Gönderen Konu: SINIF REHBERLİĞİ DÖKÜMANLARI  (Okunma sayısı 71216 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı yoldaş

  • Yönetim K.Ü
  • Üstad
  • *
  • İleti: 14.457
  • Karizma Puanı: 4092
  • görsel tasarım uzmanı
SINIF REHBERLİĞİ DÖKÜMANLARI
« : 13 Ağustos 2010, 15:26:09 »






                                                                                          



Sınıfta Rehberlik Uygulamaları
İnsan yapısı gereği öğrenmeye, değişmeye, kendini yenilemeye açık bir varlıktır. Kendini geliştirmek için de sınırsız bir çaba içindedir. Öyle ki, her birimiz karşılaştığımız olaylar, kişiler ve edindiğimiz bilgiler ve deneyimler sonucu kendimize ders çıkarır, duygu, düşünce ve davranışlarımızda değişimler yaşarız.
İstenilen ise günlük sorunlarımızla başa çıkma, evde, okulda, işyerimizde ve diğer sosyal ortamlarda daha iyi, yapıcı ilişkiler kurma, meslekî yönden ilerleme, yapıcı ve olumlu tutumlar geliştirme, bilgi birikimimizi artırma, vb. kısaca kendimizi gerçekleştirme, potansiyellerimizi en iyi biçimde kullanabilmektir.
Kuşkusuz, gelişimin en hızlı yaşandığı dönem 0-6 yaş arasıdır. Bu dönemde çocuğun gelişimi için en etkili ortam aile ortamıdır diyebiliriz.  Çocuklar üzerinde etkili kişiler ise anne-baba ve kardeşleridir. 6-7 yaş dönemlerinden itibaren ailesinden daha bağımsız davranabilen çocuk için artık alışılmıştan çok farklı olan ve gelişimi için büyük destek olabilecek “okul “ yaşamı başlamış olacaktır. Okulda öğretmen ise çocuk için en az anne-baba kadar etkili bir model, öğretici, yönlendirici, bilgilendirici, yardımcıdır. Kısaca bir çocuğun okul yaşantısını konu alan bir filmde başrolü anne ve babayla birlikte paylaşabilecek tek seçenek onun öğretmenidir. Bu rolün üstesinden gelebilmek kolay değildir ama, bu alanda gerekli donanıma sahip bir öğretmenin bu rolü gerçekleştirmesi beklenir.
Okullarımızda sınıf rehber öğretmenlerimizin yaptıkları bazı uygulama ve etkinliklerde sıkıntı yaşadıkları gözlenmektedir. Bu sıkıntılar genel olarak; konuya önceden hazırlıklı gelerek, hazırlanılan konunun hangi düzende işleneceğini bir plan dahilinde belirterek, rehber öğretmenlerle görüş alışverişinde bulunarak, sınıf içinde ise; öğrencilerin konuya ilgisini çekebilmek, aktif katılımlarını teşvik etmek,onları ödüllendirerek, gerekli pekiştireçler vererek, cesaretlendirerek, konu ile ilgili araştırmacı yönlerini teşvik ederek, onlarla duygusal paylaşımda bulunarak... kısaca olumlu bir iletişim kurarak aşılabilir.
İşlenen dersin özelliği ve kazandırmayı hedeflediğimiz becerilere yönelik sınıfta kullanabileceğimiz sınıf içi rehberlik etkinlikleri geliştirebiliriz. Etkinlikleri geliştirirken bu konuda hazırlanmış yayınları da incelememiz işlevselliği arttıracaktır.
Aşağıda örnek bir sınıf içi rehberlik etkinliği geliştirme modeli verilmiştir.
SALDIRGAN DAVRANIŞLARI AZALTMA
Amaç:İlköğretim 6. 7. 8. sınıf öğrencilerinin saldırganlık davranışlarının azaltılması ve daha yapıcı davranış ve iletişim becerilerinin kazandırılması.
Yöntem : - bilgilendirme
 - duygu paylaşımı
-   gevşeme egzersizleri
 - örnek olay incelemesi
Uygulama Yapılacak Grup: 12-14 yaş arası ilköğretim 6.7.8. sınıf öğrencileri/karma grup (farklı sınıflardan kız-erkek öğrenciler)
Uygulama Alanı:Öğrenciler daire oluşturacak, sınıf rehber öğretmeni daire içinde yer alacak.)
Öğretmen sınıftaki öğrencilere şöyle der:
İnsanlar geçmişten bugüne kadar yaşam mücadelelerinde; diğer insanlarla Anne-Baba, Kardeş-Arkadaş-öğretmen diğerleri, olan ilişkilerinde anlaşmazlık ve sorun çözme çabasında “en son çare” olarak zaman zaman saldırgan davranışlar (vurma, hakaret etme vb...) gösterirler. Ancak her zaman bu davranışlar hem bireyler hem de ilişkilerini olumsuz yönde etkiler.
Bazen sıra arkadaşımızla, bazen ailemizden biriyle tartışırken kendimizi bulabiliriz. Sebebi ne olursa olsun bizi kızdıran/öfkelendiren bir çok olayla karşılaşırız. (Katılma teşvik) Bazı kereler karşımızdakine şiddet gösterildiğine hakaret edildiğine de rastlarız. Peki bu davranışları nasıl açıklarsınız? / Sizce olumlu mu? Olumsuz mu? / Siz böyle bir kızgınlık, öfke sonucunda birisine şiddet gösterdiniz mi? Şiddete maruz kaldınız mı? Neler hissettiniz ? Sizce karşınızdaki ne hissetmişti? (Konuya ilgi çekme / katılıma teşvik)
Sorular sorulduktan sonra gelen örnek üzerinde konuşulur. Sonunda saldırgan davranışın tanımına geçiş yapılır. (Bilgilendirme)
Saldırganlık: Kişinin karşısındakine, kendisine ve/veya bir nesneye zarar verme, incitme, kırma amacıyla sözel veya fiziksel olarak yıkıma yönelik davranışta bulunmak.
Saldırganlık türleri:
• Sözel saldırganlık (Küfür, hakaret, alay vb...)
• Fiziksel saldırganlık (Vurma, kırma, parçalama vb...)
Bu bilgiler verildikten sonra: “Acaba bu tür davranışlara ne gibi duygu ve düşünceler yol açıyor olabilir?” diye sorularak saldırgan davranışta bulunan kişilerin yaşadığı duygulara dikkat çekilir ve empatik beceriler artırılmaya çalışılır. Bunu yaparken öğretmenin daha önce belirlediği saldırganlık davranışında bulunanların yaşadığı duygulara değinilmeye çalışılır. (Öğrencilere sorularak tahtaya yazılır.)
Bunlar:
• Haksızlığa uğramışlık
• Engellenme
• Yetersizlik
• Kendini ispatlama
• Öfke
• Kızgınlık
• Aşağılama duygusu
• Reddedilmişlik vb. duygulardır.
-   Öğretmen: -“Evet birçok kişi bir şeyler söyledi ve güzel bir liste oluşturdunuz
Acaba, içinizde böyle duygular yaşayanlar oldu mu?” (Önce kendi yaşantılarınızdan bir örnek verebilirsiniz; bu onlar için daha güvenli bir ortam oluşturur, cesaretlendirir ve teşvik eder.)
Burada, öğrencilerin yaşantılarını paylaşmaları teşvik edilir. Ve konu somutlaştırılır, paylaşım ve katılım artırılır.
Daha sonraki aşama;
Sözel ya da fiziksel saldırıya uğramış kişilerin neler yaşayabileceğine yönelik bir soru sorulur ve gruptan gelen cevaplar tahtaya yazılır veya dikkat çekici bir biçimde teker teker sayılır. Söz alan ve katılımda bulunan öğrencilere teşekkür edilir, pekiştireç verilir.
Saldırıya uğramış kişilerin yaşadığı duygular:
• Korku
• Kaygı
• Engellenme
• Acı
• Üzüntü
• Aşağılanmışlık
• Onurun kırılması vb... gibi.
Duygulara ulaşılır ve yine empatik becerilerin gelişimine yönelik çalışılır.
Öğretmen: -“Evet görüyoruz ki saldırgan davranışlarda bulunanlarda, saldırgan davranışa maruz kalanlarda hep olumsuz duygular yaşıyorlar. Peki bana söyler misiniz, bizler bu tür bir davranışı istiyor muyuz? Bu davranışlar bize ve karşımızdakilere neler kazandırır?” (Olumsuz sonuçlarına değinilir.)
Sorusu sorulur ve alınan cevaplardan sonra: -“ Alternatif olarak ne gibi davranışlarda bulunabiliriz? Neler yapabiliriz.” diye sorularak olumlu davranışların ve öfke ve kızgınlıkla mücadele etmenin yolları tartışılır.
Bunlar neler olabilir?
• Öfke ve kızgınlığın olumlu ifadesi
• Duygu paylaşımı ve empatik becerimizi geliştirme (karşımızdakinin ne söylediğini ve ne hissettiğini anlayabilme)
• Mizah ve espri yeteneğimizi geliştirmek / ortaya çıkarmak
• Olumlu bakış açısı gelişimi çabaları
• Öfke anında gevşemeye çalışmak (Gevşeme Uygulamaları) Örneğin;
• Derin nefes alma
• Kendi kendimize gevşeme uygulamaları gösterilir
• Sakin ol diyebilme
• Kas gevşetmeye çalışma
Sonuç:
Sizlerle birlikte saldırganlık konusunu konuştuk ve sizin bu konuyla ilgili vardığınız sonuçlardan ve bu duyguları paylaşmaktan ben çok mutlu oldum. Ayrıca eğer bu konuda sıkıntılarınız, zorlandığınız durumlar varsa bunu ayrıca benimle paylaşabilirsiniz veya psikolojik danışmanımızla görüşebilirsiniz.
“Ben insanların daha mutlu yaşayabilmeleri, daha başarılı olabilmeleri ve iyi arkadaşlıklar kurabilmeleri için saldırgan davranışlardan kaçınmaları gerektiğini düşünüyorum. Sizlerin de bu konuda başarılı olacağınıza inanıyorum.” diyerek, etkinlik çocukların güvenini artırıcı, onları teşvik edici sözlerle bitirilir.



