KÖY ENSTİTÜLERİ EĞİTİM MODELİNE OLAN TALEP ARTIYOR
Prof. Dr. İbrahim ORTAŞ Çukurova Üniversitesi,
[email protected] mail adresi spam botlara karşı korumalıdır, görebilmek için Javascript açık olmalıdır
Köy Enstitüleri her ne kadar "Köy öğretmeni ve köyün gereksinimi olan diğer meslek sahibi kişileri yetiştirmek" ise de temelde çağdaş demokratik bir toplum yaratmaktır. Demokrasi ve çağdaşlaşma okuma yazması olmayan, yurttaş bilinci olmayan kişiler ile sağlanamaz. Bunu göre cumhuriyetin o dönemdeki yöneticileri köylüyü her yönden hayata hazırlamayı planlamışlardır. Ancak Atatürk´ün de mücadelesini verdiği gericilik kısa sürede üretime yönelik eğitimin farkına vararak kısa yoldan engellemek için gerekçelerini oluşturmuşlar. Köylü çocuğu ilk defa dünya klasikleri okuyor, müzik yapıyor, el işi ile yaratıcılığının farkına vardırılıyor. Tarım eğitimi sayesinde doğa ile tanışarak gerçek üretici yapılıyor, sonra bu üretici ruhlu, sanatçı insanlar dünya ile iletişimi kısıtlı olan köylülere yaşamı öğretmeye gidiyor. Onlara kültür ve eğitim ve iş yapmayı, yeni tarım teknikleri öğretmektedir. Köy Enstitüleri Anadolu köylüsünün güneşi oldu, bu sayede dünyaya açılacak kapıları oldu. Okuyan çocukları sayesinde okul gördüler, meslek sahibi oldular. Kısacası okuyarak dünyayı tanıdılar.
DÜNYAYA ÖRNEK GÖSETİRLECEK TEK MODELİMİZİDİR
UNESCO halen bu projeyi gelişmekte olan ülkelere önermektedir. Ord. Prof. Ziya Karal bunun "Tarih boyunca Türklerin dünya uygarlığına yaptığı tek özgün katkı" olduğunu belirtiyor. Her ne kadar o dönemde köy enstitüleri köylüyü köyünde tutmaya çalıştığı için eleştirildiyse de temelde Türkiye tarihinin o dönemleri tam da "soğuk savaş" dönemine denk düşmektedir.
Atatürk´ün belirttiği gibi "köylü milletin gerçek efendisi" sözü tam da Köy Enstitüleri tarafından gerçekleşeceği sırada defteri dürülerek köylerdeki efendilik toprak ağalığına feda edildi, kültür ve çağdaşlaşma ise istenmedi. Özgüvenli ve donanımlı olarak köye geri gelen gençlerin köylüyü gerçek efendi yapma istemi feodal toprak ağaları nezdinde anında rahatsızlık yarattı. Türkiye batı ile bütünleşme ile ileriye doğru hedeflediği çağdaşlaşma sürecinden geriye döndürüldü. Türkiye´nin o dönemde benimsediği ağır sanayi hamlesi ile bir taraftan uçak yapmayı benimserken diğer taraftan ve köylüyü her yönü ile donanımlı olarak eğiterek yeniden köye göndererek üretici ve yaşamdan zevk alarak yaşamı anlamlı kılmayı amaçlıyordu.
Kim bilir Köy Enstitüleri yurt sathında yaygınlaşsaydı, toplum belki şimdi okuryazar sorunu yaşamıyor, köylüsü mutlu, işçisi üretken, okumuşu farkına varılabilirlik kapasitesi yükselmiş, ülkede huzursuzluk değil barış ve şiddetsiz kültürel alt yapısı gelişmiş bir birini anlayan ve değer veren yurttaşların ülkesinde idareci değil yaşam bilinci gelişmiş düşünürler tarafından daha sağlıklı olarak yönetilirdi.
