Cemal Süreya, Cemalettin Seber adıyla 1931'de Erzincan'da doğar. Ailesi Zaza- Kürt kökenli olmasına rağmen evde Türkçe konuşulur. 1938 Dersim isyanı sonrasında ailesiyle birlikte Bilecik'e sürülürler. Geldiklerinin altıncı ayında annesi ölür.İlkokulun iki buçuk senesini İstanbul'da halasının yanında gizlice okur, olayın farkedilmesi üzerine Bilecik'e dönerek orada tamamlar. Üvey annesi ile ciddi sorunları olur, o da ev ortamından uzaklaşmak için Bilecik ortaokuluna parasız yatılı olarak girer. Okulda dersleri çok iyi olmamasına rağmen dahi muamelesi görür, yine o yıllarda edebiyata ve fransızcaya ilgisi artar, Dostoyevski'ye ise hayrandır. O sırada okul aşkı Seniha'ya şiirler yazar, defterler doldurur.
1947-8 dersyılında Haydarpaşa Lisesi'ne yine parasız yatılı olarak girer. Arkadaşlarıyla ilişkisinde uyumlu ama mesafeli, yine sır dolu, sessiz ve çekingendir. Ezberinde yüzlerce şiir, İstanbul sokaklarında yürür durur. Eski yazıyı kendi kendine öğrenir, eski edebiyata ilgisi derinleşir. Yeni şiir, duyarlılığının dışında kalır. Onu yeni şiire yönelten ise Ahmet Muhip Dıranas'ın Kar adlı şiiri olur.
1954'te Mülkiye'nin Siyasal Bilgiler Fakültesi olduğu ilk yıl, Maliye ve İktisat bölümüne girer. Çalışkanlar gidiyor diye Mülkiye'yi seçtiği halde çalışkanlar grubundan çabuk kopar. Etüt odalarına hiç çıkmaz. Zamanını kantinde geçirenlere katılır. Hala içine kapanık ve çekingendir. Kürt ve sürgün olduğunu özenle saklar. Yabancılık duygusu ve yalnızlık mektuplar yazmasına yol açar, en çok ta kendisine.
Utancın yerini cüret alır mektuplarda. Şiirinin beşiği olur, pek çok dizesi mektuplarda doğar. Hasan Basri, Sezai Karakoç, Muzaffer Erdost gibi yakın arkadaşlarıyla sabah yürüyüşlerine çıkar. Güzergah: SBF - Dikimevi - Dörtyol - Doğumevi - Samanpazarı - Ulus - Dil Tarih- Sıhhiye, sonra bugünkü Abdi İpekçi parkından geriye. Hasan Basri'yle çok yakındır ama arkadaşlıklarında hep eksik olan bir şeyler vardır. Yazar arkadaşlığında ise kalıcı arkadaşlığı görür. Ama alıngınlıkları ve küsüşleri hiç azalmaz. Mülkiye'nin üçüncü yılında fakültenin dergisi Kazgan'ı hazırlama görevi ona verilir. Cemasef adıyla şiirler, yazılar yayımlar. Ama aynı sıralarda, gerek uzaktan aşık olduğu fakülteden Aysel'e, gerekse Güzin'e her gün mektuplar yazar. 8 Ocak 1953'te ilk şiiri 'Şarkısı Beyaz' Mülkiye dergisinde yayımlanır. Ama bu şiir, Nisan'da çıkan 'Di Gel' ve Mayıs'ta çıkan 'Çıkmaz Sinir'le beraber kitabına girmez. 'Adam' şiiri Ekim 1953'te Yenilik'te basılır. 1953 sonunda Seniha ile evlenir. 'Sizin Hiç Babanız Öldü mü' Evrim dergisinin Nisan-Mayıs sayısında, 'Yüzükoyun' Mayıs 1954'te Yeditepe'de, 'Aşktan İndim İncire' Temmuz'da yine aynı dergide çıkar. Ocak 1955'de, Evrim'de 'Güzelleme', Şiir Sanatı'nda 'Dalga', Şubat'ta Yenilik'te ' Üçgenler', Nisan'da Şiir Sanatı'nda 'Cigarayı Attım Denize 'Haziran'da Şimdilik'te 'Şu da var', Yeditepe'de 'Nehirler Boyunca Kadınlar Gördüm', Aralık sayısında ' Üvercinka' yayımlanır. Şiirleri düzyazılar izler. Ama asıl çıkışını ' Gül' şiiriyle yapar. Gül Garip'in tıkandığı, kopma beklentisi olan bir dönemde, Haziran 1954'te Yeditepe'nin yedinci sayfasında yayımlanır.