ALINTI :  http://www.sorubak.com/download.php?id=11975
« Son Düzenleme: 21 Eylül 2010, 23:50:05 Gönderen: yoldaş »

Çevrimdışı yoldaş

  • Yönetim K.Ü
  • Üstad
  • *
  • İleti: 14.457
  • Karizma Puanı: 4092
  • görsel tasarım uzmanı
Ynt: SINIF REHBERLİĞİ DÖKÜMANLARI
« Yanıtla #1 : 13 Ağustos 2010, 15:27:53 »

VERİMLİ DERS ÇALIŞMA YÖNTEMLERİ


  1-DERS ÇALIŞMADA VERİM ELDE ETMENİN İLK UNSURU İSTEKLİLİKTİR Öğrencilerimizi ders çalışmaya istekli hale getirmek için neler yapabiliriz?
1. Öğrenciye eğitim görmenin gerekleri açıklanmalı,ona geleceğe ilişkin planlar yapmasında bir amaç belirlemesinde yardımcı olunmalıdır.
2. Öğrencinin başarılarını takdir edin. Ondan çok şey bekleyerek korkutmayın,kendine güvenini kırmayın.başarısız olduğu zamanlarda bile ona başarabileceğini,buna inandığınızı belli edin.
3. İnsanlar,sonunda bir sınama-ölçme-değerlendirme olan konulardan kaygı duyarlar. Bu kaygının rahatsız edici boyutta olmasını engellemek için öğrencinize güven verin.
4. Öğrenciyi ders çalışmaya istekli kılmak için önlemler alın. Sevmediği veya zorlandığı bir dersi çalıştıktan sonra onun sevdiği bir şeyi yapmasına izin verin. Onu takdir edin. Çalışma sonrası birlikte güzel vakit geçirmek için anlaşmalar yaparak ders çalışmayı zevkli bir hale getirebilirsiniz.
5. Öğrenciler kendilerini belli bir amaca yönlendirirken temelde iki yöntemle çalışırlar: Birincisi korku veya korkutma yoluyla ders çalışmaktır. Bu yöntemle yapılanlar değil yapılamayanlar görülür. İkinci yöntem teşvik duygusuna dayanır. Burada belirlenen amaca ulaşmanın olumlu sonuçları düşünülür.Saptanan amaca ulaşmak için atılan her olumlu adımın görülür ve teşvik edilir. Bu motivasyon tarzında yapılamayanlar değil yapılanlar görülür.
2-ÇALIŞMA ORTAMININ DÜZENLENMESİ
1. Çalışmaya başlamadan önce çalışma ortamının hazırlanması gerekir. Bu ortam mümkün olduğunca iyi havalandırılmalı ve sessiz olmalıdır.
2. Çalışma masası derli toplu olmalı,masa üzerinde çalışma araç-gereçlerinden başka şey bulunmamalıdır.
3. Çalışma masası sadece ders çalışmak için kullanılmalıdır. Çalışma masasına oturulduğu zaman masa çalışmak için uyarıcı olur.
4. Ders çalışma ortamında resim, poster,afiş bulunması dikkati dağıtır. Yine ders çalışırken müzik dinlemek de yoğunlaşmayı engeller. İnsan aynı anda birçok uyarıcıyı alabilir ancak bunlardan birisine dikkatini verebilir. Bu nedenle ya ders çalışılmalı ya da müzik dinlenmelidir. Müziği ödül olarak kullanmak yani çalışmadan sonra müzik dinlemek en doğrusudur.
5. Ders çalışırken televizyon ve telefondan uzak durun. Yatarak ders çalışmayın. Bundan tek sonuç çıkar uyumak ve gevşemek.
6. Çalışmaya başlamadan önce hafif bir kahvaltı yapılmalıdır.
7. Çalışma sırasında hayal kurmaya başlarsanız bir kağıda işaretler koyarak bunu her seferinde azaltmaya çalışın.
3-PLANLAMA
1. Başarısızlık nedenlerinden en önemlisi öğrencilerin nasıl ders çalışacağını bilmemesinden kaynaklanmaktadır. Öğretim faaliyetlerini planlamadan önce şu formülü göz önünde tutmalıyız: 5 N Formülü
a-Neyi öğreniyorum? (KONU)
b-Niçin öğreniyorum? (AMAÇ)
c-Nasıl öğreneceğim? (YÖNTEM)
d-Nelerle öğreneceğim? (KAYNAK VE ARAÇLAR)
e-Ne kadar öğrendim? (DEĞERLENDİRME)



2. Başarıya ulaşmak için şunlar gereklidir: " Kendini tanımak,yeteneklerini ve sınırlarını bilmek. " Zamanı iyi kullanmak. " Amaç belirlemek (uzun ve kısa vadeli amaçların belirlenmesi) " Öğrenme stillerini bilmek(Görsel,işitsel ve dokunsal öğrenme stilleri) " Tekrar -Ard arda uzun tekrarlardan çok,aralıklı kısa tekrarlarla öğrenilenler daha kalıcı olur.
3. İnsan yoruldukça dikkati daha çabuk dağılır. Bu nedenle çalışmalarınızda 5-10 dakikalık dinlenme araları verin.
4. Çalışmalara küçük adımlarla başlamak gereklidir.Bilinenden yola çıkıp bilinmeyene adım adım ilerleyin.
5. Not tutmak,duyduklarınıza mantıklı bir çerçeve sağlayarak dersi etkin bir şekilde dinlemenizi sağlar,öğrenmeyi kolaylaştırır. Derslerde not tutarken şu noktalara dikkat edin: " Notlarınızı küçük bir kağıda sıkıştırmayın. " Sayfa kenarlarında yeterli boşluk bırakın. " Sizin için anlamlı kısalmalar yaparak not alırsanız zamandan tasarruf da etmiş olursunuz. " Konuşmanın hızlı olduğu ve not alamadığınız yerlerde çizgiler koyun.bu kaçırdığınız sözcüklerin yaklaşık miktarını belirler ve daha sonra tamamlamanızı sağlar.
6- Etkinliklerinizi,çalışma,dinlenme ve eğlence kurallarına göre düzenler ve planlarsanız başarı kendiliğinden gelecektir.
4-PROGRAM YAPMAK
Öğrencinin bir çalışma programı olmalıdır. Bu onu hem ders çalışmaya istekli kılacak,hem de öz disiplinini geliştirmesini sağlayacaktır.Yapılacak program gerçekçi olmalı,öğrencinin kapasitesine ve koşullarına uygun olmalıdır. Ders çalışma programı hazırlanırken şu hususlara dikkat edilmelidir: " Ders çalışmaya okuldan eve geldikten en az yarım saat sonra başlanmalıdır. Yemek saatine kadar önemli derslerin bitirilmesine önem verilmelidir.Uyku ve dinlenme zamanlarını öncelikle planlamak gereklidir. " Her çalışmadan sonra 5-10 dakikalık tekrara yer verilmelidir. " Yorgunluk,açlık,hastalık gibi durumlar söz konusuysa ders çalışılmamalıdır. " Program esnek olmalı ,öngörülemeyen durumlara göre değiştirilebilmelidir. " Programda dersler önem derecesine göre sıralanmalı,çalışmaya zor konulardan başlanmalıdır. Öğrenmenin büyük kısmı okulda gerçekleşir. Evde yapılacak çalışmalar öğrenilenlerin pekiştirilmesini ve unutulmamasını sağlar. Ne sadece dersi dinlemek ne de sadece evde çalışmak yeterli olur. Her ikisinin de kollektif bir şekilde yürütülmesi gereklidir.
5-ÖĞRENİLENLERİN TEKRARI

Çevrimdışı yoldaş

  • Yönetim K.Ü
  • Üstad
  • *
  • İleti: 14.457
  • Karizma Puanı: 4092
  • görsel tasarım uzmanı
Ynt: SINIF REHBERLİĞİ DÖKÜMANLARI
« Yanıtla #2 : 13 Ağustos 2010, 15:28:43 »
Başarı ailede başlar

