Gönderen Konu: Türkiye'de özgün baskı resim sanatı ve bazı sanatçılarımız  (Okunma sayısı 12892 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı süeda

  • günebakan
  • Tecrübeli
  • ***
  • İleti: 434
  • Karizma Puanı: 83

TÜRKİYE’DE ÖZGÜN BASKIRESİM SANATI

Kağıda yazı ve resim basabilme tekniklerinin kullanılması ile özgün baskı resimlerin de basılması için ilk adım atılmış oldu. İstanbul’da yüksek baskı tekniğiyle ilk kitap 1493’te yahudi yazısıyla basılmıştır. İlk Türkçe kitap ise Arap harfleriyle 1729 yılında İbrahim Müteferrika tarafından basılmıştır. İbrahim Müteferrika’nın 173 yılında bastığı Tarihi Hindi Garbi isimli kitabı ile, resim basma tekniğinin İstanbul’da uygulandığı kanıtlanmış oluyor.

Katip Çelebi’nin Cihannüma adlı kitabındaki haritalar da İbrahim Müteferrika tarafından çukur baskı tekniğiyle bakır kalıptan basılmıştır. Fakat 1730 yılında İbrahim Müteferrika tarafından başlatılan resim kalıbı yapabilme ise özgün baskı sanatının oluşumunu başlatmamıştır. Resimli kitaplar basılmış fakat kitaplardaki resimler sanat eseri olarak kitapların dışına çıkmamıştır. Ancak yüzyıl sonra, taş basma tekniğinin İstanbul’a gelmesiyle baskı resim sanatına yol açılmış olur. (Türk Resmi: 153)

İlk taş baskı atölyesi (litografi) 1831 yılında İstanbul’da kurulmuştur. Bu basımevi ordunun emrindeydi ve ilk olarak Hüsrev Paşa’nın Nuhbetüt-talim adlı askeri kitabı basılmıştır. Basımevi 1836’da kapatılınca, Kayol kardeşler tarafından özel bir taşbaskı atölyesi açılmıştır. Daha sonra da özel ve askeri basımevleri açılmıştır.

İlk özgün baskı diyebileceğimiz resimler askerler tarafından basılan, eğitim, haritacılık gibi konulardaki broşürlerdir. Askeri okullarda resim öğretmenliği yapan Hoca Ali Rıza çeşitli taş baskılar yapmıştır bunlar baskı resim sanatının öncüsü olmuştur.

Özgün baskı resmin öncüsü sayılabilecek diğer çeşit resimler ise kahve resimleri olarak bilinen Halk Baskı resimlerdir. Bu resimler genelde işyerlerine, kahve duvarlarına evlere asılıyordu. Boyutları 35x70 cm, 50x70 cm, 52x84 cm veya 57x82 cm. olurdu. (Türk Resmi sy : 155)

Baskılı Halk resimlerinin konuları toplumu etkileyen olaylar oluyordu. Savaşlar, aşk hikayeleri, kahramanlıklar vb. fakat bu resimleri yapanların da sanat iddiası yoktur. Cumhuriyet döneminde basılan resimlerin özellikle Atatürk resimlerinin bazıları Tarık Üzmen, Hüseyin Üzmen gibi basımevi ressamları tarafından basılmıştır.

1892 Sonrası ve Güzel Sanatlar Akademisi Sanayi Nefise Mektebi 1882’de açıldığında bir de Gravürcülük (Hakkâklık) bölümü açılması düşünülmüştü. Ancak öğretime 1892 yılında Fransa’dan getirilen Stonislas Arthur Napier’in eğitiminde başlanılmıştır. Kuruluşundan beş yıl sonra Napier ayrılmış yerine Nesim Efendi getirilmiştir. Bu bölümde 30 yıl öğretim yapılmış fakat sanatçı çıkmamıştır.

Sanayii Nefise Mektebinin Osman Hamdi Bey tarafından kurulmasıyla resim öğrenimi sivillere intikal etmiş oluyordu. Birçok padişah daha önce resimlerini batılı sanatçılara yaptırmıştı. Fakat resim sevgisi halktan gelmiyordu. II. Mahamut'un paranın üstüne basılan resmi paraya uğursuzluk getirecek diye tepki alınca kaldırılmıştı. Bu nedenle Sanayii Nefise Mektebini önemi büyüktür.

Okulun diğer bölümleri 4 yıllıkken gravürcülük bölümü 3 yıllıktı. Fakat bölüm kalıp oyma tekniğini öğreten bir atölye almaktan öteye gidememiş. Bölüm belki de basım-yayında çalışacak eleman yetiştirmeyi amaçlamıştı. Çünkü özgün baskı resimlere rastlamıyoruz.

