ZEKA VE BAŞARI
Üstün zekalı bir bireyin toplumda bununla orantılı olarak başarılı olacağı varsayılırsa da, kimi zaman denetlenemeyen dış etkenler nedeniyle uzun vadeli tahminler geçersiz çıkabilir. Zekanın toplumsal başarıya dönüştürülebilmesini sağlayan mekanizma henüz yeterince anlaşılamamıştır. Çocukluk döneminde yapılan başarı testlerinin aynı dönemde yapılan IQ testleri ile benzer sonuçlar verdiği görülürse de, yaşamın ileri ki yıllarında ortaya çıkacak davranış kalıplarının tamamen bu sonuçlarla belirlenmesi mümkün değildir.
Başarı için zeka yeterli midir?
Okulda başarısız öğrenciler için ilk akla gelen neden, başarılı olmak için zekalarının yeterli olup olmadığıdır. Oysa ilkokulu normal koşullarda başarılı bir şekilde bitirmeye yeten zeka, orta öğrenim, hatta yüksek öğrenim için bile yeterlidir. Okulda başarısızlık, zeka faktöründen çok, çocuğun sosyal ve çevresel etkileşimleri ile eğitimsel faktörlerden kaynaklanmaktadır.
Zeka gelişimine engel olan etmenler nelerdir?
Aslında zekanın hammaddesine işlerlik kazandıracak olan, çevredeki etkileşimlerdir. Öğrenilen yeni kavramları yeni durumlara uygulayabilmek, yani zekaya kıvraklık kazandırabilmek için sürekli işleme ve eğitime ihtiyaç vardır. İleri derecede eğitim eksikliği, ekonomik ve coğrafi nedenler, zeka potansiyelinin gelişmesini engelleyerek, zekaya yeterli düzeyin altında bir görünüm verebilir.
Aile ve okul ortamı ne kadar önemlidir?
Ailelerin çocuklarıyla yeterince ilgilenememeleri, aile içinde yaşanan huzursuzluklar öğrencinin zekasını olumsuz yönde etkileyerek, geçici bir süre için de olsa zekaya işlerliğini kaybettirebilir. Çevreyle iyi bir uyum içersinde olmak ise zekayı daha verimli hale getirebilir. Öğrencinin duygusal olarak dengeli ve uyumlu bir kişiliğe sahip olması, zeka özelliklerini olumlu bir şekilde yönlendirir. Bu nedenle daha önce çok iyi uyum ve belirli bir potansiyel gösteren öğrencilerin birden bire başarısız, dikkatsiz hale gelmelerinde bazı duygusal nedenler araştırılmalıdır.
Çocuğun okul başarısında zeka ve yetenek önemli rol oynar. Elbette ki zeki olmayan ve yeterli bir zeka potansiyeline sahip olmayan çocuğun başarılı olabilmesi çok güç olacaktır. Fakat yeterli zeka potansiyeline ve yeteneklere sahip olan bir çok çocuk okulda başarılı olamamaktadır. Bu konuda farklı bir faktör ortaya çıkıyor. O da, aile ilişkileri. Çocuk öğrenme ve başarma isteğini önce aile ortamında edinir. Anne-babadan gördüğü sevgi, ilgi ve uyarılma sonucu doğal öğrenme dürtüsü artar. Anne-babasıyla iyi ilişkiler içinde olan çocuk, onlar gibi bilgili, güçlü ve becerikli olmaya özenir. Başka bir değişle çocuk anne-babasını model alır. Soruları yanıtlanan, merakı doyurulan çocuk daha çok öğrenme isteği duyar. Tersine ilgi ve destekten yoksun, soruları geçiştirilen çocukta öğrenme isteği körelir.
Çocuğu nasıl başarıya yönlendirebiliriz?
Çocuğunuz, onun başarılı olacağına olan inancınızı bilmelidir. Eğer siz çocuğunuzun başarılı olamayacağını düşünüyorsanız; çocuğunuz da hemen bu fikre kapılabilir ve başarısızlığa uğrayabilir. Çocuğunuzu övün. Eğer çocuğunuzun başarılı olmasını istiyorsanız ona sürekli olumlu mesajlar vermelisiniz. “Sen bunu yapamazsın, sen beceremezsin, aklın ermez” gibi olumsuz mesajlar yerine “sen bu işi yapabilirsin, bunu anlayabilirsin, bu işin üstesinden gelebilirsin” mesajları vermeyi deneyin.
Okulla bağlantı halinde olmak çözüm olabilir mi?
Çocuğunuzun öğretmeniyle iyi bir ilişki kurun. Anne, baba, çocuk üçgeni, okul ortamıyla birlikte büyüyecek ve bu üçgene bir başka kişi daha katılacaktır. Bu bakımdan öğretmen önemli konuma sahiptir. Öğretmen ile geliştirilecek sıcak ilişkiler ve samimi bir bağ çocuğun başarısını arttıracaktır.
Okul aile toplantılarını kaçırmayın, bu tür toplantılar aile ile öğretmenlerin rahatça konuşabilecekleri ve çocuk hakkında görüşebilecekleri uygun ortamdır. Bu toplantıları kaçırmamaya özen gösterin.
Annelerimize önerileriniz nelerdir?
Sorulana cevap verin. Çocuklar bitmek bilmeyen bir soru hazinesine sahiptirler. Sürekli soru üretirler. İşte bu soruların cevap bulması da çocuğunuzun öğrenmeye karşı ilgisini artıracaktır. Çocuğun yanında yüksek sesle kavga etmekten kaçının. Yanında kavga edilmeyen ve huzurlu bir çocuğun tüm dikkatini öğrenmeye yoğunlaştırması kolaylaşacaktır. Aksi durumda çocuk derse ve öğrenmeye karşı bir ilgisizlik yaşayacaktır. Çocuğun kafası, aile içi anne-baba problemleriyle doluyken öğrenmeyi düşünmesi beklenemez.