Olumsuz davranışları nasıl engelleyebiliriz?
Tabii ki her çocuk yaramazlık yapar. Tabii ki her çocuk anne babasının istemediği davranışlarda bulunur. Sizin çocuklarınız da... Bu olumsuz davranışları engellemek biz büyüklerin elinde.
Genellikle çocuklarımızın yaramazlıkları karşısında onlara değişik tepkiler vererek bu davranışları düzeltmeğe çalışırız. Bu kez bir değişiklik yapalım ve olumsuz davranışlar gerçekleşmeden önce nasıl engelleyebileceğimizi tartışalım.
Her anne baba çocuğunun huyunu suyunu gayet iyi bilir. İşte bu bilgileri temel aldıktan sonra aşağıdaki yöntemleri kullanarak çocuğumuzun olumsuz bulduğumuz pek çok davranışını engelleyebiliriz.
Örnek olmalıyız
Kimi zaman “Söylediğimi yap, yaptığımı yapma" deyip kurtulmaya çalışırız ama çocuklarımız yaptıklarımızı yapar. Siz yemek seçiyorsanız çocuğunuzun yemek seçmemesini nasıl istersiniz? Siz dağınık bir insansanız çocuğunuzun odasını toplu durmasını nasıl beklersiniz? Siz ona örnek olmalısınız. Günde iki paket sigara içen bir annenin “Ah oğlum fosur fosur sigara içiyor" diye hayıflanması yersiz. Çocuğunuz bu alışkanlığı doğal karşılıyor, çünkü siz ona örnek oluyorsunuz.
Çocuğunuzda geliştirmek istediğiniz olumlu davranışları siz de sergiliyor olmalısınız. Siz bu davranışları sergiledikçe onların olumlu, istenilen davranışlar olduğunu anlayacak ve kendisi de aynı şekilde davranmaya çalışacaktır.
Önleyici açıklamalar
Çocuğumuz istenmeyen bir davranışı daha yapmadan ona hangi davranışları istemediğimizi açıklayabiliriz. “Okuldan gelince çamurlu ayakkabılarınla eve girmeni istemiyorum. “Ya da", “sofraya kirli ellerle oturmanı istemiyorum". Eğer çocuğumuzu tanıyorsak bu önleyici açıklamaları yerinde ve zamanında yaparak pek çok olumsuz davranışı engelleyebiliriz.
Çocuğunuz sokağa çıktığınızda hep bir şeyler almanız için tutturuyorsa daha çıkmadan önce “Birşeyler almam için tutturmanı ve ağlamanı istemiyorum" diye uyarıda bulunabilirsiniz.
Olumlu dil kullanın
Yukarda çocuğunuza önleyici açıklamalar yapın dedik. Ancak bu açıklamaları olumlu bir dille yaparsak çocuğa bir çözüm yolu göstermiş oluruz. Bu sayede çocuğunuz ne yapması gerektiğini de öğrenmiş olur. “Okuldan gelir gelmez çamurlu ayakkabılarını çıkar, sonra da hemen ellerini yıka e mi çocuğum" dersek çocuğumuz kendisinden beklenilen davranışın ne olduğunu anlamış olur. Gördüğünüz gibi “çamurlu ayakla eve girme" demek bir yasak getiriyor ama ayakkabısını mı çıkartsın, ayağını silsin mi belirtilmiyor. Oysa “ayakkabılarını çıkar" çok açık bir öneri. Bu uyarıyı yaparken sesinizin tehditten uzak ancak kararlı olması çok önemlidir. Çocuğunuz sizin hangi davranışları istediğinizi ve hangilerinden hoşlanmadığınızı net bir şekilde anladığı zaman bunlara uymaya çalışacaktır.
İyi alışkanlıklar edinmesine yardımcı olmalıyız
Anne baba olarak hoşumuza giden davranışların pek çoğu birer alışkanlık. Çocuğumuzun temiz olması, odasını derli toplu tutması, dersini düzenli çalışması, yemeğini sofrada güzelce yemesi gibi. Eğer çocuğumuzun böyle davranmasını istiyorsak onun bu alışkanlıkları edinmesi için ona yardımcı olmalıyız. Çocuğunuzun odasını derli toplu tutmasını mı istiyorsunuz? Önce onunla birlikte odasını toplayın. Neleri nereye koyacağını, eşyalarını nasıl katlayıp dolaba yerleştireceğini hem anlatın, hem de birlikte yapın. Buna bir süre devam edin. Çocuğunuzun okuldan gelir gelmez ellerini mi yıkamasını istiyorsunuz? Girin onunla birlikte banyoya, ikiniz de ellerinizi köpürterek yıkarken onunla sohbet edin. Sizinle birlikte bu işleri yapmaktan zevk alacak daha sonra da bu davranışlar zamanla alışkanlığa dönüşecektir.
Şimdi içinizden “Hepsi bu mu?" diye geçiriyorsunuz. Tabii ki değil. OLUMLU DİSİPLİN YÖNTEMLERİ de var. Bunlar ise haftaya başlıyor.