YENİ KUŞAK KÖY ENSTİTÜLERİ DERNEĞİ KURULDU
Son yıllarda Köy Enstitüleri konusu yaygın bir şekilde yeniden işlenmeye başlandı. Prof. Dr. Kemal Kocabaş başkanlığında yürütülen Yeni Kuşak Köy Enstitüleri son yıllarda ciddi bir çalışma ile Köy Enstitüleri mantığını ve ülkemiz önemini Yeniden İMECE dergisi ile anlatmaya çalışmaktadırlar. Yeni Kuşak Köy Enstitüleri hakkında geniş bilgi
[email protected] mail adresi spam botlara karşı korumalıdır, görebilmek için Javascript açık olmalıdır ;
[email protected] mail adresi spam botlara karşı korumalıdır, görebilmek için Javascript açık olmalıdır ;Web:www.yenikusakizmir.net, adreslerinden temin edilebilir.
KAVGEL Köy Enstitüleri Araştırma ve Eğitim Geliştirme Derneği "iş içinde, üretken, özgür, savaşsız ve sömürüsüz bir dünya için eğitim ve yaşam" sloganı ile Doç. Dr. Güler Yalçın başkanlığında İstanbul´da bir etkinlik ile Köy Enstitülerini işlediler. 8 Nisan günü Prof. Dr. Oğuz Makal´ın hazırladığı Köy Enstitüleri belgesel ve resim sergisi ile Adana´da panel ile birlikte işlenerek konunun önemi anlatılmaya çalışıldı.
GENÇ ÜNİVERSİTENİN BÜYÜK BAŞARISI
Geçen yıl Süleyman Demirel Üniversitesi ile birlikte Gönen Köy Enstitüsü binalarını restore etiler ve Köy Enstitüleri Müzesini açtılar. Müzenin kapısında Hasan Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç büstlerini koydurttular. Ayrıca bu yıl Süleyman Demirel Üniversitesi Köy Enstitüleri Araştırma Merkezini YÖK´ten geçirerek bir ilki gerçekleştirdiler. Gönlümde geçen 21 Köy Enstitüsünün en yakındaki üniversitelerin Eğitim Fakültelerine bağlanması. Restore edilerek eğitim ve uygulamam alanı olara değerlendirilmesidir.
Bu konuda Süleyman Demirel Üniversitesinde bir ilk olarak Köy Enstitüleri Araştırma Enstitüsünü başlatmış olmanın verdiği heyecan ve değişik üniversitelerden gelen genç araştırıcıların gözlerinde bir parıltı ve bir şey yapma şevkini görmek üniversitelerimizin olanak verildiği zaman bir şeyler yapılacağına olan inancı yeniden canlandırmaktadır. Bu anlamda kurumunu heyecanlandıran, öğretim üyelerine güven veren, yaratıcılıklarının önünü açan yöneticileri hep değerli görmüşümdür. Bu bakımdan son yıllarda bazı üniversite rektörlerimizin sınırlar ve sorumluluklar çerçevesinde bir şeyler yapmak istediğini görüyorum. Hataları ve eksiklikleri de olsa yine de şevklerine ve projelerine destek olmak gerekir.
