Evet, güzele ve güzelliklere tefekkür için bakmak, tabii ki sevaptır.
Ancak asrımızın bir çeşit fitnesi gereği, buradaki ‘GÜZEL’ kelimesini, namahrem anlamına gelen, açık-saçık ve üryan gezenlere bakmak şeklinde söylendiği zaman, cevap da elbette değişir. O zaman Sevap değil günah olur.
Bu gibi namahremlere bakmak, bakış şekline ve sebebine göre anlam kazanır.
1. Yolda yürürken aniden, dekolte bir mahrem gözümüze çarpsa, yüce yaratıcımızın “Gözlerinizi haramdan sakının!” ayetinin tesiri ve tedbiri ile gözlerimizi başka tarafa çevirip, Allah korkusuyla irkilsek ve tövbe etsek, bu bakış sonrası titizlik, kişiyi günahtan koruduğu gibi, sevap da kazandırır.
2. Aynı namahreme ilk, yani gayri iradî(irade dışı olan ilk bakış) bakış mubahtır.
3. Daha sonraki kasdi bakışlar ise haramdır. Çünkü bu bakışlar, ‘gözlerini haramdan sakının’ ayetinin aksine bir davranıştır.
4. Ayrıca kişiyi tanıma maksadıyla zorunlu bakışlar vardır ki, bu bakışlar da yukarıdaki ayet hatırda tutularak minimum düzeyde kalırsa, mubah olabilir.
“Batılı iyice tasvir (batıl işleri detaylı tasarlama, biçim ve şekillendirerek tarif etmek), safi zihinleri idlâldir”, (temiz zihinleri saptırır.) vecizesine dayanarak, fetva ve fıkıh yönünü konu uzmanlarına bırakıp, tefekkür için bakmak cümlesini biraz açacağız.
“Güzel” denilince aklımıza, tabii ve meşru güzellikler gelmelidir. Namahremler değil…