Çevrimdışı yoldaş

  • Yönetim K.Ü
  • Üstad
  • *
  • İleti: 14.457
  • Karizma Puanı: 4092
  • görsel tasarım uzmanı
Ynt: SINIF REHBERLİĞİ DÖKÜMANLARI
« Yanıtla #3 : 13 Ağustos 2010, 15:29:28 »
ÇEKİNGEN ÇOCUKLAR
Çekingen Çocuğun Tanımlanması
Bu çocuklar yaşıtları ile ilişki kurmada zorlanırlar, arkadaşları ile birlikte olmaktansa yalnız kalmayı tercih ederler, yaşıtlarından çekinirler, bazı hallerde kendilerinden küçüklerle bir araya gelirler. Birisi onlara çok yaklaşırsa ondan uzaklaşmak suretiyle tepkide bulunurlar. Annelerinin yanından ayrılmazlar hatta babalarıyla ya da büyükanneleriyle yalnız kalmaktan kaçınırlar. Annelerinden ayrıldıklarında ilk tepkileri ağlama olur. Kendilerini sözlü olarak ifade etmekten çekinirler, kendilerine soru sorulduğunda bazen cevaplandırmaktan kaçınırlar, başlarını öne eğerler, nadir hallerde de göz veya baş hareketi ile cevaplandırmakla yetinirler. Çoğunlukla güvensiz ve huzursuz çocuklardır. Araştırma bulgularına göre bazılarında saldırganlık duyguları görülebilir. Çekingen çocuklar okul ortamı veya arkadaş grubu içinde olduklarında oyuna katılmak isteseler de kendilerinde bu cesareti bulamazlar. Mutlaka birisi onları elinden tutup oyuna sokmalıdır, oyuna girdikten sonra da mutlu oldukları dikkati çeker. Çekingen çocuklar aynı zamanda onlardan ne beklediğini veya yeni bir durumu nasıl ele alacaklarını bilmediklerinde, özellikle yeni bir iş karşısında kaldıklarında normalin üstünde bir huzursuzluk gösterirler. Örneğin doktorların çocukları muayene etmeye geleceği söylediğinde çekingen çocuklar ağlamaya başlarlar, okuldan kaçmaya çalışırlar. Çekingen çocukların çoğunun sınıfta sevdikleri bir yer vardır. Bu yer genellikle faaliyetlerden, kalabalıktan uzak ve rahatça oturabilecekleri bir minder üstü veya düz bir yerdir. Burada olup biten şeylerin çoğuna karşı ilgisiz ve bir çoğundan habersizdirler. Onların çok az şeye karşı ilgi gösterdikleri ve kendilerini rahatlatmak için sık sık parmak emdikleri, ileri geri sallandıkları, mastürbasyon yaptıkları veya kendi saçlarını ve kulaklarını çektikleri görülür.
 Aile baskısı veya ailenin çocuğu çok koruyucu Çekingenliğin Nedenleri :   Çocuğun kendisi bir şeyler yapmak ister ve bunu Çevrenin etkileri olması.   başaramazsa çekingen olur ya da bir işe başlamadan önce başarısızlık korkusu  Çocukların söylediklerine aldırış edilmemesi, hissederse çekingen olur. Çocuktan yaşı ve kapasitesi dışında davranışlar fikrinin sürekli eleştirilmesi çocuğun çabasına karşı tepkisiz kalmak, onu hiçbir şekilde beklemek  yüreklendirmemek çekingenliğin nedenlerindendir.
ÇEKİNGEN ÇOCUĞUN SOSYALLEŞTİRİLMESİ
Öncelikle annelerinden kopmalarına yardım etmek,sonra bir arkadaşla birlikte olmalarına fırsat vermek, daha sonrada bir arkadaş grubu ya da faaliyet grubuna girmelerini sağlamak gerekir. Başarılı ve mutlu olacakları bir alanın keşfedilmesi onları huzurlu kılar.
 ÇEKİNGEN ÇOCUĞUN UYUM SORUNUN 
Öğretmen, çocuğun kabuğundan giderilmesinde Öğretmene Ve Okula Düşen Görevler:   
Çocuğu ilk çıkmakta güçlük çekeceğini kabullenmeli ve sabırlı olmalıdır.  günden faaliyete katılmaması için zorlamamalıdır, hoşlandığı faaliyetleri bir  Zaman zaman bir köşede yalnız süre karşıdan izlemesine izin verilmelidir.   Öncelikle öğretmen kendisi çocukla diyalog oynamasına izin verilmelidir.   Çocuğun kurmalı sonra tek arkadaşla diyalog kurması sağlanmalıdır.   Çekingenlikten kurtulabileceği su, çekingenliğinin sebebi araştırılmalıdır.   Yaratıcı kum, kil, çamur, boya gibi malzemeleri kullanmaya teşvik edilmelidir.
Dramatik oyunda rahatlaması sağlanmalıdır. Faaliyetlere  yönlendirilmelidir.   Çocuk en ufak bir başarısında Çocuğa başarı ve deşarj alanları bulunmalıdır.   Düzenlenmiş faaliyetler esnasında öğretmen tarafından yüreklendirilmeli.  çekingen çocuk için ne yapılabilir? Çocuktaki çekingenliğin çok değişik sebepleri vardır ve problemin kaynağı, çocukla nasıl bir çalışma yapılacağını etkiler. Çekingen çocukların çoğu sizin onunla ufak ilgilenmenizle açılıp konuşmaya başlarlar. Sınıfınızda nasıl bir davranış istediğini bilen ama işbirliği yapmak istemeyen çekingen bir çocuk bulunabilir. Bu çocuk yeni faaliyetlere başlamaktan korkan ve bundan dolayı sizden fazladan teşvik isteyen bir çekingen çocuk bulunabilir. Böyle bir çocuğun herhangi ufak bir gayretinden dolayı aferin diyerek veya okşayarak takdir ediniz. İşinde ufakta olsa bazı  Halka başarılar elde ettikten sonra işbirliği yapmak ona daha kolay gelir. Şeklinde  çalışma esnasında çekingen çocuk için ne yapılabilir?
Halka şeklinde çalışmaya katılması için çocuğa baskı yapmak iyi değildir. Bu çocuklara karşı yavaş ve onlardan az iş isteme seklindeki bir yaklaşım genellikle daha çok etkilidir. Çocuğa yapılanları seyretmesi konuşulanları dinlemesi için izin verilmelidir. Çocuğun ilk iletişim teşebbüsüne dikkat edilmelidir. Çocuğun isteğine veya sorusuna hemen cevap verilmeli ama bu onu susturacak şekilde bir cevap olmamalıdır. Çocuğun kendine karşı güveni arttıkça grup çalışmasına daha   Öğretim esnasında çekingen çocuk için ne yapılabilir? istekli olacaktır.  Bireysel dikkat gösterilir ve bireysel talimat verilirse çekingen çocuk verilen işi en iyi şekilde yapabilir. Bununla beraber çekingen çocuk başkalarının kendisine yaklaşmaktan huzursuzluk duyduğu için ona yaklaşmak zor olabilir. Bunu için siz çocuğun işine karışmayan onu sakinleştiren biri olarak görülmelisiniz. Çocuğun dili gelişmemiş olabileceğinden, yavaş ve açık konuşmaya, istenilen şekilde hareket etmeye çalışmalısınız. Çocuk sizinle göz göze gelmekten çekinebilir ve sorularınıza cevap vermeyi reddedebilir. Eğer çocuk sorularınıza cevap vermeyi reddetmeye devam ederse çocuğun sevebileceği başka bir faaliyet bulmaya çalışmalısınız.
 Eğer çocuğa sevebileceği başka bir faaliyet bulamazsanız çocuğun oturup diğerlerini seyretmesine izin verilmeli ya da istediği zaman oynayabilecekleri oyuncakları ve kullanabileceği malzemeleri yanına koymalısınız. Devamlı ilgi veya kontrol çocuğu daha çok çekingen yapabilir.  Dışarıda oyun esnasında çekingen çocuk için ne yapılabilir? Dışarıda oynanan oyunlar çocukların: Sosyal becerilerinin, akranları arasında etkileşimin, anlama becerilerinin gelişmesine yardımcı olur. Çekingen çocuk oyun yerinde özel bir dikkati gerektirir. Bu durumda çocuğu birkaç basit faaliyet içine sokmayı denemelisiniz. Bu çabanız uzunca bir süre alabilir. Çocukta birkaç beceri elde ettikten sonra faaliyetleri diğer becerileri de içine alarak genişlete bilirsiniz.
En iyi tutum işbirliği yapması için çocuğa baskı yapmamaktır. Sadece faaliyeti seyretmesi ve anlaması için zaman ayırmalıdır. Çocuk konuya karşı ilgi göstermeye başladığı zaman bireysel talimat verilerek çocukla ilgilenmeye başlanmalıdır. Bu ilgilenme yerini yavaş yavaş çocuğun diğer çocuklarla yapacağı etkileşime bırakılmalıdır. Çekingen çocuğun diğer çocuklarla yapacağı etkileşimin sözle olacağı beklenmemelidir. Ancak siz ona talimat vermeli, düzenli konuşmalar yapılmalısınız.
(Rolünü beğendin mi, tekrar oynamak  Serbest oyun esnasında çekingen çocuk için ne yapılabilir: ister misin? )   Serbest oyun çocukların; sosyal becerilerinin, bağımsız çalışma faaliyetlerinin, hayal kurma becerilerinin, kas becerilerinin gelişmesine yardımcı olur. Serbest oyun faaliyetleri: Su, kum masası, bloklar ve resimli kartlarla yapılabilir. Serbest oyun çekingen çocuk için çok değerli bir faaliyettir. Bu faaliyette çocuğun diğer çocukların oyunlarını seyretmesi onlarla etkileşimde bulunması serbesttir.