Sanayi Nefise Mektebi daha sonra Güzel Sanatlar Akademisi olmuştur. Cumhuriyetin ilk yillarinda yurtdişina egitime gönderilen sanatçilar tablo resmine yöneldikleri için özgün baski ile ilgilenen sanatçilara rastlamiyoruz.(Türk Resmi sy : 157)

1936 yılında Akademi de yenilenme başlar, 1937de Fransız Leopold Levy Resim Bölümü Başkanlığını üstlenir. Levy kendisi de bası resim yapar ve baskı resim atölyesi sorumluluğu Sabri Berkel’e verilir. Böylece akademide ilk kez özgün baskı yapılacak bir atölye açılır.1948’de Akademi yangınına kadar Atölye işletilmiştir.

Bugün elimizde Mazhar-Olgun-Mesad Melih (Resim 668) Mümtaz Yener, Fethi Karakaş, Avni Arbaş, Kemal Incesu, Selim Turan (Resim 665) Ferruh Başaga, Nur Iyem, Neşet Günal (Resim 662) imzali baskilar bulunmaktadir. Bunlarin devami gelmemekle birlikte, ilk baski sanati ürünleri olmalari açisindan önemlidir.

Yangında hasar gören presler tamir edildikten sonra 1960 yıllarında atölyelerde yeniden çalışılmaya başlanmış.

GAZİ EĞİTİM ENSTİTÜSÜ RESİM-İŞ BÖLÜMÜ

Resim-iş bölümü 1932-1933 ögretim yilinda açilmiştir. Bölümün amaci ortaögretimde çalişacak resim ögretmeni yetiştirmektir. Yetenekli gençlere burada yogun bir sanat egitimi verilir. Program her çeşit resim, grafik dersleri ile atölye çalişmalarini kapsar.

Malik Aksel ve Refik Epikma’nın öğretmen olarak burada görev aldıklarını görüyoruz.

Grafik, yazı ve tasarım dersleri, Almanya’da Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okullarında öğrenim görmüş Hayrullah Örs, Şinasi Barutçu, Sait ve Ferit Apay’a verilir. Bölümden başarılı Linol baskılar çıkmıştır. Fakat bu okuldan çıkan öğrenciler öğretmen olarak yurdun değişik yerlerine atandıkları için bu gittikleri yerlerde çalışmalarını sürdüremeyerek unutulmuşlardır. İsimleri kalanlardan ise Cemal Bingöl, Hasan Kavruk, Selahattin Taran ve İsmail Altınok ilk mezunlardandır.

Sonraki mezunlardan Ferit Apa, Mustafa Aslıer, Nevzat Akaral, Adnan Turan : Muammer Bakır ve Mürşide İçmelidir. Mustafa Aslıer’in 1957’de Stutgart’ta açtığı ilk kişisel sergisi, 1959’da Viyana ve İstanbul’da açtığı sergiler ülkemizin ilk özgün baskı sanatı sergileridir.

1960 SONRASI VE DEVLET TATBİKİ GÜZEL SANATLAR YÜKSEK OKULU

1957’de İstanbul’da Güzel Sanatlar alanında üçüncü bir yüksek öğretim kurumu, Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksekokulu açılmıştır. Okul, dönemin en ileri Avrupa Okullarını örnek almış ve Türkiye ve Almanya’dan seçilen sanatçı öğretmenlerle çalışılmıştır. Mustafa Aslıer Almanya’dan dönüşünde buraya çalışmaya başlamış ve O’nun girişimi ile 1960’ta özgün baskı atölyesi açılmıştır. O dönemde Akademide bir atölyede ve Aliye Berger’de baskı presi bulunuyordu. Okuldaki bu atölye okul dışı sanatçılarında çalışmalara açıktı. Bedri Rahmi Eyüboğlu, Aliye Berger, Cihat Burak gibi sanatçıların (Resim: 657 - 683) burada çalıştıkları biliniyor. Bu atölye 1960 sonrası baskı sanatının patlamasının ilk merkezi olmuştur. (Türk Resmi sy : 161)

Aynı yıllarda Devlet Güzel Sanatlar Akademisinde de Prof. Dr. Sabri Berkel'in yönettiği atölye çalışmalara yeniden başlar. Sabri Berkel’e Fethi Kayaalp yardımcı olarak atanır. Özgün baskı sanatının ikinci merkezi burasıdır. Üçüncü merkez ise Ankara’da Gazi Eğitim Enstitüsü olmuştur. Nevzat Akoral ve Muammer Bakır’ın girişimi ile çukur baskılar yapılır. Mürşide İçmeli özgün baskı öğretimini üstlenir.

İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü ile İzmir Buca Eğitim Enstitüsü Resim bölümlerinde de çalışmalar yapılmış ancak baskı sanatı açısından merkez durumuna gelememişlerdir.

Türk ulusu dini inançlar nedeniyle resim sanatında kendini anlatamamış kendini resimle anlatma özlemi çekmiştir. İşte bu özlem birikimi baskı resimlere yansımıştır. Bu nedenle figüratif anlatımcılığın, öğesel biçimciliğin ve deneyimciliğin önüne geçtiğini görüyoruz.

KURUMLAŞMADA SON DURUM

Güzel Sanatlar Akademisinin 100. Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulunun 25. yılında Akademi Mimar Sinan Üniversitesi adını aldı ve Mimarlık dışındaki sanat dalları Güzel Sanatlar Fakültesi adı altında toplandı. Tatbiki Güzel Sanatlar Y. Okulu ise Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi oldu. Yeni kanunlarla her üniversitede bir Güzel Sanatlar Fakültesi kurulması, böylece sanatımızda yeni atılımlar hedeflenmiştir.

* Simge-Biçim Yorumcu ve Anlatımcıları :

Turgut Zaim, Mustafa Aslıer, Nevzat Akoral ve Mehmet Güler (Resim 669-670-673-674 -685 -689-701-706-712) eserlerinde ülkemiz insanında kaynaklanan anlatımlarını simgelemiş nesnel biçimlerle ve çağdaş bir kurgu düzeniyle sağlarlar.

* Çocuksu Anlatımcı Yorumcular :

Aliye Berger, Cihat Burak, Berna Toreman, Filiz Özayten, Gül Derman’ın resimlerinin ortak yanı çocuksu içten anlatımlarıdır.

* Düşsü Gerçek Ötesi Yorumculari :

Erol Deneç, Uğur Üstünkaya, Engin İnan, Alaattin Aksoy ve Sabiha Erengönül’ün düşsü anlatımlı resimleri ortak yönlerdir. Bir kısmı düşsü soyutlama, bir kısmı daha gerçekçi ve şiirsel yönüyle ayrılır.

* Biçimsel Kurgucular :

Mürşide Içmeli, Süleyman Saim Tekcan, Hüseyin Bilgin kurguda geometrik düzeyde bir biçimcilige önem vermişlerdir. Bu kurguda özgün motif yorumlarini yerleştirerek ayri ayri anlatimlara ulaşmişlardir.

* Konu-Biçim Yorumcuları :

Fevzi Karakoç, Kadri Özayten, Mehmet Özer resimlerinde biçimi yorumlarken, biçimin konuyla ilgili taşidigi anlatimi da arttiran ortak özellikler taşirlar.
* Doku-Biçim İkilemcileri :

Mustafa Pilevneli, İsmail Türemen, Gündüz Gölümü, Devrim Erbil resimlerinden biçim ve motif dokularından yararlanmışlardır. Nesnelerden çıkan dokular resimsel soyutlukla bütünleşir.

* Non-Figüratifler :

Sabri Berkel, Şükrü Aysan , Halil Akdeniz’in resimlerinde geometrik ve şematik bir anlatim görülür. Adnan Tutani ve Ferruh Başaga’nin resimleri daha çok lirik bir non-figüratif anlayiştadir. Yalçin Özel ise dogal hukuku soyut biçimlerle figürsüz kurgular oluşturur.

* Figüratif Anlatımcılar :

Asım İşer .Özel Kabaş . Ali Teoman Germaner farklı kişisel yorumlara ulaşmışlardır.

BAZI BASKI RESİM SANATÇILARIMIZ:

ÖZAYTEN, Kadri (1947, Antalya)

Türk ressam.

İnsan ve savaş temaları çerçevesinde geliştirdiği, simgelere dayalı resimleriyle tanınır.

1968-73 arasında İstanbul Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu (b.MÜ Güzel Sanatlar Fak.) Resim Bölümü’nde öğrenim gören Ozayten, aynı kurumda 1975’te asistan, 1982’de ise öğrenim üyesi olmuş; 1977’de Avusturya bursuyla Salzburg Yaz Akademisi Baskı Resim Atölyesi’ne devam etmiştir. Sanatçının çalışmalarının her döneminde, tuval resmi ve baskı resim birbirine paralel bir çizgi izlemiştir. Başlangıçta ağırlıklı olarak baskı resim teknikleriyle ilgilenmiş, çizgisel bir dokunun tüm yüzeyi kapladığı, simgesel öğeler içeren, Fantastik Gerçekçi olarak yorumlanabilecek resimler yapmıştır. Özayten 1978’de Almanya kentlerinde dolaştırılan, dönemin “protest” nitelikli sergilerinden “Atom Gücü” (Atomkraft) projesinin yanı sıra birçok uluslar arası baskı resim bienaline katılmıştır.

