Gönderen Konu: Film seyrederken neler öğrenmedik ki!  (Okunma sayısı 2386 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı ...:::£sra:::...

  • Yönetim K.Ü
  • Sanat Kurdu
  • *
  • İleti: 7.764
  • Karizma Puanı: 2742
Film seyrederken neler öğrenmedik ki!
« : 13 Aralık 2008, 23:24:08 »

Film seyrederken neler öğrenmedik ki!Tecrübeli bir sinema seyircisinin izlenimleri...

Hepimiz biliriz ki sinemada seyrettiklerimiz gerçek değildir. Orası fantastik bir oyun alanıdır, siz elinizde kolanız ve patlamış mısırınızla içeri girer ve bu deneyimin tadını çıkarırsınız.
 
Çoğumuzun sinemadan beklentisi, gerçek dünyadan kaçıp bir kaç saatliğine eğlenceli bir hayal dünyasına sığınmak değil midir? Ancak biz her ne kadar gerçeklik duygumuzu dışarıda bırakmak istesek de film yapımcıları gerçekliğin taklidini yapmak uğruna her yıl milyonlarca dolar harcıyorlar.
 
Film yapımcılarının bu çabasını da takdir etmek gerek çünkü genellikle başka türlü asla şahit olamayacağımız, nedenini nasılını başka şekilde anlamamızın mümkün olmayacağı bir sürü şeyi de onların sayesinde öğreniyoruz.
 