KÖY ENSTİTÜLERİ ARAŞTIRMA MERKEZİ VE MÜZESİ
15-17 Nisan tarihleri arasında Süleyman Demirel Üniversitesi bir ilki daha gerçekleştirerek Burdur Eğitim Fakültesi, Yeni Kuşak Köy Enstitüleri ile birlikte iki günlük bir Köy Enstitüleri penceresinden günümüz eğitim sistemi konulu çalıştay düzenlendi. Çalıştaya benim de içinde olduğum üç ayrı çalışma gurubu günümüz eğitim sisteminin sorunları ve çözüm önerilerini aşağıdaki sonuç bildirgesi ile açıklamıştır. 17 Nisan günü üniversitenin genç ve atılımcı rektörünün büyük katkıları ile şenlik havası içinde Gönende anlamlı bir kutlama gerçekleşti. Kutlamada ilgimi çeken en önemli şey, Gönenden de mezun olmuş o günün köy enstitülü ihtiyar delikanlılarının sevinciydi. Müzeye konulan anı defterine göz yaşları içinde anlılarını yazan bu delikanlıları izledim yazdıklarını göz ucu ile okudum. Hepsi hayat dolu. Geçmişte yaptıklarını anlatırken gözlerinin içi parıldıyor. Hepsi konuşmaları ile enstitülerin kendilerine kazandırdığı üreticilik, özgüven ve yaşama anlamlılık kazındıran müzik eğitiminin önemini belirtiyorlar. Prof. Dr. Özcan Demirel ve arkadaşlarının hazırladığı "Eğitimde Çoklu Zekâ Kuram ve Uygulamaları" konulu çalışmadaki "Eğitimde Çoklu Zekâ Uygulamaları ve Köy Enstitüleri" bölümünü okurken olayı daha iyi anladım. Sistem insan beynini, ellerini vücudunu aynı anda geliştirmeyi hedeflemiştir. Bu gün üniversitelerde uygulamayı düşündüğümüz probleme dayalı öğrenme anlayışı o gün hayata geçirilmiştir. Bu sistemde mezun olan insanların üretici olma duygu ve düşüncelerinin özgüvenleri ve yaşama bağlılıkları üzerinde çalışmaya değer niteliktedir. Erken dönemde, küçücük de olsa bir şeyler yapabilme veya bir müzik aleti çalabilmenin kişi üzerinde yarattığı özgüvenin insanın ileri yaşlardaki önemi daha iyi anlaşılıyor. Şimdi geriye dönüp bakıldığında sistemin yetiştirdiği insanların halen şevkle yaşama anlam katmaları doğru bir eğitim gerçekleştirdikleri görülmektedir.
KÖY ENSTİTÜLERİ ARAŞTIRMA MERKEZLERİ KURULUYOR
Toplantıya katılan çok sayıda eğitimcinin Türk eğitim sistemi ve geleceği ile ilgili önerileri aşağıda sunulan bildirgede ifade edilmiştir. Etkinliğin son gününde YÖK Başkan vekili Sayın Prof. Dr. İsa Eşme´de "ilk kez SDÜ´de bir üniversitenin bünyesinde Köy Enstitüleri Araştırma ve Uygulama Merkezi kurulduğunu bunu takiben Gazi Üniversitesi´nde Hasan Ali Yücel Araştırma ve Uygulama Merkezi Kurulduğunu ve yakında İzmir´de de İsmail Hakkı Tonguç Araştırma ve Uygulama Merkezini kurmayı düşündüklerini ve bu konuda çalışmaların sürdüğünü belirtiler. Ayrıca eğitim fakültelerine Felsefe, Bilim Tarihi, Türk Eğitim Tarihi vb. dersleri programa koymak için çalıştıklarını belirtiler.
Umarım felsefe ve bilim tarihi dersi tüm üniversitelerimizde zorunlu ders olarak okutulur. Ülkemizin geleceği güçlü bir fen okur yazarlığının sağlanmasından geçmektedir. Bu inançla, üretici, yaratıcı, insan ve doğa merkezli bir eğitimin ülkemizde yaşatılması dileği ile...
ÇALIŞTAY BİLDİRİSİ
15-17 Nisan 2006 tarihinde Süleyman Demirel Üniversitesi Rektörlüğü, SDÜ Burdur Eğitim Fakültesi, SDÜ Gönen MYO, SDÜ Köy Enstitüsü Eğitim Araştırma ve Uygulama Merkezi, Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği Genel Merkez ve Şubeleri ile Burdur Fakir-Der´in işbirliği ile Köy Enstitülerinin kuruluşunun 66. yıldönümü etkinlikleri kapsamında Gönen Köy Enstitüsü Meslek Yüksek Okulunda Okulöncesinden Ortaöğretime Türk Eğitim Sisteminin Yeniden Yapılanması Sürecinde Yeni Bakış Açıları" Çalıştayı 21 üniversiteden gelen 90 kişinin katılımıyla gerçekleşen çalıştay sonuç bildirgesi
Eğitim Yönetimi Grubu
Eğitim Sistemi ile İlgili Alınan Kararlar
Burdur Eğitim Fakültesinin üzerinde çalıştığı model üzerinde çalışılması uygun bulunmuştur.
