Gönderen Konu: Hayatın içinden sıcacık öyküler...  (Okunma sayısı 13130 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı AlinA

  • AlinA
  • Üye
  • *
  • İleti: 39
  • Karizma Puanı: 14
  • merhaba!
Ynt: Hayatın içinden sıcacık öyküler...
« Yanıtla #20 : 30 Haziran 2010, 20:15:05 »

             SERÇE VE GÖÇMEN KUŞUN HİKAYESİ
    İhanetin göçmen bir kuşa verilmiş sadakatin adı ise bir serçeye...
    Göçmen kuş bütün bahar ve yaz boyunca küçük köyün üstünde uçmuş serçeyle beraber.Küçük sinekler, kurtları yemişler, kış yağmurlarıyla şaha kalkmış, derelerden su içmişler.Masmavi gökyüzünde dans etmişler, çiçek açan ağaçlara konup, papatya tarlalarında gezmişler...Birbirlerine söz vermiş kuşlar, ayrılmayacağız diye.Ama kış gelince göçmen kuş adına yakışanı yapmaya karar vermiş.Serçe ise her zamanki gibi sadık...Ama sevgi de yabana atılmaz bir gerçek! Ayrılık acı ihanetse kötüymüş serçe için; göçmen kuş içinse yaşamak önemliymiş.O, baharın tatlı eğlencesiymiş sadece.
   "Gel benle beraber..." demiş serçeye. "Başka bir bahara uçalım."
   Serçe ise, "Burada bekleyelim yeni baharı" demiş
   "Ama kış acımasızdır" demiş göçmen kuş."Yaşayamayız burada.Aç kalır üşürüz."
    Serçe "Hayır" demiş. "Korunuruz kötülüklerden kışın beraber."
   Göçmen kuş inanmamış serçeye, "Hayır gidelim diye ısrar etmiş.
   Serçe, göçmen kuşun bu ısrarı karşısında düşünmeye başlamış; gitmek nasıl bir ihanetse yaşadığı yere, kalmakta aynı şekilde ihanetmiş sevgiliye.Ve
karar vermiş...Sevgiyi seçip uçacakmış bir yeni bahara...   
   Göçmen kuşla serçe çıkmışlar yola, ama serçe zayıfmış, onun kanatları uzun uçuşlar için değil.Dayanamayacakmış bu yola...Oysa göçmen kuşun kanatları güçlüymüş.Çünkü o hep kaçarmış kışlardan, gidermiş yeni baharlara.
  Bir fırtına yaklaşıyormuş.Göçmen kuş fırtınadan daha hızlıymış, ona yakalanmayacakmış.Ama serçe iyice zayıf kalmış, yavaşlamaya başlamış, göçmen kuşa "Duralım artık!" demiş. "Biraz dinlenelim." .Göçmen kuş itiraz etmiş, "Fırtına yaklaşıyor, ölürüz" diye.Serçe çok fırtına gördüğünden, "Kurtuluruz" demiş.Ama göçmen kuş "Yürü" demiş serçeye. "Birazdan okyanuslara varacağız."
   Serçe sevgisine uymuş ve peşinden son bir gayretle gitmiş göçmen kuşun.Birazdan varmışlar okyanusa.Kurtuluşuymuş bu büyük deniz göçmen kuş için, çok iyi bilirmiş buraları.Ama serçe ilk kez görüyormuş ve sanki gökyüzünden daha büyükmüş bu yeni mavi.Serçe artık dayanamıyormuş, son bir sevgi sesiyle seslenmiş göçmene; "Artık gidemiyorum..." diye
   Göçmen kuş bakmış, bakmış ve devam etmiş...Okyanus çok büyükmüş, serçe ise çok küçük.Serçenin sevgisi de çok büyükmüş ama göçmen kuşun ki çok küçük...
        Mavi sularında okyanusun bir minik SADAKAT...
        Yeni bir baharın kollarında koca bir İHANET...
en çirkini en güzel kılan bir şey var herkese yakışan...AĞLAMAK

Çevrimdışı auguste

  • Çalışkan
  • ****
  • İleti: 869
  • Karizma Puanı: 54
Ynt: Hayatın içinden sıcacık öyküler...
« Yanıtla #21 : 30 Haziran 2010, 20:45:43 »
teşekkürler paylaşım için

Çevrimdışı yoldaş

  • Yönetim K.Ü
  • Üstad
  • *
  • İleti: 14.457
  • Karizma Puanı: 4092
  • görsel tasarım uzmanı
Ynt: Hayatın içinden sıcacık öyküler...
« Yanıtla #22 : 09 Ağustos 2010, 11:43:26 »