Çocuğu gözlemek çocuğun ilgilerini öğrenmeye yardım eder. Öğrenince çocuğa zevk alabileceğini düşündüğünüz birkaç oyun öğretebilirsiniz. Akranları ile acele ilişki kurması için çocuk sıkıştırılmalıdır. Çocuk arkadaşlarının yanında onlarla açıkça görülen bir ilişki kurmadan benzer faaliyetlerde bulunursa, çocuğun onlarla gerçek bir etkileşim için ilk adımı attığını  Beslenme esnasında çekingen çocuk için ne yapılabilir: Yemek bilmelisiniz.  çocukların, yiyecekler hakkında genel bilgilerin, konuşma ve dil becerilerinin, işbirliği ve paylaşma becerilerinin gelişmesine yardım eder. Çekingen çocuk bazı hallerde bir grupla yemek yemede rahat olamaya bilir. Yemek yemeyi reddedebilir. Arkadaşlarının yemeği kendilerine uzatması isteklerini duymazdan gelebilirler. Böyle çocuğa belirli zamanlarda yemek verebilirsiniz ama asla yemek yemesi için   Müzik ve resim zorlamamalısınız. Sessizce seyretmesine izin vermelisiniz.  çalışmasında çekingen çocuk için ne yapılabilir: Müzik, çocuklara dinlenme becerileri , ritim duygusunu, talimatları izleme kabiliyetlerini geliştirme fırsatı verir. Resim faaliyetleri çocuklara görerek öğrenme, ince kaslarını geliştirme fırsatını verir.
Bazı küçük çocukların resim ve müzik faaliyetlerine pek yatkınlıkları yoktur. Fakat onları çekici bulurlar. Bu faaliyetleri bir süre izledikten sonra huzursuz bir çocuk kendi isteğiyle faaliyete katılabilir. Bu durumda çocuğun faaliyete katılması için sıkılmadan kibarca teşvik  Hikaye saatinde çekingen çocuk için ne edebilirsiniz, baskıdan sakınılmalıdır.  yapılabilir: Çekingen bir çocuğun dille arası pek iyi olmadığından okumanın açık olması ve kelimelerin net olarak söylenmesi gerekir. Konu hakkında sorulacak sorularda bu çocuk en sona bırakılmalıdır. Ayrıca sorular evet veya hayır diyecek şekilde sorulmalıdır. Çocuk sorulara cevap verirse hikayeyi dinlerken dikkat etmiş olduğu anlaşılır. Eğer çocuğun dilinde bir bozukluk varsa hikayeyi  Dinlenme zamanında çekingen çocuk için ne resimlerle anlatması istenmelidir.  yapılabilir: Dinlenme zamanında çocuklar sakinleşir. Dinlenme zamanı çocuğun en çok sevdiği faaliyettir. Çünkü dinlenme zamanı sessiz ve etkileşim olmayan bir zamanındır. Dinlenme zamanında çekingen çocuğun en büyük problemi sürenin biteceği yeni bir faaliyetin başlayacağı korkusudur. Diğer çocuklar uyandırılmadan çekingen çocuk uyandırılmalıdır, pasif etkileşimi olmayan işlere başlatılmalıdır. (Battaniyeleri katlama, resim albümüne bakma vb.) Çocuk,  Çekingen Kişi•rahatladıkça günün geriye kalan kısmı daha çekici gibi görülür.   Kendini inkar eder. Duygularına karşı dürüst değildir. İstediği amaçlara ulaşamaz. Başkalarının kendi adına seçim yapmasına izin verir. Öfke duyar,  Güvenden Kişi Duygularını tanır. Dürüstçe duygularını ifade eder. kaygılıdır.   Saldırgan İstediği amaca ulaşır. Kendi adına seçim yapar. Kendine güvenlidir.  Kişi Başkalarını kırarak hiçe sayarak kendini geliştirmeye çalışır. Duygularını tanımaz. İstediği amaçlara başkalarını kırarak ulaşır. Başkaları adına seçim yapar. Kendini haklı ve üstün görür.
ÇEKİNGEN ÇOCUĞUN GÖSTERDİĞİ TİPİK ÖZELLİKLER
Karalama Becerileri:  Çekingen çocukların çoğu yaşı geldiğinde gerekli ÖZELLİKLER  becerileri kazanırlar ve el mahareti gerektiren işleri yapmayı öğrenirler. Bu çocukların çekingenlikleri, bilgi ve becerilerini uygulamaya koymalarını zorlaştırmaktadır. Çekingen çocuklarının çoğunun kelimelerle ve yaparak ifade edebildiklerinden daha çoğunu bildiklerini ve daha çok şey yapabileceklerini kabul etmek hatalı değildir.
Çekingen çocukların çoğu, birinci derecede başkalarının çalışmalarını güvenli bir mesafeden seyrederek öğrenirler. Onlar genellikle grup faaliyetlerine katılmazlar. Yeni faaliyetlere geçmeleri ve malzeme kullanmaları sınırlıdır. Malzeme kullanmadaki çekingenlikleri kabiliyetsizliklerinden ziyade, korkudan ve kendilerine güvensizliklerinden ileri gelmektedir. Mesela, okul öncesi çekingen çocukların çoğu, bir tek pastel kalem alsalar ve onunla kağıdın köşesini zoraki görülür. Bir işaret yapsalar bile değişik renkleri tanırlar, bilirler. Çoğu kez onlar normal el becerilerine sahiptirler. Ancak, öğretmen ipin sonuna bir düğüm atarak dizdiğiniz boncuklar çıkmasın deyince kadar aynı boncuğu tekrar tekrar ipe geçirirler ve boncukta düşer. Bu çocuklar sevgiyle desteklenirse, kendilerine güven gelip yeni işlerde ustalaşabilirler. Her hangi bir işi yapmayı inatla reddettiklerinde, sizden bu durumu iyilikle karşılamanızı umarlar. Ve bu onları sevindirir.
 Böyle karşılandıkları takdirde Sizin vereceğiniz destekle bir çok faaliyetleri tekrara yapmayı denerler. Mesela, diğer çocukların yanında onların işe teşvik etmeniz, cesaretlendirmeniz diğer çocuklarla beraber çivileri tahtadaki deliklere takma faaliyetine katılmalarını sağlayabilir. Ama bu çocuklar, parmakları ile resim boyayan diğer çocukları günlerce seyretmiş olmalarına rağmen parmakları ile resim yapmayı reddederler.
 Gruba katılmaları istenince başlarını saklayabilirler veya hiç bir şey söylemeden geri dönüverirler. Eğer böyle bir çocuğa boyama masasına otur derseniz, itiraz etmeden oturabilir. Ancak ellerini sıkıca masanın altına sokar ve çıkarmaz. Böyle bir çocuk belki yapılanları sessizce seyrederek  Hareket Becerileri: Testlerin, çekingen çocukların kaba ve öğrenebilirler. İnce   hareket gelişimlerinin yaşlarına göre uygun olduğunu göstermesine rağmen bu çocukların çoğu mümkün olduğunca az ve yavaş hareket ederler. Bir kısım çekingen çocuklar ise uzun bir süre hareketsiz otururlar. Veya vücutlarının bazı kısımlarını hareket ettirirken kalan kısımlarını hareketsiz,kımıldatmadan tutarlar. Örneğin, oyuncaklarla oynamak için ellerini kullanabilir ama aynı yerde kımıldamadan otururlar.
Vücutlarını kullandıkları zaman, hareketleri yalpalama şeklinde,zayıf ve oldukça sınırlıdır. Koordinasyonları zayıf gibi görünür. Bir çok çekingen çocuk bükülüp bir sandalyeye veya yere kalçası üstüne, sanki kemikleri lastikmiş gibi yığılı verir. Bu çocuklar aynı zaman da kendilerini rahatlatmak için vücutlarını kullanırlar. Parmak emme, saçlarını kıvırma ve sallama gibi davranışlar sergilerler. Bu çocuklara kendi kendilerine güven duygusu kazandırdıkça, çekingenliklerinin üstesinden gelmelerine yardım  Konuşma Ve dil edilmiş olur ve vücut hareketleri de bir hayli normalleşir.  Becerileri Bir çok çekingen çocuk dili anlar ve oldukça da iyi konuşur. Ancak bu çocuklar okul öncesinde hiç konuşmaz veya çok seyrek konuşurlar. Onlar hazlarını yüzlerinde ufak bir gülümseme ile, üzüntülerini de hıçkırarak veya hafif sesle ağlayarak belli ederler. Konuşmaları işitilmesi zor fısıltılar gibi bir sesle olur. Sınıfta isteklerini çok yavaş bir sesle ifade ettiklerinden onların bu iletişim girişimleri kaybolur gider. İsteklerine herhangi bir cevap alamadıkları zaman işi tamamen bırakıverirler. Konuşma ve konuşturulma çekingen çocukları çok rahatsız eder görünmektedir. Bir isteğe karşı çoğu kez yüzünü başka yöne çevirerek veya taşlaşmış bir yüzle, yerinde sessizce oturarak reaksiyonda bulunurlar. Diğer çocuklar sizin çekingen çocukla konuya girişiminizi veya gayretinizi görürlerse bu çocukla iletişim kurma girişimlerini devam ettirirler. Aksi takdirde onlarda konuşmayı keserler. Bu çocuklar sinirli ve çekingen davranışlarıyla, yalnızlık, korku izole edilme duygularını anlatırlar. Ama onların diğerlerini dikkatle gözlemeleri ve çekinerek taklit etmeleri diğer çocuklar gibi olma, onlara benzeme his ve arzularının kuvvetli bir işaretidir. Bazen onlar yalvaran bakışları ile veya size sarılarak, gruba katılma ve  Benlik Kavramı Ve
Sosyal Beceriler: Güvenceye   olan ihtiyaçlarını bildirirler.  Çekingen çocukların çoğu kendileri hakkında olumsuz düşünceye sahiptirler ve onların kabiliyetleri bir çok işi başarıya ulaştıracak güçte değildir. Mesela, Anita boncukları ipe düzerek pek çok takı yapmış olmasına rağmen daima “ben çok aptalım. Bu boncukların hepsini ipe düzebileceğimi zannetmiyorum.”diyerek işe başlar. Çekingen çocuklar kendileri hakkında


