanat kollarında az veya çok olarak görülür. 1727 yılında Sait Mehmed Efendi tarafından ilk Türk matbaasının kurulması, elçilikler aracılığıyla gelen yabancı ressamların çalışmaları ve sıkı diplomatik ilişkiler Batı sanatına olan ilginin, artmasına neden olmuştur. Bu verimli sanat ortamı içerisinde minyatür sanatı da önemli gelişme göstermiştir.

Surname

Genellikle Türk minyatürünün ikinci Klasik dönemi olarak adlandırılan bu yılların en önemli ve yetenekli minyatür ustası Levni takma adıyla tanınan Abdülcelil Çelebi’dir. Levni ve diğer saray nakkaşlarının faaliyeti sonucunda birçok eser resimlenmiş ve Türk kitap ressamlığı yeniden ve son kez canlanmıştır. Levni ve diğer sanatçıların eserlerinde geleneksel kurallara bağlılığının yanı sıra, yeni beğenilerin etkinliği de hissedilir. Resimlendirilen eserler arasinda en ünlüsü bir sünnet düğünü kitabıdır.



Sultan 3. Ahmed’in oğulları için 1720 yılında düzenlenen sünnet düğününü konu alan eser şair Vehbi tarafından yazılmıştır (Topkapı Sarayı Müzesi Ktp. No. A.l 3593). Okmeydanı ve Haliç’te 15 gün ve 15 gece süren gösteriler bu eserde Levni tarafından 137 minyatür ile belgelenmiştir. Tasvirlerde geçit törenlerine katılanlar kadar seyredenlere de önem verilmiştir. Zaman zaman padişah ve çevresindekiler diğerlerinden, gösteri yapanlardan daha iri tasvir edilmiştir. Levni resim tekniği ve biçimlendirme açısından geleneksel kurallara bağlıdır. Buna karşılık bazı kompozisyonlardaki figür gruplarının kavisli sıralanışı, bazı mimari ayrıntılar ve özellikle arka planlardaki doğa kesitlerinde resimlerine belli bir derinlik verme endişesinde olduğu sezilir. Arka planlardaki doğru perspektifle çizilmiş binalar, gittikçe küçülen ağaçlar ve bu ayrıntıların yeni bir yöntemle boyanışı bu izlenimi kuvvetlendirir.

Sanatçı Okmeydanı’nda özel olarak hazırlanan sahada, Sultan ve davetlilerin önünden hünerlerini göstererek geçen esnafı, hokkabazların, dansözlerin, çengilerin gösterilerini, çeşitli ziyafetleri, düğüne getirilen armağanları, gece yapılan ateş oyunlarını, Haliç’te deniz üzerinde düzenlenen akıl almaz gösterileri, düğün alayının meydana geliş ve dönüşünü büyük bir başarıyla resmetmiştir. Surname’nin resimleri üslup açısından olduğu kadar, eğlenceleriyle ünlü Lale Devri yaşamını ve bu ünlü düğünü belgeleyen önemli bir kaynaktır. Aynı yıllarda Surname’nin resimli ikinci bir nüshası hazırlanmıştır. Büyük bir olasılıkla devrin sanatsever Vezir-i azamı İbrahim Paşa’ya sunulmuş olmalıdır (Topkapı Sarayı Müzesi Ktp. No. A 3594).
 

Devrin adını bilmediğimiz bir sanatçısı tarafından resimlendirilen bu nüshada 140 minyatür vardır. Bu sanatkar Levni’den daha çok yeni denemelere yer verir. Özellikle figür sıralamaları, doğa görüntüleri,boyamadaki yer yer tonlaşmalar Batı sanatına açık ve doğayı dikkatle gözlemeye yönelik bir sanatçı olduğunu gösterir. Renk kompozisyonları da Levni’den farklıdır. Levni’nin sarı renkleri olan eğilimine karşılık bu sanatçı yeşil, mavi tonları ve geleneklere bağlı kalarak bol gümüş yaldız kullanmıştır.

Silsilenâme

Surnâme nüshalarından sonra, dönemin en önemli yapıtı Silsilenâme adlı bir padişah portreleri albümüdür (Topkapı Sarayı Müzesi Ktp. No. A 3109). Albüm Levni tarafından hazırlanmıştır. Osman Gazi’den Sultan 3. Ahmed’e kadar tüm Osmanlı padişahlarının portrelerinin yer aldığı esere, daha sonraki padişahlar kendi portrelerini de eklettirmişlerdir. 15. yüzyıldan itibaren, ikiyüz yılı aşkın bir süre, Türk resminde önemini yitirmeyen portreciliğin Levni tarafından da sürdürülmesi doğaldır. Levni Osmanlı padişahlarını , Klasik dönemin ünlü ustası Nakkaş Osman’ın portrelerinde olduğu gibi, bağdaş kurmuş otururken, geleneksel biçimde resmetmiştir. Sanatçı tüm gelenekçiliğine karşın, içinde bulunduğu ortamın etkisiyle bu tasvirlerde de yeni yorumlar getirmiştir. Bazı draperilerin belirtilmesi ve yuvarlak hatların çokluğu ile padişah tasvirleri hacim kazanmış ve oldukça iri yapılı bir görünüme bürünmüştür. Levni sadece Sultan 2. Mustafa’nın portresine imzasını atmıştır. Sultan 3. Ahmed’in portresini ise diğerlerinden farklı yapmıştır. Ozenle çalışılan bu portrede Sultan koltuk biçimli bir tahtta oturur. Arkasında saygılı bir biçimde duran oğlu yer alır. Sanatçı bu portredeki nakışlar, süslemelerle hünerini gösterdiği gibi, dönemin giysileri ve süslemelerindeki beğenisini de yansıtır.
 

