Köprü
Çağlar boyu kıtaları, insanları birbirine bağlayan ahşap, beton, demir köprüler nice anıları beraberinde taşırlar. Üzerlerinde binlerce ayak izi, tekerlek izi, acı, sevinç, umut izi taşırlar.
Bu, kavuşturan, ayrı koyan…mutlandıran, acı veren…inatla ayakta duran, direnen köprüler değil midir nice yüreklere yoldaş olan. Paylaşan.
70x100 Bir resim çalışmama başladığımda, kendi iç sorgulaması içinde bunalan bir figürle yola çıkmıştım. İçine içine kapanan, hayatı, doğayı, kendini sorgulayan ve kaos içinde git gide yok olmaya başlayan bir insan figürüydü önceleri. Doğanın yok edilmesine karşı koyan, savaşa ve çocukların acısına ve denizlerin katline baş kaldıran. Kan akıtan gözlerinden.
Sonra onu içinde bulunduğu bu karmaşık ve çıkılması zor durumdan nasıl kurtaracağımı düşünürken, resmi görsel sanatlar eğitimi verdiğim okuluma, sevgili öğrencilerime götürmeye karar verdim. Hepsine bir bir sordum ne anladıklarını, pek çoğu öfke, korku, acı, sancı buldu resimde. O halde ne yapmalıydık. Bu sancılar içindeki insanı, sevgili öğrencilerimin renk renk parmak izleriyle içinde bulunduğu labirentten çıkarabilir ve sorunlarından, aydınlığa doğru yol almasını sağlayabilirdik. Umut hep vardı.
Sevgili öğrencilerim büyük bir mutluluk ve paylaşımla minicik parmak izleriyle bu resmi ve insan figürünü sevgi köprüsünden geçirdiler. Aydınlattılar, yeşerttiler.
Köprü ismini verdiğim ilk kişisel sergim, çocuklarla sevgi, renk, paylaşım içinde olduğumuz bu durumdan ötürü Köprü ismini almış ve birlikte oluşturduğumuz resme ismini vermiştir.
En güzel kavuşmaların, en acı ayrılıkların köprülerden geçtiğine inanırım.
Nice köprülere…Işık ve umut dolu köprülere…
Azime A. Yazıcı
İzmir İzmir Kent Kültürü Ve Sanat Dergisi / Mayıs-Haziran 2008