Buna göre;
Okul Öncesi ve İlköğretimin Yapılandırılması
1. Okul öncesi eğitimin aşamalı olarak (72- 61ay, 60- 49ay ve 48- 36 ay) zorunlu hale getirilmesi,
2. Fırsat ve olanak eşitliğinin sağlanması (öncelikle kırsal kesimden başlamak üzere)
3. 1–9 sınıflar arası bir bütün olarak temel eğitim içinde ele alınması,
4. 7.,8.,9. sınıfların çocuğun yeteneklerinin tanındığı yönelme sınıfı olarak değerlendirilmesi,
5. Yaygın eğitimin ilköğretimden sonra başlayacak şekilde düzenlenmesi,
Ortaöğretimin Yapılandırılması
6. Orta öğretimin tek bir yapı olarak biçimlendirilmesine ve çok programlı bir yapılanma oluşturulmasına, matematik ve dil ağırlıklı bir program oluşturulmasına,
7. Ortaöğretimin 12 yılı tamamlayacak biçimde zorunlu hale getirilmesi,
8. İlköğretimden sonra her düzeyde yatay ve dikey geçişlerin bir prensip olarak benimsenmesine,
Yüksek Öğretimin Yapılandırılması
9. Yüksek öğretime geçişte olgunlaşma sınavı uygulanmalı başarısız olanlar mesleki ve teknik yüksek öğretim ile yaygın öğretime yönlendirilmesi
10. Eğitim fakültelerinin stratejik planlama dahilinde oluşturulması
11. Üniversite toplum işbirliğinin geliştirilmesi
12. Yüksek lisans eğitiminin tek bir yapı halinde yeniden yapılandırılması
13. Lisans üstü öğretimin tekleştirilip, biçimlendirilmesi,
14. Araştırma Görevlilerinin yetiştirilmesinde yurt dışına yetiştirmek amacı ile gönderilmeleri düzenlenmesi, beyin göçünü engelleyecek biçimde biçimlendirilmesi,
15. Öğretim üyesi olanların ve olacak öğretim elemanlarının en azından öğretmenlik formasyon derslerini alması
Yönetsel Yapılanma
16. İlköğretim okul yönetimi üçlü kademe esasına göre (1. 2. 3. sınıflar, 4. 5. 6. sınıflar ve 7. 8. 9. sınıflar) yapılandırılması. Okul yerleşkesi bu yapıya göre şekillendirilmesi.
17. Yerleşke modeli temelde benimsenmekle birlikte koşullar uygun olmadığı yerlerde daha esnek bir yapılaşmaya gidilmesi,
18. Okul yönetim kurulunun yanında okul kurulunun oluşturulması,
19. İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerinin yetkilerinin güçlendirilmesi,
20. Eğitim Politikaları Kurulu isminin Eğitim Öğretim Üst Kurulu şeklinde düzenlenmesi, ve bakanlık uygulamalarını bu kurula onaylatması
21. Eğitim Öğretim Hizmetleri Genel Müdürlüğüne bağlı Genel, Meslek ve Teknik Öğretim Şubelerinin kaldırılarak Ortaöğretim Şubesi olarak yeniden düzenlemesi,
22. İnsan Kaynakları Hizmetleri Genel Müdürlüğüne bağlı hizmetiçi eğitim ve kariyer planlaması şubelerinin kaldırılarak, İnsan kaynaklarını Geliştirme Şubesinin oluşturulması, Planlama Şubesi yerine İnsan Kaynakları planlama Şubesinin oluşturulması,
23. Destek Hizmetleri Genel Müdürlüğü´ne bağlı Burs ve Kredi Şubesinin Kaldırılması, Yapım, Bakım, Onarım Şubesinin Oluşturulması,
24. Bakanlık örgüt yapısı ile, il ve ilçedeki yapılanmaları birbiri ile tutarlı hale getirilmesi ve bakanlık merkez örgüt yapısının temel alınması
Finansman
25. Eğitime, GSMH %5´in altına düşmeyecek şekilde kaynak ayrılması,
26. İlke olarak Eğitimin bir kamu hizmeti olarak sunulması
Konuları karara bağlanmıştır.
