hadi bir teftiş hikayesi de ben anlatayım..müfettişler bir köy okuluna giderler...her biri bir derse-sınıfa...derken biri de 'resimci'ile derse girer...öğretmene, 'hocam sen dersini işle,bak işine'...der ve pencereden ta uzakta görünen şehri seyretmeye koyulur,sınıfa bile bakmaz...ders biter,yeme içme faslı biter,teftiş biter müfettişler okuldan ayrılır,bu sefer 'değerlendirme' faslı başlar...herkes şöyle böyle der anlatır...bizim 'resimci' de anlaıtr:''ya hu ne şeker müfettişti!hiç sıkmadı,uğraştırmadı'' vs...müdür bey o 'resimci'ye şöyle bir bakar ve o muhteşem cümleyi kurar: '' hocam ben senin müfettişe, ... hoca biraz (burda müdür elini havaya kaldırıp beş parmağı hafifce açıp,sağa sola çevirerek güzel bir hareket yapar))) ve odada kahkaha kopar...'resimci' hayatında ilk defa 'deliliğin' faydasını görmüştür!..hem de teftişte....sonuç mu?pekiyi imiş))...