Şöyle bir düşünecek olursanız dünyayı ve hayatı öğrenmek söz konusu olunca bir sinema salonu kesinlikle bir gardroptan daha yararlı bilgiler sunar. İşte film seyrederken en ön sıralarda oturarak öğrenebileceğiniz muhteşem bilgilerden bazıları:
Mesela bir helikoptere tırmanırken başınızı öne eğmeniz gerektiğini bilirsiniz yoksa dönen pervaneler kafanızı kanlı bir şekilde koparıp atabilir
Aceleniz varsa bir asansörün düğmesine 50 defa basmanızın hiç bir önemi yoktur, asansör asla normal hızından daha hızlı gitmeyecektir. Ve merdivenleri kullanmak her zaman daha hızlıdır, 50.katta olsanız bile...
Bilgisayarın klavyesinde deli gibi yazılar yazıp kuvvetli bir şekilde ve defalarca ENTER tuşuna basmak suretiyle bu dünyadaki herkes hakkında en gizli bilgilere ulaşmanız mümkündür. Ama bundan önce ekranda mutlaka devasa büyüklükteki bir ölçeğin işlemin yüzde kaçını gösterdiğini sabırla izlemeniz gerekiyor, ta ki bu metre "İşlemin %100'ü Tamamlandı" yazısını görünceye kadar. 
Marketten aldığınız Fransız ekmeği her zaman ambalajsız satılır ve her seferinde marketten verilen kese kağıdından taşar.
Bir radyo yayını bile alamayacağıız kadar uzak ve vahşi bir ortamda bulunsanız bile cep telefonunuz kapsama alanı içinde kalacaktır.
Üniversitedeki oda arkadaşı her zaman arızalı biri olur. Ya taşkafalıdır, ya uyuşturucu bağımlısıdır veya punk-rock tiplidir. Ve neredeyse her zaman önceden belli olur ki bu arızalı adam filmin en önemli kadın karakteriyle seks yapacaktır.
Hastaneler ve Tıp
Bir hastaya iğne yapmadan önce şırıngayı havaya doğru tutarak yeter miktarda ilacı havaya fışkırtmanız gerekir.
Malzeme dolabından alınacak bir hastabakıcı önlüğü ve koridordan kapacağınız bir tekerlekli sedye sayesinde giremeyeceğiniz hastane yoktur. Bu "sihirli" önlük size hastanedeki her odanın kapısını açacak hatta hasta kayıtlarının saklandığı dosya dolaplarına da ulaşma imkanı verecektir. Ama bunlar için önceden ufak bir el feneri getirmeniz gerekiyor çünkü dosya dolabının içindekileri karanlıkta araştırırken dişlerinizin arasında tutmak için buna ihtiyacınız olacak.
Doğum yaptırmak basit bir iştir yeter ki elinizin altında kaynar su ve yırtılmış çarşaf parçaları bulunsun...
Her insan vücudunda 15-20 litre kan vardır.
Spor
Bir basketbol maçında hangi takımın kazanacağı her zaman bellidir. Maçın bitimine saniyeler kala elektronik kronometre son saniyeleri geri saymaya başlamışken aniden hareketleri yavaşlayarak slow-motion hareket etmeye başlayan takım maçı kazanacaktır. Aniden spor salonu derin bir sessizliğe bürünür ve biz de böylece kronometrenin tiktaklarını ve spor ayakkabılarının salon zeminine değerken çıkardığı gıcırtıları duyabiliriz. Oyunu kazandıracak şut son oyuncunun elinden çıkmadan hemen önce kronometre sıfırlanır ve basketbol topu hafif bir hışırtıyla potadan geçer.
Kovboylar
Kovboylar zamanında bara girip içki istediğinizde barmen size her zaman bir viski şişesi ve bir de küçük kadeh getirirdi. Ve siz de barmene doğru başparmağınızla fırlattığınız ince bir madeni parayla ödeme yapardınız. Ama dikkatli olsanız iyi olurdu, çünkü o şişe eninde sonunda kafanızda kırılacaktı.
Kovboylar bayatlamış bisküvi ve eyerin arkasına astıkları deri çantanın içinde sakladıkları kurutulmuş etleri yiyerek günlerce hayatta kalabilirmiş o zamanlar. Öteki deri çantada ise her zaman saf tütün bulunur ki kovboyumuz sarma sigarasını hazırlayıp ateşin başında keyif yapabilsin.
Sadece atın yelelerini çekiştirmek suretiyle bir atınızın kaçıp gitmesine engel olabilirsiniz.
Girdiğiniz her salonda iyi bir kumar masası ve şahane bir fahişe bulabilirsiniz.
Omuza saplanmış bir ok, azıcık itmek ve ucunu kırmak suretiyle kolaylıkla çıkartılabilir. Hemencecik bir sargı ve hoop eskisi gibi sağlıklısınız.
Suç ve Silahlar
İyi adamla kötü adam elde silahla boğuşmaya girişince silah ateş alır. Çiftimiz bir an durur ve kötü adam yarasından kanlar süzülür vaziyette yere düşer. Ama o son dakikada kötü adam derin bir huzura erecek ve ölmeden önce suçunu itiraf edecektir. 
Kemer tokası, cüzdan ve polis rozeti bir kurşunu durdurabilir. Makinalı tüfekle ateş açmışsanız birilerini vurmadan önce mutlaka bir kaç tane vazoyu, saksıyı ve aynayı parçalayacaksınız demektir. Ama gene de kötü adamı ıskalayacaksınız. 
Birisini bıçaklandığınızda kan sizin yüzünüze fışkırır.
Elinizdeki dolu bir silahı birisinin kafasına dayayıp ondan bilgi almak durumunda kalmışsanız, silahın horozunu gürültülü bir KLİK sesi çıkararak adamı bülbül gibi öttürebilirsiniz. 
Eğer sapık bir katille silahlı kavgaya tutuşmuşsanız, sapık katil sizi öldürmeden hemen önce ölü ortağınız geri gelecek ve o manyak katili vuracaktır. 
Bütün bombalar birbirine siyah bir bantla bağlanmış bir kaç dinamit çubuğundan oluşur ve üstlerinde elektrik kabloları bulunur. Patlamadan önce kaç saniye olduğunu hep bilirsiniz çünkü kocaman dijital bir gösterge sizin için saniyeleri geriye doğru saymaktadır.   