Program Geliştirme Grubu
Eğitim Sistemi - Program Geliştirme
nProgram politikası ve sürdürülebilirlik
nMEB - Üniversite işbirliği
nAB - eğitim programları uyumu
nProgramlar arası yatay ve dikey geçişler
nÖrgün ve yaygın eğitim programları - AB
nKöy Enstitüsü Modeli (KEM) esin kaynağı
Program Geliştirme Çalışmaları
Program Geliştirmeyi etkileyen faktörler
nKentleşme - KEM
nEğitimin demokratikleşmesi – KEM
nOtomasyon
nEkonomi
nGirişimcilik
nEkip çalışması - KEM
Program Geliştirme Süreci
nProgramın hedefi
Programın başat felsefesi - KEM
Öğrenme hedefleri (Bilişsel - Duyuşsal hedefler)
nÖğretme – Öğrenme Süreci
Öğrenme kuram(lar)ının belirlenmesi - KEM
Öğrenme yaşantılarının kazandırılması
(Öğrenen merkezli, işbirlikli, eleştirel, yansıtıcı, yaratıcı düşünme ve problem çözme becerileri ile sorgulayıcı ve yapılandırmacı öğrenme modelleri)
Öğrenme kuramlarının işe vuruk hale getirilmesi
*Öğretmeyi bırak öğrenmeye bak! - YKEM
Program Geliştirme Süreci
nSınama durumlarının düzenlenmesi (Ö.D.)
Program değerlendirme
*Program değiştirme değil, program değerlendirmeye dayalı geliştirme
* Hem süreç hem de ürüne dayalı değerlendirme
Öğrenci başarısını değerlendirme
*Programa girişte, süreçte ve çıkışta değerlendirme
*Alternatif değerlendirme teknikleri
Öğretmen Eğitimi
nYenilenen programlara uygun öğretmen eğitimi
nEğitim fakültelerinin yapılandırılması
nÖğretmen yetiştirme politikası: Nitelik ve istihdam - KEM
nBilimsel süreç becerilerinin kazandırılması
Psikolojik Danışma ve Rehberlik
Hizmetleri Çalışma Grubu Raporu
"PDR Çalışma Grubumuz", Türkiye Cumhuriyeti´nin eğitim sorunlarını ülkenin gerçekleri ve gereksinimlerini göz önünde bulundurarak; bilimin ışığında öğrenciyi temel alan, onu koşulsuz kabul eden, gizilgüçlerinin keşfedilmesini önemseyen, başarısızlığı değil başarıyı değerlendiren ülkemize özgü Köy Enstitüsü modelinin dayandığı felsefe kapsamında aşağıdaki saptamalarda bulunmuş ve bazı öneriler geliştirmiştir:
Başlangıcından bugüne Milli Eğitim sistemimizdeki PDR hizmetlerinin, etkili ve verimli bir düzeye ulaştığı söylenemez.
Geçen zaman içerisinde okulöncesi ve ilköğretim kademelerinde PDR hizmetlerine gereken önem verilmemiş ve bu alanda pek fazla ilerleme kaydedilmemiştir.