                     ÖN YARGI
    Kaba saba, soluk, yıpranmış giysiler içindeki yaşı çift, Boston treninden indikten sonra utangaç bir tavırla rektörle görüşmek için üniversiteye gittiler.Rektör`ün bürosundan içeri girer girmez, sekreter masasından fırlayarak önlerini kesti...Öyle ya, bunlar gibi ne olduğu belirsiz taşralıların Harward gibi bir üniversitede ne işleri olabilirdi.Adam, yavaşça rektörü görmek istediklerini söyledi.İşte bu imkansızdı.Rektörün o gün onlara ayıracak saniyesi yoktu.Yaşlı kadın. ''Bekleriz'' diye mırıldandı.Sekreter ''Nasıl olsa bir süre sonra sıkılıp gidecekler'' diye düşündü.
    Saatler geçti, yaşlı çift pes etmedi.Sonunda sekreter, dayanamayarak yerinden kalktı.''Sadece bir kaç dakika görüşseniz, yoksa gidecekleri yok'' diyerek rektörü ikna etmeye çalıştı.Anlaşılan çare yoktu...Genç rektör, isteksiz bir biçimde kapıyı açtı.Sekreterin anlattığı tablo içini bulandırmıştı.Zaten taşralılardan, kaba saba köylülerden nefret ederdi.Onun gibi bir adamın ofisine gelmeye cesaret etmek, olacak şey miydi bu!
Suratı asılmış, sinirleri gerilmişti.
     Yaşlı kadın hemen söze başladı.Harward`da okuyan oğullarını bir yıl önce bir kazada kaybetmişlerdi.Oğulları, burada öyle mutlu olmuştu ki; onun anısına okul sınırları içinde bir yere, bir anıt dikmek istiyorlardı.Rektör, bu dokunaklı öyküden duygulanmak yerine öfkelendi.''Eğer'' dedi sert bir sesle,
''Biz Harward`da okuyan ve sonra ölen herkes için bir anıt dikecek olsak, burası mezarlığa döner...'' ''Hayır, hayır'' diterek haykırdı yaşlı kadın.''Anıt değil...Belki, Harward`a bir bina yaptırabiliriz.'' Rektör, yıpranmış giysilere nefret dolu bir bakış fırlatarak; ''Bina mı?'' diyerek tekrarladı.''Siz bir binanın kaça mal olduğunu biliyor musunuz? Sadece son yaptığımız bölüm yedi buçuk milyon dolardan fazla çıktı.'' Tartışmayı noktaladığını sanıyordu.Artık bu ihtiyar bunaklardan kurtulabilirdi.Yaşlı kadın, sessizce kocasına dönerek ; ''Üniversite inşaatına başlamak için gereken para bu muymuş? Peki biz niçin kendi üniversitemizi kurmuyoruz, o hâlde...''Rektörün yüzü karmakarışıktı...Yaşlı adam başıyla onayladı.Bay ve bayan Leland Stanford dışarı çıktılar.Doğu California`ya, Palo Alto`ya geldiler.Ve Harward`ın artık umursamadığı oğulları için onun adını ebediyen yaşatacak üniversiteyi kurdular.
          Amerika`nın en önemli üniversitelerinden birini, STANFORD`u

     


teşekkürler paylaşım için.   340a 340a 340a

Çevrimdışı yoldaş

  • Yönetim K.Ü
  • Üstad
  • *
  • İleti: 14.457
  • Karizma Puanı: 4092
  • görsel tasarım uzmanı
Ynt: Hayatın içinden sıcacık öyküler...
« Yanıtla #23 : 09 Ağustos 2010, 11:44:04 »


   +1    340a

Çevrimdışı dbhi

  • Yönetim K.Ü
  • Sanat Kurdu
  • *
  • İleti: 7.078
  • Karizma Puanı: 2256
  • Dünyaya karşı nazik olun...
    • http://alanay-alanaysblog.blogspot.com/
Ynt: Hayatın içinden sıcacık öyküler...
« Yanıtla #24 : 11 Ağustos 2010, 02:39:50 »
yine harika bir öykü teşekkürler tatlım...+1
İyi ki gökyüzünde yıldızlar,Çiçekler şükür ki yeryüzünde...Yoksa kimbilir ne zahmetle toplayabilirdik onları renk renk...Kimbilir nasıl getirilirdi gökyüzünden , sevdiklerimize götürülecek çiçekler!