Bütün kötü adamlar bodrumda saklanır.
Makinalı tüfekler pek de güvenilir aletler sayılmazlar. Çok seri şekilde mermi attıkları doğrudur ama bu kurşunlar saksılara ve vazolara doğru gider ve illa ki kötü adamları ıskalar.
Bilardo sopası çok şahane bir silah olabilir. Ama aşağı doğru bir hareketle kurbanınızın sırtına indirdiğinizde hemencecik kırılır.
Okyanus kenarında külleri savururken rüzgarın size doğru esmediğinden emin olun.
Bir cesedi asla dürtmeyin, hatta ona dokunmayın bile... Çünkü ceset hemen canlanır ve sizi bileğinizden yakalar.
Bilim
Bütün laboratuarlarda en az bir tane renkli sıvıyla dolu kap bulunur ve bu kap da bunsen ocağı üzerinde kaynamaktadır. Laboratuarda kimse yokken bile bu ocaklar yanar vaziyette bırakılmıştır. Bir seri camdan tüpler ve laboratuarının diğer aletleri içinden geçen sıvı kapalı bir cam tübe dolar.
Aileler
Pek çok ailenin kahvaltı edecek zamanı yoktur. Anne kalkıp salamlı yumurtalı bir kahvaltı hazırlar, portakal suyunu bardaklara doldurur, kızarmış ekmekleri sofraya getirir ama aile üyeleri uyandıklarında çok geç kalmış olduklarını farkederler ve hemen giyinip çıkma telaşında olurlar. Çocuklar ise okul çantalarını omuzlarına atıp kahverengi bir kese kağıdına sarılmış öğle yemeklerini yanlarına alırlar ve okul otobüsü evin önünde korna çalarken masadan kaptıkları bir keki ağızlarına tıkıştırırlar. Kadını kocası kravatını düzeltirken karısına bir öpücük verir ve işe geç kaldığını söyler. Kadın ise adamın çıkması için kapıyı açarken gülümseyerek başını sallar. 
Pek çok büyük evin sadece bir tek tuvaleti olur ve ailedeki herkes aynı anda tuvaleti kullanma ihtiyacı duyacağı için bu durum bir takım sorunlar çıkarır. Evin ergenlik çağındaki geç kızının hazırlanması da genellikle çok uzun sürer.
Eğer dijital bir çalar saat tam zamanında çalmaya başlarsa, yüksek sesle bir şarkı çalmaya başlayacak demektir ve o şarkının sözleri de mutlaka senaryoyla yakından ilgili olacaktır. Artist yattığı yerden çalar saate uzanacak ama asla ilk seferde susturma düğmesine ulaşamayacaktır. En sonunda yataktan çıkan artistimiz önce esneyecek ve sonra da ellerini yumruk yapıp kollarını başının üstünde tutarak gerinecektir.
Telefonlar
Bütün numaralar 555'le başlar
Eğer bir telefona cevap vermişseniz ve hattın öteki tarafında kimse yoksa tekrar tekrar "Alo!" diyerek telefonun düğmesine hızlı hızlı ve defalarca basmanız gerekir.
Arabalar
Bir sürü kişi araba anahtarlarını arabanın içinde bırakır ve bunların hepsi de anahtarları güneşliğin arkasına saklamaktadır.
Acil durumlarda arabalar asla çalışmaz. Ama tecrübeyle sabittir ki; gaz pedalını pompalayı deli gibi "Hadi, hadi bebeğim, lütfen çalış" diye bağırırken arabanın dikiz aynasına sinirli bakışlar atarsanız araba sizin sözünüzü dinleyecektir.
Taksi çağırırken arabanın öteki tarafındaki heriften önce kendinizi arabanın içine atmaya dikkat edin yoksa öteki adam sizi dışarı atacaktır.
Araba takiplerinde iki araba birbirlerine çok yaklaşmışlarsa birbirlerine yapışıp yamulmuş bir yığın oluşturacak şekilde kaza olmaz daha hızlı giden araba mutlaka bir varili devirir ve sonra meyve tezgahına çarpıp ortalığı dağıtır. 
Canlı tavuklarla dolu bir kamyonun hemen arkasında araba sürmek hiç iyi bir fikir değildir. 
Bir arabayı çalıştırmak mı istiyorsunuz? Hiç sorun değil! Panelin altından rasgele iki kablo alın, açık uçlarını birbirine sürtün. Böyle yaparak yalnızca motoru çalıştırmakla kalmayacak, direksiyon klidini de açmış olacaksınız. Aferin size.
Binalar
Yüksek pervazlardan atlamak sanıldığı gibi trajik değildir. Genellikle kuğu gibi süzülür ve havada parende atarak ayaklarınız üzerine düşersiniz.
Kötü bir şey olmadan hemen önce tavan ışıkları cızırdayarak kararır. Ama filmin başrol oyuncusu bunu bir türlü anlamayacak ve buna dikkat etmeksizin yolunda devam edecektir.
Garajlar çok tehlikeli yerlerdir. Arabanızı vale'ye verin de o parketsin.
Yabancı Ülkeler
Paris'te çeyrek poundluk hamburgere "Royale with Cheese" denir.
Airport sözcüğünü yabancılar "aeroporto" ve "hospital" sözcüğünü de "opital" olarak telaffuz edeceklerdir. Dünyanın her ülkesinde kural budur.
Uçak piste inerken tekerlekler daima gürültülü bir sürtünme sesi çıkarır ve bu sesten sonra mutlaka duman kalkar.
Kadınlar
Kadınların ayak bilekleri o kadar zayıftır ki kötü adamdan veya bir canavardan kaçarlarken mutlaka bilekleri burkulur.
Kadınlar en ufak sesten bile korkarlar, bu onların tabiatlarında var. Ama terkedilmiş karanlık bir ev gördüklerinde içeri girip kontrol etmekten de hiç çekinmezler, üstlerinde sadece iç çamaşırları ve bir tişort varken bile...

http://www.guncel.net/kultur-sanat/sinema/2008/02/21/film-seyrederken-neler-ogrenmedik-ki.htm
çok çalışmak zamanı