Ağustos 1955'te, Maliye Bakanlığında müfettiş yardımcısı olarak İstanbul'a atanır. Oradaki edebiyat ve sanat çevreleriyle iç içe geçer. Pazar Postası'nda, a dergisinde ve Vatan gazetesinde düzenli olarak yazar. O zamanki en yakın arkadaşı Arif Damar'dır. Haziran 1957'de babası bir trafik kazasında ölür. 1958 Şubat'ında ilk kitabı Üvercinka Yeditepe yayınları arasında çıkar. Bu kitap ardından sayısız tartışma ve eleştiri getirir ve Süreya'yı kuşağının en önemli şairlerinden biri yapar. Ekim 1958'te Maliye müfettişliğine atanır. 555K olaylarına yedeksubay olarak katılır. 1960 ihtilali sonrası Ülke gazetesinin başyazılarını yazar. Ağustos 1960'ta ilk Papirüs'ü çıkarır, ama sadece dört sayı sürer. 1961 Kasım'ında Paris'e gönderilir. 1965'te ayrıldığı görevine 1971'de yeniden döner, 1982'de ise emekli olur.
1966'da Papirüs dergisini yeniden kurar: 1966-1970 arası 47, 1980-1 arasında iki sayı daha çıkarır. 1967 yılında Zuhal Tekkanat'la evlenir. 1969'da bir grup genç şair, Cemal'i ve İkinci Yeni'nin diğer şairlerini gericilikle suçlayıp karşı çıkarlar. Aynı yıl, oğlu Memo doğar. Emekli olduktan sonra yayınevlerinde danışman ve ansiklopedilerde redaktör olarak çalışır. Oluşum, Türkiye Yazıları, Maliye Yazıları dergileri ile Saçak dergisinin kültür-sanat bölümünü bir süre yönetir. Politika, Aydınlık ve Yeni Ulus gazeteleriyle, Yazko, Somut ve 2000'e Doğru dergilerinde köşe yazıları yazar. Üçüncü şiir kitabı 'Önce Öp Sonra Doğur Beni' Ekim 1971'de 12 Mart sonrası ortamda yayımlanır.
1975'te Güngör Demiray ile evlenir. 1976'da düzyazı denemelerini Şapkam Dolu Çiçekle adlı kitapta toplar. Günlük'lerini Ekim 1984'ten itibaren Milliyet Sanat'ta, sonra da ölümüne dek Hürriyet Gösteri'de yayımlar. Çocukça dergisinin Aritmetik İyi Kuşlar Pekiyi köşesinde çocuklara yönelik yazılar yazar. 1986'da Saçak dergisinin Sanat ve Kültür yönetmeni olarak edebiyat dergilerini inceler, 2000'e Doğru dergisinde İzdüşümler adıyla her hafta bir portre ortaya koyar. O güne kadar yazdığı şiirlerin doğal bir uzantısı olan Sıcak Nal 31 Mart 1988'de, yeni bir deney olan Güz Bitiği bir gün sonra 1 Nisan 1988'de çıkar. Bu iki eser 1988'de Necatigil ödülünü getirir ona. 9 Ocak 1990 tarihinde, muhtemelen kalp krizinden ölür.