Sanatçının ana motifleri; insan gövdeleri, madalyalar ve özgürlük kadar yok oluşu da simgeleyen kelebekler olmuştur. Bu ana motifler, askerlikteki kamuflaj dokusunun gizleyiciliği ile örtülü olarak yalnızca simgesel anlamlarıyla verilmiştir.

Sanatçı 1975’te T. İş Bankası Duvar Resimleri Yarışması ödülünü, 1978 Devlet Resim ve Heykel Sergisi’nde Başarı Ödülü’nü, 1984 Günümüz Sanatçıları İstanbul Sergisi’nde resim dalında Birincilik Ödülü’nü ve 1987 İstanbul Sanat Bayramı Yeni Eğilimler Sergisi’nde Başarı Ödülü’nü almıştır.

BERKEL, Sabri (1907, Üsküp, Yug. -1993, İstanbul)

Türk ressam.

Türk resminde soyut anlayışı 1950’lerden başlayarak saglam ve yapisal bir görsel dil düzeyinde ve sanatin temel tasarim ve düzen ilkelerine bagli kalarak geliştiren Sabri Fettah Berkel’in yapitlari, özgün biçimlenmeleriyle klasik ve çagdaş resim akimlari ile estetik biçim anlayişi yönünden kurduklari ilişkiden ötürü Türk resim tarihinin içinde başli başina bir “okul” niteligi taşir.

Berkel, 1927’de Üsküp Sırp-Fransız Okulu’nu, 1928’de Belgrad Güzel Sanatlar Okulunun hazırlık bölümünü bitirmiş; 1929-35 arasında Floransa Güzel Sanatlar Akademisi’nde Felica Carena’nın (1879-?) atölyesinde fresk ve oymabaskı üzerine çalışmıştır. 1935’te Türkiye’ye geldikten sonra Güzel Sanatlar Akademisi oymabaskı atölyesine asistan olarak girmiş; 1947’de Maarif Vekâleti’nin bursuyla “lüks baskı sanatı” araştırmaları için Paris’e gönderilmiş, aynı zamanda LHOTE atölyesine devam etmiştir. 1939-69 arasında GSA’daki oymabaskı atölyesi öğretmenliğini, 1965-69’da aynı kurumun Resim Bölümü başkanlığı izlemiştir.

Soyut resme yöneldiği 1950’lerden başlayarak resimde çeşitli öğeleri ve nitelikleri vurgulayan dönemleri arasında belirli ilgi ayrımları varsa da Berkel’in yapıtları genelde “Soyut Klasikçilik” başlığı altında toplanabilir. Hatta 1950 öncesi manzara, ölü doğa, portre ve çıplak çalışmalarında bile yöneldiği ilke, somut görüntünün altında akılcı, kalıcı ve yapısal biçim özelliklerini vurgulamak olmuştur.

Sanatçının 1939’da başlayan oymabaskı çalışmaları, bu sanat dalıyla eski yakınlığını artırmış, mizanpaj ve lüks kitap çalışmaları, sanatının grafik tasarım yönünü ve titiz işçiliğini geliştirmiştir. 1947’de bir yıllık Fransa bursu ve İngiltere, İtalya, İspanya gezileri sonrası resimleri, karşıt ton ve renklerin ARABESK bir çizgi dokusu içinde titreştiği ritmik bir katmerlilik kazanır.

Türkiye’de yenilikçi sanat görüşleri içinde yer alan Berkel yine de kendi çizgisinde yürümüş bir sanatçidir. 1952’de Nurullah BERK’le görüş birligi içinde yerel bir Kübizm yaratma çabalari dişinda, yapitlari ortak akimlarin içine sokulamaz.

PİLEVNELİ, Mustafa (1940, İstanbul)

Türk ressam.

Geleneksel Türk sanatını çağdaş bir anlayışla yorumlayan İLLÜSTRASYON nitelikleri doğa görünümleriyle tanınır.