Çevrimdışı yoldaş

  • Yönetim K.Ü
  • Üstad
  • *
  • İleti: 14.457
  • Karizma Puanı: 4092
  • görsel tasarım uzmanı
Ynt: SINIF REHBERLİĞİ DÖKÜMANLARI
« Yanıtla #4 : 13 Ağustos 2010, 15:30:31 »
SINIF VELİ TOPLANTISI
            Okul rehberlik hizmetlerinin etkili ve verimli yürütülmesi, velilerin okulla iletişimlerinin yoğunluğu ve niteliği yönünde orantılıdır. Özellikler sınıf öğretmenlerinin bu konuda oldukça duyarlı olması gerekmektedir. Bu amaçla sınıf veli toplantılarında, sınıf öğretmenlerinin velilerle iletişimlerinde dikkat etmeleri önemli olan konular ve yapacakları rehberlikle ilgili değerlendirmeler Okul Rehberlik Servisi tarafından aşağıya çıkarılmıştır.
 1-     Velilerle görüşme yapılırken, veli ile ilgili her türlü ön yargıdan uzak olunmalı, subjektif değerlendirmelere girilmemelidir. Sadece eğitim öğretim düşünülerek tavır alınması ve kararlı bir görünüm sergilenmesi iletişimin olumlu ve sağlıklı yürütülmesi açısından önemlidir.
2-     Özellikle davranış ve uyum sorunu olan öğrenci velileri ile görüşürken; öğrencinin durumundan dolayı suçlayıcı, küçümseyici ve önemsenmez bir tavır takınılmaması uygundur. Veli zaten bu konu ile ilgili olarak belli bir rahatsızlıkla okula gelmiştir, bir de böyle bir yaklaşım sergilenirse okulu ziyaret sıklığı daha da azalacaktır. Bunun yerine daha olumlu ve veliyi rencide etmeden sorunun  çözümünde velinin de bizzat katılımını da sağlanacağı yöntemlerin değerlendirilmesi veliyi ve öğrenciyi kazanmak açısından önemlidir. Yine bu velilerle görüşürken öğrenciye taraflı ve olumlu yaklaşılması halinde, velinin de çözüme katkı sağlaması daha olasıdır.
3-     Veli ile görüşürken sadece görüşülen velinin dikkatle dinlenmesi daha uygundur. Diğer velilerle de iletişim halinde olduğumuzda dinlediğiniz velide dinlemediğiniz kanısı uyanabilir. Bu olay hem velinin size karşı olan güveninin sarsılmasına neden olur hem de dikkatle dinlemediğimiz için durumu anlatmakta güçlük çekmemizi sağlar. Veli dinlendiğini, önemsendiğini ve anlaşıldığını hissettiği oranda olumlu katkısı daha çok olacaktır.
4-     Devam ve devamsızlık ile ilgili konularda, öğrencinin okuldan uzaklaşacağı oranda derslere ilgisinin azalacağı ve motivasyonunun kalmayacağı ifade edilmelidir. Yine öğrenci okul veya evde değilse anne-babanın tasvip etmediği atari, kafeterya, kahvehane veya sinema gibi yerlerde olacaktır. Bu da öğrenciyi her yönden etkileyecek olumsuz arkadaş çevresi için birebir imkan sağlayacaktır. Bu sorunlar dile getirilerek okula gelemiyorlarsa bile en azından telefonla bilgi almaları ve bu konunun takibini yapmaları istenmelidir. Havaların ısınması ile beraber bu sorunun daha da önem kazanacağı ifade edilmelidir.
5-     Başarısızlık ve dersleri ile ilgili konularda, başarısızlığın aile içinde utanç verici bir durum değil, çaba gösterilince aşılacak bir engel olduğu belirtilmeli ve öğrenciye veli tarafından böyle yansıtılmalıdır. Veliye, özellikle zihinsel düzeydeki bilgi ile ilgili hataların ahlaki hatalarla aynı değerlendirilmemesi yönünde yönlendirilme yapılmalıdır. Yine öğrencinin başkası ile (kardeş, komşu çocuğu ile) karşılaştırılması inatlaşma ve motivasyon eksilmesine neden olabilir. Bunun yerine, öğrenci, veli tarafından birey olarak kendi performansı ile değerlendirilmelidir. Veli, başarısızlığı ve derslerle ilgisizliği nedenlerini ortay çıkararak, problemin çözümüne öğrencinin katılımını sağlayarak; dayatma mantığı yerine kabul görme ve ortak olma çerçevesinde değerlendirmelidir. Ders ve başarı konularında anne-baba ortak hareket etmeli ve tutarlı davranmalıdır. Yine velilerin okulla sıkı iletişimleri başarı konusunda, öğrenci izlenildiği ve ilgilenildiği izlenimi ile birlikte derslere ilgiyi de getirir. Evdeki geçen zamanın planlanması ders, boş zaman ve ev aktivitelerinin olumlu düzeyde değerlendirilmesini, öğrencinin programlı olmasını sağlar. Haftalık plan hazırlanmalı, veli ve öğrenci yönlendirilmelidir. Bu konularda yapılacak bilgilendirme velilerin aydınlatılması açısından önemlidir.
6-     Öğrencinin evde ilgi ve yetenekleri doğrultusunda uğraşıları varsa desteklenmesinin gerekliliği velilere belirtilmelidir. Genel eğilim olarak velilerimizin ortak şikayeti ders dışı faaliyetlerle (sporla, kuşla vb.) çok zaman harcandığıdır. Bu noktada ders çalışmak kadar bu uğraşıların da öğrenci için ihtiyaç olduğu belirtilmelidir. Ergenlik döneminin en belirgin özelliklerinden birisi de yoğun bir enerji bulunmasıdır. Sadece ders çalışarak bunu harcamak mümkün değildir. Ailenin kontrolü dahilinde böyle faaliyetler hem derse karşı bezginliği ortadan kaldırır hem de gencin ailesine karşı sevgi, saygı ve güveni pekiştirir. Ailenin bu konuya da duyarlı olması doğrultusunda dikkati çekilmelidir.
7-     Bu dönemde ergenliğin duygusal ve fiziksel değişimleri ile gençte duygusal çalkantılar yaşanabilir. Anlayış, hoşgörü ve sevgi ile bu dönemi en az sıkıntı ile aşması sağlanmalıdır. Anne-baba genellikle problemlerin kaynağı olarak görünen davranışları değerlendirdiğinden yanılgıya düşebilir. Bu nedenle gençle arasında çatışma olabilir. Veli, gençle oturup sorunlarını açıklıkla konuşmalı ve duygusal açıdan paylaşım yaşanmalıdır. Gençleri anlamaya yönelik, duygu ve düşüncelerine değer verildiği ifade edilmelidir. Açıklıkla kendisini sevdiklerini söylemelidirler. Gençlerin ve çocukların beklentisi bu yöndedir.
8-     Kötü alışkanlığı olduğu düşünülen öğrencilerin velileriyle görüşürken daha dikkatli davranılmalıdır. Veli bu konuyu bilmeyebilir. Bundan dolayı öğrenciyi cezalandırma yoluna gidebilir. Bu durum karşısında genç, velinin karşısına alınarak ve rencide edilmeden arkadaş çevresinin değiştirilmesi gerekmektedir. Bu da oldukça güç ama seviyeli ve ısrarlı olunduğunda başarılacak bir durumdur. Yanlış arkadaşların da bulundu ortamı sosyal açıdan aratmayacak yeni bir uğraşı ve zaman verilmesi gerekmektedir. Veliye bu konuda hassasiyetle yaklaşılması, konu ile ilgili düşüncelerinin alınması uygun olacaktır.


Çevrimdışı yoldaş

  • Yönetim K.Ü
  • Üstad
  • *
  • İleti: 14.457
  • Karizma Puanı: 4092
  • görsel tasarım uzmanı
Ynt: SINIF REHBERLİĞİ DÖKÜMANLARI
« Yanıtla #5 : 13 Ağustos 2010, 15:31:13 »
Sınıfı İyi Yönetmenin Bazı İpuçları

1.   Öğrencilerin isimlerini enkısa zamanda öğrenerek her fırsatta öğrencilere isimleriyle hitap etmeli.Öğrenciler çok etkilenip kendilerine değer verildiğini anlayacak ve kalbe köprüler ilk günlerden kurulacak. Bunun için ilk günler için isim kartları yapılabileceği gibi hafızayı zorlayarak bu konuda kafayı yormak ve ezberlemek için evde gayret göstermek daha etkili bir çözüm olabilir.
2.   Zil çalar çalmaz sınıfa girip, zamanında hemen zil çalmadan dersi bırakmak öğrencilerde her zaman olumlu izlenim bırakacaktır.Ders zili çaldıktan sonraki her saniyede öğrencinin dikkati dağılacak ve sıkılacaktır.Ders planı yaparken bu konuya özellikle dikkat etmek gerekir.Planda yazdıklarınız bitmese bile zil’e sadık kalmak öğrencinin dinlenme vaktine saygı göstermek demektir.Öğretmen masasına koyacağınız bir saatle zaman kontrolünü yapabilirsiniz.   
3.   Öğretmen hem sıkı disiplinli hem de cana yakın ve arkadaşca olabilir.Öğrenciler, sınıfta istediğimizi yapabileceğimiz bir öğretmen olsun yerine sınıfı disiplinde tutacak dersin kaynamasını engelleyecek ve bize öğrenmeyi öğretecek bir hoca isterler.
4.   Çocuklarınızın sağlıklarıyla yakından ilgilenin.Özellikle Göz bozuklukları sık rastlanan ve bazı aileler tarafından ihmal edilen en önemli sağlık problemlerinden biridir.Velilerle irtibata geçip problem halledilmeli.Ergenlik çağı komplikasyonları,nasıl iyi atlatılabilir konusunda bilgilenmeli.
5.   Sınıf Kurallarını öğrencilerle beraber belirleyin ve uygun bir yere asın.Okulun kendine ait kuralları yanında size göre sınıfın yönetilmesinde faydalı olabileceğini düşündüklerinizi maddeleştirip(öğrencilerle istişare ederek)asılabilir. Okul kuralları ve sınıf kuralları ilk günler anlatılmalıdır
6.   Genel bakmak yerine Özel bakmak bazen öğrencilerle kopan bağları tamir edebilir.Yani konu anlatırken spesifik öğrencilerle göz göze gelmek.
7.   Bazı çiçekleri övgüyle büyütebilirsiniz. Bazıları övülmekten çok hoşlanırlar..Ağzımız yorulana kadar öğrencilerin her yaptıklarını fırsat bilip övmek ,çalışmalarını birkaç kat arttırabilecektir.Özellikle ilk sınıflarda..
8.   Sınıf içinde bağlantıyı kesmemeye dikkat etmeli.Dikkatinizi çekmiştir, sınıf devamlı kendilerine bir şeyler söylenmesini ister, bu sınıfa bağlı olmaktır. Konuşmayı kestiğinizde ,yanlış sorunun nerede yanlış olduğunu araştırmaya başladığınızda vs. sınıfta gürültü başlayacaktır .Kısacası siz konuşmayı kesersiniz, sınıf konuşmaya başlar .Bu anormal bir durum değildir onun için gürültü yaptıklarında çocuklara kızmak doğru değildir.Bir yolunu bulup tekrar bağlantı kurulmalı.