Ortaöğretim açısından soruna yaklaşıldığında, PDR hizmetlerinin şu anki okul türü yapılandırması ile pek de işlevsel olamadığı görülmektedir. Bu durum ise büyük ölçüde farklı okul türlerine dayalı mevcut ortaöğretim yapılanmasından kaynaklanmaktadır. Eğitim sisteminde PDR hizmetleri okulöncesi eğitimden ortaöğretimin sonuna dek bütünsel ve ardışık bir yaklaşımla ele alınıp yeniden yapılandırılmalıdır.
PDR hizmetlerinden beklenen verimin alınabilmesi için, program türlerine dayalı ortaöğretim kurumu örgütlenmesi sağlanmalıdır. Öğrenci merkezli eğitim anlayışına dayalı ve öğrenci akışını düzenleyen etkili bir yönlendirme yaklaşımıyla ders geçme ve kredi modeli esas alınmalıdır.
Köy Enstitüsü modelinin dayandığı temel felsefe çerçevesinde aşağıdaki öneriler geliştirilmiştir:
PDR hizmetlerinden beklenen verimin alınabilmesi için, program türlerine dayalı ortaöğretim kurumu örgütlenmesi sağlanmalıdır. Öğrenci merkezli eğitim anlayışına dayalı ve öğrenci akışını düzenleyen etkili bir yönlendirme yaklaşımıyla ders geçme ve kredi modeli esas alınmalıdır.
Köy Enstitüsü modelinin dayandığı temel felsefe çerçevesinde aşağıdaki öneriler geliştirilmiştir:
Ülkemizde 35 yılı aşkın bir geçmişe ve geleneğe dayanan "Okul Temelli PDR Hizmetleri" modelinden vazgeçilmemeli ve her okulda öğrenci oranına göre psikolojik danışman istihdam edilmesi hedefi korunmalıdır. Bu oran; ilköğretimde 1/500, ortaöğretimde 1/250 olması tercih edilmelidir.
Okulöncesinde, ilköğretimde ve ortaöğretimde PDR hizmetleri Kapsamlı Gelişimsel PDR Modeli (rehberlik programı, bireysel planlama, müdahale hizmetleri ve sistem desteği) çerçevesinde yeniden örgütlenmeli ve bu bağlamda psikolojik danışmanların görev tanımları yeniden belirlenmelidir.
Yeni gelişmeler çerçevesinde okullarda PDR hizmetlerinin daha etkili ve yeterli bir biçimde sunulabilmesi için MEB´in rehber öğretmen kadrosu yerine psikolojik danışman kadroları ihdas edilmelidir.
Bu kadrolarda görev yapacak Psikolojik Danışman; okullarda öğrencilerin akademik, mesleki, kişisel/sosyal alanlardaki gelişimini ve uyumunu kolaylaştıran ve destekleyen kişidir.
Psikolojik danışman; üniversitelerin "psikolojik danışma ve rehberlik" alanında en az lisans eğitimi almış kişidir.
Avrupa birliğine uyum sürecinde toplumdaki talepler ve PDR alandaki yeni açılımlar dikkate alınarak lisans programının süre ve içerik açısından yeniden gözden geçirilmeli, 5 yıla çıkarılarak zenginleştirilmelidir.
PDR hizmetleri, MEB bünyesinde ayrı bir kurul ya da genel müdürlük olarak örgütlenmelidir.
Öğrenen merkezli eğitim sistemi uygulamalarının gereği olarak; Bakanlık merkez teşkilatından başlayarak il, ilçe milli eğitim müdürlüklerinde görev yapan yönetici ve denetleyicilerin, Psikolojik Danışma ve Rehberlik anlayışına sahip olmaları için hizmet öncesi ve hizmet içi eğitim olanakları artırılmalıdır.
Öğrenen merkezli eğitim sürecinde; PDR hizmetlerinin ekip çalışması yoluyla sunulduğu gerçeğinden hareketle, okul yönetici ve öğretmenlerine hizmet öncesi eğitimleri sırasında gerekli ve yeterli PDR anlayışı kazandırılmalıdır.
Okullarda PDR hizmetlerini teftiş edecek denetleyiciler, PDR alanında en az lisans derecesine sahip olanlardan seçilmelidir.