1957-61 arasında Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulunun Dekoratif Resim Bölümü’nde öğrenim görmüş, mezun olduktan sonra aynı kurumda asistanlık görevine başlamıştır. 1963’te Alman Akademik Değişim Programı (DAAD) bursuyla bir yıl Stuttgart Akademisi’nde BAUMEİSTER’in atölyesinde DUVAR RESMİ çalışmış, 1970’te de Salzburg Yaz Akademisi’ne katılmıştır.

Duvar ve tuval resminin yanı sıra özgün baskı, vitray ve seramik heykel gibi çok çeşitli dallarda ürün veren Pilevneli, öğrencilik yıllarında yaptığı Fenerbahçe (1959) ve Marmara Adası’nda Kış (1960) gibi yağlıboya tuvallerinde geniş fırça vuruşlarının, kalın dış çizgilerin ve canlı renklerin egemen olduğu Dışavurumcu bir anlatım benimsemiştir. 1970’lerde başlayarak SULU BOYA’ya agirlik veren sanatçi illüstrasyon nitelikli bezemeci üslubunu bu teknikle geliştirmiştir.

Pilevneli, 1970’lerde çıktığı Anadolu gezilerinde eski uygarlıkların kültür mirasından, halk sanatından ve yörenin insanlarından etkilenmiş, bu etkilerden hareketle gerçekleştirdiği kompozisyonlarında doğa görünümlerini, kıyıları, insanları, ağaçları ve balıkları büyük bir canlılık içinde betimlemiştir.

Saim TEKCAN, Süleyman(1940, Trabzon)

Türk özgün baskı sanatçısı.

Çok çeşitli tekniklerle gerçekleştirdigi ÖZGÜN BASKI’lariyla taninir.

1958-61 arasında öğrenim gördüğü Gazi Eğitim Enstitüsü Resim-İş Bölümü’nde Malik AKSEL ve Refik EPİKMAN’ın öğrencisi olmuş, mezun olduktan sonra bir süre çeşitli illerdeki öğretmen okullarında dersler vermiştir.

1968’de İstanbul Atatürk Yüksek Öğretmen Okulu Resim Bölümü’nde grafik atölyelerini kuran ve 1975’e değin OYMABASKI, TAŞ BASKI ve ELEK BASKI dersleri veren Tekcan, 1970-71’de baskı grafiği üzerine araştırmalar yapmak üzere Almanya’ya gitmiştir.

Özgün baskı tekniklerinin tüm olanaklarını bir arada kullanan sanatçı, sıvı asidin metali eritmesiyle oluşan organik ve akışkan biçimleri, yüzeyde çeşitli derinlikte düzlemler yaratacak ve geniş bir ton çeşitlemesiyle doku zenginliğine olanak verecek biçimde baskıya aktarmıştır.

Renkli elek baskı dizilerinde sürekli üreyen, birbiri içinden gelişen yeni biçimlerle, iç içe geçmiş sarmal, dikey ve yatay çizgiler giderek yinelenen geometrik biçimlere dönüşmüştür. Siyah-beyaz baskılarındaysa folklorik öğelerle HİTİT, SELÇUKLU ve OSMANLI sanatlarına özgü öğeleri stilize ederek yalınlaşmıştır.

TÜREMEN İsmail , Ali (1942, İstanbul)

Türk ressam.

Mavinin egemen olduğu figüratif soyut yapıtlarıyla tanınır.

İstanbul Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu’nda öğrenim görmüş ve 1968’de mezun olmuştur.

1970’lerin başinda insanin acilarini yansitan mezar taşlarini konu almiş; zaman içinde bu taşlari insan imgesine dönüştürmüş, ana yere düşen gölgelerini gene mezar yaşi biçiminde işlemiştir. Yapitlarinda ilk kez 1970’lerin ortasinda beliren “mavi figür”, 1970’lerin sonuna dogru vazgeçilmez bir öge durumuna gelmiştir. Türemen, figürü temel aldigi yapitlarinda iri, erkeksi bedenleri mavinin çeşitli tonlariyla hacimlendirmiş, ayrica bu bedenleri neredeyse delip geçen renkli ya da yaldizli grafik çizgilerden yararlanmiştir. Bogumlarin birbirine eklenmesiyle oluşan bu figür soyutlamalarinda bedenler çogu kez Yazgının Bedenleri (1988) ya da Mavilerle’de (1991) olduğu gibi, tuvalin dışına taşmaktadır.

Sanatçı, resimlerindeki formlardan yola çıkarak Yatan Mavi (1988) gibi, iç içe geçen hacimlerle oluşturdugu mavi boyali seramik heykellerde gerçekleştirmiş; ayrica, özellikle 1980’lerde pastel ve suluboya ile erotik nitelikli kadin figürleri yapmiştir.