Rengarenk lalelerin donattığı bahçelerde çeşitli eğlencelerin düzenlendiği bu zevk ve sefa dönemini bize resimleriyle aksettiren Levni’nin diğer önemli çalışmaları bir albümde toplanmıştır. Sanatçı bu albümde saray çevrelerine yakın çeşitli giysiler içinde tek kadın ve erkek tasvirleri yapmıştır (Topkapı Sarayı Müzesi Ktp. No. H. 2164). Albümde Iranlı ve Avrupalılar’ı kıyafetleriyle yansıtan çalışmaları da yer alır. Sanatçı bütün bu resimleri imzalamıştır. Dans eden saç tuvaleti yapan, sokak ve ev giysileri içinde genç kadınlar, günün modasına göre giyinmiş ellerinde Lale veya karanfil tutan zarif erkekler, eğlenceleriyle ünlü bu dönemin saray çevresindeki giyim kuşam düşkünlüğü hakkında bilgi verebilecek niteliktedir. Boyasız fon üzerindeki bu tek figür çalışmalarında Levni’nin gözlemciliği, çizgi ve nakış ustalığı, pastel tonlardan oluşan renk beğenisi açıkça belirir. Bu dönem Osmanlı resminde padişahları ve kazanılan zaferleri konu alan Şahnâme ve tarih kitaplarına rastlanmaması doğaldır. Osmanlı Saray çevresindeki eğlence düşkün lüğü ve yeni beğenilerin ağır bastığı yaşam kitap sanatına da yansımıştır.

Türk minyatür sanatının son parlak dönemi olan bu yıllarda sevilerek resimlendirilen eserlerden birisi de Atat’nir Mesnevileridir. Eserin 18. yüzyılda hazırlanmış çeşitli resimli nüshalarından en önemlisi 1141 (1728) tarihlidir (Topkapı Sarayı Müzesi Ktp. R. 816). Özenle hazırlanmış 43 minyatür Surname-i Vehbi’nin vezir-i azam İbrahim Paşa için hazırlanan nüshasını resimlendiren, adını bilmediğimiz sanatçının elinden çıkmış olmalıdır.


Yüzyılın Levni’den sonra en önemli sanatçısı Abdullah Buharidir. 1728-1745 tarihleri arasında eserler veren Buhari tek figür çalışmaları ve çiçek resimleriyle tanınır. Sanatçının imzasını taşıyan, devrin giysilerinin tüm ayrıntılarıyla izlenebildiği genç erkek ve kadın tasvirlerinin çoğu bir albüm içinde toplanmıştır (Ist. Universite Ktp. T. 9364). Ayrıca çeşitli koleksiyon ve albümlere dağılmış tek figür ve çiçek çalışmaları vardır. 18. yüzyılın ikinci yarısında Batı sanatının etkisiyle kitap resmi giderek önemini yitirmiştir. Bu dönemde resimlendirilen eserler, padişah portrelerinin yer aldığı albümler, kıyafetnameler ve şiir mecmualarını süsleyen manzara, çiçek resimleridir.




Fazıl Enderuni’nin Hubanname ve Zenanname adlı eserinin resimlendirilen nüshaları bile birer kıyafet albümü niteliğindedir (Londra, British Museum Or. 7094 ve Ist., Universite Ktp, 5502).



Türk minyatür sanatının son örnekleri olan ve Batı sanatı etkilerinin kuvvetle gözlendiği bu eserler 19. yüzyıl başlarından itibaren yerlerini tamamen Batılı anlamda resim sanatı verilerine bırakmışlardır.

Filiz Çağman, Anadolu'da Türk Minyatürü, Anadolu Uygarlıkları Ansiklopedisi, Görsel Yayınları.
çok çalışmak zamanı

Çevrimdışı ömür banu

  • Yönetim K.Ü
  • Uzman
  • *
  • İleti: 3.263
  • Karizma Puanı: 677
Ynt: Sultan 3. Mehmed Dönemi Türk Minyatürü (1595-1603)
« Yanıtla #1 : 05 Mayıs 2010, 16:50:59 »
paylaşım için teşekkürler esra

Çevrimdışı dbhi

  • Yönetim K.Ü
  • Sanat Kurdu
  • *
  • İleti: 7.078
  • Karizma Puanı: 2256
  • Dünyaya karşı nazik olun...
    • http://alanay-alanaysblog.blogspot.com/
Ynt: Sultan 3. Mehmed Dönemi Türk Minyatürü (1595-1603)
« Yanıtla #2 : 05 Mayıs 2010, 18:31:20 »
paylaşım için teşekkürler esra öğretmenim...
İyi ki gökyüzünde yıldızlar,Çiçekler şükür ki yeryüzünde...Yoksa kimbilir ne zahmetle toplayabilirdik onları renk renk...Kimbilir nasıl getirilirdi gökyüzünden , sevdiklerimize götürülecek çiçekler!

Çevrimdışı ...:::£sra:::...

  • Yönetim K.Ü
  • Sanat Kurdu
  • *
  • İleti: 7.764
  • Karizma Puanı: 2742
Ynt: Sultan 3. Mehmed Dönemi Türk Minyatürü (1595-1603)
« Yanıtla #3 : 11 Mayıs 2010, 08:48:39 »
bende teşekkür ederim konuya ilginizeee ;)
çok çalışmak zamanı

Çevrimdışı yoldaş

  • Yönetim K.Ü
  • Üstad
  • *
  • İleti: 14.457
  • Karizma Puanı: 4092
  • görsel tasarım uzmanı
Ynt: Sultan 3. Mehmed Dönemi Türk Minyatürü (1595-1603)
« Yanıtla #4 : 06 Haziran 2010, 23:28:53 »
paylaşım için teşekkürler esra hocam