Okul PDR hizmetlerinin işleyişini düzenleyen yönetmelik ve yönergeler ile okuldaki diğer yönetmelik ve yönergeler (örneğin, ödül ve disiplin yönetmeliği) arasındaki çelişki ve tutarsızlıklar giderilmelidir.
PDR Hizmetleri Genel Müdürlüğü bünyesinde okul PDR uygulamalarında kullanılacak rehberlik programları, yayınlar, bireyi tanıma, ölçme ve değerlendirme araçları vb. materyalleri geliştirecek etkin bir birim oluşturulmalıdır.
Okul PDR hizmetlerinin etkililiğinin değerlendirilmesi (uygulamadaki sorunlar, aksaklıklar vb.) ve geliştirilmesi amacıyla geniş tabanlı araştırmalar planlanmalı ve bu araştırmaların gerçekleştirilmesi için MEB, Üniversiteler ve Türk PDR-DER işbirliği yapmalıdır.
SERBEST GRUP ÇALIŞTAY RAPORU
Niçin Buradayız? Ne İstiyoruz?
SDÜ Rektörlüğü, YKKED, Fakir-Der ve Gönen Mezunları Kültür ve Dayanışma Derneği, ortaklaşa KE´nin 66. kuruluş yıldönümü etkinliklerinde "Okul Öncesinden Ortaöğretime Türk Eğitim Sisteminin Yeniden Yapılanması Sürecinde Yeni Bakış Açıları Çalıştayı"nda buluştular.
Türk Eğitim Sisteminin güncel sorunlarını Köy Enstitüleri deneyiminden bakarak tartışan grubumuz aşağıdaki saptama ve önerilerin Çalıştay Sonuç Bildirgesinde yer almasına karar vermiştir.
SAPTAMALAR
1) Günümüz eğitim sistemi eşitsizlik, adaletsizlik ve güvensizlik üretmektedir. Bunun başlıca nedenleri Köy Enstitülerinin kapatılması, öğretim birliğinden uzaklaşılması, Cumhuriyet´in temel ilke ve değerlerinin içinin boşaltılmasıdır.
2) Bugünkü eğitim sistemi; ezberci, hantal, yenilenmeye, değişime kapalı, bilim dışı, katılımı dışlayan, öğretmen merkezli, dayatmacı ve eleyicidir. İlköğretim okullarımızda uygulamaya sokulan yeni öğretim programları eğitim sistemimizin nitelik sorunlarına yeterli yanıt verememektedir. Bu programda eğitimin bütün bileşenleri bu çalışmalara katılmamış, eğitim fakültelerinin çoğu tartışmanın dışında tutulmuştur.
3) Eğitim sistemimiz üretimden tüketime, kamusaldan özele, yurttaştan müşteriye doğru başkalaştırılmış ve eğitim hak olmaktan çıkarılmıştır.
4) Ülkenin eğitim bütçesi yetersizdir. Var olan kaynaklar da dengesiz dağıtılmaktadır. Okullarımızın fiziki yapısı eğitimin özüne ve doğasına uygun değildir.
5) Türk Eğitim Sisteminin nitelikli öğretmen yetiştirme sorunu vardır. Öğretmenlik bir meslek olmaktan çıkartılmış saygınlığı ortadan kaldırılmıştır.
6) Öğrencilerimizin okulları ve öğretmenleriyle iletişimi bozulmuştur. Öğrenciler çoktan seçmeli sınavlar dersler ve kurslar arasına sıkıştırılmıştır. İnsan olma, yurttaş olma, dayanışma, birlikte üretme, paylaşma duygularından kopartılmıştır. Bunların sonucunda, programlardaki sanat, kültür ve beden eğitimi derslerinin yetersizliği de şiddeti arttırmıştır.
7) Eğitim sistemimizde tüm süreçlerde demokrasi ve katılım sorunu vardır.