ZAİM, Turgut (1906, İstanbul-1974, Ankara)

Türk ressam.

Şematik bir FIGÜR anlayişinin egemen oldugu resimleriyle taninir.

Ressam Oya KATOĞLU’nun babasıdır. Sanay-i Nefise Mektebi’nde öğrenim görmüştür. İbrahim ÇALLI’nın öğrencisi olan Zaim, öğrencilik yıllarında İstanbul’un çeşitli köşelerinde manzaralar ve küçük POŞAD’lar çalışmış, özellikle mimari görünümlerle ilgilenmiştir.

Yapıtlarında, Anadolu görünümlerinden oluşan mekânlar içinde, köy insanlarının yaşama ve çalışma biçimlerini betimleyen Turgut Zaim, yer yer MİNYATÜR’leri, yer yer de halk resimlerini anımsatan ve Gerçekçi sayılabilecek bir üslup geliştirmiştir. Çoğu kez köy, bozkır ve kent resimlerinde durgun ve kapalı insan gruplarına yer vermiştir.

Sanatçının özgün şematik figür anlayışı içinde erkekler güçlü ve yakışıklı, kadınlar genç ve güzel, çocuklar sağlıklı ve sevimlidir. Anadolu insanı, bir tür toplumsal romantizmle yorumlanmıştır.

Yapıtlarında genellikle yağlıboya başta olmak üzere suluboya ve guvaş tekniğini de kullanan Zaim, ayrıca çinko ve linol kullanarak OYMABASKI’lar da gerçekleştirmiş.

İÇMELİ, Mürside (1930, İstanbul)

Türk özgün baskı ve grafik sanatçısı.

İstiflenmiş figürleri geometrik bir düzen içinde simetrik olarak işlediği OYMABASKI’larıyla tanınmıştır.

Sanat eğitimine 1947’de İstanbul’da Çapa Eğitim Enstitüsü’nde açılan resim seminerlerine katılarak başlamıştır, ancak seminerin bakanlıkça kapatılmasından sonra bir süre Bursa ve Konya Kız Öğretmen okullarına devam etmiş, 1950’de Ankara Gazi Eğitim Enstitüsünün (b.GÜ Gazi Eğitim Fak.) Resim-İş Bölümünün açılmasıyla eğitimini bu okulda tamamlamıştır.

1960’ta İspanya hükümetinden aldığı bir bursla Madrid’e gitmiş, burada San Fernando Güzel Sanatlar Akademisi’nde gravür (oymabaskı), Grafik Sanatları Ulusal Okulu’nda da taş baskı üzerine çalışmıştır.

ÖZGÜN BASKI tekniklerinden ağaç baskı, çukur baskı (gravür), taş baskı ve ipek baskı ( ELEK BASKI) gibi çok çeşitli teknikleri deneyen içmeli, çalişmalarini gravür üzerine yogunlaştirmiş; kagidin dokusuna, kalinligina, preslenmesinde sikiştirma kademelerine ve boyanin dagilimina önem vermiştir.

Genellikle Geometrik bir düzenin egemen olduğu yapıtlarında figür, soyut ve geometrik biçimlere karşıtlık oluşturmak için kullanılmıştır.

İçmeli, figürü, bir insan kalabalığı olarak ele almış ve vücudun dokusunu yansıtan bir soyutlamaya giderek ona metafizik bir anlam yüklemiş; kalabalığın insan üzerinde uyandırdığı etkileri, yalnızlığı, endişe ve çaresizlik gibi duyguları vurgulamıştır.

İNAN, Ergin (1943, Malatya)

Türk özgün baskı sanatçısı ve ressam.

Gerek resimlerinde, gerek OYMABASKI’larında insan temasını, varoluşçu öğelerden hareketle geliştirdiği kendine özgü fantastik anlatımla işlemiştir.

1964-68 arasında İstanbul Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu (DTGSYO) Resim Bölümü’nde öğrenim görmüştür.

Sanatçı genellikle yüzleri üst üste bindirerek işlediği Psiko-Portre (1981), Portre (1981) ve İnsan (1984) gibi yapıtlarında; elleri ve ayak izlerini temel aldığı resimlerinde ve tarihsel kent dokusunu figürle birleştiren Berlin (1987) gibi dizilerinde, kompozisyonu böcekler, kabuklular, sürüngenler, kelebekler, yaprak, tüy, gözyaşi damlasi vb. tanimli ya da tanimsiz nesnelerle ve yaziyla bütünleştirmiştir.

