İsas öğretmenim,çok güzel bir konu başlatmışsınız, ben de görsel sanatlar öğretmeniyim, çoğu zaman oyun yoluyla öğrenmenin zevkli ve kalıcı olduğunu düşünürüm.Ancak ne yazıkki bizim ders saatimiz haftada bir gün-40 dk. Bazen sanat etkinlikleri seçildiğinde o da o kadar idareye bildirdiğimiz halde hiç bir zaman blok olarak uygulayamadık...Tesadüfen bir şubeye oluyor,diğerine olmuyor,bu da dengesizlik yaratıyor. Renklerin oluşumu diye teknik öğrenim açısından eski kitaplarımızdan birinde (mavi kaplı 1992) gökkuşağı ile ilgili bir öykü vardı, şimdi metin elimde değil ama herkes kendine özgü , bir öykü oluşturabilir.
RENKLERİN DANSI olabilir adı.
Işık perisi , bir gün evrende günlük gezintisine çıkmış...Derken göyyüzünü kara kara bulutlar kaplamış,gümbür gümbür sesler sonrası yağmur yağmaya başlamııışş..Yağmur dinmiş, ışık perisi saklandığı yerden çıkmış o anda yedi renk şarkılar söyleyip dans ederk çıkmış gökyüzünde yerlerini almışlar...Bunlar sarı,turuncu,yeşil,mavi,kırmızı,mor ve lacivert miş..
(güzel bir müzik eşliğinde öykü okunur,o arada seçilen öğrenciler bu olayı dramatize ederler...)
önceden 1 hafta öncesinden istenilen 3 adet plastik bardağa az-ota ve çok miktarlarda-bardağa orantılı- su konur bunlara sar+kırmızı=turuncu oluşması gözlemlenir ve söylenir. Sarı+mavi=Yeşil.Kırmızı+mavi=mor oluşturtulur.Bakın neler gözlemlediniz?Soru-yanıt yöntemi ile öğrencilerin gözlemleri dinlenir.İşte sizler de renkleri suyun yardımıyla dans ettirerek (müzik buna uygun olursa daha iyi olur) nu anlattığımız öyküden yola çıkarak imgeleminizden çalışmaya başlayın...
Bu şu anda benim aklıma gelen bir öykü. Buradan hep birlikte bir şey oluşturabiliriz. Yıllardır isterim ne yazıkki bazen öyle berbat sınıflara giriyorsunuzki yüreğiniz daralıyor.