Çevrimdışı yoldaş

  • Yönetim K.Ü
  • Üstad
  • *
  • İleti: 14.457
  • Karizma Puanı: 4092
  • görsel tasarım uzmanı
Ynt: SINIF REHBERLİĞİ DÖKÜMANLARI
« Yanıtla #6 : 13 Ağustos 2010, 15:32:49 »
Basarının Yolu Sevgiden Geçer
International Hospital Istanbul’da görev yapan Psikolog Ferahim Yesilyurt, çocugun iyi bir egitim ve ögretim görebilmesi için anne babalarin neler yapabilecegini anlatti.
ILK ADIM: SAGLIKLI AILE IÇI ILISKILER
Çocugun okul basarisinda zeka ve yetenek önemli rol oynar. Elbette ki yeterli zeka potansiyeline sahip olmayan bir çocugun basarili olabilmesi çok güç olacaktir. Fakat yeterli zeka potansiyeline ve yeteneklere sahip olan bir çok çocuk okulda basarili olamamaktadir. Bu konuda farkli bir faktör ortaya çikiyor: Aile iliskileri.
Çocuk ögrenme ve basarma istegini önce aile ortaminda edinir. Anne ve babasindan gördügü sevgi, ilgi ve uyarilma sonucu dogal ögrenme dürtüsü artar. Ebeveynleri ile iyi iliskiler içinde olan çocuk, onlar gibi bilgili , güçlü ve becerikli olmaya özenir. Baska bir deyisle çocuk onlari model alir. Sorulari yanitlanan, meraki doyurulan çocuk daha çok ögrenme istegi duyar. Tersine ilgi ve destekten yoksun, sorulari geçistirilen çocukta ögrenme istegi körelir.
ÇOCUGUNUZ IÇIN PRATIK BASARI SAGLAMA METOTLARI
Çocugunuz , onun basarili olacagina olan inancinizi bilmelidir.
Eger siz çocugunuzun basarili olamayacagini düsünüyorsaniz çocugunuz da hemen bu fikre kapilabilir, ve basarisizliga ugrayabilir.
Çocugunuzu övün.
Eger çocugunuzun basarili olmasini istiyorsaniz ona sürekli olumlu mesajlar vermelisiniz. Sen bunu yapamazsin, sen beceremezsin, aklin ermez gibi olumsuz mesajlar yerine sen bu isi yapabilirsin, bunu anlayabilirsin, bu isin üstesinden gelebilirsin mesajlari vermeyi deneyin.
Çocugunuzun ögretmeniyle iyi bir iliski kurun.
Anne, baba, çocuk üçgeni, okul ortamiyla birlikte büyüyecek ve bu üçgene bir baska kisi daha katilacaktir. Bu bakimdan ögretmen önemli konuma sahiptir. Ögretmen ile gelistirilecek sicak iliskiler ve samimi bir bag çocugun basarisini arttiracaktir.
Okul aile birligi toplantilarini kaçirmayin.
Bu tür toplantilar aile ile ögretmenlerin rahatça konusabilecekleri ve çocuk hakkinda görüsebilecekleri uygun ortamdir. Bu toplantilari kaçirmamaya özen gösterin.
“Ögretmenine söylerim seni döver” gibi ifadelerden kaçinin.
Ögretmenle ilgili olumsuz degerlendirmeleri çocugun yaninda yapmayin.
Sorulara cevap verin.
Çocuklar bitmek bilmeyen bir soru hazinesine sahiptirler. Sürekli soru üretirler. Iste bu
sorularin cevap bulmasi da çocugunuzun ögrenmeye karsi ilgisini artiracaktir.
Çocugun yaninda yüksek sesle kavga etmekten kaçinin.
Yaninda kavga edilmeyen ve huzurlu bir çocugun tüm dikkatini ögrenmeye yogunlastirmasi kolaylasacaktir. Aksi durumda çocuk derse ve ögrenmeye karsi bir ilgisizlik yasayacaktir. Çocugun kafasi, aile içi ana-baba problemleriyle doluyken ögrenmeyi düsünmesi beklenemez.
Kaygilarinizi azaltmaya çalisin.
Kaygi bulasici bir duygudur ve anne babadan çocuga geçebilir. Sizin okul ve ögretmene yönelik kaygilariniz çocugunuz tarafindan algilanir ve basarisini olumsuz yönde etkileyebilir.
Beklentileriniz gerçekçi olsun.
Ebeveynlerin çocuklari ile ilgili, çocugun kapasitesinin üstünde basari beklentisinde bulunmalari çocugun kaygisini arttirmaktadir

Çevrimdışı yoldaş

  • Yönetim K.Ü
  • Üstad
  • *
  • İleti: 14.457
  • Karizma Puanı: 4092
  • görsel tasarım uzmanı
Ynt: SINIF REHBERLİĞİ DÖKÜMANLARI
« Yanıtla #7 : 13 Ağustos 2010, 15:33:50 »
OKULLARDA  PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK  MÜLAKAT – GÖRÜŞME

          Öğrenci tanıma tekniklerinin en yaygın olanlarından biridir. Görüşme, ya problemli kişi ile ya da onun bir yakını ile, bu konuda deneyimi olan bir yetişkinin amaçlı, planlı, hazırlıklı bir şekilde görüşüp konuşmasıdır.
1-   Bilgi toplama veya bilgi verme, 2- Teşhis ve tedavi amacıyla yapılır.

        İYİ BİR  GÖRÜŞMECİNİN ÖZELLİKLERİ:
1-   Görüşmeci kişilik sahibi ve sıcak kanlı olmalıdır.
2-   Görüşme yaptığı kişiye karşı saygılı ve güven verici olmalıdır.
3-   Aceleci ve telaşlı olmamalıdır.
4-   Anlayış ve sezgi gücüne sahip olmalıdır.
5-   Sabırlı ve bu göreve gönüllü olmalıdır.
6-   Aşrı derecede otoriter ve büyüklük duygusu içinde olmamalıdır.
7-   Özür arama ve acıma duygusu içinde olmamalıdır.
8-   Problemli, kompleksli ve peşin hükümlü olmamalıdır.
9-   Peşin hükümle birlikte görüştüğü kişiye vaadlerde bulunmamalıdır.
10-   Alanda yetişmiş uzman bir niteliğe sahip olmalıdır.

GÖRÜŞMENİN YARARLARI:
1-   Fazla araç-gereç gerektirmez.
2-   Uygulaması kolaydır.
3-   Özel yer gerektirmez (Rahatsız edilmeyecek herhangi bir oda yeterlidir)
4-   Psikoterapi için uygun bir yöntemdir.
5-   Çabuk bilgi toplamayı sağlar.

GÖRÜŞMEDE İZLENECEK YOLLAR:
1-Görüşme yapılacak yer aydınlık ve rahat olmalıdır.
2-Görüşmeden önce öğrenci hakkında gerekli bilgiler toplanmalıdır. (Öğretmenler ve veli den bilgi alınmalı,uygulanan test,anket,ölçek,envanter vb. tekniklerin sonuçları incelenmeli ve not alınmalıdır.)
3-Öğrenciye neler sorulacağı önceden tespit edilmelidir.
4-Öğrenci güven içinde olmalı,dışarıdan dinleniyor intibaı uyandırılmamalı, kayıt veya not tutmak için gerekli araçlar hazırlanmalıdır.,

GÖRÜŞMENİN YAPILMASI:
1-Öğrenci görüşme odasına güler yüzle alınmalı ve bir süre sohbet edilerek heyecanı yatıştırılmalıdır.
2-Görüşme sırasında görüşmeci az konuşmaya özen göstermeli.
3-Öğrenci konuşurken onu dikkatle dinlemeli, o konuşurken görüşmeci başka şeylerle meşgul olmamalıdır.
4-Öğrenciye öğüt vermekten onu yalanlamaktan, yargılamaktan kaçınılmalıdır.
5-Öğrenci, bazı sorulara cevap vermek istemiyorsa zorlanmamalıdır.
6-Cevaplar not edilmeli ve öğrenciye başka anlatacağı bir şeyin olup     olmadığı sorulmalıdır.

          Görüşme bittikten sonra konuşma rapor edilir. Görüşme yeterli bulunuyorsa yorum yapılır. Yorum sonuçları başka araştırmaların sonuç-
larıyla karşılaştırılarak öğrenciye ya da veliye gerekli rehberlik yapılır.

GÖRÜŞMEDE EDİNİLECEK BİLGİLER:
           1-Öğrencinin probleminin farkında olup olmadığı öğrenilmelidir.
           2-Çevresi ile ilişkileri (Aile içinde, oyunda, okuldaki davranışları)
           3-Bedensel (fiziksel), ruhsal ve zihinsel görünümü.
               a)-Muhakeme ve belleği, hayalleri, gece rüyaları, korkuları, endişeleri,
               b)-Geleceğe yönelik planları,     
               c)-Bedenine karşı tutumu, kendini kime benzettiği, bedeni kusurları,
               d)-Zeka durumu ve ilgileri.





