İnan, resim ve baskı çalışmalarını eşzamanlı olarak sürdürmekte; renkli oyma baskılarının (gravür) yanı sıra taş baskı üzerine de çalışmaktadır.

İŞLER, Asım (1941, Tirebolu, Giresun)

Türk ressam.

Manzara, figür ya da metafizik öğelerden yararlanarak gerçekleştirdiği resimlerinde kendine özgü BAROK bir anlatım kullanmıştır.

1966’da İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Resim Bölümü’nü bitirmiş, eğitimine 1970-74 arasında Paris’te devam etmiştir.

Gerek Paris’te, gerek MSÜ Gravür Atölyesi’nde çalışmalarıyla ÖZGÜN BASKI alanında teknik ustalığa erişen sanatçının önceleri manzara ve figür yorumlamalarından yola çıkarak gerçekleştirdiği yapıtları, son yıllarda büyük boyutlu ve çok renkli tuvallerde öznel bir yaklaşımla, yer yer boyanın hem konuyu hem de nesneyi tanımladığı soyutlamalara dönüşmüştür.

1977’de 1.İstanbul Sanat Byramı Yeni Eğilimler Sergisi’nde Özgün Baskı Ödülü’nü almıştır.

KABAŞ, Özer (1936, Mersin)

Türk ressam.

Denizi ve balıkçıları işlediği resimleriyle tanınır.

1957’de Robert Kolej Mühendislik Okulu’nu bitirdikten sonra ABD’ye gitmiş ve 1957-62 arasinda Yale Üniversitesi Güzel Sanatlar Okulu’nda ALBERS ve TWARKOW’un ögrencisi olmuştur.

Kabaş, denizi ve balikçilari konu alan resimlerinde öz-biçim ilişkisini ustaca kurmuş, doganin degişkenligiyle insanin eylemini iç içe işlemiştir. Güçlü renk karşitlarinin egemen oldugu resimleri, ustaca kullandigi işik alanlariyla büyük bir canlilik kazanir. Sanatçi resim ve oymabaski çalişmalarinin yani sira 1971’de iki kardeşiyle birlikte kurdugu Urart Sanat Atölyesi’nde modern taki tasarimlarina öncülük yapmiştir.

KARAKOÇ, Fevzi (1947, Çankırı)

Türk özgün baskı sanatçısı ve ressam.

Özellikle figürü temel aldığı ÖZGÜN BASKI’larıyla tanınır.

Sanat eğitimini 1968-72 arasında İstanbul Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu’nda yapmış, mezun olduktan sonra aynı kuruma asistan olarak girmiş, 1979’da Salzburg Yaz Akademisi’nde çalışmış, 1983’te de yeterlik derecesi almıştır. 1970’lerden başlayarak özellikle OYMABASKI (gravür) ve TAŞ BASKI alanında yoğun bir üretim içinde olan sanatçı temelde güçlü bir desen anlayışına dayanan ve siyah-beyaz tonlamalarına ağırlık veren figür çalışmaları gerçekleştirmiş, bunlarda çizgi ve düzene büyük önem verilmiştir.

Osmanlı minyatürlerinden esinlenerek yapıtlarında at ve atlı figürlerine yer veren sanatçı, renk lekelerini, bu imgenin ritmik kurgusunu destekleyecek biçimde kullanmıştır. Karakoç, 1981 ve 1983’te Devlet Resim Heykel sergilerinde Başarı Ödülü’nü almıştır.

KAYAALP, Fethi (1923, Ezine, Çanakkale)

Türk ressam ve özgün baskı sanatçısı.

Yöresel anlayışın egemen olduğu yapıtlarıyla tanınır.

1940-47 arasında İstanbul’da Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’nde Nurullah BERK, Sabri BERKEL, Zeki KOCAMEMİ ve Cemal TOLLU’yle birlikte çalışmıştır. Öğrencilik yıllarında bir yandan da LEVY’den OYMABASKI tekniğini öğrenmiştir.

Sanatçı, çağdaş Türk resminin canlı bir yönünü oluşturan yöresel anlayışla ve araştırıcı bir tavırla oymabaskı ve taş baskılar yapmıştır. Teknik ustalığı ve sağlam bir çizim anlayışıyla değişik oymabaskı tekniklerini ortak bir resim anlayışında birleştiren sanatçının yapıtlarında güçlü bir doğa ve insan sevgisi gözlenir. Metal baskılarında geometrik bir yalınlıkla yöre yaşamından edindiği izlenimleri ortaya koymuştur. 1960’ların ikinci yarısından sonra çalışmalarında soyut ve yarı soyut biçimlere ağırlık vermiştir.