Eğitim kadrolarında uzmanlık yerine yandaşlık ve sadakat temel alınmakta, eğitim giderek siyasallaşmaktadır.
9) Taşımalı eğitimde köylerde kasabalarda okullar kapanmakta, eğitim halktan uzaklaşmakta, öğrenciler tehlikeler içinde okullara taşınmaktadır. Taşımalı eğitim kız öğrencilerin temel eğitim alma hakkını sınırlandırmaktadır.
ÖNERİLER
1. Eğitim evrensel bir insanlık hakkıdır.
Köy Enstitüleri eğitim hakkının tam olarak kullanılmasına yönelik özgün bir örnektir. Bugün bu hakkın sağlanması sosyal devletin olmazsa olmaz görevi kılınmalıdır.
a. Ülkenin her bir köşesinde okul öncesi eğitim zorunlu eğitim kapsamına alınarak yaygınlaştırılmalıdır.
b. YİBO´lar yoksul halk çocukları için bir umuttur. Bu okullarda günümüzde iyi bir eğitim olanağı sunulamamaktadır. Sistemde yapılacak iyileştirmelerle, Köy Enstitüleri deneyiminden yaralanılarak sayıları ve olanakları gözden geçirilerek, bölgesel özellikler dikkate alınarak yaygınlaştırılmalıdır.
c. 3–15 yaş arası tüm çocuklarımızın bölgesel ve coğrafi özelliklerine göre, eğitim öğretim görebileceği, yaşam bilgisini kazanabileceği "çocuk köyleri" (evleri) kurulması düşünülmelidir.
2. Bu hakkın kullanımının içeriği, ulusaldan evrensele uzanan, laik, demokratik, bilimsel, nitelikli, eleştirel akla dayalı, üretici bir eğitim sistemi olarak yapılandırılmalıdır. Eğitim bu anlamda sosyal devletin görevidir.
3. Yeni ilköğretim programları Cumhuriyet´in özgür yurttaş kimliğine uygun bir anlayışla yeniden değerlendirilmeli ve tüm eğitim bileşenleri bu tartışmalara katılmalı ve yaygın halk eğitim programlarıyla uyumlu kılınmalıdır.
4. Köy Enstitülerinde olduğu gibi çocuklarımıza, kendileri olacak, onların yaratıcılığını geliştirecek, kültür sanat ders ve etkinlikleri, kitap okuma – tartışma saatleri, beden eğitimi dersleri yaygın bir şekilde programlarda uygulamaya sokulmalıdır.
5. Öğretmen yetiştirme sorunumuz mutlaka gözden geçirilmeli, ülkemizin özgün öğretmen yetiştirme modellerinden yararlanarak öğretmen yetiştirme ile ilgili yeni arayışlar geliştirilmeli, öğretmen yetiştirme üniversitesi kurulması tartışılmalıdır.
6. 21 Köy Enstitü fiziksel koşulları, mekanları yok olmaya yüz tutmuş durumdadır. SDÜ´nin bu konudaki çalışmaları örnek alınmalı, buralar yaşayan eğitim kurumlarına dönüştürülmelidir. Eğitim merkezleri, müzeleri veya en yakın eğitim fakültelerinin bir bölümü bu yerlerde açılmalıdır.
7. Yüksek öğretim kurumlarında eğitim tarihi çerçevesinde "Köy Enstitüleri ve Tonguç" adlı bir ders konmalıdır, araştırma konusu edilmelidir.
8. Meslek liselerinin uygulama ağırlıklı bir yapıya bürünebilmesi için enstitü kapsamında değerlendirilerek yeniden yapılandırılmalı, öğrencilerin buraya yönlendirilmeleri sağlanmalıdır.
9. Eğitim dili Türkçe olmalıdır. Çocuklarımıza ilk ve orta öğrenimde mutlaka iyi bir yabancı dil öğretilmelidir. Yabancı dil öğrenme süreci yüksek öğretime taşınmamalıdır.
10. 17 Nisan Eğitim Bayramı olarak kutlanmalıdır.