Çevrimdışı yoldaş

  • Yönetim K.Ü
  • Üstad
  • *
  • İleti: 14.457
  • Karizma Puanı: 4092
  • görsel tasarım uzmanı
Ynt: SINIF REHBERLİĞİ DÖKÜMANLARI
« Yanıtla #8 : 13 Ağustos 2010, 15:35:01 »
İLKÖĞRETİMDE SINAVLARI "TEST YÖNTEMİYLE" YAPMAK BİR EĞİTİM CİNAYETİDİR.
İlköğretimde keşke hiç sınav olmasa. Bunu ülkemiz eğitiminin değer yargıları içinde gerçekleştirmek ne yazık ki olanaksızdır. Sınavdan vazgeçilmesi olanaksız göründüğüne göre sınavın uygulamaları konusunda özenli davranmak zorundayız.
Bundan 4 yıl öncesine kadar 5. sınıf öğrencileri Anadolu Lisesi sınavlarına girdiği için birkaç yıl önceden "test çözerek" sınava hazırlanıyorlardı.  Oysa 4 yıl önce bu sınav 3 sınıf sonrasına alındı. Ancak ilköğretimdeki öğretmenlere, yöneticilere, velilere ve de Milli Eğitim Bakanlığı'na artık bu sınavın 8. sınıftan sonra yapıldığı haber vermemiş olsa gerek, ilköğretimin 4. ve 5. sınıflarındaki öğrenciler sanki bu sınava hazırlanır gibi eğitiliyor. "Önemsiz" diye varsaydıkları bazı derslerin yerine Matematik, Türkçe  gibi çoook önemli derslerin yapılması ve sınavların test olması bu habersizliğin bir göstergesi...
Test sınavı (ki çoğunlukla çoktan seçmeli test kullanılıyor) bir sınav yöntemidir ve kitlelerin katıldığı sınavlar için en geçerli sınav şeklidir. Bunu gözardı edemeyiz. İlköğretim sözkonusu olduğundaki durum hiç de iç açıcı değildir.
İLKÖĞRETİMDE SINAV "TEST YÖNTEMİYLE" OLABİLİR Mİ? sorusunun yanıtı bir çok kişi tarafından "EVET" olarak verilecektir.
ÖĞRENCİ, "EVET" diyecektir. Çünkü her öğrenci sınavın test yapılmasını sever. Daha kolaydır, riski azdır,
VELİ "EVET" diyecektir. Çünkü çocuğun nasıl eğitildiği onun için hiç önemli değildir. O çok iyi bilir ki, ne kadar test çözerse o büyük sınavda şansı daha çok olacaktır.
ÖĞRETMEN "EVET" diyecektir. Çünkü test uygulayarak en kısa zamanda, emeksiz şekilde sınavı değerlendirecektir.  Öğrenci mutlu olacaktır, veli kendisini takdir edecektir. Öğrencilerini en iyi şekilde sınava hazırladığı varsayımıyla yöneticileri de memnun edecektir.
Herkesi bu kadar mutlu eden bir sınav sistemine CİNAYET demek ağır bir suçlama mıdır?
İlköğretimde test sınavı yapmak bir eğitim cinayetidir. Yalnızca test sınavı yapmakla herşey bitseydi belki bu kadar ağır bir ifade kullanmazdım. Sınavlar test olarak yapılınca öğrenciler sınavlara hazırlanmak için de çok sayıda test sorusu çözüyorlar. Bunun için özel dersler alıyorlar. 10 yaşındaki çocuklar dersanelere gönderiliyor. Orada da bol bol test sorusu çözüyorlar ve test sınavlar oluyorlar. Yani 10 yaşındaki öğrenci test soruları içinde boğuluyor.
Test sınavları öğrencilerin düşünme yeteneklerini köreltiyor. Kendilerini ifade etmelerini zorlaştırıyor. Yaratıcılıklarını tamamen yokediyor.  Bu sınavların hazırlık süreci birbirine benzer çok sayıda test sorusunun tekrar tekrar çözülmesini gerektirdiği için çok zaman harcıyorlar ve oyuna zamanları kalmıyor.
Çocuklara bu kötülükleri yapmaya hakkımız var mı? Yok!...  O zaman düzeltelim!...
Bunu uygulamada düzeltme şansımız var mı? Hiç yok!... Çünkü, ne yöneticiler, ne öğretmenler, ne de veliler ve en önemlisi Milli Eğitim Bakanlığı tehlikenin farkında değil.  Çünkü Milli Eğitim Bakanlığı sınıflara düzey belirlemek için test sınavları gönderiyor. Okullar bu sınavlardaki başarıyı arttırmak için öğrencileri daha çok test stresine sokuyorlar.
ÇÖZÜM
Keşke öğretmenleri bu konuda ikna edip güzellikle öğrencileri test sınavlardan koruyabilsek. Ancak bunun ikna yoluyla uygulanması olanaksızır. Artık bu sınavlar birçoğunun vazgeçilmez bir parçası olmuştur. Zaten bu konuda bilinçli öğretmenler velilerin ve yönetimin baskılarıyla sindirilmektedir.
Milli Eğitim Bakanlığı ilköğretimin ilk 7 yılında test sınavı yapmayı, sınıflarda test soruları kullanmayı kesinlikle yasaklamalıdır. Dersanelerin bu yaşlara yönelik sınıflarında da aynı kesin uygulama geçerliolmalıdır. Bu kuralı uygulamayan öğretmenlere en ağır yaptırımları uygulamalıdır. Bu yaşlara yönelik test kitaplarının yayını konusunda da önlemler alınmalıdır. Test soruları içeren okul dergilerinin okullara girişi engellenmelidir.
Öğrenci ilk test sorusuyla ancak 8. sınıfta karşılaşmalıdır.
Bunu başarmak zorundayız.


Çevrimdışı yoldaş

  • Yönetim K.Ü
  • Üstad
  • *
  • İleti: 14.457
  • Karizma Puanı: 4092
  • görsel tasarım uzmanı
Ynt: SINIF REHBERLİĞİ DÖKÜMANLARI
« Yanıtla #9 : 13 Ağustos 2010, 15:35:42 »
Nasıl verimli ders çalışılır?
Hepimizin isteği derslerimizde başarılı olmak ve bir üst sınıfa başarıyla geçmek.Ama bu isteğin gerçekleşebilmesi için gerekenleri yapmadığımız malum.Bazen dersler için, okul için birşeyler yapapamayı isteriz.Ders kitabını okur, ödevleri yapar, sınavlara hazırlanır, fakat beklediğimiz notlar bir türlü gelmez.Demek ki bir yerlerde hata yaapıyoruz.Daha doğrusu nasıl ders çalışmalıyız, bunu pek bilmiyoruz.
Aşağıda ders çalışmamızı bir düzene koyacak ve zamanımızı verimli kullanmamızı sağlayacak öneriler var.Bir kulak verelim, okuyalım ve uygulayalım.

1-Okuldan eve geldiğinizde yarım saat veya kırk beş dakika dinlenmeye ayırın.Bu arada bir şeyler yiyebilirsiniz.Ancak ders çalışmaya başlamadan önce, ekmek, makarna, kek gibi karbonhidratlı yiyeceklerden fazlaca yemeyiniz.

2-Ders çalıştığınız yerin düzeni çok önemlidir.Derslerinize bir masada çalışmalısınız.Yumuşak bir koltuk, kanepe veya yatak ders çalışma veriminizi düşürür ve uykunuzu getirir.Çalışma esnasında işimize yaramayan defter, kitap ve diğer araç ve gereçleri kaldırmamız gerekir.Çünkü bu gereksiz malzemeler hem kafamızı karıştıracak, hem de bizi lüzumsuz yere meşgul edecektir.

3-Ders çalışırken en iyi bir şekilde kullanmamız gereken zamanımızdır.Bunun için bir zaman programlamasına ihtiyaç vardır.Böyle bir programlamayı herkes kendine göre yapabilir.Bir zaman programlaması aşağıdaki gibi olabilir.

15:00 Eve Geliş
15:00-15:30 Dinlenme
15:30-16:30 Ders Çalışma
16:30-17:00 Dinlenme
17:00-17:30 Ders Çalışma
17:30-18:30 Dinlenme-TV
18:30-19:00 Ders Çalışma
19:00-20:00 Dinlenme-TV
20:00-21:00 Ders Çalışma
21:00-22:00 Çanta Kontrolü ve Yatış

Yukarıdaki program bir örnektir.Kendi şartlarınıza göre bu programı değiştirebilirsiniz.
4-Kendinize Küçük bir defter tutun.Her gün verilen ödevleri not edin.Böylece "Unuttum" mazereti ortadan kalkmış olur.

5-Çalışmaya size zor gelen derslerden başlayın.

6-Yazılı ödevleri son sıraya koyun.

7-Derslerinizi günü gününe yapmalısınız.Derslerinizi daha uygun zamanlarda yapmayıp, son güne bırakmayın.

8-Her gün okulda öğrendiklerinizi, evde mutlaka tekrarlayın.

9-Her gün dersiniz bittikten sonra, ertesi günkü ders programınıza göre çantanızı hazırlayın ve yatmadan önce kontrol etmeyi unutmayın.
Hepinize derslerinizde başarılar