Sanatçı, 1981’de emekli olduktan sonra özel atölyesinde resim onarım çalışmalarına yönelmiştir.

ASLIER, Mustafa (1926, Kırcaali, Bul.)

Türk özgün baskı sanatçısı.

OYMABASKI sanatını Türkiye’deki önemli temsilcilerindendir.

Balıkesir Necati Bey İlk öğretmen Okulu’nda öğrenim gördüğü sıralarda resim hocası Sırrı Özbay’ın yakın ilgisi sonucu resme yönelmiş, ilk grafik oymabaskı çalışmalarını bu yıllarda gerçekleştirmiştir. 1946-49 arasında Gazi Eğitim Enstitüsü Resim İş Bölümü’nde Refik EPİKMAN, Malik AKSEL ve Şinasi BARUTÇU’nun öğrencisi olmuştur. Tek baskı (monotip) ve linol baskı üzerinde de bu yıllarda yoğunlaşmış, 1949’da Rasim Erseven’in yardımıyla ilk taş baskılarını yapmış, Matbaa Meslek Lisesi’ne grafik resim öğretmeni olarak atandıktan sonra da metal oymabaskı çalışmalarına başlamıştır.

Sanatçı geleneksel Türk folklorunun zengin görünümlerinden etkilenerek yöresel konulara yönelmiş, kırsal insanın duruş, oturuş ve hareketlerini dramatik bir görünüm içinde, simgesel ve stilize bir yalınlıkla vermiştir. Doğayla insanın kaynaşmasını simgeleten bu kompozisyonlarda folklorik malzeme, resimsel değerler ve estetik özellikler içinde sunulmuştur.

BERGER, Aliye (1903, İstanbul-1974, İstanbul)

Türk oymabaskı sanatçısı.

Dışavurumcu anlayiştaki OYMABASKI’lariyla taninir.

Şakir Paşa’nin kizi, Sadrazam Cevat Paşa’nin yegeni, yazar ve düşünür Cevat Şakir Kabaagaçli (Halikarnas Balikçisi) ve ressam Fahrelnissa ZEID’in kardeşi, FÜREYA ve Nejat DEVRIM’in de teyzesidir.

1924’te Türkiye’de bulunan Macar virtüöz ve pedagog Karl Berger’den ders almış, 1935-39 arasında Berlin ve Paris’te Fahrelnissa Zeid’in yanında kalmış, 1947’de evlendiği Karl Berger’in aynı yıl ölmesiyle gittiği Londra’da oymabaskı üerine ilk çalışmalarını yapmıştır. Üç yıl süreyle John-Bucland Wrigh’ın atölyesinde önce heykel sonra da oymabaskı tekniği üzerinde yoğunlaşan sanatçı 1951’de Türkiye’ye dönerek ilk kişisel sergisini açmıştır.

Oymabaskı tekniğinde genellikle siyah-beyazın ara tonlarından da yararlanan sanatçı, kasap kağıdı, zımpara kağıdı ve tülbent gibi daha önce kullanılmış mazlemeleri de deneyerek bunların dokularından yararlanmıştır.

Yapıtlarında konu olarak insanı, ilk bakışta önemli gibi görünmeyen günlük yaşamın alışılmış biçimlerini, İstanbul’un çeşitli köşelerinden görüntüleri ele almış ve bunları kimi zaman gerçek, kimi zaman da fantastik görünümler içinde, kendine özgü lirik bir Dışavurumcu anlayışıyla yansıtmıştır.


--------------------------------------------------------------------------------
« Son Düzenleme: 10 Ocak 2008, 20:44:24 Gönderen: süeda »
"İki şeyden birini seçmak gerekir: ya gelişmek için acı çekmek ya da acı çekmemek için gelişmemek. İşte yaşamın seçeneği, işte dünyada olma koşulunun ikilemi"  Theodore Joufroy


İnsan kendi yaşamını, ya da tanımını kendi kararlarıyla verecektir. J.P.Sartre

Çevrimdışı ...:::£sra:::...

  • Yönetim K.Ü
  • Sanat Kurdu
  • *
  • İleti: 7.764
  • Karizma Puanı: 2742
Türkiye'de özgün baskı resim sanatı ve bazı sanatçılarımız
« Yanıtla #1 : 20 Mayıs 2008, 00:34:21 »
bu konudaki içerik eksikleri (resim eklemelerinin isimleri var kendileri yok ) ve bengül tarafından baskı resim sanatçıları daha önceden verildiğinden ,içeriğine resim eklemelerini yapıp yeni konu açacağım o zamana kadar konu kilitli
çok çalışmak zamanı